Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/834 E. 2022/791 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … –
2-
3- … – …
4- … – …
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI : 2- … – … …

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
Davacılar vekili mahkememize vermiş olduğu 01/11/2011 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davalı … tarafından müvekkilleri hakkında icra takibi başlatıldığını, takibe konu olan 22/11/2005 tanzim, 01/03/2007 vade tarihli, 500.000,00TL bedelli senedin alacaklısının diğer davalı … olduğunu, borçlularının müvekkilleri olduğunu, senedin takip başlatan davalı …’ya ciro edildiğini, senet üzerindeki ciro imzasının …’in eli ürünü olmadığını, imzanın atıldığı zamanda …’in yurt dışında olduğunu, her iki davalının da bu durumu Konya C. Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyasında vermiş oldukları ifadelerle doğruladıklarını, senet üzerindeki yazı rakam ve imzaların davalının eli ürünü olmadığının Adli Tıp Kurumundan alınacak raporla da ortaya çıkacağını, davalı tarafların birbirlerini hiç tanımadıklarını, soruşturma dosyası açılmasına kadar birbirlerini hiç görmediklerini, davalı …’nın müvekkillerinden ikna yoluyla takibe konu olan senedi aldığını, müvekkillerinin ekonomik durumlarının kötüye gitmesinden kaynaklı güvene dayalı anlaşmalı olarak takibe konu senedi boş olarak verdiklerini, …’nın da senet alacaklısı olarak yanında çalışan kişinin Suudi Arabistan’da olan eniştesi olan diğer davalı …’i gösterdiğini, sonrasında senedin üzeri yazılarak icra takibi başlatıldığını, şirketin makinelerinin haczedilerek muhafaza altına alındığını, makineler olmaması sebebiyle iş yapamaz hale gelen şirketin iflas ettiği, haczedilen ve piyasa değeri 350.000,00TL olan makinelerin icra yoluyla satışa çıkarıldığını, davalı …’nın icra satışı ile 20.000,00TL’ye makineleri satın aldığını, yine müvekkillerin Konya ili ve Çumra ilçesinde bulunan tüm taşınmazlarına da haciz işlemi başlatıldığını, davalı … ile müvekkilleri arasında ceza ve hukuk davalarının olduğunu, davalı … hakkında Konya C. Başsavcılığının …, … ve … soruşturma sayılı dosyaları ile başlatılan soruşturmalar sonrasında davalar açıldığını, davalı …’nın birçok büyük çaplı iş yapan kişilerin iflasına neden olduğunu, evrak üzerinde kendisinin ismi geçmediğini ancak tüm iş ve işlemlerin kendisi tarafından yapıldığını, davaya konu senetle ilgili maliye müfettişleri tarafından yapılan soruşturma dosyasında ve savcılık soruşturma dosyalarında alınan taraf beyanlarında da durumun ortaya konulduğunu, soruşturma dosyalarında geçen ifadelerin birbirleri ile çelişkili olduğunu, … tarafından diğer davalı …’ya fabrikaya veya şirkete ortak olmak almak üzere 400.000EURO veya 160.000EURO para göndermiş olduğu iddialarının ispat edilemediğini, davalılar arasında herhangi bir ticari alış verişte olmadığını beyanla takibe konu senedin hile ve ikrah sonucu elde edilmesi nedenleriyle takibin iptaline, senet bedelinin %40’ından az olmamak üzere davalıların tazminata mahkum edilmelerini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili davalı … vekilinin cevap dilekçesine karşı mahkememize vermiş olduğu 31/01/2012 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; eksik harcın süresinde tamamlandığını, iş bu davanın İİK’nun 72.maddesine dayalı menfi tespit davası olup BK’nun 31. maddesine tabi zamanaşımı süresine tabi olmadığını, İcra Hukuk Mahkemelerinde açılan itiraz davalarında imzaya yönelik beyanlarının olmaması müvekkillerinin borçlu olduklarını kabul ettikleri anlamına gelemeyeceğini, davanın konusunun da senedin teminat senedi olup bedelsiz olduğu ve müvekkillerinin davalılara herhangi bir borcu olmadığına yönelik olduğunu, ispat yükünün kendilerinde değil senedin alacaklısı olan davalı tarafta olduğunu, davalılar arasında hiçbir ticari ilişki olmadığını, şirket ortaklığına yönelik para alış verişi de olmadığını, cevap dilekçesindeki beyanları kabul etmediklerini, …’nın iyi niyetli üçüncü kişi ve son yetkili hamil olduğu iddialarını da kabul etmediklerini, icra dosyasındaki gelinen aşamanın menfi tespit davası açılmasına engel bir durum olmadığını, senet üzerinde imzaya itiraz olmadığından imza incelemesi yapılamayacağı iddiasının da hukuken geçerli olmadığını, Adli Tıp Kurumundan imza incelemesi yapılması gerektiğini, müvekkillerinin inkar tazminatına mahkum edilmesi taleplerinin de kabul edilmemesi gerektiğini aksine davalıların tazminata mahkum edilmesini beyanla talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili davalı …’in cevap dilekçesine karşı mahkememize vermiş olduğu 09/02/2012 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının cevap dilekçesindeki beyanlarını kabul etmediklerini, senetteki ciro imzasının kendisinin eli ürünü olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, savcılık dosyasında da henüz imza incelemesi yapılmadığını, Adli Tıp Kurumundan alınacak imza incelemesi raporu ile durumun ortaya çıkacağını, yine tanık dinletilmesine muvafakatının olmadığına yönelik beyanlarını da kabul etmediklerini, beyanla talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAPLAR:
Davalı … vekili mahkememize vermiş olduğu 30/12/211 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın eksik harçla açılmış olup nispi harç bedelinin tamamlattırılmasını, davanın bir yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, zamanaşımı itirazlarının olduğunu bu nedenle öncelikle usulden reddine karar verilmesini, davacıların icra takibine süresi içinde itirazda bulunmadıklarını, senede yönelik icra hukuk mahkemesinde açılmış olan birçok dosya olduğunu ancak davacıların iş bu davaya kadar senet üzerindeki imza ve senedin sahte olduğuna dair iddialarının olmadığını, açılan iş bu davada ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, davacıların açığa imza atarak alacaklı tarafa bono vermiş oldukları iddialarını yazılı delil ile ispat etmeleri gerektiğini, davacı tarafın tanık dinletme taleplerine muvafakatlarının olmadığını, müvekkilinin davaya konu senette son yetkili hamil olup iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, icra dosyalarındaki satışların son aşamaya geldiği dönemde davacı tarafın iş bu davaya açmasının kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu, tarafların imzaya yönelik bir itirazlarının olmaması nedeniyle senet üzerinde de imza incelemesi yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, düzenlenen senette senedin zorunlu unsurlarının mevcut olduğunu, davacı tarafın dilekçesinde müvekkili için sözünü ettiği suçlamaların iş bu hukuk davasının konusu olmadığını beyanla açılan davanın reddine, davacıların %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davacılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili mahkememize vermiş olduğu 28/02/2012 havale tarihli ikinci cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazlarını tekrar ettiklerini, davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın cevaba cevap dilekçesindeki iddiaların genişletilmesine yönelik beyanlarını kabul etmediklerini, iş bu davada ispat yükünün davacı tarafta olduğunun çok açık olduğunu bu husustaki beyanları kabul etmediklerini, yazılı delille ispat zorunluluğunun olduğunu, tanık dinlenilmesine muvafakatlarının olmadığını, senet üzerindeki imza yönelik inkar eden taraf bulunmadığını, satış aşamasına gelinen icra dosyalarını sürüncemeye bırakmak amacıyla bu davanın açıldığının aşıkar olduğunu beyanla önceki talepleri gibi davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … mahkememize vermiş olduğu 20/01/212 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediğini, reddine karar verilmesini, davacıların iş bu davayı açmakla kötü niyetli olduklarını, davaya konu senedin arkasındaki ciro imzasının kendisine ait olduğunu, bu durumun savcılık dosyasından yapılan araştırmada da ortaya çıktığını, davaya konu senet miktarı ve senedin yazılı delil olması nedeniyle tanık dinletilmesine de muvafakatinin olmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Mahkememizce, Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, Konya Cumhuriyet Başsavcılığının …, …, … ve … soruşturma sayılı dosyaları, Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … ve … esas sayılı dosyaları, Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Konya . Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası celp edilmiş, Konya Ticaret Sicil Müdürlüğüne ve Esnaf Sicil Müdürlüğüne müzekkereler yazılarak taraflardan gerçek kişilerin tacir ve esnaf olup olmadıkları araştırılmış, … … Şubesinden davalı …’in davaya konu dönemlere ilişkin hesap hareketleri celp edilmiş, davalıların mahkememizce beyanları alınmıştır.
Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklısının mahkememiz dosyası davalılarından …, borçlularının mahkememiz dosyası davacıları ve diğer davalısı … olduğu, 500.000,00TL asıl alacak olmak üzere ferileri ile birlikte 507.223,34TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Konya . Asliye Ceza Mahkemesi … esas sayılı dosyası ve . Asliye Ceza Mahkemesinin … ve … esas sayılı dosyalarında davalı … Katırcının tefecilik suçundan dolayı yargılandığı, her bir dosyanın fiili ve hukuki bağlantı nedeniyle Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, Konya . ASCM nin … Esas sayılı dosyasının ise birleştirme kararına bağlı olarak Konya . Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası arasına gönderildiği anlaşılmıştır.
Konya . Ağır Ceza Mahkemesinin … esas … karar sayılı dosyasında davalılardan … hakkında tefecilik yapmak suçundan verilen beraat kararının Yargıtay Ceza Dairesinin … esas … karar sayılı ilamı ile temyiz başvurusunun reddine karar verilerek onandığı, diğer davalı … hakkında açılan tefecilik yapmak suçundan verilen 3 yıl 9 ay hapis ve 7.200,00TL adli para cezasına ilişkin mahkumiyetin ve aynı zamanda hakkında dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararı ile tehdit suçundan verilen düşme kararının Yargıtay Ceza Dairesinin … esas … karar sayılı ilamı ile temyiz başvurusunun reddine karar verilerek onandığı anlaşıldı.
Konya C. Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyasında Ankara Polis Kriminal Labaratuvarından alınan raporda, 01/03/2007 ödeme tarihli 500.000,00 TL senetteki imzaların … eli ürünü olduğu yönünde kanaat bildirildiği, ayrıca senet üzerinde tahrifat yapıldığına ilişkin fiziki bulguların tespit edilmediğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.
DAVANIN NİTELİĞİ, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE :
Dava, bonodan ve bonoya dayalı olarak başlatılan icra takibinden borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davalı … tarafından davacılar aleyhinde Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile, 22/11/2005 tanzim tarihli, 01/03/2007 vade tarihli, 500.000,00TL bedelli, keşidecilerinin davacılar, lehtarının diğer davalı … olduğu bonoya dayalı olarak icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Davacılar vekili, dava ve takip konusu bononun hile ve ikrahla düzenlettirildiğini ve tefecilik ürünü olduğunu ileri sürerek menfi tespit talebinde bulunmuştur. Davalılar ise yukarıda özetlendiği gibi davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili her ne kadar zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de yerleşik Yargıtay uygulamasına göre bir şeyin olmadığının tespiti her zaman istenebileceğinden davalının itirazı kabule değer görülmemiştir.
Konya . Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında iş bu davanın konusu olan bononun tefecilik ve dolandırıcılık ürünü olduğu yargılama konusu yapıldığından mahkememizce neticesinin beklenilmesine karar verilmiştir. Ceza mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, adı geçen mahkemenin 08/03/2016 tarih ve … esas, … karar sayılı kararı ile, davalılardan … hakkında tefecilik yapmak suçundan beraat kararı verildiği, diğer davalı … hakkında ise, tefecilik yapmak suçundan 3 yıl 9 ay hapis ve 7.200,00TL adli para cezasına ilişkin mahkumiyet kararı verildiği, davalı … hakkında dolandırıcılık suçundan ise beraat kararı verildiği, verilen kararların Yargıtay . Ceza Dairesinin … esas … karar sayılı ilamı ile onandığı anlaşılmıştır.
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre ceza mahkemesinin maddi vakaların oluş şekline ve fiilin hukuka aykırılığının tespitine dair kararları hukuk mahkemeleri açısından bağlayıcı niteliktedir.
“Ceza davasında hükme dayanak yapılan maddi olgularla ve özellikle eylemin hukuka aykırılığını ve failini belirleyen, mahkumiyet kararının bu yönlerinin hukuk hakimini bağlayacağı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hususlarının doktrinde ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında kabul edilmekte olduğu, bunun yanında, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıdığı, (YHGK’nın 23.01.1985 gün ve … esas, … karar sayılı ilamı) ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgular hakkındaki kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturacağı, bunun nedeninin, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli bir konumda olmasından kaynaklandığı, böylece, kural olarak hukuk hakiminin ceza yasasındaki hükümlerle ve ceza hakiminin kararıyla bağlı tutulmadığı, ancak ceza yargılamasındaki mahkumiyet kararı, kusurun takdiri ve zarar tutarının saptanması konusunda hukuk hakimini bağlamaz ise de; mahkumiyet kararı, eylemin haksızlığını ve sanık tarafından işlendiği hususları hukuk hakimini bağlayıcı niteliktedir. (… , Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s. 22 vd; … , Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, S. 844; YHGK’nın 28.03.2012 gün ve … esas, … karar sayılı ilamı)”
Yukarıda belirtilen ceza mahkemesi dosyasındaki gerekçeli kararın 17. sayfasının 2. paragrafı: “……’un sanık …’dan 30.000dolar borç aldığı aylık %5 faiz karşılığı anlaşıp borca karşılık çek verdiği, çekin sanık tarafından … leasing isimli firmaya verildiği, bu borç karşılığı …’un çocuklarının 44.000 dolar ödeme yaptıkları, daha sonra ayrı bir tarihte 70.000 TL borç istedikleri, sanık …’nın … … Şubesi’nden söz konusu parayı çekip verdiği bu borca karşılık 118.000 TL’lik ödeme yaptıkları, ancak bu borç karşılığı sanığa verdikleri açık senedin 500.000 TL olarak doldurulup sanık tarafından icraya konulduğu, …’ın sanık …’dan aylık %5 faizle 20.000 dolar borç aldığı karşılığında iki adet senet verdiği, senetlerden birisini 18.000 dolar birisini 16.000 dolar olarak ödediği, daha sonra araya hatırı sayılır kişiler koyduğu için faiz olarak ödediği 8.000 dolar ve 6.000 doları geri aldığı sabit olmuştur.” şeklinde iş bu davanın konusu olan bonoya yönelik olarak ve borcun ödenmesine yönelik olarak tespitler içermektedir.
Görüldüğü üzere, ceza mahkemesince, davacıların davalı …’dan borç para istedikleri, alınan borcun faiziyle birlikte davalı …’ya ödendiği, buna rağmen davacıların vermiş olduğu 500.000,00TL bedelli açık senedin davalı tarafından doldurularak icraya konulduğu net bir şekilde tespit edilmiş ve bu eyleminden dolayı …’nın tefecilik suçunu işlediği sabit görülmüştür.
Yargıtay’ın istikrarlı kararlarında vurgulandığı üzere tefecilik suretiyle elde edilen bonolardan dolayı bir kimsenin borçlu olması mümkün değildir. Kesinleşen ceza mahkemesi kararı karşısında davacıların davalı …’ya dava konusu icra takibinden ve bonodan dolayı borçlu olmadıkları kanaatine varılmıştır.
Öte yandan diğer davalı …, dava konusu bononun tanzimi tarihinde Türkiye’de bulunmadığını, …’nın kendisinden almış olduğu paraları değerlendirmek üzere davacıların şirketine kendisinin ortak edilmek istendiğini, bu bağlamda parasının davacılara … tarafından verildiğini, ortaklık ilişkisinin kurulmaması sebebiyle bonodan dolayı davacılardan alacaklı olduğunu ileri sürmüş ise de, söz konusu savunmalarının ceza mahkemesindeki maddi vakıa tespiti ile çeliştiği, davalının şirket ortaklığına veya ortaklık müracaatına ilişkin dosyaya herhangi bir belge sunulmadığı, kaldı ki …’nın davacılara vermiş olduğu borç para sebebiyle bononun düzenlendiğinde tereddüt bulunmadığı, lehtar sıfatı bulunan …’in tanzim tarihinde yurtdışında olduğunu kendisinin de doğruladığı bu itibarla bonodan dolayı davacıların davalı …’e de bir borçlarının olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Dava konusu icra takibinin davalı … tarafından kötü niyetli olarak başlatıldığı dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile ceza dosyası içeriğinden anlaşıldığından takip tarihinde yürürlükte olan İİK’nun 67.maddesi hükümlerine göre %40 oranında haksız takip tazminatının davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE,
Davacıların dava konusu bonodan ve Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki icra takibinden dolayı davalılara borçlu olmadıklarının tespitine,
2-Asıl alacağın %40’ı olan 200.000,00TL haksız takip tazminatının davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 34.648,43TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 18,40TL ve yargılama sırasında alınan 7.406,60TL harcın toplamı olan 7.425,00TL harcın mahsubu ile bakiye 27.223,43TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacılar tarafından yapılan 18,40TL başvuru harcı, 18,40TL peşin harç, 7.406,60TL tamamlama harcı, 15,20TL vekalet suret harçları ve 512,00TL posta-tebliğat gideri olmak üzere toplam 7.970,60TL’nin davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine,
5-Davacılar vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 73.794,57TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/12/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …