Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/324 E. 2023/702 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA İHBAR OLUNAN : 1-
VEKİLİ :
DAVA İHBAR OLUNANLAR : 2-
: 3-
: 4-

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davalı tarafından … poliçe numarası ile sigortalı olan müteveffa …’in, müvekkili bankadan kullanmış olduğu Tüketici Kredisine istinaden lehine Dain-i Müterhin şerhi bulunmasına ve rizikonun gerçekleşmesine rağmen, müvekkili bankaya söz konusu riziko kapsamında ödemenin yapılmadığını, öncelikle davanın mirasçılara İHBARINI, fazlaya dair talep ve dava hakları hem mirasçılardan hem davalıdan saklı olmak kaydı ile davanın kabulü ile davalı şirketten poliçe limitleri kapsamındaki 21.616,79-TL’nin sigortaya başvuru tarihi olan 29/09/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte alınarak davacı müvekkilinin tüketici kredisinden kaynaklanan alacağının tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davacı tarafça müvekkili şirket aleyhine açılan davada müteveffa sigortalı …’in davacı bankadan kredi çektiğini, sigortalıya ait şirket nezdinde krediyle bağlantılı hayat sigortası bulunduğunu, sigortalının vefatı sonrasında banka tarafından şirketimize başvuru yapıldığını ve sigorta bedelinin ödenmediği, mirasçılar aleyhine takip başlatıldığı ancak takibe itiraz edildiğini, arabuluculuk görüşmesi sonrasında Yargıtay kararı kapsamında da öncelikle sigorta şirketine başvuru yapılması gerektiği sonucuna varıldığını, sigortalının Covid nedeni ile vefat etmiş olduğunu, bu kapsamda beyan edilmeyen hastalık ile vefat arasında illiyet bağının mevcut olmadığı iddialarıyla tazminat tutarının başvuru tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte ödenmesi talep edildiğini, söz konusu davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açıldığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İhbar olunanlar vekili 14/12/2022 tarihli dilekçesi ile, davada görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunu belirterek; davanın usulden reddini istemiştir.
TOPLANAN DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava tazminat isteminden ibarettir.
Açılan dava, ilk önce Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sırasına kaydedilmiş, bu sıra üzerinden yapılan yargılama neticesinde 29/12/2022 gün ve … E … K sayılı karar ile taraflar arasındaki ihtilafın tüketici işleminden kaynaklandığı gerekçesiyle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Görevsizlik kararının Konya BAM . HD.’nin 23/05/2025 gün ve … E … K sayılı kararı ile taraflar arasındaki ihtilafın tüketici kapsamına girmediği gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kaldırma kararı sonrasında dava Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sırasına kaydedilmiş ve yargılamaya bu sıra üzerinden devam edilmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf; dava dışı müteveffa … ile davacı banka arasında imzalanan bireysel kredi sözleşmesi kapsamında dava dışı müteveffaya kredi tahsis edilip edilmediği, bu kredinin geri ödemesinin yapılıp yapılmadığı, davacı bankanın müteveffadan alacaklı olup olmadığı, varsa alacak tutarının ne kadar olduğu, davacı bankanın 06/05/2020 tarihli Hayat Sigortası Poliçesinde dain mürtehin sıfatıyla yer alması karşısında ölüm tazminatının davacıya verilmesinin gerekip gerekmediği, müteveffanın beyan yükümlülüğünü ihlal edip etmediği, rizikonun teminat kapsamında olup olmadığı ile uyuşmazlığın çözümünde Mahkememizin görevli olup olmadığı hususlarından ibarettir.
Kaldırma kararına istinaden uyuşmazlığın çözümünde Mahkememizin görevli olduğu kabul edilerek uyuşmazlığın esasına yönelik delillerin toplanması ve değerlendirilmesi aşamasına geçilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığa ilişkin olarak Mahkememizce bankacı bilirkişiden alınan 17/07/2023 havale tarihli raporunda davacı banka ile müteveffa …’in arasında, 06.05.2020 tarihinde 8 sayfadan ibaret “İhtiyaç Kredisi Sözleşmesi” imzalandığı, kredi miktarının 30.000,00TL tutarlı, 36 ay vadeli, kredi geri ödemelerinin 35.701,26TL olduğu, banka tarafından tahsis edilen tüketici kredisinin, sabit faiz oranı ile yıllık akdi faiz oranın % 11,76 yıllık gecikme faiz oranın %15,28 olarak kararlaştırıldığı, aylık taksit ödeme tutarının 1.026,96TL olarak sözleşme ve ödeme planı ile çerçeve halinde kararlaştırıldığı, müteveffa …’in tüketici kredisi tahsisi esnasında 2779915 nolu 06.05.2020 başlangıç tarihi 25.04.2023 bitiş tarihli hayat poliçesi teminat olarak tanzim edildiği, poliçenin 2. yıl 21.616,79TL teminatı kapsamında ölüm belgesinde de görüleceği üzere 04.06.2021 tarihinde vefat ettiği, …’in vefatı üzerine davacı banka tarafından … A.Ş.’ye kredinin teminat kapsamında ödenmesi hususunda başvuru yapıldığı, sigorta şirketinin 29.09.2021 tarihli, 19249024/1 Sayılı cevabında yapılan değerlendirme sonucunda Grup Sigorta Sözleşmesi, Hayat Sigortası Genel-Özel Şartları ve Türk Ticaret Kanunu ilgili hükümleri gereğince; sigorta başlangıç tarihinden önce mevcut bulunan kalp hastalığından kaynaklı vefatın, grup sigorta sertifikasında da belirtildiği üzere vefat teminatı kapsamının dışında olmasından ötürü tazminat talebinin reddedildiği, bu bağlamda Banka tarafından tahsis edilen tüketici kredisinin temerrüt tarihinin sigorta başvurusunun reddedildiği 29.09.2021 tarlhi itibariyle temerrüde düştüğü, davacı bankanın, müteveffa …’in Tüketici Kredisi Yönünden 10.11.2022 dava tarihi itibariyle 19,804,99TL anapara, 621,08TL işlemiş akdi faiz, 3.421,29TL temerrüt faizi ve 202,11TL(31,057L4171,06TL) bsmv olmak üzere 24.049,47TL alacağının olduğu belirtilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 1439. Maddesine göre; (1) Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440 ıncı maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez.(2) Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder.
20/09/2023 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile müteveffa …’in Tüketici Kredisi Tahsisi sırasında yapılan Sigorta
Sözleşmesine göre 04.06.2021 vefat tarihinde sigorta poliçesi kapsamında 21.616,79 TL
sigorta teminatı bulunduğu,
10.11.2022 Dava tarihi itibariyle 19.804,99 TL Anapara, 621,08 TL İşlemiş Faiz 3.421,29 TL
(29.09.2021 ret tarihi itibarı ile oluşan) temerrüt faizi ve toplam 202,11 TL BSMV olmak üzere
24.049,47 TL borçlu bulunduğu ancak teminat limitinin 21.616,79 TL olması nedeniyle bu
tutarın sigorta şirketince ödenmesi bakiye tutarın ise sigortalı üzerinde bırakılmasının gerekeceği, …’in nefes darlığı şikâyeti ile 23/05/2021 tarihinde başvurduğu sağlık kuruşunda uygulanan
tedaviye rağmen genel durumu kötüleşerek 04/06/2021 tarihinde Covid-19 kaynaklı viral
pnömoni nedeniyle solunum yetmezliğine bağlı öldüğünün belirtildiği,
literatür verilerinde kronik hastalıkları bulunan olgularda sağlıklı kişilere göre Covıd-19
enfeksiyon hastalığının neden olduğu klinik tablonun daha ağır seyrettiği, ancak hiçbir sağlık
problemi bulunmayan kişilerde de Covid-19 kaynaklı viral pnömoni nedeniyle ölümlerin
meydana gelebileceğinin bildirildiği ve tıbbi evrak içeriğinden bahse konu olgunun Covid-19
kaynaklı viral pnömoni nedeniyle öldüğü anlaşıldığından, davaya konu müteveffanın sigorta
sağlık beyanında bildirmediği kronik hastalıkları ile ölümü arasında doğrudan bağlantının
bulunmadığı, dava konusu kredi sözleşmesi ve sigorta poliçesinin 06.05.2020 tarihinde
düzenlendiği, tıbbi rapora göre 2012 yılında kredi sözleşme tarihine kadar olan süreçte kredi
borçlusu …’in sağlıyla ilgili herhangi bir verinin bulunmadığı ve ölümüne
neden olan rahatsızlığının kredi kullanımından yaklaşık 1 yıl (2012 yılındaki saptamalardan 9 yıl
sonra) sonra ortaya çıktığı, tıbbi verilere göre, her ne kadar sigortalının 2012 yılında
kalbiyle ilgili bir rahatsızlığı saptanmışsa da 2021 yılına kadar başkaca hastane kaydı
bulunmadığının görüldüğü, bu durumda sigortalının sağlık beyanında bildirmediği rahatsızlıkları ile ölümü arasında doğrudan bağlantı
bulunmadığı, sigortalı … yönünden
TTK 1435 maddesine aykırılık olmadığı, davalı sigorta şirketinin davacı bankaya karşı sorumlu olduğu mütalaa edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; müteveffanın ölümüyle sağlık beyanında bildirmediği rahatsızlığı arasında doğrudan bağlantı bulunmadığı, müteveffanın 2012 yılından sonraki süreçte kalp rahatsızlığı ile herhangi bir sağlık kuruluşuna başvurmadığı, aradan geçen süre zarfı dikkate alındığında poliçe tanzim tarihi itibariyle bu rahatsızlığın bildirilmemesinin hayatın olağan akışına da uygun olduğu, zira süregelen bir rahatsızlığın bulunmadığı, bildirilmeyen rahatsızlık ile ölüm arasında bağlantı ve etkinin bulunmaması karşısında davalı sigorta şirketinin sigorta tazminatını ödemekle yükümlü olduğu, davacının dain mürtehin sıfatıyla sigorta tazminatının kendisine ödenmesini talep edebileceği, müteveffanın krediden kaynaklı borcunun dava tarihi itibariyle 24.049,47 TL olduğu, sigorta teminat tutarının 21.616,79 TL olduğu, borç tutarının teminat tutarından daha fazla olması karşısında teminat limiti tutarı olan 21.616,79 TL’nin tamamının tahsilinin gerektiği sonucuna varıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ ile, 21.616,79 TL’nin 29/09/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 1.476,64 TL harçtan, peşin alınan 369,17 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.107,47 TL eksik harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Arabuluculuk görüşmeleri nedeniyle suçüstü ödeneğinden karşılanan 3.120,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 449,87 TL harç gideri ve 5.391,25 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 5.841,12 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden , A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair ; davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/11/2023

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.