Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/441 E. 2023/654 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … E. – … K.
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI :
VEKİLLERİ:
DAVALI :
a)
b)
c)
d)
e)
f)
g)
DAVA : KAYIT TERKİN
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 05.04.2022 tarihli dilekçesiyle; dava dışı … Ltd. Şti.’nin Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.07.2021 gün ve … E. … K. sayılı ilamı ile iflasına karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, davacı … Tic. A.Ş. ile davalının da bu iflas eden şirketten alacaklı olduğunu, her iki tarafın alacağının iflas masasına kaydedildiğini, sıra cetveli düzenlendiğini, davalının alacağının imtiyazlı alacak olmamasına rağmen sıra cetvelinde 1. sırada yer aldığını beyan ederek, Konya . İcra (İflas) Müdürlüğü’nün … İflas sayılı dosyasında düzenlenen sıra cetvelinin, davalının 46-75. sırasındaki alacağı yönünden iptali ile davalının 46-75. sıradaki alacağının 1. sıradan terkin edilerek 4. sıraya kaydına karar verilmesini davalı talep etmiştir.
Yapılan yargılama sonunda Mahkememizin 12/04/2022 gün ve … E. … K. sayılı ilamı ile davacının davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı istinaf yoluna gidilmesi üzerine, Konya BAM . HD’nin 06/07/2022 gün ve … E. … K. sayılı ilamı ile istinaf talebi esastan reddedilmiş, temyiz yoluna gidilmesi üzerine ise, Yargıtay . HD’nin 03/07/2023 gün ve … E. … K. sayılı ilamı ile Mahkememizin kararı bozulmuş ve dosya Mahkememize gönderilmiş, Mahkememizin … E. sırasına kaydedilmiştir.
İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde;
Dava, “Kayıt Terkin” davasıdır.
Somut olayda ; davalı …’nın dava açılmadan önce 20.01.2022 tarihinde vefat ettiği ve davanın 05.04.2022 tarihinde açıldığı belirlenmiştir.
Yargıtay . HD’nin 03.07.2023 gün ve … E. … K. sayılı bozma ilamında, “Her ne kadar ölmüş kişiye karşı dava açılamaz ise de; somut olayda iflas sıra cetvelinde alacaklı olarak gösterilen davalının 20.01.2022 tarihinde vefat ettiği, davanın ise yaklaşık 3 ay sonra açıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davalının vefat ettiği tarih ile dava tarihi arasında kısa bir sürenin geçmiş olduğu, davanın hak düşürücü süreye tabi olması nedeniyle tekrar açılamayacağı hususları göz önünde bulundurulduğunda, HMK 124/4 maddesi gereğince dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilecektir. Bu açıklamalar ışığında İlk derece Mahkemesince taraf teşkili sağlanarak davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ve yanılgılı gerekçeyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle kararımız bozulmuştur.
Davada çözülmesi gereken sorun; Yargıtay . HD’nin 03/07/2023 gün ve … E. … K. sayılı bozma ilamına uyulmasının gerekip gerekmediği, davadan önce ölen kişi aleyhine dava açılması durumunda 6100 s. HMK’nin 124/4. maddesi gereğince taraf değişikliği sağlanarak ölen kişinin mirasçılarının davalı olarak gösterilip gösterilemeyeceği sorunudur.
Yargıtay HGK’nin 11.04.2018 gün ve … E. … K. sayılı emsal içtihadına göre, “Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması durumunda davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacıdan davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir. Ne var ki davacının, davalının ölü olduğunu bilmemesi kimi zaman hataya dayalı olabilir. Nitekim HMK’nın 124’üncü maddesinde; “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu maddenin gerekçesinde de vurgulandığı üzere, taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamak, yargılama ilişkisini katı bir forma bağlayacaktır ki, bu da yargılamaya hakim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” (HMK m.30) ile bağdaşmaz.
Şu hâlde davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam edilmesi mümkün olmalıdır…
Açıklanan nedenlerle mahkemece davacıya, HMK’nın 124’üncü maddesi gereğince davayı mirasçılara yöneltme imkânı tanınmadan ve yöneltmek istediği takdirde de mirasçılarının tespiti ile bunlara tebligat çıkartma fırsatı verilmeden hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.”
Her ne kadar, Yargıtay . HD’nin bozma ilamında; davalının vefat ettiği tarih ile dava tarihi arasında yaklaşık 3 aylık süre bulunması, bu sürenin kısa bir süre olup davanın hakdüşürücü süreye tabi olması, tekrar açılamayacağı hususları gözönünde bulundurularak, HMK’nin 124/4. maddesi gereğince taraf değişikliğinin sağlanması gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuş ve yine Yargıtay HGK’nin yukarıda yazılı emsal içtihadında; davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam edilmesi mümkün olmalıdır şeklinde karar verilmiş ise de;
04.05.1978 gün, 4/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında belirtildiği üzere; davadan önce ölen kişiye karşı dava açıldıktan sonra; ölü kişinin mirasçılarına davayı yöneltmek suretiyle davanın yürütülmesi veya ıslah yolu ile dahi davaya devam edilmesi mümkün değildir.
2797 s. Yargıtay Kanunu’nun 45/5. maddesine göre, “İçtihadı birleştirme kararları benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar.”
Yargıtay . HD’nin 15.06.2022 gün ve … E. … K. sayılı önceki emsal içtihadına göre de, “Ölü kişiye karşı dava açılmasının mümkün olmadığı halde ölü kişi hakkında dava açılması durumunda açılmış davanın mirasçılarına yöneltilerek dinlenilme olanağı da bulunmamaktadır. Zira ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Böyle bir durumda ölü kişi hakkında açılan davanın reddine karar vermek ve mirasçıları hakkında ayrıca dava açılıp, dosya ile birleştirilmesi için davacıya süre verilip dava açıldığında yargılamanın bu şekilde sürdürülmesi gerekir.
Yukarıda yazılı ve bütün yargı kurumlarını bağlayan içtihadı birleştirme kararına göre, (kural olarak) davadan önce ölen kişiye karşı dava açılmasının mümkün olmadığı, ölen kişinin mirasçılarına davayı yöneltmek suretiyle veya mirasçıların ıslah yoluyla davaya katılması suretiyle davaya devam edilmesinin de mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
Yine yukarıda yazılı Yargıtay HGK’nin emsal içtihadında (ve kısmen de Yargıtay bozma ilamında) davacının kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmiyorsa, HMK’nın 124. maddesi gereğince ölen kişinin mirasçılarına karşı davanın sürdürülmesinin mümkün olduğu karara bağlanmış ise de; bu davanın, davacı şirket adına vekili tarafından adliye tevzi bürosundan açıldığı, gerek adliye tevzi bürosu aracılığıyla, gerekse avukatların kendilerinin Uyap (internet) sistemleri üzerinden dava açmaları sırasında, harç alınmadan önce Uyap sisteminin “ilgili kişinin ölüm kaydı bulunmaktadır. Devam etmek istiyor musunuz?” uyarısını verip, “tamam” veya “iptal” seçeneklerini sunduğu bilinmektedir.
Davacı vekilinin (veya çalışanlarının) bu sistem uyarısına rağmen, ölen kişiye karşı dava açılmasına engel olmaması halinde, Yargıtay HGK’nin emsal içtihadında belirtilen kendilerinden beklenen özeni ve çabayı gösterdiklerinden ve bu yanılgının haklı sebeplere dayandığından da söz edilemeyeceği, kaldı ki davalının ölüm tarihi ile dava tarihi arasındaki yaklaşık 3 aylık sürenin kısa bir süre olmadığı, ölüm kaydının nüfus sistemine henüz işlenmemiş olması gibi bir ihtimalin de bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Yukarıda yazılı gerekçelerle Yargıtay . HD’nin bozma ilamına uyulamayacağı, önceki kararda direnilmesi gerektiği sonucuna varılmış ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Mahkememizin 12/04/2022 gün ve … E. … K. sayılı ilamında DİRENİLMESİ ile davacının davasının PASİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 269,85 TL. maktu ret karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL. harcın mahsubu ile kalan 189,15 TL. harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderleri ile gerekçeli kararın tebliği için davacı avansından yapılacak olan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın, 6100 s. HMK.nun 333. maddesine göre karar kesinleştiğinde ve re’sen davacıya iadesine,
Dair ; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren ( 15 ) gün içerisinde, Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile temyizi kabil olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/10/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …