Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/88 E. 2023/396 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACILAR : 1-
: 2-
: 3-
: 4-
VEKİLLERİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALILAR : 2-
: 3-
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özet olarak; 17.07.2021 davalı …’ın kullanımında olan … plaka sayılı aracı ile … Mahallesi … Caddesi üzerinde seyir halindeyken aracırın sağ ön tarafı ile müteveffa …’in sevk ve idaresinde bulunan … sayılı motosikletin sol arka tarafından çarpması neticesinde ağır şekilde yaralanmasma neden olduğu, daha sonra da tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdiğini, kaza tespit tutanağında davalı sürücünün kural ihlalinin bulunduğunu, müteveffanın ise kural ihlalinin bulunmadığının belirlendiğini, kazaya ilişkin olarak başlatılan Konya Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyasından alınan kusur raporunda da davalının kural ihlalinin bulunduğu, müteveffanın ise kural ihlalinin bulunmadığının belirtildiğini, davalı hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyası üzerinden yargılamanın devam ettiğini, kazaya karışan … plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketine … poliçe numarası ile ZMMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkillerinin desteklerini kaybetmeleri nedeniyle maddi ve manevi anlamda zarara uğradıklarını, vefat nedeniyle cenaze ve defin giderleri zararlarının bulunduğunu, zararların tazmini yönüyle davalı sigorta şirketine müracaatta bulunulduğunu, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını belirterek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, baba … için şimdilik 1.000,00 TL, anne … için şimdilik 1.000,00TL olmak üzere toplamda 2.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan sigorta şirketi için temerrüt tarihinden, diğer davalılar için olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta şirketi poliçe limiti uyarınca olmak şartıyla) alınarak müvekkillerine verilmesine, baba … için 100.000,00TL, anne … için 100.000,00 TL, kardeş … için 50.000,00TL ve kardeş … için 50.040,00 TL olmak üzere toplam 300.000,00TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte araç işleteni … ve araç maliki …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline ile müvekkillerine verilmesine, şimdilik 100,00 TL cenaze ve defin giderlerinin davalı sigorta şirketi temerrüt tarihinden olmak üzere, diğer davalılar ise olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkillerine verilmesine, davalı şahısların tespit edilecek taşınır taşınmaz mallarına, banka hesaplarına, 3. kişilerdeki hak ve alacaklarına teminatsız ihtiyati haciz konulmasa, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özet olarak; usulüne uygun şekilde başvuru yapılmadığından herhangi bir ödemenin yapılamadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası (ZMMS) uyarınca, sigortalısının kusuru ile 3. şahıslara verdiği zararı poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle mükellef olduğunu, kusur oranlarının tespiti için hem Adli Tıp Trafik İhtisas dairesinden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyetinden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmasının gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için aksi düşünülür ve dava konusu kaza nedeniyle tazminat hesabı yapılmasına karar verilir ise; destekten yoksun kalma sebebiyle açılacak maddi tazminat davalarında, tazminatın denkleştirilmesi kuralı gereğince, olay sebebiyle elde edilen kazanımların tazminat tutarından indirilmesi ile haksız eylem sonucu gerçekleşen gerçek zararın belirlenmesi ve ona göre tazminata hükmedilmesinin gerektiğini, müteveffanın davacılara destek olup olmadığı hususunun tespiti gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber, davanın haklı olduğu varsayılsa bile müvekkil şirkete geçerli bir başvuru olmadığı için faiz dava tarihinden itibaren işletilmesinin gerektiğini belirterek; davanın öncelikle usulden, aksi durumda ise esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı şahıslar vekili cevap dilekçesinde özet olarak; öncelikle davaya bakmakya görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, kazaya ilişkin olarak kavuşturma sırasında alınan kusur raporunda müteveffanın asli kusurlu olduğunun belirlendiğini, söz konusu kazada müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, ihtiyati haciz talebinin haksız olduğunu ve şartlarının da gerçekleşmediğini, davacıların, müvekkillerinden talep ettiği maddi manevi tazminat miktarı fahiş olduğunu, kaldı ki müvekkilinin kazanın oluşumunda asli kusuru bulunmadığı gibi, müteveffanın kask kullanmaması, olay yerinde ilk sağlık ekiplerini arayan müvekkili olduğunu, bu sebeple tazminat zenginleşme aracı olarak kullanılmamakla beraber hakkaniyete uygun olmasının gerektiğini belirterek; davanın görevsizlik nedeniyle reddine, aksi durumda esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tahsiline ilişkin tazminat isteminden ibarettir.
Bir motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen trafik kazasında, zarar görenlerin zararından, 6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesi uyarınca araç sürücüsü, 2918 sayılı KTK’nın 85. Maddesi uyarınca araç işleteni ve şartları varsa teşebbüs sahibi ve 2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesi uyarınca sigortacı müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Trafik kazası nedeniyle zarara uğradığını iddia eden hak sahipleri tarafından açılan tazminat davalarında ispat yükü 6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesi uyarınca zarar gören üzerinde olup, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmek zorundadır.
Yine bu tür davalarda 2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesi uyarınca, zarar görenin dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapması gerekmekte olup bu husus sonradan giderilmesi de mümkün olmayan dava şartlarındandır. Ayrıca yazılı başvurudan hemen sonra dava açılması mümkün olmayıp 15 günlük sürenin dolmasından sonra dava açılabilecektir. Sigorta kuruluşu kendisine yapılan yazılı başvuruya karşı 15 gün içinde cevap vermek ve 2918 sayılı KTK’nın 99. Maddesine göre 8 iş günü içinde de tazminatı ödemek zorundadır. Sekiz iş günü içinde sorumlu olduğu tazminatı ödemeyen sigortacı 9. gün itibariyle temerrüde düşecektir.
Hak sahipleri tarafından talep edilebilecek tazminatlar ise 2918 sayılı KTK’nın 90. Maddesi uyarınca 2918 sayılı KTK ile 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Somut olayda davacılar davaya konu trafik kazası neticesinde vefat eden …’in desteğinden yoksun kaldıklarını, ölüm nedeniyle manevi zarara uğradıklarını iddia ederek maddi ve manevi tazminat istemlerinde bulunmuştur.
Davaya konu 17/07/2021 tarihli trafik kazasının, Konya ili, … ilçesi, … mahallesi … Caddesi üzerinde Çevre Yolu caddesi istikametinden … istikametine doğru seyir halinde bulunan … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın sağa dönüş yapmak istediğinde aracının ön sağ far kısımları ile sağ gerisinden gelerek sağından geçiş yapmak üzere olan aynı istikamete doğru seyir halindeki sürücü …’in sevk ve idaresindeki motosikletinin sol arka kısımına çarpması neticesinde meydana geldiği ve kaza neticesinde …’in öldüğü anlaşılmıştır.
Kaza tespit tutanağı ile kazanın oluşmasında …’ın tam kusurlu olduğunun belirlendiği, yine soruşturma dosyasında tanzim edilen 10/08/2021 tarihli bilirkişi raporunun da bu yönde olduğu, ceza dosyasında tanzim edilen 19/11/2021 tarihli bilirkişi raporuyla ise …’ın tali kusurlu olduğunun belirlendiği, aynı dosya içinde yer alan 07/12/2021 tarihli ATK raporuyla da …’ın tali kusurlu olduğunun belirlendiği anlaşılmıştır. Mahkememizce, mevcut raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeni bir rapor tanzim ettirilmesine karar verilmiş ve bu kapsamda tanzim ettirilen 10/05/2022 tarihli bilirkişi raporu ile kazanın oluşmasında …’ın % 40, …’in ise % 60 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce, 10/05/2022 tarihli bilirkişi raporundaki tespitlerin dosya kapsamına ve kazanın oluş şekline uygun olması nedeniyle, davaya konu trafik kazasının oluşmasında desteğin % 60, davalı sigortalı araç sürücüsünün ise % 40 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Davacılardan …, müteveffa …’in babası, davacılardan … ise müteveffanın annesi olup, kural olarak davacının yaşasaydı anne ve babasına destek olacağının kabulü gerekir. Bu yöndeki karinenin aksinin davalı tarafça ispatlanması gerekmekte olup, somut olayda davalı tarafça bu yönde bir delil ibraz edilmemiştir. Dolayısıyla Mahkememizce müteveffa ile davacılar arasında desteklik ilişkisinin bulunduğu kabul edilmiştir.
Destek zararının hesabında öncelikle desteğin gelirinin belirlenmesi gerekir. Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörlüğü’nün 14/02/2022 tarihli yazı cevabı ile desteğin Temel Eğitim Bölümü Okul Öncesi Eğitimi Ana Bilim Dalından 26/06/2020 tarihinde mezun olduğu bildirilmiştir. Desteğin mezun olduğu bölüm dikkate alınarak emsal ücret araştırması yapılarak yazı cevapları dosya arasına alınmış ve hesap raporu tanzimine karar verilmiştir.
Tazminat hesabının ne şekilde yapılacağı konusunda 2918 sayılı KTK’da ve 6098 sayılı TBK’da açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu kapsamda hesaplamanın yargı kararları ile yerleşik hale gelen uygulamalara göre yapılması gerekir. Hesaplamalarda prograsif rant yönteminin uygulanması konusunda herhangi bir görüş farklılığı yoksa da bakiye yaşam süresinin tespitinde hangi yaşam tablosunun esas alınacağı konusunda Konya BAM . HD. nin uygulamaları ile Yargıtay uygulamaları farklılık arz etmektedir.
Konya BAM . HD.’nin yerleşik hale gelen uygulamalarına göre, 2918 sayılı KTK ile genel şartlara yapılan atfın, AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı kararı ile iptaline karar verilmesi nedeniyle bakiye yaşam süresinin PMF 1931 yaşam tablosuna göre belirlenmesi gerekir. (Konya BAM . HD.’nin 17/02/2023 gün ve … E … K)
TRH 2010 yaşam tablosunun, genel şartların yürürlüğe girmesiyle uygulanmaya başlandığı, önceki dönemde PMF 1931 yaşam tablosunun uygulandığı bilinen bir gerçektir. Genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki dönemde, her ne kadar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay Dairelerinin uygulamalarına istinaden PMF 1931 yaşam tablosu esas alınmaktaysa da TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınmasına da engel yasal bir düzenleme bulunmamaktaydı. Genel şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte, KTK’da genel şartlara yapılan atıflar nedeniyle, hesaplamalarda TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınması yasal bir zorunluluk haline gelmiş, devam eden süreçte ise AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı iptal kararı ile bu zorunluluk ortadan kalkmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, iptal kararı ile sadece bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararı TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanmasını imkansız hale getirmemiştir. Gelinen aşamada, mahkemeler takdir yetkisi kapsamında gerek PMF 1931 yaşam tablosunu, gerekse TRH 2010 tablosunu esas alabilecektir. Ancak takdir hakkının, 4721 sayılı TMK’nın 4. maddesi uyarınca hakkaniyete uygun olarak kullanılması gerekir. Bu takdir hakkı kapsamında, genel kabul gören yaşam tablosunun esas alınması hakkaniyete daha uygun olacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 02/12/2021 tarihli, … E, … K sayılı ilamı ve 21/12/2021 tarihli, … E., … K sayılı ilamı ile bakiye yaşam süresinin tespitinde ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınması gerektiğine işaret etmiştir. Yine, Yargıtay Daireleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin uygulamaları da bu yönde olmuştur. Bu nedenle, TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınmasının hakkaniyete daha uygun olacağı kabul edildiğinden, Konya BAM . HD.’nin PMF 1931 yaşam tablosunun dikkate alınmasına yönelik görüşüne iştirak edilmemiştir.
Kısaca üzerinde durulmasının faydalı olacağı düşünülen bir diğer husus ise, 14/02/2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 29/12/2022 gün ve … E. … K sayılı kararı iptal kararıdır. 7237 sayılı yasanın 18. maddesiyle 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklik ile, 09/06/2021 tarihinden sonra meydana gelen trafik kazaları yönünden bakiye yaşam süresinin tespitinde TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanması yasal zorunluluk haline gelmiştir. Ancak, anılan değişikliğin AYM tarafından iptaline karar verilmesi karşısında bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararının TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanmasına engel bir yönü yoktur.
20/03/2023 tarihli hesap raporu ile, davacılardan …’in destek zararının 175.934,91 TL, davacılardan …’in destek zararının ise 341.896,15 TL olduğu tespit edilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 52. Maddesine göre; Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. Anılan yasal düzenlemede de belirtildiği üzere zarar görenin zararın oluşmasında ya da zararın artmasında bir ihmali varsa bu hususun tazminatın belirlenmesinde dikkate alınması gerekir. Bir başka deyişle zararın oluşumunda zarar görenin de müterafik kusurunun bulunması halinde tazminattan indirim yapılması gerekmektedir. Müterafik kusurun dikkate alınması için bu yönde yapılan bir savunmaya gerek olmayıp Mahkemece müterafik kusurun resen dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim bu husus Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamında da vurgulanmıştır. Ayrıca müterafik kusur indirimi nedeniyle kısmen reddedilen tutar üzerinden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmeyeceği noktasında da duraksama bulunmamaktadır.
Somut olayda, desteğin kaza esnasında kaskının takılı olup olmadığı konusunda kaza tespit tutanağında bir belirleme bulunmamaktadır. Ancak ceza dosyası içeriği özellikle tanık ifadeleri dikkate alındığında desteğin kaza esnasında kaskının takılı olmadığı açıktır. Bu kapsamda, müterafik kusur indirimi yapılmasının gerekip gerekmediği önem arz etmektedir. Bunun için kaskın takılı olması halinde dahi ölüm olayının gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin belirlenmesi gerekir. Zira kask takılı olsa dahi ölüm olayı gerçekleşecekse müterafik kusur indirimi yapılması mümkün değildir. 20/06/2022 tarihli heyet raporu ile kaskın takılı olması halinde dahi ölüm sonucunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin tespitinin mümkün olmadığı belirlenmiş, yine 02/02/2023 tarihli rapor ile de bu yönde bir tespitin yapılamayacağı belirtilmiştir.
Destek hakkında düzenlenen ölü muayene tutanağının incelenmesinde, kafa tabanı ve sağ skapula kemik kırıkları ile müterafik künt beden travmasına bağlı kafa içi kanama ve gelişen komplikasyonlar sonucu ölümün gerçekleştiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla desteğin baş kısmından yaralandığı açıktır. Her ne kadar kaskın koruyuculuğu kazanın şiddetine göre değişse de; trafik kazasının şehir içinde gerçekleşmesi karşısında kazanın şiddetinin kaskın koruyuculuğunu ortadan kaldıracak derecede yüksek olduğunun kabulü hayatın olağan akışına aykırıdır. Dolayısıyla, kazanın oluş şekli ve desteğin ölüm sebebi dikkate alındığında müterafik kusurun bulunmadığının davacılar tarafından ispatlanması gerekir. Davacı tarafça bu yönde bir delil ibraz edilmediğinden ve anılan raporlarda da kask takılı olsa dahil ölümün gerçekleşeceği yönünde bir tespit bulunmadığından hesaplanan tazminat tutarından % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekmiştir.
% 20 oranında müterafik kusur indirimi yapıldığında davacı …’in talep edebileceği tazminat tutarının 140.747,92 TL, davacı …’in talep edebileceği tazminat tutarının ise 273.516,92 TL olduğu sonucuna varıldığından davacıların destek tazminatı istemlerinin bu tutarlar üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Ancak müterafik kusur indiriminden kaynaklı reddedilen tutar yargılama giderinin hesaplanmasında dikkate alınmamıştır.
Her ne kadar davacılar cenaze ve defin gideri isteminde de bulunmuş ise de; giderlere ilişkin herhangi bir delil ibraz edilmediği, Çiçekdağı Belediyesi Başkanlığı’nın 18/03/2022 tarihli yazı cevabı uyarınca defin işlemlerinin ücretsiz olarak gerçekleştirildiği, davacı tarafça bu zarar kalemi yönünden davanın ispatlanamadığı sonucuna varıldığından davacıların cenaze ve defin giderinin tahsiline ilişkin taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
TBK’nın 56. Maddesine göre; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerekir( HGK 23/06/2004, … … )
Somut olayda, kazanın oluş şekli ve sonucu, davacıların müteveffa ile olan bağları, tarafların kusur oranları, paranın alım gücü, tarafların sosyal ekonomik durumları, manevi tazminatın tatmin ve caydırıcılık fonksiyonu dikkate alınarak davacıların manevi tazminat davalarının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-MADDİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, davacı … için 140.747,92 TL, davacı … için 273.516,92 TL olmak üzere toplam 414.264,84 TL tazminatın davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 26/10/2021 tarihinden itibaren, davalı … ile davalı … yönünden ise 17/07/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılar … ile …’e verilmesine, fazlaya ilişkin talep ile cenaze ve defin masrafının tahsili talebinin reddine,
2-MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ KABULÜ İLE, davacı … için 100.000,00 TL, davacı … için 100.000,00 TL, davacı … için 50.000,00 TL ve davacı … için 50.000,00 TL olmak üzere toplam 300.000,00 TL manevi tazminatın 17/07/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ile davalı …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
3-Alınması gereken 48.791,43 TL harçtan, peşin ve ıslahla birlikte alınan 2.793,83 TL harcın mahsubu ile bakiye 45.997,60 TL eksik harcın ( davalı … Sigorta A.Ş. ‘nin sorumluluğunun 26.678,04 TL ile sınırlı olması kaydıyla) tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.360,00 TL. yargılama giderinin 0,26 TL ‘lik kısmının davacı … ile davacı …’ten (eşit oranda), 1.359,74 TL’lik kısmının ise davalı … Sigorta A.Ş. ‘den alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
5-Davacılar tarafından yapılan 2.793,83 TL harç giderinin (davalı … Sigorta A.Ş. ‘nin sorumluluğunun 1.620,58 TL ile sınırlı olması kaydıyla) tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara (eşit oranda) VERİLMESİNE,
6-Davacılar tarafından yapılan 213,70 TL harç gideri ve 7.492,95 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 7.706,65 TL yargılama giderinden kabul ret oranına göre hesaplanan 7.705,71 TL yargılama giderinin (davalı … Sigorta A.Ş. ‘nin sorumluluğunun 4.469,21 TL ile sınırlı olması kaydıyla) tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara (eşit oranda) VERİLMESİNE,
7-Davacı …, maddi tazminat davasında kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 22.112,19 TL vekalet ücretinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e VERİLMESİNE,
8-Davacı …, maddi tazminat davasında kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 41.292,37 TL vekalet ücretinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e VERİLMESİNE,
9-Davacı …, manevi tazminat davasında kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 16.000,00 TL vekalet ücretinin davalı … ile davalı …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e VERİLMESİNE,
10-Davacı …, manevi tazminat davasında kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 16.000,00 TL vekalet ücretinin davalı … ile davalı …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e VERİLMESİNE,
11-Davacı …, manevi tazminat davasında kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı … ile davalı …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e VERİLMESİNE,
12-Davacı …, manevi tazminat davasında kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı … ile davalı …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e VERİLMESİNE,
13-Davalılar kendilerini vekille temsil ettiğinden A.A.ÜT. uyarınca tayin ve takdir olunan 50,00 TL vekalet ücretinin davacı …’ten alınarak davalılara (eşit oranda) verilmesine,
14-Davalılar kendilerini vekille temsil ettiğinden A.A.ÜT. uyarınca tayin ve takdir olunan 50,00 TL vekalet ücretinin davacı …’ten alınarak davalılara (eşit oranda) verilmesine,
15-İhtiyati haciz kararına istinaden yatırılan teminatın, üzerinde herhangi bir haciz ve/veya tedbir bulunmaması kaydıyla ve talep halinde (kıyasen uygulanması gereken 2004 sayılı İİK’nın 259/2. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi beklenilmeksizin) iadesine,
16-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair ; davacı vekili ile bir kısım davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/06/2023

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.