Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/134 E. 2023/804 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLLERİ:
DAVALI : 2-
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davalı … 16/10/2022 tarihinde adına kayıtlı … plakalı aracı ile Konya ili … Cad. … önünden trafiğe katıldığı esnada müvekkili …’in sevk ve idaresinde seyir halinde olan elektrikli motosikletin ön kısmına çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın tam kusurlu olduğunu, Konya Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma numaralı dosyasında bulunan kaza tespit tutanağında davalı …’ın tam ve asli kusurlu olduğunun ortaya konulduğunu, KTK’ nun 88. Maddesi uyarınca tarafımızca talep edilen maddi tazminattan tüm davalıların müteselsilen sorumlu olduğunu, müvekkilinin kaza nedeniyle beden gücü kaybı yaşadığından sürekli iş göremezlik tazminatına, iyileşme sürecinde kazanç kaybı bulunduğundan geçici iş göremezlik tazminatına hak kazandığını, kaza sonrası uzun süren tedavi sürecinde müvekkilinin maddi açıdan zorlandığını, iyileşme sürecinde yapılan ve zorunlu tedavisi için henüz yapılmayan masrafların davalılar tarafından karşılanmasının gerektiğini, müvekkilinin kazaya bağlı olarak tramva sonrası kişilik bozukluğuna maruz kaldığını, maddi zararların yanında üzüntüsünü bir nebze olsun hafifletmek adına manevi zararının karşılanmasının gerektiğini belirterek; ilerde artırılmak üzere şimdilik 250 TL Geçici iş göremezlik, ilerde artırılmak üzere şimdilik 250 TL Sürekli iş göremezlik, ilerde artırılmak üzere şimdilik 250 TL Bakıcı gideri, ilerde artırılmak üzere şimdilik 250 TL Tedavi giderlerinin (6100 sayılı Kanun’un 107. Maddesi uyarınca belirsiz alacak) müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsili ile müvekkile verilmesine, belirlenecek bedele davalı sürücü şahıs için kaza tarihinden; davalı sigorta şirketi yönünden sigorta limitini aşmamak üzere sigortaya başvuru tarihinden işletilecek avans faizinin de eklenmesine, ayrıca 30.000 TL manevi tazminatın, kaza tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte davalı sürücü sadece …’dan tahsiline karar verilmesine, maddi ve manevi tazminat tutarlarının tahsilinin zaman alacak olması ve karar aşamasında davalıdan tahsilatın yapılamama ihtimallerine istinaden davalıya ait … plaka sayılı araç üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılardan tahsili ile müvekkile verilmesine karar talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davacı tarafınca 2918 sayılı KTK gereği müvekkili şirkete zorunlu olan başvuru şartını yerine getirmediğinden davanın usulden reddinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla maluliyetinin kaza ile illiyet bağının kurulması ve özür olarak belirtilen maluliyetin tespiti konusunda İstanbul Adli Tıp Kurumu üçüncü ihtisas kurulundan rapor alınmasının gerektiğini, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlar gereğince kaza anında müvekkili şirkete sigortalı … plakalı araç sürücüsünün davacı tarafların maluliyetinin meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığını, sürekli sakatlık tazminatı hesaplaması güncel 2918 sayılı KTK da yer alan kural ve ilkelere göre gerçekleştirilmesinin gerektiğini, davacı taraflara sgk tarafından rücuya tabi herhangi bir ödeme veyahut gelir bağlama işleminin yapılıp yapılmadığının tespit edilmesinin gerektiğini, faiz başlangıcının ancak dava tarihi olarak kabul edilebilineceğini ve uygulanması gereken faiz türünün ise yasal faiz olabileceğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçede yazılı limitle sınırlı olduğunu, olayın ağırlaşmasında mağdurun bahse konu müterafik kusurlu davranışı, hesaplanacak tazminattan TBK 52. ve 53. maddeleri gereği; hakkaniyet indirimi yapılmasının gerektirtiğini belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özet olarak; dava konusu kazaya ilişkin olarak düzenlenen kaza tespit tutanağındaki kusur oranlarına itiraz ettiklerini, kaza mahallinde ehil bilirkişi marifeti ile tatbik edilecek keşif icrası neticesi kusur oranlarının yeniden tayinin gerektiğini, davacının kaza sonrası hiçbir şekilde alkol ölçümü yapılmadan kaza mahallinden hastaneye sevk edildiğini, davacının kaza anında şuurunun yerinde olmadığı hususunda müvekkilininin isticvabı ve oğlu …’ın beyanına gidilmesinin gerektiğini, davacının kendi ağır kusuru ile sebebiyet verdiği kaza nedeniyle talep ettiği tazminat ve diğer alacak taleplerinin reddinin gerektiğini belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tahsiline ilişkin tazminat isteminden ibarettir.
Bir motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen trafik kazasında, zarar görenlerin zararından, 6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesi uyarınca araç sürücüsü, 2918 sayılı KTK’nın 85. Maddesi uyarınca araç işleteni ve şartları varsa teşebbüs sahibi ve 2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesi uyarınca sigortacı müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Trafik kazası nedeniyle zarara uğradığını iddia eden hak sahipleri tarafından açılan tazminat davalarında ispat yükü 6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesi uyarınca zarar gören üzerinde olup, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmek zorundadır.
Yine bu tür davalarda 2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesi uyarınca, zarar görenin dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapması gerekmekte olup bu husus sonradan giderilmesi de mümkün olmayan dava şartlarındandır. Ayrıca yazılı başvurudan hemen sonra dava açılması mümkün olmayıp 15 günlük sürenin dolmasından sonra dava açılabilecektir. Sigorta kuruluşu kendisine yapılan yazılı başvuruya karşı 15 gün içinde cevap vermek ve 2918 sayılı KTK’nın 99. Maddesine göre 8 iş günü içinde de tazminatı ödemek zorundadır. Sekiz iş günü içinde sorumlu olduğu tazminatı ödemeyen sigortacı 9. gün itibariyle temerrüde düşecektir.
Hak sahipleri tarafından talep edilebilecek tazminatlar ise 2918 sayılı KTK’nın 90. Maddesi uyarınca 2918 sayılı KTK ile 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Somut olayda davacı, davaya konu trafik kazası neticesinde yaralandıklarını iddia ederek, geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri tazminatı ve tedavi gideri tazminatı ile manevi tazminat istemlerinde bulunmuştur.
Davaya konu 16/10/2022 tarihli trafik kazasının, sürücü …’in sevk ve idaresindeki tescilsiz motosiklet ile … caddesi üzerinde seyir halindeyken kaza mahalline geldiğinde aracının ön kısmıyla; seyir istikametine göre yolun sağ tarafında kendisi ile aynı istikamette park halinde bulunup sola manevrayla harekete geçen davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin sol ön yan kısımlarına çarpması sonucu meydana geldiği anlaşılmıştır.
Kaza tespit tutanağı ile kazanın oluşmasında sürücü …’ın K.T.K’nın 46/2-b maddesini ihlal ettiği, sürücü …’in kusurunun bulunmadığının belirlendiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 17/08/2023 tarihli raporu ile davalı sürücü …’ın %100(yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’in ise kusursuz olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce, 17/08/2023 tarihli adli tıp raporundaki tespitlerin dosya kapsamına ve kazanın oluş şekline uygun olması nedeniyle, davaya konu trafik kazasının oluşmasında … plakalı araç sürücüsü …’ın tam kusurlu olduğu, tescilsiz motosiklet sürücüsü …’in ise herhangi bir kusurunun bulunmadığı kabul edilmiştir.
Bu aşamada öncelikle zarar görenlerin davaya konu trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremez hale gelip gelmediğinin tespiti için hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiği belirlenmelidir. Maluliyetin tespiti yönünden hangi yönetmeliğin uygulanacağına ilişkin KTK’da ve TBK’da açık hüküm bulunmadığından bu boşluğun içtihatlarla doldurulması gerekmektedir.
Konya BAM . Hukuk Dairesi’nin süregelen uygulamasına göre; 2918 sayılı KTK’nın 90. ve 92. maddeleri ile genel şartlara yapılan atfın 09/10/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı kararı ile iptaline karar verilmesi nedeniyle genel şartların ve Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği ile Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanma kabiliyetinin kalmadığı gerekçesiyle, haksız fiil tarihi 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin uygulanması gerekir. (Konya BAM . HD.’nin 08/02/2023 tarihli, … E … K sayılı kararı)
AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı iptal kararı karşısında genel şartların uygulanma kabiliyetinin kalmadığı açık ise de, iptal kararı Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği ile Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasına engel değildir. Her ne kadar 01/06/2015 tarihli Genel Şartlar’da bu yönetmeliklere atıf yapılmakta ise de bu yönetmelikler genel şartlardan bağımsız olup, genel şartlara yapılan atfın hatta doğrudan genel şartların yürürlükten kaldırılması bu yönetmeliklerin uygulanmasına engel değildir. Zira bu yönetmeliklerin dayanağı 01.06.2015 tarihli genel şartlar olmayıp, Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği’nin 3. Maddesinde, Erişkinler … Yönetmeliği’nin de yine 3. Maddesinde belirtildiği üzere bu yönetmeliklerin dayanağı kanundur. Dolayısıyla bu yönetmelikler ya da yönetmeliğe dayanak teşkil eden kanunlar yürürlükten kalkmadığı sürece bu yönetmeliklerin uygulanmasına engel bir durum bulunmamaktadır.
Bunun yanında her ne kadar Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihli genel şartların yürürlüğe girmesi ile birlikte uygulanmaya başlanmış ise de; bu yönetmeliğin 30.03.2013 tarihinde yürürlüğe girdiği, yürürlüğe girdiği tarihten 01.06.2015 tarihine kadarki süreçte de uygulanmasına engel bir halin olmadığı, ancak yargı kararları ile bu süreçte Çalışma Gücü … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasının tercih edildiği, tercihin bu yönde kullanılmasına bir engel olmadığı gibi aksi yönde kullanılmasına da bir engel olmadığı, ancak 2918 sayılı KTK’daki atıf nedeniyle 01.06.2015 tarihli genel şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte bu tarihten itibaren Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasının bir zorunluluk olduğu, AYM iptal kararının sadece bu zorunluluğu ortadan kaldırdığı, dolayısıyla yargı organlarının takdir hakkını kullanarak yürürlükte olan yönetmeliklerden herhangi birisini tercih etmesinin mümkün olduğu, Yargıtayca bu takdir hakkı kapsamında hangi tarihler arasında hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiğine yönelik oluşturulan uygulamanın yerleşik hale geldiği, Yargıtay ve diğer BAM uygulamalarının aksine Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği ile Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı yönündeki kabule açık yasal bir engel yoksa da TMK’nın 4. maddesi uyarınca kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkimin, hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği, hakimin takdir hakkını kullanırken keyfi uygulamalardan kaçınmasının gerektiği, yerleşik ve genel kabul gören uygulamaların aksine hareket edilmesinin adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil edeceği ve yargıya güveni ortadan kaldıracağı, Yargıtay uygulamasının da herhangi bir yasa hükmüne aykırılık teşkil etmemesi karşısında KONYA BAM . HD’NİN ANILAN GÖRÜŞÜNE İŞTİRAK EDİLMEMİŞTİR.
Kısaca üzerinde durulmasının faydalı olacağı düşünülen bir diğer husus ise, 14/02/2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 29/12/2022 gün ve … E. … K sayılı kararı iptal kararıdır. 7237 sayılı yasanın 18. maddesiyle 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklik ile, 09/06/2021 tarihinden sonra meydana gelen trafik kazaları yönünden maluliyetin tespitinde Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanması yasal zorunluluk haline gelmiştir. Ancak, anılan değişikliğin AYM tarafından iptaline karar verilmesi karşısında bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararının Erişkinler … Yönetmeliği’nin uygulanmasına engel bir yönü yoktur.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin yerleşik hale gelen uygulamasına göre; maluliyet belirlemesinin, kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.(Emsal ilam:Yargıtay . Hukuk Dairesi … E … K)
Davaya konu trafik kazası 16/10/2022 tarihinde meydana gelmiş olup, davacının kalıcı sakatlığının bulunup bulunmadığının Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerekir.
Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan NEÜ Meram Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından tanzim edilen 21/06/2023 tarihli maluliyet raporu ile davacının yaralanmasının Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre %12 oranında kalıcı sakatlığının bulunduğu, geçici iş göremezlik süresinin 4 ay olduğu, davacının iyileşme sürecinde 2 ay süre ile başkasının yardımına muhtaç olduğu ve tedavi gideri zararının 8.000 TL olduğu belirlenmiştir.
Tazminat hesabının ne şekilde yapılacağı konusunda 2918 sayılı KTK’da ve 6098 sayılı TBK’da açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu kapsamda hesaplamanın yargı kararları ile yerleşik hale gelen uygulamalara göre yapılması gerekir. Hesaplamalarda prograsif rant yönteminin uygulanması konusunda herhangi bir görüş farklılığı yoksa da bakiye yaşam süresinin tespitinde hangi yaşam tablosunun esas alınacağı konusunda Konya BAM . HD. nin uygulamaları ile Yargıtay uygulamaları farklılık arz etmektedir.
Konya BAM . HD.’nin yerleşik hale gelen uygulamalarına göre, 2918 sayılı KTK ile genel şartlara yapılan atfın, AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı kararı ile iptaline karar verilmesi nedeniyle bakiye yaşam süresinin PMF 1931 yaşam tablosuna göre belirlenmesi gerekir. (Konya BAM . HD.’nin 17/02/2023 gün ve … E … K)
TRH 2010 yaşam tablosunun, genel şartların yürürlüğe girmesiyle uygulanmaya başlandığı, önceki dönemde PMF 1931 yaşam tablosunun uygulandığı bilinen bir gerçektir. Genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki dönemde, her ne kadar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay Dairelerinin uygulamalarına istinaden PMF 1931 yaşam tablosu esas alınmaktaysa da TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınmasına da engel yasal bir düzenleme bulunmamaktaydı. Genel şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte, KTK’da genel şartlara yapılan atıflar nedeniyle, hesaplamalarda TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınması yasal bir zorunluluk haline gelmiş, devam eden süreçte ise AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı iptal kararı ile bu zorunluluk ortadan kalkmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, iptal kararı ile sadece bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararı TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanmasını imkansız hale getirmemiştir. Gelinen aşamada, mahkemeler takdir yetkisi kapsamında gerek PMF 1931 yaşam tablosunu, gerekse TRH 2010 tablosunu esas alabilecektir. Ancak takdir hakkının, 4721 sayılı TMK’nın 4. maddesi uyarınca hakkaniyete uygun olarak kullanılması gerekir. Bu takdir hakkı kapsamında, genel kabul gören yaşam tablosunun esas alınması hakkaniyete daha uygun olacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 02/12/2021 tarihli, … E, … K sayılı ilamı ve 21/12/2021 tarihli, … E., … K sayılı ilamı ile bakiye yaşam süresinin tespitinde ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınması gerektiğine işaret etmiştir. Yine, Yargıtay Daireleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin uygulamaları da bu yönde olmuştur. Bu nedenle, TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınmasının hakkaniyete daha uygun olacağı kabul edildiğinden, Konya BAM . HD.’nin PMF 1931 yaşam tablosunun dikkate alınmasına yönelik görüşüne iştirak edilmemiştir.
Kısaca üzerinde durulmasının faydalı olacağı düşünülen bir diğer husus ise, 14/02/2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 29/12/2022 gün ve … E. … K sayılı kararı iptal kararıdır. 7237 sayılı yasanın 18. maddesiyle 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklik ile, 09/06/2021 tarihinden sonra meydana gelen trafik kazaları yönünden bakiye yaşam süresinin tespitinde TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanması yasal zorunluluk haline gelmiştir. Ancak, anılan değişikliğin AYM tarafından iptaline karar verilmesi karşısında bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararının TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanmasına engel bir yönü yoktur.
03/10/2023 tarihli hesap raporu ile davacının geçici iş göremezlik zararının 26.511,08 TL, sürekli iş göremezlik zararının 212.571,99 TL ve bakıcı gideri zararının 12.942,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 52. Maddesine göre; Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. Anılan yasal düzenlemede de belirtildiği üzere zarar görenin zararın oluşmasında ya da zararın artmasında bir ihmali varsa bu hususun tazminatın belirlenmesinde dikkate alınması gerekir. Bir başka deyişle zararın oluşumunda zarar görenin de müterafik kusurunun bulunması halinde tazminattan indirim yapılması gerekmektedir. Müterafik kusurun dikkate alınması için bu yönde yapılan bir savunmaya gerek olmayıp Mahkemece müterafik kusurun resen dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim bu husus Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamında da vurgulanmıştır. Ayrıca müterafik kusur indirimi nedeniyle kısmen reddedilen tutar üzerinden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmeyeceği noktasında da duraksama bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacının kaza esnasında kaskının takılı olup olmadığı konusunda kaza tespit tutanağında bir belirleme bulunmamaktadır. Yine ceza dosyası içeriğinde de bu yönde herhangi bir tespit bulunmamaktadır. Bu nedenle, hesaplanan tutardan müterafik kusur indirimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Davacı vekili 16.11.2023 tarihli talep artırım dilekçesi ile geçici iş göremezlik tazminatı istemini 26.511,08 TL’ye, sürekli iş göremezlik tazminatı istemini 212.571,99 TL’ye ve bakıcı gideri tazminatı istemini 12.942,00 TL’ye yükseltmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazasının oluşmasında … plakalı araç sürücüsü …’ın tam kusurlu olduğu, tescilsiz motosiklet sürücüsü …’in ise herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davacının yaralanmasının %12 oranında kalıcı sakatlık niteliğinde olduğu, davacının geçici iş göremezlik süresinin 4 ay olduğu ve bu sürenin 2 aylık kısmında başkasının yardımına muhtaç olduğu, davacının tedavi gideri zararının ise 8.000,00 TL olduğu, davacının bu yaralanmasından kaynaklı sürekli iş göremezlik zararının 212.571,99 TL, geçici iş göremezlik zararının 26.511,08 TL, bakıcı gideri zararının ise 12.942,00 TL olduğu, davalıların bu zararlardan müteselsilen sorumlu oldukları, her ne kadar davacının tedavi gideri zararı 8.000 TL ise de davacının talebinin 250 TL olması karşısında sadece bu tutara hükmedilebileceği sonucuna varıldığından davacının maddi tazminat davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
TBK’nın 56. Maddesine göre; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerekir( HGK 23/06/2004, … -… )
Somut olayda, tarafların sosyal ekonomik durumları, kusur durumları, davacının yaralanmasının derecesi, paranın alım gücü, manevi tazminatın tatmin ve caydırıcılık fonksiyonu dikkate alınarak davacının manevi tazminat davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVACININ MADDİ TAZMİNAT DAVASININ KABULÜ ile, 212.571,99 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 26.511,08 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 12.942,00 TL bakıcı gideri tazminatı ve 250,00 TL tedavi gideri tazminatı olmak üzere toplam 252.275,07 TL tazminatın, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 13/01/2023 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … yönünden ise 16/10/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-DAVACININ MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ KABULÜ ile, 30.000,00 TL manevi tazminatın 16/10/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilemsine,
3-Alınması gereken 19.282,21 TL harçtan, peşin ve ıslahla birlikte alınan 1.389,41 TL harcın mahsubu ile bakiye 17.892,80 TL eksik harcın (davalı … Sigorta A.Ş. ‘nin sorumluluğunun 15.991,16 TL ile sınırlı olması kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 3.120,00 TL. yargılama giderinin davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
5-Davacı tarafından yapılan 1.865,71 TL harç gideri, 2.314,00 TL Meram Tıp Fakültesi Hastanesi rapor bedeli ve 4.030,30 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 8.210,01 TL yargılama giderinin (davalı … Sigorta A.Ş. ‘nin sorumluluğunun 7.337,45 TL ile sınırlı olması kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Maddi tazminat davası yönüyle, kendini vekille temsil eden davacı için, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 39.841,26 TL vekalet ücretinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya erilmesine,
7-Manevi tazminat davası yönüyle, kendini vekille temsil eden davacı için, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan teminatın, üzerinde herhangi bir tedbir ve/veya haciz bulunmaması kaydıyla talep halinde iadesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/11/2023

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.