Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/92 E. 2023/258 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH:

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; … plakalı aracın müvekkili davacı adına kayıtlı olduğunu, bu aracın 14.08.2020 tarihinden itibaren geçerli olmak kaydı ile bir yıl süreliğine … poliçe numarası ile davalı şirket tarafından kasko sigortası ile sigortalandığı, kasko sigortası yapılan … plakalı aracın 18.06.2021 tarihinde sürücü … sevk ve idaresinde iken, … Caddesi üzerinde kazaya karıştığını, kaza sonrası 112 acil servisi ile araç sürücüsü …’ın Özel Konya … Hastanesine götürüldüğü, sürücüden alkol testi için alınan kan örneğinde, etanol değeri 0,24 promil olduğunun tespit edildiğini, sürücü …’ın yapmış olduğu kaza nedeniyle … plakalı araçtaki hasar bedelinin ödenmesi için davalı sigorta şirketine başvuru yapılmış ancak davalı şirketin, sürücü …’ın alkollü olmasına dayanarak ödeme yapmaktan kaçındığını, Özel Konya … Hastanesince yapılan alkol testinin hatalı olduğunu, hemoliz değerinin “+++” olarak çıktığını, bu değerin yalancı pozitiflik oluşturduğunu, sürücünün alkollü olmadığı iddiası ile davacı tarafından Konya . Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş Esas sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırıldığını, mahkemece alkol testi yapılan kan örneği Özel Konya … Hastanesinden alınarak Ankara Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na gönderildiğini, Ankara Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 20.09.2021 Tarihli … Sayılı Raporda davacının kan Örneğinde” alkol bulunmadığı tespit edildiğini, sigortalanan araç sürücüsü …’ın aday sürücü olması nedeniyle Konya Trafik Il Müdürlüğünce sürücü belgesi iptal edilerek, iade alındığını, Konya Trafik İl Müdürlüğünce iptal edilen sürücü belgesinin sürücüye iadesi için Konya . Sulh Ceza Hakimliğinin … D.Is Esas sayılı dosyası ile itiraz yoluna başvurulduğunu, Mahkemece itirazın kabulüne karar verildiği ve karar kesinleştiğini, mahkeme kararına istinaden sürücünün sürücü belgesini iade aldığını, Konya . Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş Esas sayılı dosyasından alınan ATK raporu ile davalı sigorta şirketine yeniden başvuru yapıldığını, ancak davalı şirket daha önce sonuçlandırıldığını beyan ederek, kasko bedelini ödemekten imtina ettiğini, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 100 TL maddi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 28/02/2022 tarihli tavzih dilekçesi ile ; dava konusu alacak kalemleri olarak Aracın Hasar Bedeli :350 TL, Çekici Bedeli :50 TL, Yediemin Deposu Ücreti :150 TL, Tedavi Masrafları :50 TL, Aracın Kullanamaması Nedeniyle Uğradığı Kazanç Kaybı :50 TL, Değer Kaybı :150 TL, Pert Sebebiyle Sovtaj Bedeli :100 TL, Hukuksal Koruma Teminatı:100 TL olarak beyan etmiştir.
Davacı vekili 02/03/2023 havale tarihli ıslah dilekçesi ile, Aracın Hasar Bedeli :200.000,00 TL, Çekici Bedeli :350,00 TL, Aracın Kullanamaması Nedeniyle Uğradığı Kazanç Kaybı: 5.000,00 TL, Hukuksal Koruma Teminatı:5.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; 18.06.2021 tarihinde müvekkili şirkete kasko sigortalı olan … plaka sayılı aracın maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasına karıştığını, kaza sonrasında sigortalı aracı sürücüsü olan …’ın yaralandığını, hastanede yaralı olarak gelen sürücü …’dan kan örneği alındığını ve yapılan laboratuvar incelemesi sonucunda da, sürücü …’ın 0.24 promil alkollü olduğunun belirtildiğini, Kara Taşıtları kasko Sigortası: Genel Şartlarının 5.5. Maddesi; aracın cinsine bakılmaksızın 0,20 promil üzerinde alkol kullanıldığının tespit edilmesi üzerine sürücü belgesitaday sürücü olması) trafik görevlilerince iptal olur…” hükmü gereğince sürücünün sürücü belgesinin iptal edilmiş olduğunu, gerek hastane tahlil sonuçları gerekse ehliyetin iptali, ehliyetsiz olması sebebiyle müvekkili şirket tarafından sigorta poliçe şartlarına aykırı davranılması nedeniyle ödemenin yapılmadığını, kaza tarihinden 2 ay sonra, sürücü …’ın kanında alkol olmadığını, hastane tarafından yapılan tespitin yanlış olduğu sebebiyle itiraz edilmiş olduğunu, itiraz üzerine ATK tarafindan yapılan inceleme sonucunda sürücü kanında alkol olmadığının tespit edildiğini, bu hususun çelişkili olduğunu, alkol durumuna itiraz dilekçesinde; kan numunesi alınırken kan alma esnasında dezenfektan kullandığı bu sebeple kan incelemesinde alkol tespiti çıktığını, dezenfektan kullanılmamış olsaydı herhangi bir alkol çıkmayacağının belirtilmiş olduğunu, itiraz mercii tarafından ATK’ya gönderilen kan kaza sonrasında alınan kan ile aynı kan ise yine aynı sonucun çıkmasının gerektiğini, buradaki çelişkinin ise ya kaza sonrası sürücünün sevk edildiği Konya … Hastanesi laboratuarındaki incelemesi yapan cihaz arızalı olması, ya da ATK ya gönderilen kan farklı bir kan olması olduğunu, ATK tarafindan sunulan rapor içeriğinde kan grubu dahi belirtilmemiş olmasının, farklı bir kandaki alkol durumunun incelendiği yönünde kanaat oluşturduğunu, sigortalı aracın sürücüsünün hastaneden taburcu edildikten sonra aynı gün içerisinde hastanede kendisine uygulanan tedavi ve tahlil sonuçların epikriz raporu içeriğinden veya araç malikinin sigorta şirketine yaptığı müracaat sonucunda müracaatının kabul edilmemesi sonucu öğrenmiş olduğunu, mevcut müracaatın reddedilme gerekçesine rağmen alkol incelemesinin kaza tarihinden 2 ay sonra tekrar istenmesinin ayrı bir çelişki olduğunu, müvekkili şirketin 18.06.2021 tarihli kaza sebebiyle araçta meydana gelen hasar bedelinin ödenmesi yönündeki davacı tarafın müracaatını, müracaat esnasında davacı tarafından sunulan belgeler ve bu belgelerin içeriğine göre mevzuat hükümleri gereği kabul etmediği belirtilerek; davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tazminat isteminden ibarettir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, davaya konu trafik kazasının oluşmasında kimlerin hangi oranda kusurlu oldukları, kaza esnasında dava dışı araç sürücüsünün alkollü olup olmadığı, alkollü ise kazanın salt alkollü araç kullanmaktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, rizikonun teminat kapsamında olup olmadığı, kaza neticesinde davacıya ait araçta oluşan hasar tutarının ne kadar olduğu, teminat kapsamında olan zarar kalemlerinin nelerden ibaret olduğu, davacının bu kaza nedeniyle oluşan toplam zararının ne kadar olduğu, bu zarardan davalının sorumlu olup olmadığı ile varsa sorumlu olduğu tutarın ne kadar olduğu hususlarından ibarettir.
Davaya konu 18/06/2021 tarihli trafik kazasının sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın … Caddesi istikametinden Hatıp Caddesini takiben seyredip olay yerine yaklaştığı esnada sürücüsünün dikkatsiz ve tedbirsiz davranarak sevk ve idare hatası yapması neticesi direksiyon hâkimiyetini kaybettiği, kendi yol bölümünden istikametine göre sola manevra yaparak orta refüjü atladığı ve karşı yönden gelen araçların yol bölümüne geçtiği, aracının sol ön köşe kısımlarıyla, karşı istikametten kendi yol bölümünde seyreden sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın sol ön köşe kısımlarına çarpması neticesinde meydana geldiği anlaşılmıştır.
Davalı kazaya karışan … plakalı aracın KASKO sigortacısı, davacı ise sigortalıdır. Davacı, kaza neticesinde oluşan zararının KASKO poliçesi kapsamında giderilmesini talep etmiş, davalı ise araç sürücüsünün alkollü olması ve sürücü belgesinin zararın teminat kapsamında olmadığını savunmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … E … K sayılı ilamı; ”2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) kazanın meydana geldiği ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 48. maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olan kişilerin davranışlarında değişme olmakta, fizyolojik ve metabolik reaksiyonlarda bozukluk meydana gelmekte, sinir sistemi üzerindeki etkisiyle psikolojik anormallikler ortaya çıkmaktadır. Yine sarhoş olan kişinin duygu, düşünce, idrak (algılama) yetenekleri değişmekte, koordinasyon ve motor fonksiyonlarında bozukluklar görülmektedir. Alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığının insanın ruh ve beden sağlığı üzerinde yaptığı tahribat tıp biliminin araştırma konusuna girmekle birlikte, alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen kişinin araç kullanması 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 179. maddesinin 3. fıkrasında uyan somut tehlike suçunu oluşturmaktadır. Somut tehlikenin varlığı için, kişinin salt alkollü veya uyuşturucu maddenin etkisinde olması yeterli değildir. Salt alkollü olmak sadece soyut tehlike oluşturan 2918 sayılı KTK’nın 48. maddesine uyan kabahati oluşturacaktır (… … .: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Yorumu, Ankara, 2007, s: 1360 vd). Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin (kazanın meydana geldiği ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan) “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, konu ile ilgili olan “b-2” bendinde “Alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı” kenar başlığı altında; Alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promilin üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır. Ayrıca poliçenin yürürlükte olduğu tarihte geçerli olan Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.5. maddesinde “Teminat dışı kalan zararlar” kenar başlığı altında; taşıtın Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların, kasko poliçe teminatı dışında olduğu açıklanmıştır. Bununla birlikte; Kasko Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının A.5.5. maddesinin dayanağını teşkil eden Karayolları Trafik Kanunu’nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin ikinci fıkrasındaki yönetmelik düzenlemesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 97. maddesinde yukarıda anılan yasa hükmün tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate alınmadan salt (mücerret) 0.50 promil üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin, yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir. O hâlde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibarıyla sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması, tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının kanıt yükü 6762 sayılı TTK’nın 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisi ile meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine, aksi hâlde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir (Bkz. YHGK. 23.10.2002 tarihli ve … , 19.4.2000 tarihli ve … , 15.4.1998 tarihli ve … -… , 15.4.1998 tarihli ve … , 07.04.2004 tarihli ve … , 14.12.2005 tarihli ve … , 16.03.2016 tarihli ve … E., … K. sayılı kararları)….” şeklindedir.
Somut olayda, zararın varlığını ve tutarını ispat etme yükü davacı üzerinde, rizikonun teminat kapsamında olmadığını ispat etme yükü ise davalı üzerindedir.
Her ne kadar davalı, araç sürücüsünün sürücü belgesinin bulunmadığını savunmuş ise de; sürücünün kaza esnasında sürücü belgesinin mevcut olduğu, kazadan sonra alkollü araç kullanma nedeniyle sürücü belgesinin iptal edildiği, itiraz üzerine Konya . Sulh Ceza Hakimliği’nin 15/12/2021 gün ve … D.İş sayılı kararı ile iptal kararının kaldırıldığı ve sürücü belgesinin iade edildiği, karara Konya İl Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan itirazın da Konya . Sulh Ceza Hakimliği’nin 11/01/2022 gün ve … D.İş sayılı kararı ile reddedildiği, sürücü hakkında alkollü araç kullanma nedeniyle sürücü belgesinin iptaline yönelik idari yaptırım kararının iptaline yönelik kararın 11/01/2022 tarihi itibariyle kesinleştiği, dolayısıyla davalının araç sürücüsünün sürücü belgesinin bulunmaması nedeniyle rizikonun teminat kapsamında olmadığına yönelik savunmasının yerinde olmadığı kabul edilmiştir.
Davalı aynı zamanda araç sürücüsünün alkollü olması nedeniyle de rizikonun teminat kapsamında olmadığını savunmuştur. Davacının kazadan sonra Konya … Hastanesi’ne giriş yaptığı, 18/06/2021 tarihinde alınan kan numunesinde yapılan tetkiklerde kanında 0,24 promil alkol tespit edildiği, sürücünün Konya . Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyasında 18/06/2021 tarihinde alınan kan numunesi üzerinde adli Tıp tarafından inceleme yapılmasını talep ettiği, tespit talebinin kabulüne karar verildiği, tanzim edilen 20/09/2021 tarihli ATK raporu ile sürücünün kanında alkol bulunmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla sürücünün kaza esnasında alkollü olup olmadığı net bir şekilde ortaya konulamamıştır.
Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 29/11/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile; kan alkol konsantrasyonuna bağlı merkezi sinir sisteminde bir takım etkilenmeler meydana geldiği, 10-50 mg/dl (0,1-0,50 promil) etanol değerlerinde düşüncede açıklık, kendine güven, atılganlık, konuşkanlık, iyimserlik gibi bulgular görüldüğü, 51-100 mg/dl (0,51-1 promil) değerlerinde ise serebellar ve motor hareketlerde hafif bozulma, yüksek komplike iradeli fonksiyonlarda bozulma, fazla konuşma, gülme, hafif duygusallaşma gibi nörolojik belirtiler saptandığı, nörolojik etkilenmenin refleks, algı ve yüksek komlike iradeli fonksiyonlarda bozulmanın 50 mg/dl den yüksek kan etanol değerlerinde başladığı tıbben bilindiği, ayrıca alkolün vücuda alındıktan ve içim bittikten yaklaşık 1 saat sonra metabolize olarak yavaş yavaş (saatte 15-20 mg/dl) metabolize olup kandan temizlendiği, kaza saatinin 13:23 olduğu, numune alım saatinin 14:05 olduğu ve kan alkol düzeyinin 24,2 olarak ölçüldüğü dikkate alındığında numune alım saati ile kazanın oluş saati arasında yaklaşık 42 dakikalık zamanın geçmiş olduğu, geriye dönük alkol hesaplaması yapıldığında kaza anında beklenen kan alkol düzeyinin 34,2-37,2 (24,2+10-24,2+13) mg/dl beklendiği, bu değerdeki alkol miktarının şahsın güvenli sürüş yeteneğini etkileyecek düzeyde olmadığı, Özel Konya … Hastanesine ait tıbbi laboratuvar tetkik sonuç raporunda kan örneğinde yapılan etanol testinde 24,2 mg/dl (0,24 promil) etanol tespit edildiği, laboratuvar analizinde kanın +++ (3 pozitif) hemolizli olduğu birlikte değerlendirildiğinde; kullanılan laboratuvar yöntemleri, kan alınması sırasında alkollü dezenfektan maddelerin kullanılması ya da kanın hemolize olması gibi durumlarda kan düşük düzeyde yalancı pozitiflik denilen kişi alkol almasa dahi kanında düşük miktarlarda alkol tespit edilmesinin tıbben mümkün olduğu, kişide tespit edilen değerlerde kan alkol değerinin (24,2 mg/dl) yalancı pozitiflikle uyumlu olduğu tespit edilmiştir.
Somut olayda, davalı tarafça sigortalı araç sürücünün kaza esnasında alkollü olduğu savunmasının usulünce ispatlanamadığı, sürücünün alkollü olduğu kabul edilse dahi kandaki alkol düzeyinin güvenli sürüş yeteneğini etkileyecek nitelikte olmadığı kabul edildiğinden davalının rizikonun teminat kapsamında olmadığına yönelik savunmasına itibar edilmemiştir.
Davacı vekili, 28/02/2022 tarihli tavzih dilekçesi ile; talep edilen 1.000,00 TL tutarındaki tazminat isteminin 350 TL’lik kısmının araç hasar bedeline, 50 TL’lik kısmının çekici bedeline, 150 TL’lik kısmının yediemin depo ücretine, 50 TL’lik kısmının tedavi masraflarına, 50 TL’lik kısmının kazanç kaybına, 150 TL’lik kısmının değer kaybına, 100 TL’lik kısmının sovtaj bedeline ve 100 TL’lik kısmının ise hukuksal koruma teminatına ilişkin olduğunu belirtmiştir.
Rizikonun teminat kapsamında olması tek başına sigorta tazminatının ödenmesini gerektirmez. Bu kapsamda davacının uğradığı zararını ve zararın tutarını ispatlaması gerekir. Davacı tedavi gideri tazminatı isteminde bulunmuş ise de, davacının şirket olması karşısında bu yönde bir masraf yapması, sürücünün yaptığı masrafların ise davalı sigorta şirketinden tahsili mümkün değildir. Dolayısıyla davacının tedavi gideri tazminatı isteminin reddi gerekmiştir. Yine, poliçede yediemin depo ücretinin teminat kapsamında olduğuna dair bir kloz bulunmadığından davacının yediemin depo ücretinin tahsili istemi yerine görülmemiştir. Bunun yanında hukuksal koruma teminatı kapsamında da tazminat isteminde bulunulmuş ise de poliçenin 8. sayfasında bu teminatın sürücü için koruma sağladığı açık olduğundan davacının bu kloz kapsamında tazminat isteminde bulunması mümkün görülmemiş ve bu zarar kaleminin tahsiline ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 02/10/2022 tarihli bilirkişi raporu ve 29/01/2023 tarihli bilirkişi raporu ile, davacının araç hasarından kaynaklı zararının 200.000,00 TL, çekici masrafından doğan zararının 400,00 TL ve kazanç kaybından doğan zararının ise 18.000,00 TL olduğu, kazanç kaybı yönünden poliçe limitinin 5.000,00 TL olduğu, aracın pert olarak değerlendirilmesi gerektiğinden araçta herhangi bir değer kaybı oluşmayacağı, yine pert değerlendirmesi nedeniyle sovtaj bedeli talep edilmesinin de mümkün olmadığı tespit edilmiştir.
Bu kapsamda, aracın pert olarak değerlendirilmesi gerektiğinden davacının sovtaj bedeli ile değer kaybı isteminde bulunamayacağı sonucuna varıldığından davacının bu zarar kalemleri yönünden tahsil isteminin reddine karar verilmiştir.
Dolayısıyla davacının davaya konu trafik kazası nedeniyle davalıdan talep edebileceği tazminat tutarının, 200.000,00 TL hasar tazminatı, 400,00 TL çekici gideri tazminatı ve 5.000,00 TL kazanç kaybı tazminatı olmak üzere toplam 205.400,00 TL olduğu sonucuna varılmış ve davanın bu tutar üzerinden kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 200.000,00 TL hasar tazminatı, 400,00 TL çekici masrafı tazminatı ve 5.000,00 TL kazanç kaybı tazminatı olmak üzere toplam 205.400,00 TL tazminatın dava tarihi olan 07/02/2022 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gereken 14.030,87 TL karar ve ilam harcından, peşin ve ıslahla birlikte alınan 3.664,41 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.366,46 TL eksik harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320,00 TL. yargılama giderinin 34,12 TL ‘lik kısmının davacıdan, 1.285,88 TL’lik kısmının ise davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
4-Davacı tarafından yapılan 3.664,41 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan 652,60 TL harç gideri ve 4.929,00 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 5.581,60 TL yargılama giderinden kabul ret oranına göre hesaplanan 5.437,33 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinden kabul ret oranına göre hesaplanan 1,29 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T.’ne göre tayin ve taktir olunan 31.756,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T.’ne göre tayin ve taktir olunan 5.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
9-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/04/2023

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.