Emsal Mahkeme Kararı Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1197 E. 2022/106 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ:
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇE YAZIM TARİHİ:

Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava mahkememizin … Esas sırasına kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkil şirketin … Ev Dekorasyon Mağazalar zincirine, vitrifiye sınıfından banya dolap ve mobilyaları, lavabolar ve bunlara aksesuar tedarik etmekte olduğunu, müvekkilinin bu tedarik işlemini …’in yurt dışı mağazaları da dahil olmak üzere yaklaşık 55 mağazasına yaptığını, dava konusu olan ürünün 65CM ebatında banyo dolabı olduğunu ve kırmızı, siyah, antrasit ve beyaz olmak üzere dört farklı renkte olduğunu, dolapların teknik detayları konusunda da tarafların açıkça anlaştıklarını, bu detayların standart olacağının bilindiğini, müvekkilinin yukarıda bahsedilen ürünleri davalıdan aldığını, davalı … şirketinin adı geçen malların teşhir kısmı da dahil olmak üzere tamamını üreten firma olduğunu, ilk parti malların yaklaşık 400 Adet son derece sorunsuz olarak satıldığını, teşhire/standarda uygun malların davalı tarafından imal edilerek gönderildiğini, bu parti mallarda, ürünlerir ayıplı olması nedeniyle yapılan geri dönüşün %10’u geçmediği için, müvekkili tarafından iyi niyetli olarak kabul edildiğini ve yola birlikte devam etmeye karar verildiğini, ancak daha sonraki 1500 adetlik siparişte %10’luk oranın giderek artmaya başladığını, 1500 adetlik sipariş akabinde ürünler ayıplı çıkmaya başladığını, müvekkili tarafından … ile defalarca kez konuşulduğunu, malların devamlı ayıplı çıktığı bunların derhal düzeltilmesi gerektiğinin ihtar edildiğini, …”e gelen müşteri şikayetlerinin mail yoluyla … a iletildiğini, … tarafından sipariş iptali yapılmaya başlandığını, iade faturaları kesildiğinin bildirildiğini, ancak tüm bu uyarılara rağmen … ın ne ayıplı ürünleri telafi ettiğini ne de ürünleri teşhire uygun üretmeye başladığını ne de iade aldığını, Müvekkilinin elinden gelen tüm gayreti göstermesine rağmen, ürünlerin ayıplı çıkmaya devam etmesi dolayısı ile … in müvekkili ile olan sözleşmesini feshettiğini, davalının kusuru ile müvekkilinin büyük oranda zarara uğradığını, davalının müvekkilinin verdiği çekler hakkında icra takibi ikame ettiğini, müvekkilinin İstanbul Anadolu . Asliye Ticaret Mahkemesince bilirkişiler marifetiyle tespit yaptırdığını, bu tespitte ürünlerin ayıplı olduğunun tespit edildiğini, tüm bu nedenlerle müvekkilinin uğradığı maddi zararın boyutu ve miktarı yargılama aşamasında ortaya çıkacağından fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla, davalının anlaşmaya uygun olmayan imalatı ve kusurlu davranışı dolayısı ile müvekkillinin uğradığı doğrudan ve dolaylı tüm zararların ve mahrum kaldığı kar kazancını teminen şimdilik 50.000,00 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, müvekkilin uğradığı manevi zararın tazmini için 100.000,00TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Müvekkilinin güvenilir bir firma olduğunu, davalı … firması yetkilileri talebi üzerinde siparişe uygun ürün teslimini gerçekleştirdiğini, … firması ile müvekkili firma arasında yıllardır devam eden bir ticari ilişki mevcut olduğunu, müvekkilin Konya fabrikasından … firmasınca teslim alınan ürünler tek tip olmayıp, seri olarak farklı kategori ve kalitede olduğunu, davacı firmanın müvekkiline verdiği sipariş vasfını ürün kalitesini bizzat değiştirdiğini, maliyeti düşürmek için verdiği diğer siparişlerinin … firmasınca kabul görmemesinin yükümlülüğünü müvekkiline yükleme gayretine düştüğünü, ayıplı olarak addedilen müvekkili firmaca teslimi yapılan ürünler üzerinde Türk Ticaret Kanunu İlgili hükmü gereğince ürün tesliminden itibaren belirtilmiş süre İçerisinde kontrol ederek müvekkiline ayıp ihbarında bulunmalarının gerektiğini, davacı firmanın ayıp ihbarının dinlenebilmesi için süresi içerisinde yapılmış usüle uygun bir ayıp ihbarının olmasının gerektiğini, davacının talebini zamanaşımına uğradığını, davanın reddinin gerektiğini, İstanbul . Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.iş sayılı tespit dosyasına itirazlarını ilettiklerini, ilgili tespitin mahkememizce kabul edilebilir bir yönü olmadığını, halen bu firmadan hak ve alacağı bulunan müvekkilinin … firmasından aldığı çekleri ve kıymetli evrakları piyasadan kendisine geri döndüğünü ve müvekkilinin bu ödenmemiş evraklar sebebi ile avukatlık ücreti, vade farkı vs ödemek durumunda bırakıldığını, bu nedenlerle davacının davasının reddi ile yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı taraftan tahsili ile taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I.DAVANIN NİTELENDİRİLMESİ
Davanın, taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesi gereğince imal edilen ürünlerdeki ayıplardan dolayı açılan maddi ve manevi tazminat davacı olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın ise eser sözleşmesine konu ürünlerin davalı tarafından ayıplı olarak üretilip üretilmediği, üretilmiş ise ayıbın niteliği, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davacının, davalıdan talep edebileceği maddi ve manevi zararının olup olmadığı, var ise miktarının ne olduğu hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
II.HÜKME EMSAL ALINAN YÜKSEK MAHKEME İÇTİHATLARI
1.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 01/04/2014 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Sözleşme, dava ve karar tarihlerinde yürürlükte bulunan mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 359. maddesinin 1 fıkrasında bulunan “İmal olunan şeyin tesliminden sonra iş sahibi, işlerin mutat cereyanına göre imkanını bulur bulmaz o şeyi muayeneye ve kusurları varsa bunları müteahhide bildirmeye mecburdur.” hükmü gereğince ayıp ihbarı derhal yapılmalıdır. Yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda belirlendiği ve mahkemece doğru olarak kabul edildiği üzere eserdeki ayıp, açık ayıp niteliğinde bulunduğundan eserdeki açık ayıbın, derhal ihbar yükümlülüğü kapsamında yükleniciye bildirilmesi zorunlu bulunmaktadır. Son teslim tarihi olan 06.06.2005 tarihinden 21 gün geçtikten sonra, 28.06.2005 tarihinde ayıp ihbarının yapılmış olması nedeniyle ayıp ihbarının süresinde yapıldığından bahsedilemez. İş sahibi davalı şirketin, muayene yapmaksızın kumaşları olduğu şekli ile ihraç ettiği Beyaz Rusya’ya göndermiş olması iş sahibinin muayene yükümlülüğünü ortadan kaldırıcı nitelikte bulunmadığından sonuca etki etmeyecektir. Bu nedenlerle davalı iş sahibi şirketin süresinde ayıp ihbarı yapmamasına rağmen aksi düşüncelerle davacı yüklenicinin eserdeki ayıplardan sorumlu olduğunun kabul edilerek davanın kısmen kabulü doğru olmamış, davanın tümden kabul edilmesi gerekmekle hükmün davacı yararına bozulması uygun bulunmuştur.” denilmiştir.
2.T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 24/03/2015 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen “eser sözleşmesi” tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Sözleşmenin kurulması ile birlikte yüklenici, eseri imal etme, iş sahibi ise ücret ödeme borcu altına girmektedir. Taraflar aksini kararlaştırmadıkları sürece yüklenici işin tesliminde ücrete hak kazanacaktır. Öte yandan, Türk Borçlar Kanunu’nun 474/I. maddesinde açık ayıplar yönünden iş sahibinin eserin tesliminden sonra eseri muayene edip ayıpları uygun bir süre içerisinde yükleniciye bildirmek yükümlülüğü getirilmiştir. Aksi halde, yani iş sahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse eseri kabul etmiş sayılır. (TBK.nın 477/2). Gizli ayıplar yönünden ise, iş sahibi, gecikmeksinin yükleniciye bildirmek zorundadır. Bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır. (TBK. 477/3).
Somut olayda da; davacı yanın ürünlerin ayıplı üretildiği iddiasına karşın, davalı tarafın süresinde ayıp ihbarı bulunulmadığı savunmasında bulunmuş, mahkemece bu savunma üzerinde durulmamıştır. Bu durumda,mahkemece davacının bu konuya ilişkin tanık da dahil tüm delilleri ve davalının da mukabil delilleri toplanmalı, ayıbın niteliği saptanmalı, eser sözleşmesi hükümlerine göre süresinde ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığı tespit edilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle hükme varılması doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur. ” denilmiştir.
