Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/4 E. 2023/588 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … E. – … K.
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALILAR : 1- ….
2- …
VEKİLLERİ :
3-
VEKİLİ :
DAVA : MADDİ ve MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 14/04/2016 tarihli dilekçesiyle; davacı ile davalılardan … arasında 18/09/2012 (doğrusu : 18/05/2012) tarihli dağıtım çerçeve sözleşmesi (tek satıcılık (distribütörlük) sözleşmesi) imzalandığını, davalı bu şirketin sözleşmeye aykırı davrandığını, davacının Türkiye’de tek satıcı olmasına rağmen davalı bu şirketin tek satıcılık sözleşmesini ilgilendiren konularda dava dışı … ile ticari görüşmeler yaptığını, bu kişiye makina bakımı konusunda yardım sağlandığını, dava dışı …’a tek satıcılık sözleşmesine aykırı olarak satış yaptığını, yine davalı bu şirketin sözleşmeye aykırı olarak Türkiye’de bir kısım alıcılara 3 adet makina sattığını, davacı şirketin, müşteri potonsiyelini geliştirmek amacıyla bir kısım müşterileri yurt dışı ziyaretlerine yönlendirmesine rağmen davalılardan …’nin yurt dışı ziyaretinde bulunan bu müşterilerle ilgilenmeyip olumsuz izlenimlere sebebiyet verdiğini, davacının çalışanı …’e bu şirket tarafından iş teklif edildiğini, …’in bu tekliften bir kaç gün sonra 15/04/2015 tarihinde işten ayrıldığını, diğer davalı … Ltd Şti.’nin davacının tek satıcı olduğu konuda ve bölgede davalılardan … tarafından kurulduğunu, tek ortağının davalılardan … olduğunu, davalılardan …’in ise davacının eski çalışanı olup, davacı şirkette edindiği bilgi ve tecrübeleri ve ayrıca müşteri çevresini davalılardan … Ltd. Şti.’ye kaydırdığını, bu şirketin davacı şirket ile rekabete girmesi nedeniyle davacının maddi ve manevi zarara uğradığını, 10/11/2015-14/11/2015 tarihleri arasında Almanya’da gerçekleştirilen Agritechnica fuarına davacının da katıldığını ve bu fuarda … Ltd. Şti.’nin kurulup davacı şirketin artık tek satıcı olmadığının, müşterilere davalılardan …’nin bildirdiğini öğrendiklerini, davacı şirketin müşterileri nezdinde bu şekilde ciddi bir itibar kaybına uğradığını, işleri elinden alınan şirket görünümüne düşürüldüklerini, davacı şirketin bu şekilde de maddi ve manevi zararına sebebiyet verildiğini, davalılardan …’in ise davacı şirkette iş akdi ile çalışırken özen ve sadakat borcuna aykırı davranmak suretiyle davacı şirketin ticari sırlarını rakip davalı şirketlerle paylaştığını, davalılardan …’nin 04/08/2015 tarihinde distribütorlük sözleşmesinin haksız olarak fesh ettiğini beyan ederek, davalıların kusurlu ve kötü niyetli davranışları nedeniyle davacının uğradığı tüm menfi ve müspet zararlar ile denkleştirme tazminatı taleplerinden dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 450.000 TL.’nin sözleşmenin haksız olarak fesh edildiği 04/08/2015 tarihinden, bu tarih kabul edilmezse, dava tarihinden itibaren işleyecek bankaların vadeli mevduat hasıbına uyguladığı en yüksek faiz oranı ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı şirketin uğradığı manevi zararlardan dolayı 50.000 TL. manevi tazminatın da davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili 18/07/2017 tarihli tavzih dilekçesiyle de; 450.000 TL.’lik maddi tazminat taleplerinin; 210.000 TL.’lik kısmının mahrum kalınan kâr ve kazanç mahrumiyetine, 15.000 TL.’sinin davacının müşteri çevresinin … Ltd. Şti.’ye kaydırılması nedeniyle denkleştirme tazminatına, 210.000 TL.’sinin marka tanıtımı için davacının yaptığı bütün giderlere, kalan 15.000 TL.’nin de sözleşmenin feshi ve davacının servis işi yapamayacak olması nedeniyle yapmış olduğu yatırımlar ve parça stok zararlarına ilişkin olduğuğu bildirmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Davalı her ki şirket vekili; davalılardan … Ltd. Şti. yönünden, tek satıcılık sözleşmesinin tarafı olmaması nedeniyle pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine ve ayrıca bu şirkete yönelik haksız fiil (haksız rekabet) iddialarının ispat edilememesi nedeniyle de davanın ayrıca esastan reddine karar verilmesini istemiş, davalılardan … yönünden ise taraflar arasındaki dağıtım çerçeve sözleşmesinin 14. maddesi gereğince, taraflar arasındaki her türlü uyuşmazlığa Federal Almanya Cumhuriyeti Hukuku’nun uygulanacağının ve ayrıca Almanya Regensburg Mahkemelerinin her türlü ihtilaf bakımından kesin ve münhasır yetkili mahkeme olacağının kararlaştırıldığını, 5718 s. MHUK’un 47. maddesi gereğince de aksi yönde sözleşme olduğundan Türk mahkemelerinin yetkili olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini istemiş, davalılardan … ise; 21/06/2017 tarihli duruşmada davanın reddini istemiştir.
Davacı taraf taraflar arasındaki dağıtım çerçeve sözleşmesi, servis ortağı sözleşmesi, …’in istifasına ilişkin dilekçe sureti, …’in SGK kayıtları ile davalı şirketlerin ticaret sicil müdürlüğü kayıtlarını ibraz etmiş, davalı şirketler vekili ise, distribütörlük sözleşmesinin orjinal fotokopisi ile tercümesini sunmuş, ticaret sicil müdürlüğünden … Ltd. Şti.’nin ticaret sicil kayıtları getirtilmiştir.
Yapılan yargılama sonunda Mahkememizin 18/12/2019 gün ve … E. … K. sayılı ilamı ile davacının her üç davalıya karşı açtığı davanın (ayrı ayrı gerekçelerle) reddine karar verilmiş, karara karşı istinaf yoluna gidilmesi üzerine Konya BAM . HD’nin 07/12/2022 gün … E. … K. sayılı ilamı ile Mahkememizin kararı kaldırılmış ve dava Mahkememizin … E. sırasına kaydedilmiştir.
Konya BAM 6. HD’nin kararı gereğince 14/06/2023 tarihli duruşmada davacı vekiline tavzih dilekçesi sunması için 2. kez ve 1 ay kesin süre verilmiştir.
Davacı vekili de, 19/07/2023 tarihli (son tavzih) dilekçesini sunmuştur.
İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde;
Dava, “maddi ve manevi tazminat” davasıdır.
Somut olayda ; davada çözülmesi gereken sorunlar;
a) Davalılardan …’in, davacı şirkette iş akdi ile çalışırken istifa edip davalılardan … Ltd. Şti.’ye servis müdürü olarak geçmesi nedeniyle, davacı şirkete karşı TBK’nin rekabet yasağına aykırı hareket edip etmediği ve Konya BAM . HD’nin kararı gereğince de davacının bu davalının iş akdi ile çalıştığı döneme ilişkin herhangi bir talebinin bulunup bulunmadığı ve ayrıca bu davalı yönünden TTK’nin haksız rekabet hükümlerine göre bir talebinin bulunup bulunmadığı,
b) Davalılardan … Ltd. Şti.’nin, davacı ile diğer davalı şirket arasındaki 18/05/2012 tarihli tek satıcılık sözleşmesine aykırı hareket edilmesi, haksız olarak bu sözleşmenin fesh edilmesi nedenleriyle, davacı şirketin uğradığı iddia edilen maddi ve manevi zararlardan bu davalının da sorumlu olup olmadığı, bu şirketin davacının talepleri yönünden pasif husumet ehliyetinin veya sıfatının bulunup bulunmadığı, Konya BAM . HD’nin kararı gereğince de bu davalı yönünden de davacının TTK’nin haksız rekabet hükümlerine dayalı bir talebinin bulunup bulunmadığı,
c) Davalılardan …’nin ise, öncelikle Alman Mahkemeleri’nin yetkili olup olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmedeki yetki hükmü nedeniyle mahkememizin bu davaya bakma yetkisinin (yargı hakkının) bulunup bulunmadığı, bu şirketin taraflar arasındaki 18/05/2012 tarihli tek satıcılık sözleşmesine aykırı hareket edip etmediği, bu şirket tarafından sözleşmenin feshinin haksız fesih olup olmadığı ve bu şirketin davacı şirkete karşı haksız rekabet oluşturarak, davacı şirketin maddi ve manevi zararına sebebiyet verip vermediği, Konya BAM . HD’nin kararı gereğince de davacının bu davalı yönünden sözleşmeye aykırılık dışında TTK’nin haksız rekabet hükümlerine dayalı bir talebinin de bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu sonucuna varılmıştır.
Davalılardan … yönünden yapılan incelemede ;
…’in, davacı şirkette iş akdi ile çalışırken 22/04/2015 tarihli istifa dilekçesi ile davacı şirketten ayrıldığı sabittir.
Konya BAM 6. HD’nin kararı gereğince, davacı vekiline 14/06/2023 tarihli duruşmada bu davalı yönünden isnat edilen sorumluluğun davacı şirkette çalıştığı döneme mi, işten ayrıldıktan sonraki döneme mi ilişkin olduğu, her iki döneme ilişkin ise gerekçelerinin ve her iki dönem için istenilen tazminatın ayrı ayrı ne kadar olduğu ve bu davalı yönünden haksız rekabetten doğan sorumluluk iddiası var ise gerekçelerinin ve bu davalının buna ilişkin eylemlerinin neler olduğu sorulmuş, bu konuda iki kez ve ikincisi kesin olmak üzere 1 ay süre verilmiştir. Davacı vekili tarafından bu davalıya ilişkin olarak bu davalının iş akdi ile çalıştığı dönem yönünden herhangi bir talep ileri sürülmediği gibi TTK’nin haksız rekabet teşkil eden hükümleri yönünden de herhangi bir talep ileri sürülmemiş, davacının bu davalı yönünden talebinin sadece 6098 s. TBK’nin 444. maddesinde yer alan haksız rekabet yasağına ilişkin bir talep olduğu ve talebin tamamı yönünden de 6102 s. TTK’nin 4/1-c maddesi gereğince Mahkememizin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
6098 s. TBK’nin 444. maddesi yönünden yapılan değerlendirmede;
Yargıtay HGK’nun 09.03.2016 gün ve … E. … K. sayılı emsal içtinadına göre, “İşçi işe alındığı andan işten çıkarılacağı ana kadar diğer bir ifade ile iş akdinin devam ettiği süre içinde işverene karşı rekabet oluşturacak davranışlar içinde bulunamaz. Zira, söz konusu zaman parçası içinde yapılmış rekabet sadakat borcuna aykırılık oluşturur. İşçinin İş Kanununun 25./II. b,d ve e bentleri gereğince doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması sadakat borcunun ihlali olarak kabul edilmiş; bu halde işverenin iş akdini feshedebileceği gibi tazminat da isteyebileceği hükme bağlanmıştır…
İş görme ve sadakat borçları, açıkça kararlaştırılmasa bile her iş sözleşmesinde vardır. Rekabet etmeme borcu ise, ancak iş sözleşmesi taraflarının açıkça kararlaştırmaları halinde ortaya çıkar.
Bundan başka, iş görme ve sadakat borçlarının yerine getirilmesi sadece sözleşmenin yürürlüğü sırasında söz konusudur. Buna karşılık BK’nda düzenlenmiş olan rekabet etmeme borcu ise iş sözleşmesinden sonraki süre içinde yerine getirilir. Rekabet etmeme yükümüne ilişkin sözleşmenin yazılı şekilde yapılması, iş ve süre ile sınırlandırılmış olması, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye sokmaması ve işçinin reşit olması gerekir…
İş akdinin devamı sırasında işçinin sadakat borcundan kaynaklanan rekabet etmeme yasağına aykırılık halinde, bu tür davalara bakmakla görevli mahkeme iş mahkemesidir. İş akdinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi halinde ise, buna dayalı olarak açılacak dava niteliği itibariyle 818 sayılı BK’nun 348. maddesi kapsamına girmekle ve bu kapsamdaki davalar TTK.nun 4/1-3 maddesinin açık hükmü karşısında tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari davalardan olmakla, bu tür davaların ticaret mahkemesinde incelenip karara bağlanması gerekir.”
Mahkememiz tarafından davacı tarafa 02/11/2018 tarihli ara kararı ile ve ayrıca 08/04/2014 tarihli yenileme tensip tutanağı ile davalı … ile davacı şirket arasında rekabet etmeme borcu (rekabet yasağı) hükmünü içeren varsa sözleşme veya diğer yazılı delillerin sunulması için 2 kez süre verilmesine rağmen, davacı taraf bu konuda yazılı her hangi bir sözleşme veya delil sunamadığından, davacı şirket ile davalılardan … arasında rekabet etmeme borcuna (rekabet yasağına) ilişkin her hangi bir sözleşmenin (veya yazılı delilin) bulunmadığı, … yönünden böyle bir yükümlülüğün doğmadığı sonucuna varılarak davalılardan …’e karşı (6098 s. TBK’nin 444. maddesine dayalı olarak) açılan davanın ispat edilememesi nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalılardan … Ltd. Şti. yönünden yapılan incelemede de ;
Konya BAM . HD’nin kararı gereğince 14/06/2023 tarihli duruşmada, davacı vekiline bu davalı yönünden TTK’nin haksız rekabet hükümleri gereğince herhangi bir talepleri olup olmadığı sorulmuş, ikincisi kesin olmak üzere 2 kez süre verilmiş, davacı tarafından bu davalı yönünden ve şirketin kurulmasından sonraki döneme ilişkin olarak TTK’nin haksız rekabete dayalı hükümlerine göre bir taleplerinin olduğu kesin süre içerisinde belirtilmediğinden davacının bu şirket yönünden de talebinin 18/05/2012 tarihli dağıtım çerçeve sözleşmesine (tek satıcılık) (distribütörlük) sözleşmesine dayalı olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı şirket ile davalılardan … arasında imzalanın 18/05/2012 tarihli tek satıcılık (dağıtım çerçeve) sözleşmesine, davalılardan … Ltd. Şti.’nin taraf olmadığı, tek satıcılık sözleşmesinin 04/08/2015 tarihinde fesh edildiği, … Ltd. Şti.’nin ise fesihten sonra 09/10/2015 tarihinde Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne tescil edilerek kurulduğu, tek ortağının davalılardan … olmasının tek satıcılık sözleşmesinin feshinden sonra kurulan bu şirketi tek satıcılık sözleşmesi hükümlerinden dolayı (organik bağ idddiası olsa dahi) sorumlu hale getirmeyeceği, davacının tek satıcılık sözleşmesinden doğan maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden, sözleşmenin feshinden sonra kurulan davalılardan … Ltd. Şti.’nin pasif husumet sıfatının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar Mahkememizin önceki kararında pasif husumet hususu dava şartı olarak değerlendirilmiş ise de, pasif husumetin dava şartı olmadığı, buradaki eksikliğin pasif husumet ehliyeti değil pasif husumet sıfatı olduğu kabul edilmiştir.
