Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/393 E. 2022/138 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

Mahkememiz … esas sayılı dosyası yönünden (ana dava);
DAVACI- KARŞI DAVALI:
VEKİLİ :

DAVALI- KARŞI DAVACI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ:

Birleşen Konya . Asliye Ticaret mahkemesinin … esas sayılı dosyası yönünden;
DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA :
DAVA TARİHİ:

Birleşen Konya . Asliye Ticaret mahkemesinin … esas sayılı dosyası yönünden;
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali, Alacak
DAVA TARİHİ:

KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Alacak ve İtirazın iptali davalarında yapılan açık yargılaması sonunda,
HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Mahkememiz yukarıdaki esasına kayıtlı ana dava dosyasının başta Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayısına kayıtlı olduğu, HSYK 1. Dairesinin 26.08.2014 tarih 1876 sayılı kararı ile Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin faaliyetinin durdurulmasına karar verildiğinden, iş bu dosyanın Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayısına kayıtlıyken mahkememizin … esasına kaydedildiği/devredildiği, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/11/2020 tarih, … esas, … karar sayılı birleştirme kararı ile dosyanın mahkememiz dosyasına birleştirildiği yine Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/11/2020 tarih, … esas, … karar sayılı birleştirme kararı ile dosyanın mahkememiz dosyasına birleştirildiği anlaşılmıştır.
TALEPLER :
Davacı-karşı davalı vekili ana dava yönünden mahkememize vermiş olduğu 08/10/2012 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında yapılan 17/05/2010 tarihli sözleşme ile davalı hastanenin Anestezi birimlerinin işletilmesi işinin müvekkili şirkete verildiğini, davalı hastane yönetiminin 2011 yılında anestezi birimini müvekkil şirketten almak istediklerini şifahi olarak söylediklerini müvekkilinin kabul etmemesi üzerine Konya . Noterliğinin ihtar0ı ile 16/05/2013 tarihi itibariyle sözleşmenin feshedildiğine ilişkin fesih ihtarnamesi gönderildiğini, bu tarihe kadarda müvekkili zor duruma düşürecek tutumlar sergilendiğini, davalı tarafın sözleşmeye aykırı hareketler gerçekleştirdiğini, yoğun bakım ünitesiyle ilgili olarak; yoğun bakım ödemelerinin yapılmadığını, yoğun bakım kardiyoloji bölümünün hesap dışı bırakılmak istenildiğini, müvekkile yoğun bakım işletmesi ekranının açılmadığını ve davalı tarafçada hesap çıkarma taleplerinin nazara alınmadığını, bir yıl süreyle müvekkili şirketin anestesizlerin yoğun bakıma hasta yatırmalarına mani olunduğunu, müvekkilinin bilgisi ve iradesi dışında iki anestezistin işe alınarak müvekkilinin çalışmasının kısıtlanarak gelirine engel olunduğunu, ortopedi servisi ile ilgili olarak; sarf kesintisi adı altında sözleşmeye aykırı kesintiler yapıldığını, otelcilik hizmetleri adı altında 2012 Ocak ayından başlayarak kesinti yapıldığını, bu birimle ilgili müvekkilinin alacaklarının bilinçli bir şekilde ödenmediğini; tüm bu olanlardan sonra müvekkilinin sözleşme gereğince davalı tarafın cezai şartını yerine getirmesi için ihtar gönderdiğini, ihtarla birlikte tanınan 30 günlük süre içinde aksaklıkları gidermek yerine daha da çekilmez hale getirildiğini, müvekkili tarafından bu durumların noter ihtarları ile davalı tarafa bildirildiğini, davalı tarafın cevabi ihtarlarında bildirilen bu aksaklıkları geçiştirme ve sorunlara kılıf bulmaya çalıştığını, davalı tarafın sorunları inkar ettiğini ve olumlu hiçbir çaba sarf etmediğini, son dönemlerde sözleşmede yer almamasına rağmen doktorlardan ayrıca gizli kesintiler yapıldığının tespit edildiğini, bu tutumlar karşısında müvekkilinin şirket akdini feshetmek zorunda kal0dığını, müvekkili şirketin fesih aşamasında davalı hastanenin menfaatlerini koruduğunu, son olarak davalı tarafın müvekkili tarafından kesilen faturaları ödemeyip iade ettiğini, haklı sebepleri oluşan sözleşmenin feshedildiğini beyanla mahkememizce bilirkişi raporları ile ileride tespit edilmek üzere fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 750.000,00TL’nin davalıdan tahsiline, taleplerinin kabulü ile müvekkili şirkete reeskont faizi ile birlikte tediyesine, sözleşme gereğince cezai şart olan 150.000USD fesih tarihinden başlamak üzere davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili ana dava yönünden mahkememize vermiş olduğu 16/11/2015 havale tarihli talep açıklama dilekçesinde özetle; dava dilekçelerinde talep ettikleri cezai şart olan 150.000USD’nin diğer talepleri olan 750.000,00TL’nin içinde olduğunu toplam taleplerinin ileride arttırılmak üzere şimdilik 750.000,00TL olduğunu beyan etmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili ana dava yönünden mahkememize vermiş olduğu 08/10/2013 havale tarihli cevaba cevap ve karşı dava yönünden cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın zamanaşımı itirazlarının yerinde olmadığını, dava miktarı yönünden açıklama yapılması talebine yönelik olarak dava değerinin mahkememizce alınacak bilirkişi raporları ile belirlenecek olmasının usul ve yasaya uygun olduğunu, müvekkili şirketin yetkilileri ile müvekkili şirketin birbirine karıştırılması şeklinde verilen cevapların abesle iştigal olduğunu, davalı şirketin sözleşme gereğince tüm yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirildiği iddiasının da gerçek dışı olup bu durumun noter ihtarları ile karşı tarafa bildirildiğini ve dava dilekçelerinde bu durumun açıklandığını, yoğun bakım ünitelerinin yapılmamasına dair gerekçelerinde hukuki dayanaktan uzak olduğunu, davalı tarafın iki yeni anestezi uzmanı almasının sözleşmeye aykırı olduğunun açık olduğunu, Uzman Dr. … iş akdinin haklı feshine ilişkin ihtarında açıklamış olmasına rağmen davalının beyanlarının samimiyetsiz olduğunu, otelcilik hizmetlerine yönelik yapılan kesintinin de sözleşmeye aykırı olduğunu, hakediş ödemelerinin zamanında yapıldığı iddiasınında gerçeği yansıtmayıp müvekkili şirketin 6,5 ay para almadan hizmet vermeye devam ettiğini, davalı tarafın yapılan ihtarları dikkate almayıp sözleşme fesih tarihinden önce müvekkili şirket çalışanlarını ve müvekkili şirketin vermiş olduğu hizmetleri hastaneden uzaklaştırma çabası içinde olduğunu, davalı tarafın alçı malzemesi verilmediği, hastaları ve yakınları aracılığıyla hekimlerin küçük düşürüldüğü iddialarının da iftira mahiyetinde olduğunu, davalı tarafın yaşattığı sorunlar nedeniyle … işe iadesi için herhangi bir dava açmadığını, müvekkili tarafında çekilen 05/09/2012 tarihli ihtarnameye cevap verilmeyerek sadece inkarda bulunulmasının dikkat çekici bir durum olduğunu, müvekkili şirket yetkilisi … ‘ün izinli iken hastaneden ayrıldığı yönündeki söylemlerinde müvekkilce ispatlanacağını, kesilen fatura bedellerinin zamanında ödenmediğinin de açık olduğunu, müvekkili şirket ve yetkililerinin her fırsatta hastane menfaatlerini koruduğunu beyanla davalının cevap dilekçesindeki beyanlarını kabul etmediklerini talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş; karşı dava yönünden cevaplarında, karşı davaya ilişkin ileri sürülen taleplerin kabul edilebilir olmadığını, müvekkil şirket tarafından şartları oluşan sözleşmenin haklı sebepten feshedildiğini, kendileri tarafından açılan karşı davanın haksız olduğunu, sözleşme cezai şartı olan 150.000USD tazminat ve reeskont faizi talebinin kötü niyetli bir talep olduğunu, karşı davanın reddine karar verilmesini, karşı dava yönünden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı davayı açan davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası yönünden vermiş olduğu 23/07/2020 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı şirketten alacağı olduğunu, bu alacağın tahsili için davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe yaptığı itiraz üzerine takibin durduğunu, ancak itirazın haksız olduğunu beyan ederek, davalının Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine ve ayrıca bu davanın Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı davası ile birleştirilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası yönünden vermiş olduğu 26/09/2020 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın zamanaşımı ve hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın reddi talebini kabul etmediklerini, davanın süresi içinde ve zamanaşımı süresi geçmeden açıldığının açık olduğunu, derdestlik talepleri yönünden de mahkememiz ana dosyasından alınan bilirkişi raporunun tarihi itibariyle davaya konu ettikleri faturanın zamanaşımı süresi geçme ihtimali söz konusu olduğunu, alacağın zamanaşımına uğramaması için iş bu davanın açıldığını, mahkememiz ana davasında yapılacak ıslahın bu davaya konu edilen fatura alacağıyla aynı olduğu iddiasının kabul edilemez olduğunu bu nedenle de derdestlik taleplerinin kabul edilemez olduğunu, mahkememiz ana davasında alınan raporda da tespit edildiği üzere dava konusu edilen fatura bedelinin ödenmediğini, davalı tarafın cevap dilekçesinde iddia ettiği ceza ve kesintilerin bu dava konusuyla ilgisinin olmadığını, sözleşme feshi haklı olup olmadığı konusunun da iş bu davayla ilgisinin olmadığını beyanla davalının cevaplarını kabul etmediklerini talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası yönünden vermiş olduğu 23/07/2020 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı şirketten alacağı olduğunu, bu alacağın tahsili için davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe yaptığı itiraz üzerine takibin durduğunu, ancak itirazın haksız olduğunu beyan ederek, davalının Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine ve ayrıca bu davanın Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı davası ile birleştirilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası yönünden vermiş olduğu 26/09/2020 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın zamanaşımı ve hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın reddi talebini kabul etmediklerini, davanın süresi içinde ve zamanaşımı süresi geçmeden açıldığının açık olduğunu, derdestlik talepleri yönünden de mahkememiz ana dosyasından alınan bilirkişi raporunun tarihi itibariyle davaya konu ettikleri faturanın zamanaşımı süresi geçme ihtimali söz konusu olduğunu, alacağın zaman aşımına uğramaması için iş bu davanın açıldığını, mahkememiz ana davasında yapılacak ıslahın bu davaya konu edilen fatura alacağıyla aynı olduğu iddiasının kabul edilemez olduğunu bu nedenle de derdestlik taleplerinin kabul edilemez olduğunu, mahkememiz ana davasında alınan raporda da tespit edildiği üzere dava konusu edilen fatura bedelinin ödenmediğini, davalı tarafın cevap dilekçesinde iddia ettiği ceza ve kesintilerin bu dava konusuyla ilgisinin olmadığını, sözleşme feshi haklı olup olmadığı konusunun da iş bu davayla ilgisinin olmadığını beyanla davalının cevaplarını kabul etmediklerini talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili tüm davalar yönünden mahkememize vermiş olduğu 23/11/2020 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; dava dilekçelerinde talep ettikleri 150.000USD cezai şart taleplerinin aynen devam ettiğini bu taleplerinin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsil tarihindeki kur üzerinden hesaplanacak miktar üzerinden davalıdan tahsiline; yine dava dilekçelerindeki taleplerinden 2010 yılı Haziran ayından 2011 yılı Ağustos ayına kadar yoğun bakım hizmet bedeli alacağından 60.320,25TL’nin temerrüt tarihi olan 14/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline; birleşen Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasına konu yoğun bakım hariç Haziran-Temmuz-Ağustos 2012 ayları tedavi hizmet bedelinin 629.897,10TL’si ve yine birleşen Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasına konu yoğun bakım hariç Eylül 2012 ayı tedavi hizmet bedelinin 200.000,00’si hariç olmak üzere ve bunların dışında kalan listelenmiş alacaklarından SGK kesintileri ve SGK cezaları düşüldükten sonra kalan 761.165,72TL’nin de dava dilekçesi ile harcı yatırılarak talep edilen 479.835,00TL’sinin dava tarihinden itibaren, ıslah ile arttırılan 281.330,72TL’sininde son hizmet tarihi olan 30/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAPLAR:
Davalı-karşı davacı vekili ana dava yönünden mahkememize vermiş olduğu 14/12/2012 havale tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde miktar yönünden bir açıklık bulunmadığını, zamanaşımı itirazlarının da olduğunu, taraflar arasında yapılan ve davacı tarafça feshedilen sözleşmenin fesih şartlarının oluşmadığını bu nedenle de açılan davanın hukuki dayanağı olmadığını, davacı tarafın hak edipte ödenmeyen bir alacağının bulunmadığını, davacı tarafın amacının sözleşme gereğince yükümlülüklerinden ve cezai şarttan kurtulmak olduğunu, bunun için kendilerince bir çıkış yolu bulmak için iş bu dava dilekçesindeki taleplerini ileri sürdüklerini, müvekkili şirketin noter ihtarı ile bildirilen sözleşme fesih tarihine kadar kendi üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, dava dilekçesinde iddia edilen müvekkilinin sorunlar yaratmaya çalıştığı iddiasının doğru olmadığını, kalp cerrahisi, yoğun bakım ünitesi ve ortapedi ünitesine ilişkin beyan edilen sorunların da gerçek dışı olup sözleşmeye aykırı bir uygulamanın olmadığını, davacı şirket bünyesinde çalışan Anestezistlerin yanına yeni Anestezistler alındığı iddiasının da doğru olmadığını, hakediş ödemelerine ilişkin ödenmeyen hiçbir fatura bedelinin olmadığını, davacı tarafın iddia ettiği gibi sözleşmenin fesih şartlarının oluşmadığını, müvekkilinin işleri zorlaştırıcı sözleşme şartlarını zorlayıcı hiçbir hareketinin de olmadığını, davacı şirketle hiçbir ilgisi bulunmayan çalışanlara yönelik iddialarında davacı şirketi ilgilendirmeyeceğini, hastane yönetimi ve hastane düzenini sağlayıcı tedbirler alınmasının da müvekkilinin iradesinde olduğunu, davacı şirket bünyesinde hastane doktorlarından olan … ve … etik kurallarına da uymayan ve sözleşmeye aykırı olarak bir başka hastanede çalışmaya başlamasına kılıf bulunmak için sözleşme fesih yoluna gidildiğini, davacı tarafın reeskont faiz talebinin de hukuka aykırı olduğunu beyanla açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiş; karşı dava yönünden, taraflar arasındaki sözleşme gereğince fesih şartlarının oluşmadığı, yine sözleşme gereğince ihtar edilip 30 gün boyunca ihlalin giderilmesi durumunun da gerçekleşmediği, böylelikle davacı tarafından yapılan haksız fesihten doğan cezai şart olan 150.000USD’ın sözleşme gereğince dava tarihi itibariyle belirlenen kur üzerinden sözleşme fesih tarihi itibariyle işleyecek reeskont faiziyle birlikte karşı taraftan tahsiline, karşı dava yönünden yargılama giderleri ve vekalet ücretininde karşı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili ana dava yönünden mahkememize vermiş olduğu 11/02/2013 havale tarihli ikinci cevap ve karşı dava yönünden cevaba cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın 08/01/2013 tarihli dilekçesinin dava dilekçesinin tekrarı olup önceki beyanlarını aynen yeni dilekçe ile sunduklarını, kendilerinin de ilk cevap dilekçesi ve karşı dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar edip taleplerini yinelediklerini beyanla talepleri gibi karar verilmesini beyan etmiştir.
Davalı vekili birleşen Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası yönünden vermiş olduğu 04/09/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; zaman aşımı itirazlarının olduğunu, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, iş bu davaya konu fatura bedelinin mahkememiz ana davasınında konusu olup derdestlik defi taleplerinin olduğunu öncelikle bu nedenlerden davanın reddine karar verilmesini, dava konusu edilen alacağa yönelik fatura bedelinin de mahkememiz ana davasının konusu olup davanın halen derdest olduğunu, talep edilen fatura bedeline ilişkin bedelin hesaplanmasında sözleşme gereği yanlışlıklar olduğunu, bu durumun sözleşmeye de aykırı olduğunu, sözleşme gereğince hesaplanması ve cezai kesintilerin yapılmadığını, her ayın hakediş ödemelerine ilişkin ödenmemiş bir fatura bedelinin de olmadığını, müvekkilinin belirlenen şekil ve şartlar dikkate alındığında herhangi bir temerrüdü ve kusurlu davranışının söz konusu olmadığını beyanla açılan davanın reddine, davacı tarafın kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili birleşen Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası yönünden vermiş olduğu 09/10/2020 havale tarihli ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacının cevaba cevap dilekçesindeki beyanlarının dava dilekçesindeki beyanları ile aynı olduğunu ve hukuki dayanağının olmadığını, zamanaşımı ve yasal süresi içinde açılmamış davanın reddine karar verilmesi ve derdestlik taleplerini yinelediklerini, müvekkilinin sözleşme şartları dikkate alındığında herhangi bir temerrüde düştüğü veya kusurlu olduğunun söz konusu olmadığını, cevap dilekçelerini tekrarla açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili birleşen Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası yönünden vermiş olduğu 04/09/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; zaman aşımı itirazlarının olduğunu, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, iş bu davaya konu fatura bedelinin mahkememiz ana davasınında konusu olup derdestlik defi taleplerinin olduğunu öncelikle bu nedenlerden davanın reddine karar verilmesini, dava konusu edilen alacağa yönelik fatura bedelinin de mahkememiz ana davasının konusu olup davanın halen derdest olduğunu, talep edilen fatura bedeline ilişkin bedelin hesaplanmasında sözleşme gereği yanlışlıklar olduğunu, bu durumun sözleşmeye de aykırı olduğunu, sözleşme gereğince hesaplanması ve cezai kesintilerin yapılmadığını, her ayın hakediş ödemelerine ilişkin ödenmemiş bir fatura bedelinin de olmadığını, müvekkilinin belirlenen şekil ve şartlar dikkate alındığında herhangi bir temerrüdü ve kusurlu davranışının söz konusu olmadığını beyanla açılan davanın reddine, davacı tarafın kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili birleşen Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası yönünden vermiş olduğu 09/10/2020 havale tarihli ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacının cevaba cevap dilekçesindeki beyanlarının dava dilekçesindeki beyanları ile aynı olduğunu ve hukuki dayanağının olmadığını, zamanaşımı ve yasal süresi içinde açılmamış davanın reddine karar verilmesi ve derdestlik taleplerini yinelediklerini, müvekkilinin sözleşme şartları dikkate alındığında herhangi bir temerrüde düştüğü veya kusurlu olduğunun söz konusu olmadığını, cevap dilekçelerini tekrarla açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
Mahkememizce;
Konya . İcra Müdürlüğü’nün … sayılı ve … sayılı icra dosyaları,
Konya SGK İl Müdürlüğünden, davacı-karşı davalı … Tic. Ltd. Şti. bünyesindeki hekimlerin SUT Sağlık Uygulama tebliğine aykırı işlemleri nedeni ile SGK tarafından davacı-karşı davalı şirketin hakedişlerinden yapılan kesintilere ilişkin belge ve dosyalar ile müfettiş raporları ve de … HİZMETLERİ A.Ş. (Özel … Hastanesi)’ne Mayıs 2010-Ekim 2012 döneminde yapılan Ortapedi ve Yoğun Bakım Servisi ödemelerine ilişkin tüm bilgi ve belgelerin onaylı suretleri, Yoğun Bakım Servisi ve Cerrahi Birimlerinin (cerrahi operasyon geçirmiş hastaların) isimleri, 17/05/2010-31/10/2012 tarihleri arasında fatura edilmiş Ortapedi Bölümüne ait özellikle malzeme ciro dökümleri,
… Hizmetleri Aş’den ve … Hastanesinden, Davacı -karşı davalı … Tic. Ltd. Şti.ve/veya ortağı ve bünyesinde çalışan hekimler tarafından daha önce tedavi gören ve/veya ameliyat olmak üzere randevu alan hastaların … Hastanesine transferlerinin yapılıp yapılmadığı hususunun belirlenmesi amacıyla 01.07.2010-01.10.2012 tarihleri arasında Ortopedi ve Travmatoloji Servisinde ayakta muayene için müracaat eden veya ameliyat olmasına karar verilen, ameliyat olan, ameliyat randevusu verilen hasta isimleri,
… Hastanesinden, Davacı-karşı davalı … Tic. Ltd. Şti. Bünyesinde görev yapan Prof. Dr. …, Op. Dr. … ve Uzman Dr. … hastaneniz bünyesinde halen görev yapıp yapmadıkları, hangi tarihte göreve başladıkları ayrıca davacı- karşı davalı … Tic. Ltd Şti ile ilgili hastaneniz arasında tanzim edilen sözleşme ile yine bu hekimler ile hastaneniz arasında tanzim edilen hizmet akitlerinin birer suretleri,
KonyaTicaret Sicil Müdürlüğü’nden Davacı-karşı davalı … Tic. Ltd. Şti’nin kuruluş tarihinden itibaren ortak ve hissedarlarının isimleri,
… Hizmetleri Aş’den … ve … isimli doktorların işe girişe dair resmi kurumlardan alınan izinlere yönelik belgeler ile, işe başvuru tarihlerini gösterir belgeler ve başvuru tarihleri ile bir önceki işyerlerinden ayrılış tarihini bildirir tüm bilgi ve belgeler,
… Hizmetleri Aş’den 17/05/2010 tarihinden 01/10/2012 tarihine kadar olan dönemle ilgili olarak; Ortopedi ve cerrahi bölümlere ait hastalardan alınan farkların hastane otomasyon sisteminden ve kestiğiniz faturalardan ay ay dökümlerinin/listeleri, celp edilerek incelenmiştir.
Dava taraflarının dosyaya bildirmiş oldukları tanıklar dinlenmiş olup;
Tanık … beyanında: “Ben 2009-2013 yılları arasında davalı … Hastanesinde insan kaynakları bölümünde çalıştım. İlk girdiğim zaman … Ticaret Limited Şirketi hastane bünyesinde faaliyette bulunmuyordu. Daha sonra bu şirket çalışanı olarak 2-3 ortopedi uzmanı hastanede çalışmaya başladılar. Ben orada çalışırken bu davalar açıldı. Ben taraf şirketler arasındaki anlaşmazlık konuları hakkında bilgi sahibi değilim. Benim ücretimi hastane veriyordu. Davacı şirketin doktor haricinde istihdam ettiği personel olup olmadığı konusunda tam bilgi sahibi değilim. Konuya ilişkin Van’da eşimin görevi nedeniyle bulunduğum sırada bir mahkemede ifadem alınmıştı. Bu ifadem daha detaylıdır, doğrudur” demiştir.
Tanık … beyanında: “Ben 2009 yılı ile 2013 yılları arasında davalı şirkete ait … Hastanesinde Bilgi İşlem Müdürü olarak görev yaptım. O tarihlerde davacı davalı şirkete anestezi ve ortopedi bölümünün doktorlarını temin ediyordu, davalı şirketçe tahsil edilen tedavi ücretlerinin bir bölümün davacıya ödüyordu, davacı şirket kendisine sözleşme gereğince aktarılması gereken tedavi gelirlerinin tam olarak ödenmediğini iddia etti bu nedenle taraflar arasında problem meydana geldi, hastanenin mevzuat gereğince kurumlara karşı yükümlülükleri vardır, girişte hastaların kayıtları ve takibe dayalı işlemler kayıt altına alınmaktadır, sonrasında bu kayıtlara göre SGK’dan tahsilat yapılmaktadır, tedavi işlemlerinin ve hizmetlerinin eksik kaydedilmesi söz konusu olamaz, o tarihlerde hakediş işlemlerini de ben yürütmekteydim, verilen hizöetlere ilişkin kayıtlardaki bilgilere göre hakediş sözleşme hükümlerine göre eksiksiz olarak düzenlendi. Hakedişlere göre davacının hala alacağının olup olmadığını ben bilemiyorum” demiştir.
Tanık … beyanında: “Ben 2010-2012 yıllarında davalı … Hizmetleri AŞ’ye ait … Hastanesinde Mali ve İdari İşler Direktörü olarak çalışmakta idim.2016 yılı ağustos ayında bu Hastaneden ayrıldım, halen Aydın’da … Hastanesinde Genel Müdür görev yapmaktayım. … Limited Şirketi sahipleri … Hastanesi Ortopedi Servisinde ortopedi hizmetlerini taşeron olarak … Hastanesi adına yapıyorlardı, Ortopedi Şirketi ve Şirket ortağı Hekimler ile davalı … Hizmetleri AŞ arasında sözleşmenin tanzim edildiği 2010 yılı Mayıs ayından 2012 yılı tahminen Haziran ve Temmuz aylarına kadar geçen sürede hiçbir uyumsuzluk ve ihtilaf yoktu. Taraflar uyumlu bir şekilde çalışıyorlardı.2012 yılı ortalarında yani Haziran ve Temmuz aylarında Konya’da … Hastanesi açılma çalışmaları yoğunlaşmıştı. Ortopedi şirket sahiplerinin bu Hastane ile görüşmeler yaptığını duyuyorduk, her geçen gün bu söylentiler artıyordu, 2012 yılı Ağustos ve Eylül aylarında davacı Şirket, … Konya Sağlık Hizmetleri Şirketine ihtarnameler çekmeye, ihtilafları artırmaya ve sözleşmeyi feshetme sebepleri aramaya , yaratmaya başlamışlardı. Sonunda da Sözleşmeyi feshederek … Hastanesinden ayrılarak … Hastanesinde çalışmaya başladılar. Aneztezi Bölümünde davacı Şirkete bağlı olarak çalışan Hekimlerden birinin raporlu olması diğerinin de işten ayrılması üzerine Hastane hizmetinin durmaması, ameliyatların devamlı olarak yapılabilmesi için zaruretten dolayı Hastane Yönetimi tarafından yeni Anestezi Hekimleri çalıştırılmaya başlanmıştı. Bu olay sağlık hizmetinin devam edebilmesi için şarttır. Benim Mali İşler Direktörü olarak görev yaptığım … Hastanesi … Holding bünyesinde faaliyet gösteren bir kuruluş olduğundan Hastanenin tüm işlemleri ve Muhasebe kayıtları tamamen usulüne uygun ve düzenli olarak tutulmakta idi. Tüm hakediş ve Bilgisayar ekran bilgileri net ve açık olup düzenli bir şekilde hizmet sunulmakta idi. Hastanede çalışan tüm Hekimler kendi birimleri ile ilgili bilgilere kolaylıkla bilgisayar ekranlarından ulaşabilirlerdi. Şirket yetkililerinin de bilgisayar sistemini bilmeleri halinde diğer birimlerdeki Hekimler gibi tüm ilgili kayıtlara ulaşmaları kolaylıkla mümkündür. Kayıt ve hesapların gizlenmesi söz konusu değildir. Ortopedi Şirketinin ve dolayısıyla bu şirket sahiplerinin malzeme satın alma istekleri … Hastane Yönetimi tarafından zamanında yerine getiriliyordu. Şirket Hekimlerinin kullandığı tüm makinalar faal çalışıyordu, arızalananların derhal arızaları gideriliyordu. Ortopedi Hekimleri ameliyathanede çalışmaları sırasında hiçbir sorunla karşılaşmıyor , çalışma şartlarında hiçbir olumsuzluk olmuyordu . Bana göre … Hastanesi tarafından tüm yükümlülükler eksiksiz yerine getiriliyordu. Sözleşme Ortopedi Şirketi tarafından … Hastanesi ile anlaşma yapmaları nedeni ile feshedilmiştir, bana göre haksız olarak feshedilmiştir, benim olaya ilişkin bilgim bundan ibarettir”demiştir.
Tanık … beyanında: “Ben 11 yıldır sağlık sektöründe çalışıyorum ve yaklaşık 5 yıldır davacı şirketin sahibi … ile aynı hastanelerde çalışıyorum. Ancak davacı şirketin veya sahibinin değil onun çalıştığı hastanelerin personeli olarak çalışıyorum. Son 5 yılın ilk 2 yılını davalı hastanede sonraki 1,5 yılını … hastanesinde ve son 1,5 yılını da … hastanesinde çalışıyorum. Davacı şirket ve sahibi de üç aşağı beş yukarı aynı dönemlerde aynı hastanelerde çalıştık ancak ben hastanelerin personeliyim ve şu anda … Hastanesinin hastane müdürüyüm. Dava konusu edilen dönemde davalı hastanenin personeli olarak hastanenin hastaneye hizmet veren şirket veya doktorların hakdeşilerini düzenlenmek ve hesaplamakla görevli idim. Halen … hastanesinin sahibi ve işleteni davacı şirketin sahibi olan … ‘ dür. Davalı şirketin yaklaşık 2 yıllık hizmet verdiği süre içerisinde özellikle son 6 ay içerisinde davacı şirkete ve çalışan doktor ve personeline karşı olumsuz hava ekstirilerek davalı hastane tarafından sindirme hareketleri yapıldı. Örneğin hastalar hastaneden ortopedi bölümünden randevu istediklerinde doktorların olmadığını söyleyerek hizmet verilmesi engellendi hatta zaman zaman hastalar bana da gelerek doktor … beyin niye hastaneden ayrıldığını sordular zaman zaman ayrılmadı diye cevap veriyordum. Hatta davacı şirket doktorlarından … poliklinik sırasında hastane yönetimince yukarıya çağrılarak polikiliniği bırakması ve hastaneyi terk etmesi istenildi o da denileni yapmak durumunda kaldı. Kapısındaki hastaları veya ameliyat bekleyen hastaları davalı hastane başka doktorlara yönlendirilerek çözüm geliştirmeye çalıştı. Bu sürtüşmelerin ve olumsuzlukların yaşanmasının temel nedeni davalı hastanenin taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı kesintiler yapılması ve ödemelerin gecikerek ve parça parça yapılmasıdır. Hastanenin işleyiş sistemi ilgili doktor veya personelin yaptığı tüm işleri görebilir ancak yoğun bakımdaki yapılan işler asla görünmez. Davacı taraf yaptığı işeri görmekle birlikte tüm kesintilerden sonra ne kadar para alacağını hastane sisteminden göremez taraflar yüzyüze veya mail yoluyla mutabakat yaparak hakediş düzenlenir sistem bu şekilde çalışır. Ancak son dönemde hastanenin çok kesinte yaptığı ve sözleşleşmeye aykırı davrandığı nedeninden dolayı taraflar ihtilafa düştüler zaten tüm konular nelelerde ne yapıldığı hususları hastane evraklarında bellidir. Benim bilgim bundan ibarettir” demiştir.
Tanık … beyanında: “Yaklaşık 20 yıllık pratisyen doktorum. 2009 yılında … Hastanesinde çalışırken davacı şirket sahibi olan … benim çalıştığım hastanede ortopedi kliniğini sözleşmeyle işletmeye başladılar. Ben davacının çalıştığı dönem içerisinde hastanenin mesul müdürü idim. Ben 2012 yılında … hastanesine geçtim benden bir kaç ay sonra davacı şirketin sahibi de bu hastaneye geldi. Daha sonra ben hastaneden ayrılarak kendi özel işlerimle ilgileniyorum. Sözün özü davacı tarafla iki yıl kadar Medline Hastanesinde, bir yıl kadarda … hastanesinde çalıştık. Ben … hastanesinde de mesul müdür idim. Davalı hastanenin doktor kadrosunun aşırı zayıflaması ve hatta neredeyse kapanma noktasına geldiği sırada davalı taraf davacı şirket ve sahibi ile kazan kazan ilkesine dayalı sözleşme yaptılar bu sözleşme her iki taraf için de olumlu ve katlanılır seviyedediydi. Sözleşmeden bir yıl geçtikten sonra hastane merkez yönetiminde ve yöneticilerinde değişiklikler oldu yeni yönetim davacı tarafın çok para kazandığını hastaneye fazla birşey kalmadığını bunun adil olmadığını dile getirerek davacı taraf ile sözleşmenin uyarlanıp güncellenmesi konusunda İstanbul’ da veya telefonla muhtelif görüşmeler oldu. Davacının elde ettiği gelirden bir miktar indirim yapması davalı tarafı tatmin etmediğinden bu görüşmelerden bir sonuç alınamadı ve ben davacı şirketin hastaneden ayrılmasından 5 ay kadar önce … hastanesine geçtiğimden son dönemde hastalarla ve hizmetlerle ilgili neler yaşandığını bilemem. Benim çalıştığım dönemde dikkat çeken olumsuz bir hizmet sorunu yaşanmadı” demiştir.
Tanık … beyanında: “Ben 2005 yılında ortopedi dalında Meram Tıp Fakültesinde uzmanlık eğitimi almaya başladım ve davacı şirketin sahibi … ‘ ün yanında 5 yıl asistanlık yaptım ve uzmanlık eğitimimi tamamlayarak devletin veya özel sektörün değişik hastanalerinde görev yaptım ve en son 2015 yılı Nisan ayında … hastanesinde görev yapmaya başladım ben göreve başladıktan bir hafta sonra davacı şirketin sahibi … Hastanesinden ayrılarak Konya Hospital hastanesine geçti. Davacı tarafın davalı tarafla neler yaşadığını bilemem benim bildiğim birşey var oda … Hastanesinde göreve başladığım 2012 yılının Nisan ayında 2. Gün bir hastama ameliyat yapacağım için anestesi uzmanı … ‘ a ameliyatımız olduğunu öğleden sonra yardımcı olmasını istedim o da bana ben … Hastanesinden ayrıldım … Hastanesinde (o tarihte … isimli olabilir) göreve başlayacağım dedi, taraflar arasındaki sözleşmeye göre anestesi bölümünü davacı tarafın yoksa davalı tarafın mı işleteceği konusunda bir bilgim yoktur” demiştir.
Tanık … beyanında: “Ben davalı şirketin işlettiği hastanede 2012 yılının son aylarında sadece 3 ay ameliyathanede teknisyen olarak çalıştım. Daha sonra başka bir hastane olan … Hastanesine geçtim. Davalının hastanesinde işe başladıktan bir ay kadar sonra ameliyathanede kullanılmış ameliyat malzemelerinin olmadığını anladık ve bunun nedeninin ne olduğunu araştırdığımızda hastanenin sterilizasyon sorumlusu olan … isimli görevlinin bu malzemeleri yeşil bir beze paket yaparak asansör boşluğuna sakladığını anladık hatta bu malzemeleri bulduğumuzda davacı şirketin sahibi … bunların fotoğrafını çekmişti. Hatta tutanak düzenledi ve bu tutanağı orada hazır bulunanlar imzaladılar bende imzaladım. Tutanağı … hoca yüksek sesle okudu ve bizde imzaladık. Hastane yönetimi de bir tutanak düzenlemiş okumadan ve bize okutturmadan o tutanağı bize imzalattılar. O tutanağın içeriğini bilmiyoruz. Kullanılmış ameliyat malzemelerinin hastane görevlisi tarafından neden saklandığını anlayabilmiş değilim. Hatta o ara hastanede davalı şirketin davacı şirket ve çalışanlarının işlerini yapmasına engel olduğu şeklinde yoğun bir dedikodu ve şaiya vardı. Benim bilgim bundan ibarettir” demiştir.
Tanık … beyanında: “Ben 2009 yılından 2010 yılına kadar … hastanesindeki temizlik firmasının temizlik elemanı olarak görev yaptım. 2010 yılında da davalı şirketin işçisi olarak orada çalışmaya devam ettim. 2010 yılından 2013 yılına kadar hastanenin sterilizasyon bölümünde teknisyen olarak görev yaptım ve 2013 yılının Şubat ayında işten ayrıldım. İçeriğini ve tarihini tam hatırlamıyorum. Ancak muhtemelen 2012 yılı içinde davalı hastanenin sterilizasyon bölümü sorumlusu … ile hastanenin mali işleri drektörü … davacı şirketin sahibi doktor … hastalarından çıkan bir kısım ameliyat malzemelerini daha açık bir söyleyişle çıkma malzemeleri başka hastalarına etiğe ve tıp kurallarına aykırı olarak kullandığından bahisle bir tutanak düzenlemişler o tutanağı bir kısım çalışanların isimlerini açmışlar hatta benim ismimi de açmışlar ve benim yerime sahte imzamı da atmışlar. Ben o tutanağı görmüştüm. Ben böyle bir tutanağa ve konuya şahit olmadım. Ancak sahte imzamı görünce … beyin sekreteri … konuyu açtım. Herhalde bu görüşmemden dolayı bu dosyada şahit gösterildim. Daha sonra … ile konuyu görüştüğümde bir taslak tutanak hazırladıklarını ve tutanakta sahte imza olmadığını bana beyan etti. O gördüğüm tutanak şimdi kimde nerde bilmiyorum. Bu tutanak olayından bir süre sonra hastalardan çıkan ameliyat malzemelerinin ameliyathanede olmadığını anladık. Bazıları bunları araştırdı. Çıkma malzemeler bir dolabın içinde bulundu. Ben bunu gözlerimle gördüm. Hatta … bu malzemeleri dolaba koyduğunu birkaç gün önce görmüştüm. Hastane yönetiminin davacı şirketi karalama amaçlı olarak çıkma malzemeleri sakladıklarını düşünüyorum. Ben işten ayrıldıktan 1,5 yıl sonra … hastanesinde çalışmaya başladım” demiştir.
Tanık … beyanında: ” Ben davalının … hastanesinde 2009 yılından 2012 yılının Haziran ayına kadar 3 yılı aşkın yoğun bakım sorumlu hemşiresi olarak görev yaptım. İşten ayrılınca hemen … hastanesinde çalışmaya başladım. Ben işten ayrıldıktan sonra yoğun bakım bölümünün uzman doktoru olmadığından davacı şirketin hem ortağı hem de çalışanı olan anestezi uzmanı Dr. … benden bir tutanak düzenlememi rica etti. Bende bana gösterdiğiniz 20/09/2012 tarihli sadece benim imzamı taşıyan tutanağı kendim yazıp imzaladım. O tutanakta şunu demek istedim; Dr…. adına hasta yatışı yaptırılmadığını, buna izin verilmediğini ifade etmek istedim.” demiştir.
Tanık … beyanında:Tanık … : “Amcası olduğum yeğenim …’inn çocuğu … 1,5 yaşlarında iken 2008 yılında kolunu bir makinaya kaptırarak hastalandı. Tedavisine davacı şirketin sahibi … ile başladık ve o nereye gittiyse tedavimizi hep onunla sürdürdük ve halen onunla tedavimizi sürdürüyoruz. 2012 yılının yaz aylarında yeğenim beni telefonla arayarak … hastanesinden … hoca için oğluna randevu istediğini ancak hastane görevlilerinin … hocanın hastaneden ayrıldığını, bu nedenle bunun mümkün olmadığını söylediklerini söyledi. Ben de … hocamın hastası olmamız nedeni ile onun sekreteri … Hanıma ulaştım. O da bana öyle bir şey yok … hoca … hastanesinde görevinin başında olduğunu bana söyledi. 15 gün kadar sonra … köyünden … hastanesine geldik ve … hocamla orada yüz yüze görüştük. Muayenemizi yaptırdık. Telefonda neden randevu verilmediğini hala anlayabilmiş değilim. Hatta bu konuda daha sonradan benden bir belge imzalayıp vermemi istediler. Bana göstermiş olduğunuz 22 Ağustos 2012 diye başlayan ve ifademe uygun olan belgeyi kendim yazdım ve imzaladım ve bu belgeyi davacı şirketin sahibinin sekterine verdim.” demiştir.
Tanık … beyanında:Tanık … beyanında: “Ben 1996 yılında askerken terör olayları sırasında yaralandım ve ortopedik tedavi görmeye başladım. Davacı şirketin sahibi … hoca ile 2008 yılında tanıştım o gün bugündür o neredeyse tedavimi onunla sürdürüyorum. Bir ara … hastanesinde çalışmaya başladı orada da ondan ayrılmadım. 2012 yılının Ağustos ayının sonlarında telefonla randevu istedim. Davalı şirketin görevlileri bunun mümkün olmadığını Eylül’ün başında … hocanın hastaneden ayrılacağını diğer hastane doktorlarından yararlanabileceğimi söylediler. Bunun üzerine Eylül ayının başlarında randevusuz … hastanesine gittim. … hocamın halen çalıştığını ve görevinin başında olduğunu gördüm. Ben bazen haftada bir bazen iki hafta da bir sürekli … hocama tedaviye uğrarım. Eylül ayının başından sonra aynı şekilde 8-10 kez daha … hastanesinde muayene oldum. Eylül ayından daha önce … da iki kez ameliyat oldum. Birinci ameliyat ve sonrası gayet güzeldi. İkinci ameliyatı ne zaman oldum hatırlamıyorum ancak ikinci ameliyatta ortopedi kliniğinde çok az personel vardı ve hastalara ilgi yoktu. Sözün özü ikinci ameliyatta bir soğukluk olduğunu hissettim. Hatta bunu hastanenin şikayet masasına da yazmıştım. Bana göstermiş olduğunuz 08/09/2012 tarihli 24/08/2012 şeklinde başlayan belgedeki yazılar ve imza bana aittir. … hocanın koordinatarö …’nun ricası üzerine bu tutanağı düzenleyip imzalamıştım.” demiştir.
Tanık … beyanında: “Ben bir medical malzemeleri ticari yapan şirkette pazarlama ve satış elemanıyım. Sattığımız malların hastalara uygulanması sırasında doktorlara da yardımcı oluruz. Bazen doktorlar malzemeleri birleştiremez veya yanlış kullanım yapabilirler onları önlemeye çalışırız. Davacı şirketin sahibi … hocam eski tanıdığımızdır. … hastanesi ile ortopedi bölümünde iş yapmaya başlayınca onun yönlendirmesi ile davalı … hastanesine ortopedik malzemeler sattık yakın zamana kadar sattık. Ödemelerimizi hastaneden geç de olsa aldık. Sattığımız malzemelerden dolayı doktorlar komisyon almaz. Bu etiğe aykırıdır. Böyle birşey yok. Doktorun tavsiyesi ile hastaneye malzeme sattığımız ve ticari ilişkide direkt hastane ile muhatap olduğumuz doğrudur. Tanıtım bölümünde doktor vardır. Diğer aşamalarda doktor yoktur.” demiştir.
Tanık … beyanında: ” Ben anestezi uzmanı doktorum. Davacı şirket ile benim ortaklık ilişkim yoktur ancak eşim … davacı şirketin ortaklarındandı. Ben davalının işlettiği … hastanesinde hiç çalışmadım. Eşim de anestezi uzmanıdır ve … hastanesinde diğer anestezi uzmanı ile birlikte görev yaptılar. Eşimin davacı ile mi yoksa davalı ile mi sözleşme yaptığını hatırlamıyorum. Ancak … hastanesinin tüm anestezi işlerini eşim ve diğer doktor birlikte yapıyorlardı. 2012 yılının Mayıs ayında çocuk düşürdü 45 gün rapor almak zorunda kaldı. Eşim raporlu iken eşimin rızası alınmadan ve ona bilgi verilmeden onun yerine başka bir anestezi uzmanını davalı şirket sözleşme ile göreve başlatmış. Rapor sonrası eşim görevine başlayınca 3 uzman oldular ve eşim bu durumdan rahatsız olduğu için 2012 yılının Ekim ayında hastanedeki görevini sonlandırarak oradan ayrıldı. Aslında eşim uzun süre tek başına anestezi işlerini zamanında yapmıştı. Raporlu iken de diğer doktor bunu rahatlıkla yapabilirdi görüşündeyim. Davacı şirketin ve eşimin bilgisi dışında görevlendirme yapılması eşimi rahatsız etti. Eşim raporlu iken diğer anestezi uzmanı doktorun izinde olup olmadığını bilemiyorum. Ancak hastane kayıtlarında bu belli olsa gerektir. ” demiştir.
Tanık … beyanında: ” Ben 2009 yılından beri davalının … hastanesinde ameliyathane sorumlu hemşiresi olarak çalışıyorum. Hatırladığım kadarıyla 2010-2012 arasında yaklaşık 2 yıl kadar davacı şirket hastanenin ortopedi klinik hizmetlerini verdi. Bu süre zarfında hastane ve çalışanları ile davacı şirket ve tüm çalışanları arasında dikkat çeken olumsuz bir şeye tanık olmadım. Herşey bildiğim kadarıyla rutin ve olması gerektiği gibi başladı ve sonlandı. Dikkat çeken birşey olmadı. Benim bilgim bunlarla sınırlıdır. Başka birşey bilmiyorum. Anestezi uzmanı … hanım raporlu iken diğer uzmanın izinli olup olmadığını hatırlamıyorum. ” demiştir.
Tanık … beyanında:”Ben 2010 yılından beri davalının … hastanesinde yoğun bakım hemşiresi olarak görev yapıyorum. Davacı şirketin ortopedi hizmetlerini yaklaşık 2 yıl kadar sürdürdüğü dönem içerisinde yoğun bakıma çok nadir hastası gelirdi. Gerek benim bölümde gerekse diğer bölümlerde taraflar ve tarafların çalışanları arasında herhangi bir tatsızlığa veya olumsuzluğa şahit olmadım. Anestezi uzmanları dahil kimin ihtiyacı varsa herkesin hastası yoğun bakıma kabul edilmekte idi. Hastanenin doktoru olan … yoğun bakımdan sorumlu idi. Sonrasında başka doktor veya doktorlar bu işi sürdürdüler. ” demiştir.
Tanık … beyanında: “Ben 2011 yılından beri … hastanesinde hemşire olarak çalışıyorum. Davacı şirket yaklaşık 2 yıl ortopedi servisinin hizmetini sundular. Ben o dönem genel yoğun bakımda hemşire olarak görev yaptım. Davacı şirketin ortopedi hastalarına da diğer bölümlerin hastaları gibi muamele yapıldığı gibi tarafların ve çalışanlarının arasında olumsuz veya sevimsiz bir konuya şahit olmadım. Anestezi uzmanları da yoğun bakım bölümümüze hasta yatırabiliyorlardı. Buna engel olunduğuna veya başka bir şeye engel olunduğuna şahit olmadım. Bildiğim kadarıyla yoğun bakım bölümünü Dr…. çekip çeviriyordu ve yine bildiğim kadarıyla … davacı şirketin ortaklarındandı. ” demiştir.
Tanık … beyanında: “Ben 09/04/2012 Pazartesi günü davalının … hastanesinde hemşirelik hizmetleri bölümünün baş hemşiresi ve sorumlusu olarak göreve başladım ve halen bu görevimi sürdürüyorum. Ben işe başladığımda davacı şirket ortopedi hizmetlerine bakıyordu. Ben işe başladıktan 6-7 ay sonra yıl sonuna doğru daha açık bir söyleyişle … hastanesinin açılacağı sıralarda davacı şirket ortopedi hizmetlerini bıraktı. Bu dönem içerisinde benim yaşadığım sadece … beyin yardımcısı olan ortopedi uzmanı Dr…. iki ayrı tarihte hastanede çalışan değer verdikleri bazı personellere gelin sizleri de … hastanesine götürelim, birlikte çalışalım teklifinde bulundu, hatta bana da teklif etti, bende kendisine yaptığının doğru olmadığını, buranın bir kurulu düzeni olduğunu ve yaptığının yanlış olduğunu söyleyerek aramızda tartıştık. Benim yanımda etkilemeye çalıştığı mesai arkadaşlarımdan … hastanesine giden olmadı ise de hastanenin bazı personelleri onlarla beraber … hastanesine gittiler. Ben bunu biliyorum.” demiştir.
Tanık … beyanında: “Ben 2010 yılının Mayıs ayından beri davalı … hastanesinde satın alma müdürü olarak çalışıyorum. Davacı şirket 2 yıl kadar ortopedi hizmetlerini sundu. Bu süre zarfında ortopedi bölümü ile ilgili tüm dökümanların birer örneğini gizlemeden davacı şirket görevlilerine teslim ettik. Ve hastanenin bilgisayar kayıtlarının kendileri ile ilgili bölümlerini incelenmesine de engel olunmamıştır. Bildiğim kadarıyla hastanenin bilgi işlem bölümü davacının ilgililerine yetki vermek suretiyle yetkilendirdikleri kısımlara bakabilirler diye biliyorum. Bize hastane yönetiminden şunu gizleyin bunu göstermeyin gibi talimatlar da verilmemiştir. Zaten bunlar hastane kayıtlarında halen açık ve belirli belgelerdir. Davacı şirketin veya görevlilerinin isteyip de hastanenin ve sorumlusu olduğu bölümün tedarik etmediği malzeme yoktur. Ne istedilerse diğer bölümler gibi aynen yerine getirilmiştir. Ben taraflar arasında veya çalışanları arasında sevimsizlik veya olumsuzluk arz eden bir hususa tanık olmadım. … hastanesinin açılacağı sıralarda çalışanların bu hastaneye transferi konusunda davacı şirket yetkililerinin personelimize tavsiye ve telkinde bulunduğunu duymuştum. Ancak benim huzurumda böyle birşey olmadı. ” demiştir.
Tanık … beyanında: ” Ben 2011 yılının Temmuz ayından beri … hastanesinin biyomedikal bölümünün sorumlusu olarak görev yapıyorum. Ben göreve başladığımda davacı şirkette de ortopedi bölümünün hizmetlerini sunuyordu. Hatırladığım kadarıyla bir yılı aşkın süre aynı ortomda bulunduk. Ben ne kullanılmış ameliyat malzemesinin kullanıldığına şahit oldum ne de davacı şirketin istediği malzemelerin alınmadığına şahit oldum. Herşey rutin ve normal bir şekilde bitti. Eksik veya kalitesiz malzeme tedariki de söz konusu olamaz. Davacı şirket ne istemiş ise o tedarik edilmiş veya gerekiyorsa tamiri yaptırılmıştır. Ben görmedim ancak arkadaşlarımdan davacı şirket yetkililerinin … hastanesinin değer verdikleri bir kısım personelinin yeni açılacak olan … hastanesine transferi konusunda tavsiyede bulunduklarını duydum. ” demiştir.
Tanık … beyanında: ” Ben … Ltd. Şti.’ nin Konya bölge sorumlusuyum, şirket merkezi Ankara’ dır. Ben 15 yıldır medikal sektöründe çalışmaktayım. Taraflar arasındaki sözleşme döneminde başka bir şirketin sorumlusu idim. Dava konusu dönemde malzeme alımlarını davalı hastane yönetimi ile görüşüp komisyon miktarlarını belirleyip ondan sonra ihtiyaç oranında bana bildirilen malları hastaneye teslim ediyordum. Davacı şirketin sahibi … benim davalı … hastanesi ile tanışmama vesile olmamıştır. Ben kendim başka yollarla tanışmıştım. Davacı şirketin sahibi …’ ün uygun gördüğü firmalardan hastanenin alım yaptığını görmedim, böyle bir şey de duymadım. Davalı hastane ve emsali hastaneler medikal şirketleri ile komisyon oranı üzerinde anlaşılır, en son verilen ve kullanılan mallar bedeli üzerinden anlaşılan komisyon oranında hastane fatura düzenler ve o faturaya göre medikal şirketi hastanelere ödemesini yapar veya mahsuplaşırlar. ” demiştir.
Tanık … beyanında: “Ben 2009 yılından 2011 yılına kadar yaklaşık 2 yıl davalı … hastanesinde müteahhit temizlik firmasının işçisi olarak oda temizlik görevlisi olarak çalıştım. 2011 yılından 2013 yılına kadar da … hastanesinin işçisi olarak yaklaşık 2 yıl boyuncu ortopedi polikliniğinde yardımcı personel yani işçi olarak çalıştım. Çalıştığım bu dönem içerisinde davacı şirket ortopedi polikliniğini işletirken hastaların ihtiyacı olan alçı ve benzeri bir çok ihtiyaç maddesini hastane yönetimi ellerinde olmadığını hastaların kendilerinin dışarıdan almaları gerektiğini söylediklerinden hastalar kendi imkanlarıyla ihtiyaçlarını piyasadan tedarik etmeye çalışıyorlardı. Bu sık sık yaşadığımız bir husus idi. 2012 yılının Temmuz-Ağustos ayı gibi hastane yönetiminin davacı şirket doktorlarının kullanılmış medikal veya ameliyat malzemelerini hastalarına kullandıkları yönünde çalışan işçilerden dilekçeler topladığını işittim bu hususu ortopedi kliniği sorumlusu …’ na çıtlattım. … görevlisi olan … bana iyi ki bana dedin anlamında beyanda bulundu başka bir beyanda bulunmadı. Hatta o dönemde ek mesai ücretlerimizi … ödemediğinden bunu yönetime aktardığımda sizin ek mesailerinizi … değil davacı Ortopedi şirketi ödeyecek diye ek mesailerimizi ödemediler. Hastane yönetiminin hastalardan çıkan veya kullanılmış hastane malzemelerini sakladığını biliyorum ancak bunu neden sakladıklarını neden atık malzemesi olarak kullanmadıklarını hala anlayabilmiş değilim. Belki başka hastalara kullanılmasın diye bunları saklamış olabilirler, ancak bunun tersi de olabilir. Hatta bu malzemelerin davacı Ortopedi şirketi sahibi tarafından bulunması nedeniyle bir tutanak dahi düzenlendiğini hatırlıyorum. … yönetiminin hastalardan davacı Ortopedi şirketi görevlilerini karalayıcı nitelikte dilekçe alındığını veya onlara tutanak imzalattırıldığını bilmiyorum. Hastane ortamındaki tüm bölümlerde huzursuzluk olduğundan o dönem açılan … hastanesinin sağlık personeline ihtiyacının olması nedeniyle bir kısım personelin … hastanesine geçtiği bir vakıadır. Personelin bu şekilde o hastaneye geçmesinin nedeni davacı Ortopedi şirketinin veya sahibinin etkilemesi değildir. Tamamen hastanenin kendisindeki genel huzursuzluktur. Hatta ortopedi polikliniğindeki hemşirelerin … da kalmaları bu dediğimi tam olarak doğrulamaktadır. 2012 yılının Temmuz ayından sonra … hastanesinde genel olarak huzursuzluk başladığından bir kısım personel başka hastanelere transfer oldu. Davacı şirket doktorlarının veya görevlilerinin çıkma tabir ettiğimiz bir sağlık malzemesini hastalarına kullandığını görmedim ve duymadım. Ben 2013 yılının Ekim ayında … hastanesinden ayrıldım iki ay kadar sonra … hastanesinde işe başladım 2015 yılında da Konya Hospital hastanesine geçtim ve halen burada çalışmaktayım. Sözünü ettiğim … halen Konya Hospital hastanesinin yönetim bölümünde müdürdür. Davacı şirketin sahibi … bildiğim kadarıyla Konya Hospital hastanesinin büyük ortaklarındadır. … hastanesinden yaşanan huzursuzluklar ve 2013 yılının başlarında bana evlilik izni vermemeleri nedeniyle ayrılmıştım. “demiştir.
Tanık … beyanında: “Ben yaklaşık 11 yıllık pratisyen doktorum, ben davalı … hastanesinde 2012 yılının Şubat ayından 2016 yılının Şubat ayına kadar tam 4 yıl doktor olarak çalıştım. İlk 6 ay acil doktorluğu yaptım, son 3,5 yılı ise hastane başhekim yardımcısı olarak çalıştım. Dava konusu sözleşme ilişkisinin sürdüğü dönemde ben hep hastanedeydim. Sözleşmenin son döneminde ben acilde iken davacı şirket hastaneden ayrıldı ve daha sonra ben yönetime geçtim. Ben acildeyken davacı şirket doktorları ve görevlileri bize tam destek verdiler baştan sona olumsuz bir duruma rastlamadım. İşin doğrusu kendi polikliniklerindeki hastaları ile de bir sorun yaşadıklarını görmedim. Tek dikkat çeken ameliyat sayılarında o dönem düşme meydana geldi. Bunun anlamı doktorların yeterince çalışmadığıdır. Ameliyat yoksa hastanenin geliri de düşmüş demektir. Ben davacı şirketin çalışanı veya ortağı olan Dr. … ve Dr. … bir kaç kez bana … hoca ile birlikte yeni açılacak olan … hastanesine geçeceklerini … hastanesindeki kalifiye olduklarına inandıkları personelden de gelen olursa götüreceklerini söylediler, hatta bende onlara özlük durumu iyiyse beni de değerlendirin ve beni de götürün diye söylemiştim. Onlarda bakarız dediler. Zaten 2012 yılının Temmuz ayından sonra hastanede doktorlar ve çalışanlar arasında da bu … hastanesine personel transferi yapılacağı şaiyası yayılmıştı. Kullanılmış hastane malzemelerinin tekrar hastalara kullanıldığını veya kullandırttırıldığını görmedim duymadım. Davacı şirketin veya davalı hastanenin hastalara olumsuz davrandıklarını veya tıbbi kurallara aykırı davrandıklarını ve hele hele bunu kasten yaptıklarını görmedim duymadım. Ben hastane Başhekimimiz …’ ın bizlere 112 acil servisten yoğun bakıma hasta yönlendirilmesi ile ilgili olmak üzere zaman zaman doktorlar yoğun bakıma hasta kabul etmezse derhal bana haber edin devlete karşı mahcup ve sorumlu olmayalım ben gereğini yaptırırım yoğun bakıma hasta aldırırım anlamında uyarılarına şahit oldum ve bir defasında davalı şirketin doktoru olan … ve …’ ın bir çok kez yoğun bakıma hasta kabul etmediklerini biliyorum. Hatta bir kaç kez bunu bizzat ben yaşadım ve başhekimimizi bilgilendirerek 112 den yönlendirilen hastaları yoğun bakıma kabul ettik. … davacı şirketin ortaklarındandır. Davalı hastanenin tüm malzemeleri hastalarına tedarik ettiği konusunda bir olumsuzluğa tanık olmadım. 112′ den yönlendirme dışındaki yoğun bakımlık hastalarla ilgili davacı şirket doktorlarının bir sorun çıkardığına tanık olmadım. Bir doktor kendisinin yaptığı tüm iş ve işlemleri ve bunların parasal detaylarını en ufak ayrıntısına kadar … hastanesinin bilgisayar ekranından görüp inceleyebilir bu yönden bir kısıtlama görmedim duymadım.” demiştir.
Tanık … beyanında:”Ben 2009 yılından 2015 Aralık ayına kadar yaklaşık 6 yıl medikal muhasebe yöneticisi olarak davalı … hastanesinde çalıştım. Oradan ayrıldım. 5 ay kadar işsiz kaldım ve yaklaşık 9 aydır … hastanesinde çalışıyorum. Dava konusu sözleşme ve olayların olduğu dönemde ben davalı … hastanesinde idim. 2012 yılının yaz aylarında davacı şirket doktorlarının yeni açılacak olan … hastanesine geçeceklerini hatta davalı … hastanesindeki gözüne kestirdikleri iyi personeli de transfer edeceklerini duymaya başladık hatta bazı hastane çalışanı personel arkadaşlardan kendilerine davacı şirket doktorlarının transfer teklif ettiklerini ve bunu değerlendirileceklerini söylediklerine şahit oldum. Hatta bunlardan bazıları zaman içerisinde … hastanesine geçti. Hatta davacı şirket doktorlarından … hastanesine geçeceklerini bir kaç kez duydum. Bu tarihten sonra hastanenin ortopedi kliniğinde ameliyat gelirlerinde düşme başladı zaten SGK’ ya düzenlediğimiz belgeler bunu açıkça gösteriyordu kanaatim o ki davacı şirket doktorları hastalarını ileride geçecekleri … hastanesinde ameliyat etmek için hastalarını beklemeye aldılar. Davacı şirket doktorları ameliyat malzemelerini kendi tanıdığı medikal şirketlerinden tedarik edip faturasını hastane adına düzenlettiriyorlar ve hastanemizce o şirketlere fatura bedeli ödeniyordu. Hastanenin sair sarf malzemeleri konusunda bir eksiğinin veya kusurunun olduğunu görmedim duymadım. Yine hastanenin veya davacı şirketin hastalarına kullanılmış çıkma malzeme kullandırdığını görmedim duymadım. Ortopedi şirketinin düzenlettirdiği ve tedarik ettiği medikal şirketlerine ödenmeyen bir para ve fatura yoktur. SGK tarafından hastanenin hakedişlerinden davacı şirket doktorlarının ve çalışanlarının eksik veya sağlık uygulama tebliğine aykırı işlemleri nedeniyle kesintiler yapıldığını biliyorum. Bu kesintilerin … hastanesi tarafından davacı ortopedi şirketine yansıtılıp yansıtılmadığını tam bilmiyorum ancak yansıtılmamış olabilir. Gerek davalının gerek davacının doktorları kendi iş ve işlemlerinin tüm ayrıntılarını kısıtlamasız bir şekilde mali kayıtlara kadar kendi şifresi ile bilgisayardan inceleyebilir bu yönde bir kısıtlama duymadım görmedim.” demiştir.
Tanık … beyanında: “Ben 2009 yılından 2016 Ekim ayına kadar yaklaşık 7,5 yıl kadar sterilizasyon bölümünde teknisyen olarak çalıştım. Ben sterilizasyon bölümünde ameliyatlarda kullanılan cerrahi aletleri steril hale getiririm. 16 yıldır bu işi yaparım. İşimiz rutindir. Asla hastalardan çıkan ameliyat malzemeleri steril edilmez ve yeniden hastalara kullanılmaz. Çıkan parçalar hastanın kendisine iade edilir ve onlarda genelde çöpe atarlar veya saklarlar. Davacı şirket doktorları ve çalışanları 2010 veya 2011 yılında davalı … hastanesinin ortopedik polikliniğini işletmeye başladılar. Yaklaşık 1,5 yıl kadar bu hizmeti verdiler. 2012 yılı gibi bu hizmete son verdiler. Hizmetin sona ermesinden önceki son 4-5 ay öncesine kadar her hangi bir olumsuzluğa ve sevimsizliğe tanık olmadım. Ancak son 4-5 ayın içerisinde davacı şirketin doktorlarının ortopedi ameliyatlarında hastalardan çıkardıkları kimi parçaları yani vida vb malzemeleri çalışanları vasıtasıyla steril etmem için bana göndermeye başladılar. Bende kendilerine bunun etik olmadığını, yeniden hastalara kullanılmasının uygun olmadığını beyan ederek gelen çıkma malzemelerin hiç birini sterilize etmedim. Gelen çıkma malzemelerin hangi hastadan çıktığı üzerinde yazılı olacak şekilde steril poşetler içerisinde olduklarından ben bunları belki ileride sahibi olan hastalar ister veya başka bir şey olabilir düşüncesiyle ne olur ne olmaz diye bunları sterilizasyon bölümünde uygun bir yerde bir cihazın arasındaki boşlukta görülmeyecek bir yerde muhafaza ettim. Zaman içerisinde davacı şirketin sahibi … ben yokken sterilizasyon bölümüne gelerek çıkma malzemelerin nerede olduklarını sormuş arkadaşlarda yerini göstermiş ve onun üzerine sanki onlar değil de bizler çıkma malzeme kullanıyormuşuz ve bu nedenle saklıyormuşuz gibi bir havaya sokarak tutanak düzenlemiş bu iddia ve tutanak tamamen gerçek dışıdır. Ben sorumluluğum gereği çıkma malzemeleri muhafaza ettim, zaten niyetimiz o olsaydı kirli şekilde değil sterilize eder öyle saklardık. Hastanenin bilgisayar sisteminde doktorlara yönelik kısıtlama olduğunu görmedim, duymadım. Hastane yönetiminin tüm branşlarda ve ortopedi bölümünde malzeme kısıntısı yoktu ve tedarik sorunu da yoktu. Hatta ortopedi bölümüne daha iyi hizmet sunulsun diye hastane tarafından ameliyatta kullanılan bir makine ve cerrahi set alınmıştı. Sterilizasyon bölümünde beraber çalıştığımız ben gibi sterilizasyon teknisyenliği yapan … isimli mesai arkadaşım davalı şirketin hastaneden ayrıldıktan hatırladığım kadarıyla 5-6 ay içerisinde davacı şirket sahibi … hocanın isteği üzerine … hastanesinden ayrılacağını ve yeni açılmış olan … hastanesinde aynı bölümde çalışacağını, orada özlük durumunun biraz daha iyi olduğunu ve … hocalara yakın olduğu için ayrılmak istediğini söyledi kendisini ikna edemedim ve hastaneden ayrıldı. Ben baştan sona davalı …’ nın personeli olarak çalıştım. Benim emir ve talimatlarımı davalı hastane yönetimi verirdi. Davacı tarafın çıkma malzemeleri bana gönderdikleri hususunu hastane yönetimime aktardım onlarda bana bu konuda yazılı bir dilekçe vermemi istediler bende durumu izah eder dilekçe veya tutanak şeklinde belge verdim. Hastadan çıkan malzemeleri doktorlar değil doktorların yardımcısı olan kendi elemanları bana getiriyorlardı bazen … hastanesi personeli de ameliyatlarda yardımcı olduğundan doktorların talimatı üzerine ara sıra bana getirmiştir. Hatta hastane yönetimimiz bize hastalardan çıkan parçaları sahipleri belli olduğundan evlerine götürüp teslim etmemizi istedi bizde hatırladığım kadarıyla 5-6 hastanın malzemesini evine götürüp teslim ettik. Bu olaydan sonra … hoca sözünü ettiğim tutanağı düzenlemiş, ben her hangi bir şekilde sahte tutanak vs düzenlemedim. ” demiştir.
Dava taraflarının sunduğu belgeler ve dosyaya celp edilen belgeler ile, ilgili hastane kayıtlarında ve tarafların ticari defterleri üzerinde yerinde inceleme yaptırılmak suretiyle mali müşavir ve medikal muhasebe uzmanlarından oluşturulan heyetlerden bilirkişi raporu alınmıştır.
DAVANIN NİTELİĞİ, DEĞERLENDİRİLME VE GEREKÇE:
Ana dava, sözleşmeden kaynaklı alacağın ve sözleşmenin feshi sebebiyle doğan cezai şart alacağının davalı-karşı davacıdan tahsili; ana davaya yönelik karşı dava, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği iddiasıyla cezai şart alacağının davacı-karşı davalıdan tahsili;
Konya. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esasına kayıtlı iken Mahkememiz dosyası ile birleşen birinci dava, sözleşmeden kaynaklı alacağın tahsili için girişilen Konya . İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takibine yapılan itirazın iptali;
Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esasına kayıtlı iken Mahkememiz dosyası ile birleşen ikinci dava, sözleşmeden kaynaklı alacağın tahsili için girişilen Konya . İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takibine yapılan itirazın iptali, istemine ilişkindir.
Dava taraflarınca imza altına alınan ve her iki tarafın da kabulünde olan bila tarih ve “sözleşme” başlıklı sözleşme ile, davacı şirket bünyesinde işletilmekte olan, … Konya Hastanesinin, mevcut ve ileride açılacak ortopedi ve anestezi bölümlerindeki poliklinik, servis, ameliyathane, yoğun bakım, algoloji, ozon tedavi ünitesi, akupunktur gibi tüm birimlerinin işletilmesinin 17/05/2010 tarihinden itibaren üç yıl süre ile alt işleten sıfatıyla davacı şirketçe devredilmesi, bu birimlerden elde edilecek gelirin belirli bir yüzdesinin davacı şirkete verilmesi konularında anlaşma sağlandığı görülmektedir.
Dava tarihinde davalı şirketin ticari unvanı … SAĞLIK HİZMETLERİ A.Ş.iken karar tarihi itibariyle unvanının … SAĞLIK HİZMETLERİ A.Ş. olduğu anlaşılmıştır.
Dava taraflarının esasa ve usule yönelik iddialarının incelemesine geçilmeden önce taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir.
Konuya ilişkin emsal nitelikteki İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nin … Esas … Karar sayılı kararının ilgili kısmı; “…Zira, somut olayda, sözleşmeye göre, mal sahibi olan, davacı, malın kullanımını davalıya devrederken, davalıdan(Yönetim Sahibi) bedel talep etmemekte, tam tersine devrettiği malın işletilmesi karşılığında, davalıya, üyelik bedellerinden oluşan cironun belli bir kısmına tekabül eden bir bedel ödemeyi taahhüt etmektedir. Yani, davacı, dava konusu yeri, davacının müşterilerine, davalı tarafından sağlanacak hizmet karşılığında davalıya bir bedel ödemek suretiyle devretmektedir. Bu nedenle taraflar arsındaki sözleşme hizmet alım sözleşmesi niteliğindedir…” şeklindedir.
Yukarıda yer verilen emsal BAM kararında olduğu gibi, taraflar arasındaki sözleşme, hastalardan elde edilen gelirin belirli bir kısmı karşılığında işletme hakkının davacıya devri içerikli olduğundan hizmet alım sözleşmesi niteliğindedir.
Sözleşmenin her iki tarafı tacir olup, sözleşmenin konusu da ticari iş niteliğinde olduğundan, davaya bakma görevinin, Mahkememizin görevi kapsamında kaldığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili tarafından aşamalarda dosyaya sunulan dilekçelerde ana dava ve birleşen davalara yönelik zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de, Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin benzer davalar için verdiği … Esas … Karar sayılı ve … Esas, … Karar sayılı kararlarında değinildiği üzere dava ve birleşen davaların konusu olan alacak, 818 Sayılı BK 125. Maddesi (6098 Sayılı TBK 146. Maddesi) hükümlerine göre 10 yıllık genel zamanaşımına tabi olduğundan, dava veya ıslah tarihi itibariyle zamanaşımının gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili tarafından ana dava için sunulan dava dilekçesinde ve daha sonra sunulan 16/11/2015 havale tarihli talep açıklama dilekçesinde, talep edilen alacak, (a) harfinden (j) harfine kadar harf verilmek suretiyle kalem kalem belirtilmiş ise de, davacı vekili 23/11/2020 havale tarihli ıslah dilekçesinde, birleşen dosyalardaki talepleri düşüldükten sonra ana dava yönünden talep ettikleri hakediş alacağını 761.165,72 TL tek kalem alacak olarak ıslah ettiklerini, bununla birlikte davalıdan 2010 yılı Haziran ayından 2011 yılı Ağustos ayına kadarki döneme ilişkin 60.320,25 TL yoğun bakım hizmet bedeli taleplerinin olduğunu dosyaya bildirmiştir. Ayrıca davacı vekili ıslah dilekçesinde 150.000 USD cezai şart alacağı taleplerinin devam ettiğini açıklamıştır.
Davacı vekili tarafından birleşen birinci dosyaya (Konya . A.T.M … E) sunulan dava dilekçesinden ve ıslah dilekçesinden anlaşıldığı üzere, birleşen birinci davanın konusu olan Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasında, davacı vekili tarafından, 2012 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül ayları yoğun bakım hizmet bedeli için 50.000 TL, yoğun bakım hariç 2012 yılı Eylül ayı hizmet bedeli olarak 200.000 TL alacağın (ana davada talep edilen alacakla tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) faiziyle birlikte tahsili için icra takibi başlatılmıştır. Ne var ki davacı vekili ıslah dilekçesinde bahse konu 200.000 TL’lik yoğun bakım hariç hizmet bedeli taleplerini devam ettirdiği halde, 50.000 TL’lik yoğun bakım hizmet bedelinin bilirkişi raporunda listelenmemesi sebebiyle artık talep edilmediğini belirtilmiştir.
Yine davacı vekili tarafından birleşen ikinci dosyaya (Konya . A.T.M … E) sunulan dava dilekçesinden ve ıslah dilekçesinden anlaşıldığı üzere birleşen ikinci davanın konusu olan Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasında davacı vekili tarafından 2012 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos ayları yoğun bakım hariç hizmet bedeli için 629.897,10 TL, alacağın (ana davada talep edilen alacakla tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) faiziyle birlikte tahsili için icra takibi başlatılmıştır. Davacı vekili ıslah dilekçesinde bahse konu talebini aynen korumuştur.
Davalı vekili tarafından birleşen dosyalara sunulan cevap dilekçelerinde derdestlik itirazı dile getirilmiş ise de, ana davadaki hizmet bedeli talebinin kısmi dava olarak açılması ve birleşen dosyaların konusu olan icra dosyaları için düzenlenmiş ödeme emirlerinde tahsilde tekerrür olmama kaydına yer verilmesi sebebiyle, davalı vekilinin derdestlik itirazları Mahkememizde kabul görmemiştir. Birleşen davaların bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığına dair itirazlarda da bulunulmuş ise de, Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre, itirazın iptali davasında 1 yıllık dava açma süresi İİK’nun 67. Maddesinin amir hükmü gereği borçlunun yapmış olduğu itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren işlemeye başladığından, davalının hak düşürücü süre itirazları da yerinde görülmemiştir.
Dava konusu sözleşmede geçen ortopedi ve anestezi bölümlerindeki tam olarak hangi birimlerin işletilme hakkının davacıya devredildiği, davacının bu birimleri hangi koşullarda ve ne şekilde işletmesi gerektiği, birimlerin işletilmesinden elde edilen gelirden davacıya verilecek payın ne şekilde hesaplanacağı, davacının hak ettiği hizmet bedelinin ne olduğu ve bu bedelin davacıya tam ödenip ödenmediği, tarafların sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini ihlal eder nitelikte iş ve işlemlerinin olup olmadığı, varsa bu işlemlerin sözleşmenin haklı feshine gerekçe olup olamayacağı konularında, dava tarafları ihtilaf halindedir.
Mahkememizce ilk olarak hekim bilirkişilerden oluşturulan heyetten rapor aldırılması yoluna gidilmiş ve ilk bilirkişi heyetinin düzenlediği 24/02/2015 tarihli rapor dosyaya sunulmuştur. Ancak düzenlenen raporun hüküm vermeye ve denetime elverişli olmadığı, konunun, özellikle ilgili hastane kayıtlarında daha teknik ve kapsamlı inceleme gerektirdiği anlaşıldığından; yukarıda deliller kısmında yer verilen bilgi ve belgeler celp edildikten ve dava taraflarının bildirdikleri tanıklar dinlendikten sonra, dosya yerinde inceleme yetkisi de verilerek medikal muhasebe uzmanları ve mali müşavir bilirkişilerden oluşturulan üç kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve yeniden rapor aldırılmıştır.
Dosyaya görevlendirilen ikinci bilirkişi heyeti düzenlemiş olduğu 03/06/2019 tarihli kök, 13/01/2020 tarihli 1. Ek ve 11/08/2020 tarihli 2. Ek raporlarında özetle, dava taraflarının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığını ve dolayısıyla her iki tarafın defterlerinin kendileri lehine delil niteliğinin bulunmadığını, sözleşme tarihinden itibaren davalı karşı davacının ödemeleri önceden yaptığını ve faturaların daha sonra düzenlendiğini, tarafların itirazlarının ve dosyadaki verilerin bir bütün halinde değerlendirilmesi sonucunda davacının hakediş toplamının 7.230.999,65 TL, SGK kesintilerinin 280.868,23 TL, SGK cezalarının 72.154,11 TL, kesintiler düşüldükten sonra kalan tutarın 6.877.977 TL, ödenen miktarın 5.286.914,49 TL olduğunu, netice itibariyle davacının bakiye alacağının 1.591.062,82 TL olduğunu, hakkediş hesaplamasının hastane ile şirket arasında yapılan sözleşme hükümlerine yapıldığını, tüm verilerin hastanenin datasından tespit edildiğini, medula sisteminde Sosyal Güvenlik Kurumuna fatura edilen verilerin mevcut olduğunu, medula sisteminde ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu mensubu hastalarından alınan farkların yer almadığını, sosyal güvenceleri farklı olan hasta gruplarının ; (Özel sigortalar, Banka çalışanları ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler, Meclis hastaları, sosyal güvencesi yeşil kartlı olan hastalar , sosyal güvencesi olmayıp cepten ödeme yaparak sağlık hizmeti alan kişiler, v.b) medula sisteminde bulunmadığını, bu nedenle alınmış olan tüm verilerin HBYS ( Hastane bilgi işlemi yönetim sistemi) üzerinden alınmış veriler olduğunu, hakediş hesaplamaları yapılırken ücret tahakkuk eden tutarlar üzerinden hesaplama yapıldığını, yapılan ücretlendirmelerin de sut (sağlık uygulama tebliği) hükümleri doğrultusunda yapıldığını, paket işlemlerde fatura edilemeyen hizmetlerden SGK tarafından herhangi bir tahakkuk yapılmadığını ve hekime de herhangi bir ücret tahakkuk ettirilmediğini, hastanenin SGK anlaşmaları gereği kesintilerden ücret vermemesi gerektiğini, bu kriterler çerçevesinde yapılan incelemeye göre kesintilerin hekimin sözleşmedeki oranına göre mahsup edildiğini, örneklemeye girmeyen takiplerden mahsup yapılmadığını, örnekleme sistemine göre kesinti yapıldığını, kesintilerin ödenmesinin sözleşmeye aykırı olacağını, tespit etmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 11. Maddesine göre, sözleşme, 3 yıllığına imzalanmış olup sona ereceği tarihten 1 yıl önce taraflardan birinin yazılı bildirimi ile sona erdirilmezse, aynı şartlarla 3 yıllığına yenilenmiş sayılacaktır. Diğer yandan sözleşmenin 18. Maddesine göre, taraflardan birinin sözleşme hükümlerine aykırı davranması halinde bu aykırılık sözleşmenin icrasını güçleştirir ve/veya imkansız hale getirirse, diğer taraf bu ihlalin giderilmesini yazılı olarak talep edecek, sözleşmeyi ihlal eden taraf bu ihbardan sonra en geç 30 gün içinde bu ihlali gidermediği takdirde diğer taraf sözleşmeyi kanuni sürelere riayet mecburiyeti olmaksızın fesh etme hakkına sahip olacak, sözleşmenin feshine neden olan ve/veya sözleşmeyi haksız fesh eden taraf, yürürlükteki kur üzerinden 150.000 USD (yüzellibinAmerikanDoları) cezai şart ödemeyi kabul edecektir.
Somut olayda, davalı-karşı davacının, Konya .Noterliği’nin 14.05.2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin 17.05.2013 tarihinde son bulacağı ve yenilenmeyeceğini davacı-karşı davalıya bildirildiği, davacı-karşı davalı tarafından ise farklı tarihlerde keşide edilen noter ihtarnameleri ile, yoğun bakım kardiyoloji bölümünün hesap dışı bırakılması, yoğun bakım işletmesi ekranının açılmaması, anestesizlerin yoğun bakıma hasta yatırmalarına mani olunması, kendilerinin bilgisi ve iradesi dışında iki anestezistin işe alınarak gelirine engel olunması, hakedişlerin ödenmemesi, haksiz kesintiler yapılması gibi konuların gündeme getirilerek aksaklıkların düzeltilmesinin istendiği, en son 01.10.2012 tarihli noter ihtarnamesi ile de davalının sözleşmeye aykırı eylemlerinin devam ettiğinden bahisle sözleşmenin feshedildiğinin davalı-karşı davacıya bildirildiği anlaşılmıştır.
Diğer taraftan sözleşmenin ödemeler başlıklı 13. Maddesinde, davacı şirketin her ayın sonunda o ay içerisinde yürüttüğü tüm işlemler ile ilgili olarak davalı hastanede oluşan alacaklarına karşılık olarak Hastaneye hizmet faturası keseceği, şirketin yürüttüğü hizmetler ile ilgili olarak … Konya Hastanesinin hesaplarına geçen tutarın taraflar arasında paylaşımı için her ayın 20 sinde tarafların yazılı mutabakata varacakları ve bu mutabakatın her iki tarafın yetkililerince imza altına alınacağı, her ayın hakediş ödemelerinin davacı şirketin fatura kesim tarihinden 90 (doksan) gün sonra şirketin banka hesabına aktarılacağı, şeklinde davacı şirkete ödemelerin nasıl yapılcağının düzenleme altına alındığı anlaşılmaktadır.
Sözleşme hükümleri böyle olduğu halde, taraflar arasındaki fiili uygulamanın öyle olmadığı, ikinci bilirkişi heyetinin raporlarında tespit ettiği üzere sözleşme tarihinden itibaren davalı karşı davacının ödemeleri önceden yaptığı, faturaların daha sonra düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Bu noktada tarafların önceden bir itirazda bulunmamaları sebebiyle fiili uygulamayı benimsedikleri ve sözleşmenin ilgili hükmünün fiili uygulamayla bu şekilde revize edildiği sonucuna varıldığından dava konusu edilen alacağa ilişkin olarak fatura kesilmemesi sebebiyle ödeme yapılmadığının savunulamayacağı anlaşılmıştır.
İkinci bilirkişi heyetinin ikinci ek raporunda taraflar arasındaki hizmet ilişkisinin başladığı tarihten sonlandığı tarihe kadarki dönemdeki hakediş tutarları ve yapılan kesinti ve ödemeler ay ay ayrıntılarıyla gösterilmiş olup; davalının iddiasının aksine, yapılan ödemeler düşüldükten sonra davacı şirketin 1.591.062,82 TL bakiye hakediş alacağı olduğu tespit edilmiştir.
Diğer taraftan dosya için düzenlenmiş bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere, her iki tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığı, HMK 222. Maddesine göre bu durumda defterler taraflar lehine delil teşkil etmese de aleyhine delil teşkil edebileceği, ancak davacının hastane kayıtlarına erişimde kısıtlamaya maruz kaldığına yönelik iddiaları, yapılacak ödemelerin tarafların mutabakatı ile belirleneceğinin sözleşmede düzenleme altına alınması ve fatura kesilmezden önce ödeme yapılması uygulamasının taraflar arasında fiili ve geçerli uygulamaya dönüşmesi sebebiyle davalının veya davacının usulüne uygun tutmadıkları defterlerdeki kayıtların aleyhlerine delil olarak kabul edilmesinin kabulünün mümkün olmadığı, davacının dava konusu edilen dönemde davalı şirket bünyesindeki hastaneye hizmet verdiğinin dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerle sabit olduğu, bu haliyle davacıdan hizmet alan davalının hizmet bedelini ödediğini ispatla yükümlü olduğu kanısına varılmıştır. Bu anlamda bilirkişi raporunda saptandığı üzere davalının ödeme tutarı 5.286.914,49 TL olduğu halde ödenmeyen bakiye borç miktarının 1.591.062,82 TL olduğu anlaşılmaktadır.
Nitekim Yargıtay . Hukuk Dairesinin benzer bir olaya ilişkin verdiği … Esas … Karar sayılı kararında; “…Asıl dava, taraflar arasındaki taşıma ilişki nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile fazladan ödenen bedelin istirdadı, birleşen dava ise borçlu olunmadığının tespiti istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davalı şirketin davacıya personel taşımacılığı işinde servis hizmeti verdiği, davacı şirketin de bunun karşılığında davalı şirkete motorin temin ettiği, bu ilişki nedeniyle davacının herhangi bir borcunun bulunmadığı, diğer davalıya da davacının mükerrer ödeme yaptığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda her iki tarafın ticari defterlerinin de usulüne uygun biçimde tutulmadığı, bu nedenle sahibi lehine delil teşkil etmeyeceği, tarafların kendi ticari defterlerine göre diğer taraftan alacaklı oldukları ancak davacı tarafça sunulan belgeler dikkate alındığında davacının davalı şirkete borcu bulunmadığı açıklanmış ise de, davalı şirket tarafından sunulan belgelerdeki yazı ve imzalara itirazlarda bulunulmuş olup bu itirazlar üzerinde yeterince durulmamıştır. Oysa, davacı şirket davalıdan hizmet aldığına göre aldığı bu hizmetin bedelini ödediğini usulüne uygun biçimde ispat etmekle yükümlüdür…” şeklinde ifade edilen görüşe yer verilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin cezai hükmü düzenleyen 18.maddesinde “Taraflardan birinin sözleşme hükümlerine aykırı davranması halinde bu aykırılık sözleşmenin icrasını güçleştirir ve/veya imkansız halde getirirse, diğer taraf bu ihlalin giderilmesini yazılı olarak talep eder. Sözleşmeyi ihlal eden taraf bu ihbardan sonra en geç 30 gün içinde bu ihlali gidermek zorundadır. Öngörülen süre içerisinde bu ihlal giderilmediği takdirde diğer taraf sözleşmeyi kanuni sürelere riayet mecburiyeti olmaksızın fesh etme hakkında sahiptir. Sözleşme hükümlerine aykırı davranarak sözleşmenin feshine neden olan ve/veya sözleşmeyi haksız fesh eden taraf, yürürlükteki kur üzerinden 150.000 USD (yüzellibinAmerikanDoları) cezai şart ödemeyi gayri kabili rücu olarak ve indirim talebinde bulunmaksızın, hiçbir ihtara gerek kalmaksızın fesih tarihinde ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” denilmektedir.
Davacı tarafından farklı tarihlerde keşide edilen noter ihtarnameleri ile, yoğun bakım kardiyoloji bölümünün hesap dışı bırakılması, yoğun bakım işletmesi ekranının açılmaması, anestesizlerin yoğun bakıma hasta yatırmalarına mani olunması, kendilerinin bilgisi ve iradesi dışında iki anestezistin işe alınarak gelirine engel olunması, haksiz kesintiler yapılması, hakediş bedellerinin ödenmemesi gibi daha birçok konu gündeme getirilerek aksaklıkların düzeltilmesinin istendiği, en son 01.10.2012 tarihli noter ihtarnamesi ile de davalının sözleşmeye aykırı eylemlerinin devam ettiğinden bahisle sözleşmenin feshedildiğinin davalı-karşı davacıya bildirildiği anlaşılmaktadır.
Dosyaya sunulan ve Mahkememizce celp edilen hastane kayıtları, SGK kayıtları, tutanak, fotoğraf gibi belgeler ile dinlenen tanık beyanlarından ve bilirkişi raporlarından ulaşılan sonuca göre, davalının savunmalarının aksine davacının hak ettiği ücrete ilişkin eksik ödeme durumunun 2012 yılı Haziran alından değil daha öncesinden başladığı, nitekim davacı şirketin keşide ettiği Konya 7. Noterliği’nin 08/08/2012 tarih ve 24903 sayılı ihtarnamesinde sözleşmenin 13. maddesinde belirtilen 90 günlük ödeme mühleti dolmasına rağmen tahakkuk eden hakedişlerin ödenmediğinden söz edilerek hesap edilen borcu ödemek üzere davalı şirkete 30 günlük mehil verildiği, hükme esas alınan 11/08/2020 tarihli 2. Ek raporda tespit edildiği üzere 30 günlük süre dolduğu halde ihtarnamede belirtilen çok daha fazla henüz ödenmemiş 1.591.062,82 TL hakediş alacağının bulunduğu, bu miktardaki bir hakedişin ödenmemesinin davacı açısından sözleşmenin devamını çekilmez hale getirdiğinin izahtan vareste olduğu, diğer yandan davacı şirketle ve davalı şirketle herhangi bir ilişkisi olmadığından anlatımları samimi görülen tanıklar … ve …’ın yeminli beyanlarından anlaşıldığı üzere, 2012 yılı Temmuz ayından itibaren davalı şirket bünyesindeki hastaneden davacı şirketin işlettiği ortopedi bölümüne muayene randevusu alan hastaların davacı şirketin işe alımını gerçekleştirdiği doktorların hastaneden ayrıldıkları belirtilerek başka hastanelere yönlendirildiği, dava taraflarının birbirlerine yönelik diğer iddialarının şüpheye yer bırakmayacak delillere dayandırılmadığı, davalı şirketin yargılama sırasında ileri sürdüğü hizmetin kötü ifasına yönelik iddiaları ispat edilemediği gibi öncesinde bu durumun davacıya ihtar edilmediği, hal böyle olmakla davacı açısından sözleşmenin 18. Maddesinde belirtilen haklı fesih koşullarının oluştuğu, ikinci bilirkişi heyetinin raporunda yer verdiği her iki tarafında fatura döneminde mutabakat için bir araya gelmemeleri sebebiyle ortak kusurlu oldukları şeklindeki tespitin, yukarıda ifade edildiği üzere, sözleşme tarihinden itibaren davalı karşı davacının ödemeleri önceden yaptığı, faturaların daha sonra düzenlendiği, tarafların önceden bir itirazda bulunmamaları sebebiyle fiili uygulamayı benimsedikleri ve sözleşmenin ilgili hükmünün fiili uygulamayla bu şekilde revize edildiği sonucuna varıldığından davacıya bu anlamda kusur yüklenemeyeceği anlaşılmakla davacının cezai şart talebinin kabulü, davalının aynı talebinin ise reddinin gerektiği vicdani kanısına varılmıştır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda hakedişler bir bütün halinde değerlendirilmiş ve ödemesi yapılmayan hakediş tutarı 1.591.062,82 TL olarak belirtilmiştir. Mahkememizce davacı vekilinin ıslah dilekçesi de esas alınarak ana dosya için 761.165,72TL, birleşen Konya . Asliye Ticaret mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası için 629.897,10TL, birleşen Konya . Asliye Ticaret mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası 200.000,00TL hakediş alacağı tutarı belirlenerek aşağıda belirtilen hüküm oluşturulmuştur.
Bu noktada, davacı vekili ıslah dilekçesi ile ana davada 2010 yılı Haziran ayından 2011 yılı Ağustos ayına kadarki döneme ilişkin 60.320,25TL yoğun bakım hizmet bedeli talebinde bulunmuş ise de, bilirkişi raporunda hakedişler bir bütün halinde değerlendirilerek yekün hakediş tutarı belirtildiğinden ve davacı vekilinin ıslah dilekçesi de gözetilerek bu miktar dava ve birleşen davalardaki taleplere pay edildiğinden sözü geçen 60.320,25TL yoğun bakım hizmet bedeli talebi yönünden davanın reddi gerekmiştir. Yukarıda ifade edildiği üzere iş bu dosyada ticari defterlerin sahibi lehine delil niteliği olmadığından davacı vekilinin bu yöndeki itirazları da kabul görmemiştir.
Öte yandan birleşen Konya . A.T.M … E. Sayılı dosyasına konu Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasında 2012 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül ayları yoğun bakım hizmet bedeli için 50.000 TL tutarlı takibe başlanmış ve açılan davada takibe yapılan itirazın tümden iptali istenmiştir. Davacı vekili her ne kadar ıslah dilekçesinde bu taleplerinin artık devam etmediğini, alacaklarının ana dava dosyasına hasredildiğini belirmiş ise de, yerleşik Yargıtay uygulmasına göre ıslah yoluyla dava dilekçesindeki talepler daraltılıp azaltılamayacağından söz konusu 50.000 TL’lik talep yönünden davanın reddi gerekmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 13/h maddesi, hastane şirket adına tahsil ettiği parayı bu sözleşmenin ilgili maddelerinde tarif edildiği şekilde şirkete ödemekten imtina eder veya geç ödeme yaparsa aylık yasal faiziyle birlikte ödemeyi kabul ve taahhüt eder, düzenlemesini içermektedir. Davacı vekili tarafından ana dava ve birleşen davadaki asıl alacak taleplerine avans faizi işletilmesi talebinde bulunulmuştur. 6102 Sayılı TTK’nun 8. Maddesi, ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir hükmünü, TBK’nun 88. Maddesi ise, Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir, hükmünü içermekte olup; dava tarafları her ne kadar tacir ise de ifade edilen yasal düzenlemelerde de belirtildiği üzere, irade serbestisi ilkesi gereğince tarafların sözleşmede belirtilen iradeleri esas alınarak talep edilen alacaklara yasal faiz işletilmesi gerekmiştir.
Diğer yandan taraflar arasındaki sözleşmeye göre, her fatura dönemi için ayrıca faiz hesabı yapılması gerekir ise de takip taleplerindeki ve dava dilekçelerindeki talep daha azına ilişkin olduğundan ve talep aşılamayacağından faiz başlangıç tarihi olarak ıslah dilekçesi ve dava dilekçesindeki tarihler dikkate alınmıştır.
Birleşen davalardaki alacak likit nitelikte olduğundan kabul edilen alacak miktarları üzerinden davacı yararına %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Diğer taraftan söz konusu davalarda takibin kötüniyetli başlatıldığı sabit olmadığından davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememiz … esas sayılı kök dava dosyası yönünden;
A-)Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
a)150.000 USD ceza şartının dava tarihi olan 08/10/2012 tarihinden itibaren devlet bankalarının Amerikan Doları hesabı ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına uyguladığı en yüksek faiz oranına gö0re hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) Davacının 2010 yılı Haziran ayından 2011 yılı Ağustos ayına kadarki döneme ilişkin talep ettiği 60.320,25TL yoğun bakım hizmet bedeli alacağına yönelik talebinin reddine,
c) Davacının hak ediş alacağına yönelik talebinin kabulü ile, 479.835,00TL’si için dava tarihinden, 281.330,72TL’si için 30/12/2012 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte 761.165,72TL hak ediş alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d) Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 70.438,93TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 11.137,50TL harç ve yargılama sırasında alınan 11.577,71TL tamamlama harcı toplamı olan 22.715,21TL’nin mahsubu ile bakiye 47.723,72TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
e) Davacı tarafından yapılan 21,15TL başvuru harcı, 11.137,50TL peşin harcı, 3,30TL vekalet suret harcı ve 11.577,71TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 22.739,66TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
f) Davacı tarafından yapılan 1.332,60TL posta-tebligat gideri, 29.200,00TL bilirkişi ücreti gideri olmak üzere toplam 30.532,60TL yargılama giderinden haklılık oranına göre hesaplanan (1.031.165,72/1.091.485,97oranında) 28.845,24TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerine bırakılmasına,
g) Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 68.608,29TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
h) Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 8.641,63TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
B-)Davalının karşı davasının REDDİNE,
a) Peşin alınan 3.965,85TL harçtan alınması gereken 80,70TL harcın mahsubu ile fazla alınan 3.885,15TL bakiye karar harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davalı – karşı davacıya iadesine,
b) Davacı-karşı davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 27.350,00TL vekalet ücretinin davalı – karşı davacıdan tahsili ile davacı – karşı davalıya verilmesine,
c) Karşı davacı tarafından sarfedilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
2-Birleşen Konya . Asliye Ticaret mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası yönünden davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
a)Davalının Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibe 629.897,10TL asıl alacak, 283.453,70TL işlemiş faiz olmak üzere 913.350,80TL toplam alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren uygulanacak yıllık %9 ve değişen oranlarda yasal faiz üzerinden devam olunmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
b) Hükmedilen alacağın %20’sine tekabül eden 182.670,16TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c) Yasal şartları oluşmadığından davalı lehine haksız takip tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına,
d) Hazine tarafından karşılanan 1.320,00TL arabuluculuk giderinin haklılık oranına göre hesaplanan (913.350,80/985.685,41) 1.223,13TL’sinin davalıdan, 96,87TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
e) Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 62.390,99TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 11.904,62TL harç ve icra dairesine yatırılan 4.928,43TL harcın toplamı 16.833,05TL harcın mahsubu ile bakiye 45.557,94TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
-Harçlar Kanunun 29. maddesi gereğince davacı alacaklının icra müdürlüğüne yatırdığı binde beş tahsil harcı mahkeme harçlarına mahsup edildiğinden bu hususun icra müdürlüğünce resen dikkate alınmasına,
f) Davacı tarafından yapılan 54,40TL başvuru harcı, 11.904,62TL peşin harcı, 7,80TL vekalet suret harcı ve 4.928,43TL icra müdürlüğüne yatırılan harç olmak üzere toplam 16.895,25TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
g)Davacı tarafından yapılan 52,00TL posta-tebligat gideri olan yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan (913.350,80/985.685,41 oranında) 48,18TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
h) Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 62.717,54TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
ı) Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 10.203,50TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
3-Birleşen Konya . Asliye Ticaret mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası yönünden, davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
a)Davalının Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibe 200.000,00TL asıl alacak, 90.000,00TL işlemiş faiz olmak üzere 290.000,00TL toplam alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren uygulanacak yıllık %9 ve değişen oranlarda yasal faiz üzerinden devam olunmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
b) Hükmedilen alacağın %20’sine tekabül eden 58.000,00TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c) Yasal şartları oluşmadığından davalı lehine haksız takip tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına,
d) Hazine tarafından karşılanan 1.320,00TL arabuluculuk giderinin haklılık oranına göre hesaplanan (290.000,00/386.970,89) 989,22TL’sinin davalıdan, 330,78TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
e) Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 19.809,90TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 3.351,95TL harç ve icra dairesine yatırılan 1.934,85TL harcın toplamı 5.286,80TL harcın mahsubu ile bakiye 14.523,10TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
-Harçlar Kanunun 29. maddesi gereğince davacı alacaklının icra müdürlüğüne yatırdığı binde beş tahsil harcı mahkeme harçlarına mahsup edildiğinden bu hususun icra müdürlüğünce resen dikkate alınmasına,
f) Davacı tarafından yapılan 54,40TL başvuru harcı, 3.351,95TL peşin harcı, 7,80TL vekalet suret harcı ve 1.934,85TL icra müdürlüğüne yatırılan harç olmak üzere toplam 5.349,00TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
g) Davacı tarafından yapılan 52,00TL posta-tebligat gideri olan yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan (290.000/386.970,89 oranında) 38,97TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısman davacı üzerinde bırakılmasına,
h) Davacı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 28.750,00TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
ı) Davalı vekili yararına AAÜT’ye göre hesaplanan 13.162,23TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince (2) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/02/2022

Başkan Üye Üye Katip