Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO:
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLLERİ:
DAVALI :
VEKİLLERİ:
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; müvekkili davacının 05/07/2018 tarihinde, …/Konya Karabulut – … Mah. Yolu, … Kavşağı, … Arıtma Tesisi Mevkiinde eşi … yönetimindeki, davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan (… nolu zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesi) … plaka sayılı aracı ile tek taraflı yaralanmalı trafik kazasının meydana geldiğini, müvekkilinin bu kaza sebebiyle ciddi bir şekilde yaralandığını ve çeşitli hastanelerde bir dizi tedavi ve ameliyat geçirdiğini, davalı şirkete yapılan başvuru sonucunda bu kazaya ilişkin olarak davalı şirket tarafından 80,691,00-TL’lik kısmi ödeme yapıldığını, ancak müvekkilinin geçici ve kalıcı iş göremezlik ve toplam kalıcı maluliyet oranları ile tadavi, bakıcı ve faturalandırılamayan ve SGK tarafından da karşılanmayan mecburi giderlerinin nazarında yapılan ödemenin oldukça düşük miktarda olması sebebiyle davalı şirkete başvuruda bulunulduğunu, ancak ne bu süreçte ne de zorunlu arabuluculuk sürecinde davalı şirketten müvekkile yapılan başkaca bir ödeme olmadığını, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müvekkili … için, maddi tazminat talepleri açısından belirsiz alacak davası olarak görülerek belirlendiğinde arttırılmak üzere şimdilik; 1.000,00-TL geçici iş göremezlik tazminatının, 1.000,00-TL kalıcı iş göremezlik tazminatının, 1.000,00-TL bakıcı giderinin, 500-TL SGK’nın karşılamadığı ve faturalandırılamayan tedavi, ulaşım ve sair giderlerin kaza tarihinden, mümkün değilse muaccel olduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davanın hak düşürücü süre geçtiğinden dolayı usulden reddinin gerektiğini, yapılan ödeme ile beraber ilgili başvurunun Karayolları Trafik Kanunu Madde 111 gereğince hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından başvurunun reddinin gerektiğini, ödemeye ilişkin düzenlenen ibraneme ile anlaşma sağlanmış ve başvurucu tamamamen ibrasını kabul ettiğini, Karayolları Trafik Kanunu sorumluluğa ilişkin anlaşmanın maddesi gereğince ilgili ibranamenin hükümsüzlüğü 2 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, başvurucu ile yapılan ibraname ekte olup 2 yıllık hak düşürücü süre geçtiğini, müvekkilinin yapılan ödeme ile sorumluluğunun sona erdiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte başvuruya konu kazaya karışan sayılı aracın müvekkili nezdinde Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluğunun ise poliçe limiti ile sınırlı sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, kazaya sebep olan olayda öncelikle kusur durumunun ile akabinde davacının maluliyet durumunun tespitinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü dava tarihinde muaccel hale geldiğini, bu sebeple sayın mahkemenizce faize hükmedilmesi halinde hükmedilecek faizin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz olduğunu belirterek; davanın reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tahsiline ilişkin tazminat isteminden ibarettir.
Bir motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen trafik kazasında, zarar görenlerin zararından, 6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesi uyarınca araç sürücüsü, 2918 sayılı KTK’nın 85. Maddesi uyarınca araç işleteni ve şartları varsa teşebbüs sahibi ve 2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesi uyarınca sigortacı müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Trafik kazası nedeniyle zarara uğradığını iddia eden hak sahipleri tarafından açılan tazminat davalarında ispat yükü 6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesi uyarınca zarar gören üzerinde olup, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmek zorundadır.
Yine bu tür davalarda 2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesi uyarınca, zarar görenin dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapması gerekmekte olup bu husus sonradan giderilmesi de mümkün olmayan dava şartlarındandır. Ayrıca yazılı başvurudan hemen sonra dava açılması mümkün olmayıp 15 günlük sürenin dolmasından sonra dava açılabilecektir. Sigorta kuruluşu kendisine yapılan yazılı başvuruya karşı 15 gün içinde cevap vermek ve 2918 sayılı KTK’nın 99. Maddesine göre 8 iş günü içinde de tazminatı ödemek zorundadır. Sekiz iş günü içinde sorumlu olduğu tazminatı ödemeyen sigortacı 9. gün itibariyle temerrüde düşecektir.
Hak sahipleri tarafından talep edilebilecek tazminatlar ise 2918 sayılı KTK’nın 90. Maddesi uyarınca 2918 sayılı KTK ile 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Somut olayda davacı davaya konu trafik kazası neticesinde yaralanması nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek sürekli iş göremezlik tazminatı, geçici iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri tazminatı ve tedavi gideri tazminatı istemlerinde bulunmuştur.
Davaya konu 05/07/2018 tarihli trafik kazasının, sürücü …’ün sevk ve idaresindeki
… plakalı otomobil ile … İlçesinden … Mahallesi yönüne virajlı yolda seyir halinde iken, … İlçesi … Mahallesi Üç Yönlü (Y) kavşağına seyir hızı ile girdiği, kavşak içerisinde virajı dönemeyerek aracının direksiyor hâkimiyetini kaybedip yol üzerinde 15.30 m lastik izi bırakıp, gidiş istikametine göre yolun karşısından boş tarlaya doğru yoldan çıkarak yol kenarındaki tümsek toprak alana çarptığı, yol dışında da 16.20 m. sürüklerime izi bırakarak durması sonucu meydana geldiği, kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan …’ün yaralandığı anlaşılmıştır.
Kaza tespit tutanağı ile kazanın oluşmasında sürücü …’ün KTK’nın 52/1/a maddesi uyarınca kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce alınan 03/04/2023 tarihli bilirkişi raporu ile … plaka sayılı araç sürücüsü …’ün tam kusurlu olduğu, araçta yolcu olarak bulunan davacı …’ün ise kazanın oluşumunda etki edecek herhangi bir kural ihlalinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Kaza tespit tutanağındaki tespitler ile 03/04/2023 tarihli bilirkişi raporundaki tespitlerin dosya kapsamına ve kazanın oluş şekline uygun olması nedeniyle davaya konu trafik kazasının oluşmasında … plaka sayılı araç sürücüsü …’ün tam kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Bu kapsamda öncelikle zarar görenlerin davaya konu trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremez hale gelip gelmediğinin tespiti için hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiği belirlenmelidir. Maluliyetin tespiti yönünden hangi yönetmeliğin uygulanacağına ilişkin KTK’da ve TBK’da açık hüküm bulunmadığından bu boşluğun içtihatlarla doldurulması gerekmektedir.
Konya BAM 3. Hukuk Dairesi’nin süregelen uygulamasına göre; 2918 sayılı KTK’nın 90. ve 92. maddeleri ile genel şartlara yapılan atfın 09/10/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı kararı ile iptaline karar verilmesi nedeniyle genel şartların ve Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği ile Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanma kabiliyetinin kalmadığı gerekçesiyle, haksız fiil tarihi 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin uygulanması gerekir. (Konya BAM . HD.’nin 08/02/2023 tarihli, … E … K sayılı kararı)
AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı iptal kararı karşısında genel şartların uygulanma kabiliyetinin kalmadığı açık ise de, iptal kararı Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği ile Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasına engel değildir. Her ne kadar 01/06/2015 tarihli Genel Şartlar’da bu yönetmeliklere atıf yapılmakta ise de bu yönetmelikler genel şartlardan bağımsız olup, genel şartlara yapılan atfın hatta doğrudan genel şartların yürürlükten kaldırılması bu yönetmeliklerin uygulanmasına engel değildir. Zira bu yönetmeliklerin dayanağı 01.06.2015 tarihli genel şartlar olmayıp, Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği’nin 3. Maddesinde, Erişkinler … Yönetmeliği’nin de yine 3. Maddesinde belirtildiği üzere bu yönetmeliklerin dayanağı kanundur. Dolayısıyla bu yönetmelikler ya da yönetmeliğe dayanak teşkil eden kanunlar yürürlükten kalkmadığı sürece bu yönetmeliklerin uygulanmasına engel bir durum bulunmamaktadır.
Bunun yanında her ne kadar Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihli genel şartların yürürlüğe girmesi ile birlikte uygulanmaya başlanmış ise de; bu yönetmeliğin 30.03.2013 tarihinde yürürlüğe girdiği, yürürlüğe girdiği tarihten 01.06.2015 tarihine kadarki süreçte de uygulanmasına engel bir halin olmadığı, ancak yargı kararları ile bu süreçte Çalışma Gücü … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasının tercih edildiği, tercihin bu yönde kullanılmasına bir engel olmadığı gibi aksi yönde kullanılmasına da bir engel olmadığı, ancak 2918 sayılı KTK’daki atıf nedeniyle 01.06.2015 tarihli genel şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte bu tarihten itibaren Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasının bir zorunluluk olduğu, AYM iptal kararının sadece bu zorunluluğu ortadan kaldırdığı, dolayısıyla yargı organlarının takdir hakkını kullanarak yürürlükte olan yönetmeliklerden herhangi birisini tercih etmesinin mümkün olduğu, Yargıtayca bu takdir hakkı kapsamında hangi tarihler arasında hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiğine yönelik oluşturulan uygulamanın yerleşik hale geldiği, Yargıtay ve diğer BAM uygulamalarının aksine Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği ile Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı yönündeki kabule açık yasal bir engel yoksa da TMK’nın 4. maddesi uyarınca kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkimin, hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği, hakimin takdir hakkını kullanırken keyfi uygulamalardan kaçınmasının gerektiği, yerleşik ve genel kabul gören uygulamaların aksine hareket edilmesinin adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil edeceği ve yargıya güveni ortadan kaldıracağı, Yargıtay uygulamasının da herhangi bir yasa hükmüne aykırılık teşkil etmemesi karşısında KONYA BAM . HD’NİN ANILAN GÖRÜŞÜNE İŞTİRAK EDİLMEMİŞTİR.
Kısaca üzerinde durulmasının faydalı olacağı düşünülen bir diğer husus ise, 14/02/2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 29/12/2022 gün ve … E. … K sayılı kararı iptal kararıdır. 7237 sayılı yasanın 18. maddesiyle 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklik ile, 09/06/2021 tarihinden sonra meydana gelen trafik kazaları yönünden maluliyetin tespitinde Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanması yasal zorunluluk haline gelmiştir. Ancak, anılan değişikliğin AYM tarafından iptaline karar verilmesi karşısında bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararının Erişkinler … Yönetmeliği’nin uygulanmasına engel bir yönü yoktur.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin yerleşik hale gelen uygulamasına göre; maluliyet belirlemesinin, kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.(Emsal ilam:Yargıtay . Hukuk Dairesi … E … K)
Davaya konu trafik kazası 04/06/2021 tarihinde meydana gelmiş olup, davacının kalıcı sakatlığının bulunup bulunmadığının Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerekir.
Hacettepe Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından tanzim edilen 05/06/2023 tarihli maluliyet raporu ile, davacının yaralanmasının Özürlülük Ölçütü … Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre sürekli iş göremezlik oranın %23, geçici iş göremezlik zararının 9 ay olduğu, bu sürenin 3 ayında bakıcıya muhtaç olacağı belirtilmiştir.
Adli Tıp Uzmanı Uzman Dr. … düzenlediği 18/08/2023 tarihli raporu ile davacının geçici iş göremezlik süresinin 9 ayı bulacağı, bu sürenin 3 ayında bakıcıya muhtaç olacağını, tedavi giderinin ise 25.000,00 TL alacağı belirtilmiştir.
Hacettepe Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından düzenlenen 05/06/2023 tarihli rapor ile Adli Tıp Uzmanı Uzman Dr. … düzenlediği 18/08/2023 tarihli rapordaki değerlendirmelerin dosya kapsamına uygun olduğu kabul edildiğinden davacının yaralanmasının %23 oranında kalıcı sakatlık niteliğinde olduğu, geçici iş göremezlik süresinin ise 9 ay olduğu, bu sürenin ise 3 ayında bakıcıya muhtaç olacağı, tedavi gideri zararının ise 25.000,00 TL olduğu kabul edilmiştir.
Tazminat hesabının ne şekilde yapılacağı konusunda 2918 sayılı KTK’da ve 6098 sayılı TBK’da açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu kapsamda hesaplamanın yargı kararları ile yerleşik hale gelen uygulamalara göre yapılması gerekir. Hesaplamalarda prograsif rant yönteminin uygulanması konusunda herhangi bir görüş farklılığı yoksa da bakiye yaşam süresinin tespitinde hangi yaşam tablosunun esas alınacağı konusunda Konya BAM . HD. nin uygulamaları ile Yargıtay uygulamaları farklılık arz etmektedir.
Konya BAM . HD.’nin yerleşik hale gelen uygulamalarına göre, 2918 sayılı KTK ile genel şartlara yapılan atfın, AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı kararı ile iptaline karar verilmesi nedeniyle bakiye yaşam süresinin PMF 1931 yaşam tablosuna göre belirlenmesi gerekir. (Konya BAM 3. HD.’nin 17/02/2023 gün ve … E … K)
TRH 2010 yaşam tablosunun, genel şartların yürürlüğe girmesiyle uygulanmaya başlandığı, önceki dönemde PMF 1931 yaşam tablosunun uygulandığı bilinen bir gerçektir. Genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki dönemde, her ne kadar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay Dairelerinin uygulamalarına istinaden PMF 1931 yaşam tablosu esas alınmaktaysa da TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınmasına da engel yasal bir düzenleme bulunmamaktaydı. Genel şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte, KTK’da genel şartlara yapılan atıflar nedeniyle, hesaplamalarda TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınması yasal bir zorunluluk haline gelmiş, devam eden süreçte ise AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı iptal kararı ile bu zorunluluk ortadan kalkmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, iptal kararı ile sadece bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararı TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanmasını imkansız hale getirmemiştir. Gelinen aşamada, mahkemeler takdir yetkisi kapsamında gerek PMF 1931 yaşam tablosunu, gerekse TRH 2010 tablosunu esas alabilecektir. Ancak takdir hakkının, 4721 sayılı TMK’nın 4. maddesi uyarınca hakkaniyete uygun olarak kullanılması gerekir. Bu takdir hakkı kapsamında, genel kabul gören yaşam tablosunun esas alınması hakkaniyete daha uygun olacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 02/12/2021 tarihli, … E, … K sayılı ilamı ve 21/12/2021 tarihli, … E., … K sayılı ilamı ile bakiye yaşam süresinin tespitinde ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınması gerektiğine işaret etmiştir. Yine, Yargıtay Daireleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin uygulamaları da bu yönde olmuştur. Bu nedenle, TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınmasının hakkaniyete daha uygun olacağı kabul edildiğinden, Konya BAM . HD.’nin PMF 1931 yaşam tablosunun dikkate alınmasına yönelik görüşüne iştirak edilmemiştir.
Kısaca üzerinde durulmasının faydalı olacağı düşünülen bir diğer husus ise, 14/02/2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 29/12/2022 gün ve … E. … K sayılı kararı iptal kararıdır. 7237 sayılı yasanın 18. maddesiyle 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklik ile, 09/06/2021 tarihinden sonra meydana gelen trafik kazaları yönünden bakiye yaşam süresinin tespitinde TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanması yasal zorunluluk haline gelmiştir. Ancak, anılan değişikliğin AYM tarafından iptaline karar verilmesi karşısında bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararının TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanmasına engel bir yönü yoktur.
Dosya kapsamına uygun olduğundan ve bahsi geçen yönteme göre düzenlendiğinden hükme esas alınan 14.11.2023 tarihli bilirkişi raporu ile davacının sürekli iş göremezlik zararının 1.127.077,84 TL, geçici iş göremezlik zararının 14.256,80 TL, bakıcı gideri zararının 6.088,50 TL ve tedavi gideri zararının 25.000 TL olduğu tespit edilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 52. Maddesine göre; Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. Anılan yasal düzenlemede de belirtildiği üzere zarar görenin zararın oluşmasında ya da zararın artmasında bir ihmali varsa bu hususun tazminatın belirlenmesinde dikkate alınması gerekir. Bir başka deyişle zararın oluşumunda zarar görenin de müterafik kusurunun bulunması halinde tazminattan indirim yapılması gerekmektedir. Müterafik kusurun dikkate alınması için bu yönde yapılan bir savunmaya gerek olmayıp Mahkemece müterafik kusurun resen dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim bu husus Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamında da vurgulanmıştır. Ayrıca müterafik kusur indirimi nedeniyle kısmen reddedilen tutar üzerinden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmeyeceği noktasında da duraksama bulunmamaktadır.
Somut olayda davacının alkollü olduğunu bildiği sürücü …’ün sevk ve idaresindeki aracına binmesi nedeniyle müterafik kusurlu olduğu kabul edilerek hesaplanan zarar tutarından % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekmiştir.
Bu yönde yapılan hesaplama neticesinde davacının talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatı tutarının 901.662,27 TL (ancak davalı sigorta şirketinin sorumluluğu daha önce yapılan ödemenin mahsubu neticesinde ortaya çıkan 360.000 – 80.691 = 279.309 TL ile sınırlıdır.), geçici iş göremezlik tazminatı tutarının 11.405,44 TL, bakıcı gideri tazminatı tutarının 4.870,80 TL ve tedavi gideri tazminatı tutarının 20.000 TL olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı vekili 07/12/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile sürekli iş göremezlik zararını 233.963,70 TL’ye, geçici iş göremezlik zararını 14.256,80 TL’ye, bakıcı gideri zararını 6.088,50 TL’ye, tedavi gideri zararına ilişkin davasını ise 25.000,00 TL ‘ye çıkarmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazasının oluşmasında … plaka sayılı araç sürücüsü …’ün tam kusurlu olduğu, davacının alkollü sürücünün kullandığı araca binmesi nedeniyle müterafik kusurlu olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu kapsamda % 20 müterafik kusur indirimi yapıldığında, davacının davalıdan talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatı tutarının 279.309,00 TL, geçici iş göremezlik tazminatı tutarının 11.405,44 TL, bakıcı gideri tazminatı tutarının 4.870,80 TL ve tedavi gideri tazminatı tutarının 20.000 TL olduğu anlaşılmakla, sürekli iş göremezlik tazminatı istemi yönünden taleple bağlı kalınarak talebin kabulüne, diğer zarar kalemleri yönünden ise talebin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Ancak reddedilen tutar salt müterafik kusur indiriminden kaynaklandığından davalı lehine yargılama giderine hükmedilmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, 233.963,70 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 11.405,44 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 4.870,80 TL bakıcı gideri tazminatı ve 20.000,00 TL tedavi gideri tazminatı olmak üzere toplam 270.239,94 TL tazminatın 21/10/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gereken 18.460,09 TL harçtan, peşin ve ıslahla birlikte alınan 1.023,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 17.436,39 TL eksik harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 3.120 TL. yargılama giderinin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
4-Davacı tarafından yapılan 1.104,40 TL harç gideri, 2.980,00 TL Hacettepe Tıp Fakültesi Hastanesi rapor bedeli ve 4.040,65 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 8.125,05 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 45.535,99 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair ; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/12/2023
Katip Hakim
5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.