Yargıtay HGK’nun 14.04.2022 gün ve … E. … K. sayılı emsal içtihadında da belirtildiği üzere, “Sıfat, ileri sürülme zamanı kanun ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’î de teşkil etmediğinden davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur”
Bu nedenlerle davacının davasının bu davalı yönünden aktif husumet (sıfat) yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalılardan … yönünden yapılan incelemede ise ;
Konya BAM . HD’nin kararı gereğince, davacı vekiline 14/06/2023 tarihli duruşmada bu davalı yönünden sözleşme dışında ayrıca TTK’nin haksız rekabet teşkil eden hükümlerine göre bir taleplerinin olup olmadığının bildirilmesi için ikincisi kesin olmak üzere 2 kez süre verilmiş, davacı vekili tarafından 19/07/2023 tarihli son tavzih dilekçesi sunulmasına rağmen bu davalı yönünden de sözleşmeye dayalı talepler tekrar edilip, sözleşme dışı ve TTK’nin haksız rekabet teşkil eden hükümlerine göre herhangi bir talep ileri sürülmediğinden, davacının bu davalı yönünden talebinin sadece taraflar arasındaki 18/05/2012 tarihli sözleşmeye aykırılıktan doğan talep olduğu kabul edilmiştir.
Davacı şirketi ile davalı bu şirket arasındaki 18/05/2012 tarihli sözleşmenin 14/2. maddesinde, “Holmer’in distribütörün kurulu veya mukim olduğu yerdeki yetkili mahkemeler nezdinde yasal işlemleri başlatmayı tercih etmemesi durumunda Regensburg Almanya yetkili mahkemeleri işbu anlaşmadan doğan veya onunla ilgili her türlü anlaşmazlıkta (mahsup ve karşı dava dahil fakat bununla sınırlı olmaksızın) münhasır yargı yetkisine sahip olacaktır.” hükmünü taşıdığı anlaşılmıştır.
5718 s. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun’un 47/1. maddesine göre de, “(1) Yer itibariyle yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, taraflar, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşabilirler. Anlaşma, yazılı delille ispat edilmesi hâlinde geçerli olur. Dava, ancak yabancı mahkemenin kendisini yetkisiz sayması veya Türk mahkemelerinde yetki itirazında bulunulmaması hâlinde yetkili Türk mahkemesinde görülür.”
Yargıtay . HD.nin 17/02/2016 gün ve … E. … K. sayılı emsal içtihadına göre de, “5718 sayılı MÖHUK’un “Yetki anlaşması ve sınırları” başlıklı 47. maddesi hükmü ile Türk mahkemelerinin yer itibariyle yetki kurallarının münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, tarafların, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan bir uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesini kararlaştırmalarının Türk Hukuku bakımında da geçerli olacağı düzenlenmiştir.
Yabancı devlet mahkemesine yetki tanıyan anlaşmanın Türk hukuku bakımından hukuki değer taşıması için öncelikle yazılı ve taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan bir uyuşmazlığa ilişkin olmalıdır. İkinci olarak söz konusu uyuşmazlık yönünden münhasır bir mahkeme tayin edilmemiş olmalıdır. Üçüncü olarak ise yetki anlaşması “uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda” olmalıdır. Diğer yandan yetki anlaşmasıyla yetkilendirilen yabancı devlet mahkemesinin HMK 17 ve 18. maddelerindeki düzenlemeye paralel olarak “belirli” olması şartı MÖHUK’un 47. maddesi yönünden de aranmalıdır. Seçilen mahkemenin belirli olduğunun kabulü için yetkili kılınan mahkeme ismen zikredilmiş olmalıdır.”
