Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/108 E. 2023/535 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davalı borçlu ile müvekkili arasında ticari ilişkiden kaynaklı davalı borçlunun müvekkilinden satın almış olduğu ürünlerin ücretlerini ödemediğini, bunun üzerine de 1.602,77 TL alacak nedeniyle davalı hakkında Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı dosyası üzerinden icra takibine başlandığını, ancak davalının 26/10/2022 tarihinde haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ettiğini, taraflar arasındaki cari hesap raporuna göre müvekkilinin davalı borçludan alacağı olduğunun sabit olduğunu, taraflara ait ticari defterler incelendiğinde de müvekkilinin alacaklı olduğu açıkça görüneceğini belirterek; davalı borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen avans faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; Her ne kadar davacı yanca cari hesaptan kaynaklanan alacak sebebi ile müvekkili aleyhinde icra takibine girişilmişse de, müvekkilininin davacı yan ile arasında TTK m.89 v.d. hükümlerine göre cari hesap ilişkisi bulunmadığı gibi, cari hesap alacağından veya başka bir borçtan kaynaklanan herhangi bir borcu da bulunmadığını, ticari defter kayıtlarında sabit olduğu üzere davacı tarafın 120 numaralı alıcılar hesabında 6.399,75-TL müvekkiline borçlu olup, 320 numaralı satıcılar hesabında bulunan 1.602,77-TL alacağının B.K. m.139 v.d. hükümleri gereğince takas/mahsup/virman edilmesi neticesinde müvekkili şirkete borcu 4.796,98-TL olarak hesaplandığını ve ilgili hesaba usulüne uygun olarak kayıt edildiğini belirterek; H.M.K. m.166 gereğince Konya .Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyanın huzurdaki dava dosyası ile tevhidine, haksız ve dayanaksız davanın reddine, alacağın %20’sinden az olmamak üzere aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali isteminden ibarettir.
Davaya konu Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibinin 1.602,77 TL asıl alacak üzerinden başlatıldığı, takip dayanağının cari hesap alacağı olarak gösterildiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, itirazın asıl alacak üzerinden iptali için de eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilaf; taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, bu ticari ilişkinin açık hesap şeklinde yürütülüp yürütülmediği, açık hesap nedeniyle davacının alacaklı olup olmadığı ile varsa alacak tutarının takip tarihi itibariyle ne kadar olduğu hususlarından ibarettir.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre itirazın iptali davasında; i) İlamsız takip yapılmış olması, ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi, iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir. Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.09.2019 tarihli ve … E., … K.; 25.11.2020 tarihli ve … E., … K. sayılı ilamları)
Dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; davanın kabulü hâlinde takibin devamı hükmünü de içerecektir. Bu kapsamda itirazın iptali davası; icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. (Yargıtay HGK’nın 22/11/2022 gün ve … E … K sayılı ilamı)
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nin 87.) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukukî sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nin cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır. Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’nin cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … E … K sayılı ilamı)
Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde tanzim edilen 12/06/2023 tarihli bilirkişi raporu ile taraf ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalının ticari defter ve kayıtlarında davalının davacıdan 4.796,98 TL alacaklı olduğu, davacı tarafın defterlerine göre ise taraflar arasında alacak/borç bakiyesinin kalmadığı tespit edilmiştir.
Davacı, açıkça yemin deliline dayandığından kendisine yemin delili hatırlatılmış, davacının yemin teklifi uyarınca isticvabına karar verilen davalı şirket temsilcileri borçlu olmadıklarına dair yemin etmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki ticari ilişkin açık hesap şeklinde yürütüldüğü, davacının açık hesap nedeniyle alacaklı olduğu yönündeki iddiasının ispatına ilişkin yazılı bir delil ibraz edilmediği, yine alacak iddiasının defter kayıtları ile ispat edilemediği, bunun yanında davacının alacak iddiasını yemin delili ile de ispatlayamadığı sonucuna varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının feri nitelikteki tazminat istemi yönünden yapılan değerlendirmede, davacı takibe itirazın haksız olduğu yönündeki iddiasını usulünce ispatlayamadığından davacının tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davalı da tazminat isteminde bulunmuş ise de, tek başına alacağın varlığının ispatlanamaması takibin kötüniyetli olduğunun kabulü için yeterli olmadığından ve davalı tarafça takibin kötüniyetli olduğu savunması usulünce ispatlanamadığından, davalının tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Tarafların tazminat istemlerinin ayrı ayrı REDDİNE,
3-Alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 3.120 TL. yargılama giderinin, davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
5-Davacı tarafından yapılan harç ve yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davalı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T’ne tayin ve taktir olunan 1.602,77 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/09/2023

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.