3.T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/09/2021 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında;
“Somut olayda uygulanması gereken ve uyuşmazlığın ortaya çıktığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 359-363. maddeleri (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) 474- 478) ayıplı işler hakkında uygulanır. Bu maddelerde yer alan düzenlemelere göre yüklenicinin ayıp nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için eserin teslim edilmiş olması ve teslim edilen eserin ayıplı olması, ayıbın iş sahibinden kaynaklanmamış olması, iş sahibinin eseri muayene ve ayıbı ihbar yükümlülüğünü yerine getirerek eseri açık ya da zımnen kabul etmemiş olması gerekir.
Eserin ayıplı yapılması sözleşmeye aykırılık teşkil etmekte olup; ayıp, açık ve gizli olabileceği gibi maddî ve hukukî ayıp şeklinde de olabilir.
Açık ayıp, eserin teslimini müteakip makul süre içinde yapılan kontrol ve muayene sonucu görülüp tespit edilecek ayıptır.
Gizli ayıp ise, basit bir kontrol ve muayene ile tespit edilemeyen, eserin kullanılmaya başlanmasından sonra ortaya çıkan ayıptır.
Maddî ayıplar, açık veya gizli ortaya çıkan, gözle görülen ve duyu organları ile hissedilen ayıplardır. Bunun dışında gözle görülmeyen, ancak yapılmamış olması nedeniyle karşı tarafça fark edilen projenin onaylatılmaması, yapı kullanma izin belgesinin alınmaması gibi hukukî ayıplar vardır. Maddî ve hukukî ayıpların da tıpkı açık ve gizli ayıplar gibi yükleniciye ihbar edilmesi zorunludur.” denilmiştir.
III.DEĞERLENDİRME VE NETİCE
Taraflar arasında 65 cm ebatında kırmızı, siyah, antasit ve beyaz olmak üzere belirlenen standartlarda dolap yapılması hususunda taraflar arasında eser sözleşmesi akdedilmiştir. Eser sözleşmesinin varlığı ve ürünlerin hangi standartlarda yapılacağı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf ise sözleşmeye konu ürünlerin belirlenen standartlarda yapılıp yapılmadığı, ürünlerde herhangi bir ayıp olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı tarafından yaptırılan ve dosya arasına alınan T.C. İstanbul Anadolu . Asliye Ticaret Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyasında alınan bila tarih bilirkişi heyet raporunda özetle; Dava dışı … firmasının … mağazasında bulunan ve iade nedeniyle alınan ürün ile teşhir amacıyla mağazada bulunan ürün karşılaştırılmak suretiyle yapılan değerlendirmede lavaboların dolapların üzerine oturmadığı, dolapların lavabo ölçülerine göre üretilmediği, lavabo dolap ayaklarının krom kaplama olması gerekirken plastik olarak üretildiği, aynalı parçanın orjinal uzunluğu 112×69 cm iken iade alınan ürünlerdeki aynalı parçaların ölçülerinin kısa üretildiği rapor edilmiştir.
Yargılama aşamasında Mahkememizce aldırılan ve dosya içerisinde yer alan T.C. Bakırköy . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Talimat nolu dosyası ile alınan 14/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dava konusu ürünlerin hasarlı olup ayıpların açık ayıp niteliğinde olduğu rapor edilmiştir.
Davalı yasal süre içerisinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde, davacının tacir olduğunu ve ayıp ihbarını süresinde yapmadığını ifade etmiştir.
Davacının 07/11/2014 havale tarihli dava dilekçesinin 2. Sayfasında özetle; Davalının teşhir amacıyla 210 adet üretmiş olduğu ürünü dava dışı … firmasına ait 53 mağazaya gönderilerek teşhir edilmeye başlanıldığını, teşhir neticesinde gelen talepler üzerine tedarik zincirindeki ilk parti yaklaşık 400 adet ürünün sorunsuz olarak üretildiğini ve satışının gerçekleştiğini, bu parti mallarda ürünlerdeki ayıbın %10’ü geçmediğini, davacı tarafından iyiniyetli olarak bu ayıplı ürünlerin hoşgörü gösterilerek kabul edildiği, bir sonraki 1500 adetlik partide ayıplı çıkan ürün sayısının %10 civarında olduğu ve oranın giderek artmaya başladığı, akabinde davalının sözlü olarak uyarıldığı ifade edilmiştir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunumuzun “Ayıbın Belirlenmesi” başlıklı 474/1 maddesinde; “İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır” denilmiştir.
Adı geçen kanunun “Eserin Kabulü” başlıklı 477/1-2 maddesinde; “Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder. İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır” amir kanun hükmü yer almaktadır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunumuzun 16/1. Maddesinde; “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar” denilmiştir.
Adı geçen kanunun 18/2 maddesinde; “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.
” denilmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar, amir kanun hükmü, Yüksek Mahkeme içtihatları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Davacının 6102 Sayılı Kanunun 16/1 maddesi gereğince özel hukuk tüzel kişi tacir olduğu, adı geçen kanunun 18/2 maddesi gereğince ticareti ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmekle mükellef olduğu, taraflar arasında 65 cm ebatında kırmızı, siyah, antasit ve beyaz olmak üzere belirlenen standartlarda dolap yapılması hususunda taraflar arasında eser sözleşmesi akdedildiği, sözleşme gereğince teslim edilen ilk parti mallarda dahi ayıplı ürünleri olduğu, davacının ürünlerin bir kısmını bu ayıplı haliyle kabul ettiği, dolayısıyla bir sonraki parti mallarda ayıp çıkmasının muhtemel olduğu, basiretli tacir olan davacının sonraki parti malları daha bir özenle kontrol ve muayene etmesi gerektiği lakin bu muayene yükümlülüğünü yerine getirmediği, nitekim dosya içerisinde yer alan 14/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda ürünlerin açık ayıp niteliğinde olduğunun rapor edildiği, 6098 Sayılı Kanunun 474/1 ve 477/1-2 maddeleri gereğince sonraki parti malların tesliminden sonra, davacının işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, eserin açıkça kabulünden sonra davacının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde eseri olduğu haliyle kabul ettiğinin kanuni sonuç olduğu, detayı yukarıda ifade edilen T.C. Yargıtay . Hukuk Dairesinin 01/04/2014 Tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere ürün sayısının çok olması ya da ürünlerin dava dışı … firmasına gönderilmiş olmasının davacının muayene yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığı, ayıbın niteliğinin açık ayıp olması karşısında parti parti teslim edilen malların teslimine ilişkin fatura tarihleri nazara alındığında ürünlerin tüketicilere satıldıktan sonra ayıplı olduğundan bahisle aylar sonra yapılan iade neticesinde aldırılan delil tespiti raporundaki ayıplarda ve çekilen ihtarnamelerle ayıp ihbarının süresinde yapıldığının kabulünün mümkün olmadığı, taraflar arasındaki anlaşma gereğince tarafların ayıp ihbar sürelerine ilişkin örneğin tüketicilerden gelen şikayetler üzerine ihbar süresinin başlayacağına ilişkin bir anlaşma da yapılmadığı anlaşılmakla, davacı tarafından muayene yükümlülüğünün yerine getirilmemesi sebebiyle süresinde yapılmayan ayıp ihbarı nedeniyle davacının yasal şartları oluşmayan maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilerek Mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hükümler tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacının maddi tazminat davasının REDDİNE,
2-Davacının manevi tazminat davasının REDDİNE,
3-Peşin olarak alınan 2.561,65TL harçtan, alınması gereken 80,70TL harcın mahsubu ile fazla alınan ‬2.480,95TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 114,60TL posta gideri, 1.320,00TL bilirkişi ücretleri gideri olmak üzere toplam 1.434,6‬0TL davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
6-Davalı vekili yararına maddi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesaplanan 7.300,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı vekili yararına manevi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesaplanan 13.450,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-6100 Sayılı HMK’nın 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde davacının sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra var ise karar kesinleştiğinde; Kullanılamayan ve bakiye kalan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunun Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, talep eden tarafından hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak İADESİNE,
DAİR; Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın 7201 Sayılı Kanununun 11. Maddesi gereğince taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde T.C. Konya Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinden istinaf kanun yoluna müracaat etme hakları açık olmak üzere Türk Milleti adına verilen karar duruşma tutanağına geçirilerek açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/02/2022

Katip … Hakim …