Taraflar arasındaki inkar edilmeyen 18/05/2012 tarihli çerçeve distribütörlük anlaşmasına ilişkin 14. maddede yer alan yetki düzenlemesinin, 5718 s. MÖHUK’un 47. maddesine uygun olarak Türk Hukuku bakımından da geçerli olduğu çünkü, sözleşmenin taraflarından …’nin Alman menşeili bir şirket olması nedeniyle yabancılık unsuru taşıdığı, yazılı sözleşmenin mevcut olduğu, borç ilişkisinden doğan uyuşmazlığa ilişkin olarak münhasıran ve belirli bir yer yabancı mahkemesinin yetkili kılındığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki sözleşme ile Almanya Federal Cumhuriyeti Regensburg mahkemelerinin yetkili kılınması, somut davada Alman mahkemelerinin kendisini yetkisiz sayması gibi bir durumun söz konusu olmaması ve ayrıca davalılardan … vekilinin dava dilekçesinin 11/11/2016 tarihinde (yurt dışı istinabe yoluyla) kendilerine tebliğinden itibaren 2 haftalık cevap süresi içerisinde 25/11/2016 tarihinde yetki itirazında bulunması nedenleriyle, davacı şirket ile davalılardan … arasındaki dava konusu ihtilafı çözme konusunda Federal Almanya Cumhuriyeti Regensburg Mahkemeleri’nin yetkili ve görevli olduğu, Türk Mahkemelerinin (Mahkememizin) bu ihtilaf yönünden yargı hakkının bulunmadığı ve bu hususun 6100 s. HMK’nin 114/1-a maddesi gereğince dava şartı olduğu sonucuna varılmştır.
Dava şartının her aşamada ve re’sen Mahkememizce incelenmesinin gerektiği, kaldı ki davalı tarafında bu yöndeki itirazlarını usulüne uygun olarak ileri sürdüğü görüldüğünden davalılardan …’e karşı açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Davacının davasının ;
a) Davalılardan … GmbH’ye karşı açtığı dava yönünden, Regensburg / Almanya mahkemelerinin yetkili olması nedeniyle, bu şirkete karşı açılan davanın DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USÜLDEN REDDİNE,
b) Davalılardan … Ltd. Şti.’ye karşı açtığı dava yönünden, PASİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
c) Davalılardan …’e karşı açtığı dava yönünden, DAVANIN İSPAT EDİLEMEMESİ NEDENİYLE REDDİNE,
2-Peşin alınan 8.538,75 TL. nispi karar ve ilam harcından, karar tarihi itibariyle alınması gereken 269,85 TL. nispi karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 8.268,90 TL. harcın istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderleri ile gerekçeli kararın tebliği için davacı avansından yapılacak olan yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı her iki şirket tarafından yapılan 1.260,90 TL. yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı her iki şirkete (eşit oranda) verilmesine,
5-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca;
a) Davalılardan …’e karşı açılan 450.000 TL.’lik maddi tazminat davasından dolayı; davalı bu şirket vekilleri için 17.900 TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılardan …’e verilmesine,
b) Davalılardan …’e karşı açılan 50.000 TL.’lik manevi tazminat davasından dolayı; davalı bu şirket vekilleri için 8.000 TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılardan …’e verilmesine,
c) Davalılardan … Ltd. Şti.’ye karşı açılan 450.000 TL.’lik maddi tazminat davasından dolayı; davalı bu şirket vekilleri için 17.900 TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılardan … Ltd. Şti.’ye verilmesine,
ç) Davalılardan … Ltd. Şti.’ye karşı açılan 50.000 TL.’lik manevi tazminat davasından dolayı; davalı bu şirket vekilleri için 8.000 TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılardan … Ltd. Şti.’ye verilmesine,
d) Davalılardan …’e karşı açılan 450.000 TL.’lik maddi tazminat davasından dolayı; bu davalı vekili için 17.900 TL. maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılardan …’e verilmesine,
e) Davalılardan …’e karşı açılan 50.000 TL.’lik manevi tazminat davasından dolayı; davalı bu şirket vekilleri için 17.900 TL. maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılardan …’e verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın, 6100 s. HMK.nun 333. maddesine göre karar kesinleştiğinde ve re’sen ilgili taraflara (davalı şirketlere isabet edecek payın ise eşit oranda her iki şirkete) iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalılar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, Konya BAM ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.27/09/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …