Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/878 E. 2023/541 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; müvekkili ile davalı arasında müvekkili tarafından imal edilen/satışı yapılan emtiaya ilişkin bir anlaşmanın mevcut olduğunu, buna göre müvekkili tarafından imal/tedarik edilen emtia davalı tarafa fatura mukabili satılacak ve bedeli de davalı tarafından ödeneceğini, davalı tarafın bir süre sonra ödemelerini tatil etmiş, şifahi görüşmelerin netice vermememsi üzerine davalı aleyhinde Konya . Müdürlüğü … E. sayılı dosya ile cari hesaptan kaynaklı alacağa istinaden icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine haksız ve mesnetsiz olarak itirazı üzerine de icra takibini durdurulduğunu belirterek; davanın kabulüne, takibin devamına, %20 den aşağı olmamak kaydı ile hesaplanacak inkar tazminatı ile tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali isteminden ibarettir.
Davaya konu Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibinin 257.988,30 TL asıl alacak üzerinden başlatıldığı, takip dayanağı olarak cari hesap alacağının gösterildiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği ve itirazın hükümden düşürülmesi için de eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre itirazın iptali davasında; i) İlamsız takip yapılmış olması, ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi, iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.09.2019 tarihli ve … E., … K.; 25.11.2020 tarihli ve … E., … K. sayılı ilamları)
Dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; davanın kabulü hâlinde takibin devamı hükmünü de içerecektir.
Bu kapsamda itirazın iptali davası; icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. (Yargıtay HGK’nın 22/11/2022 gün ve … E … K sayılı ilamı)
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nin 87.) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukukî sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nin cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır. Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’nin cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … E … K sayılı ilamı)
Somut olayda, her ne kadar takip dayanağı olarak cari hesap ilişkisi gösterilmiş ise de, taraflar arasında yazılı cari hesap sözleşmesi bulunmadığından takip dayanağının açık hesaptan kaynaklı alacak olduğu kabul edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 222/2. maddesine göre; Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
6100 sayılı HMK’nın 222/3. maddesine göre; İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Davacı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde tanzim edilen 15/04/2023 tarihli bilirkişi raporu ile ticari defterlerin usulüne uygun şekilde tutulduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin açık hesap şeklinde yürütüldüğünün ve davacının takip tarihi itibariyle 257.988,30 TL tutarında alacaklı olduğunun tespit edildiği, rapor ekinde ibraz edilen cari hesap ekstresi dikkate alındığında takipten sonraki süreçte davalı tarafından düzenlenen 3 adet iade faturasının defterlere kaydedildiği, devam eden süreçte ise davacının bu 3 adet iade faturasına karşı yine 3 adet iade faturası tanzim ettiği ve sonuç itibariyle davacı defter kayıtlarına göre alacak tutarının 257.988,30 TL olduğu belirlenmiştir.
Davalı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde tanzim edilen 23/08/2023 tarihli bilirkişi raporu ile ticari defterlerin usulüne uygun şekilde tutulduğu, davalının takip tarihi itibariyle 251.844,61 TL tutarında borçlu olduğu, takip tarihinden sonra 3 adet iade faturası düzenlendiği, devamında ise bu iade faturalarından bir tanesi için karşı iade faturası düzenlendiği ve bu faturanın davalı defterlerine kaydı sonrasında davalı defter kayıtlarına göre borç tutarının 237.321,24 TL olduğu belirlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki ticari ilişkinin açık hesap şeklinde yürütüldüğü, davacı defter kayıtlarına göre davacının 257.988,30 TL tutarında alacaklı olduğu, davalı defter kayıtlarına göre ise davalının takip tarihi itibariyle 251.844,61 TL tutarında davacıya borçlu olduğu, dolayısıyla takip tarihi itibariyle davacının 251.844,61 TL tutarında alacaklı olduğu konusunda her iki taraf defterinin birbiriyle uyumlu olduğu, ancak takip tarihinden sonraki süreçte davalı tarafından düzenlenen iade faturalarının davacı defterlerine kaydedilmesi karşısında bu (2 adet) faturalara konu hizmetin sunulmadığının kabul edilmesi gerektiği, bu faturalara konu bedellerin mahsubundan sonra davalı defterlerine göre davalının borçlu olduğu tutarın 237.321,24 TL olduğu, davacının bu tutar üzerinde alacaklı olduğu iddiasını usulünce ispatlayamadığı sonucuna varıldığından takibe itirazın bu tutar üzerinden iptaline karar vermek gerekmiştir.
Tarafların feri nitelikteki tazminat istemleri yönünden yapılan değerlendirmede; takibe itirazın kısmen de olsa haksız olması ve alacağın likit olması nedeniyle hükmedilen alacağın % 20’si oranında davacı lehine tazminata hükmetmek gerekmiş, davalı tarafça takibin kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalının tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibine davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 237.321,24 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-237.321,24 TL”nin % 20’si oranında hesaplanan 47.464,24 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 16.211,41 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.115,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.095,55 TL eksik harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 3.120,00 TL. yargılama giderinin 249,94 TL ‘lik kısmının davacıdan, 2.870,06 TL’lik kısmının ise davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
5-Davacı tarafından yapılan 3.115,86 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL harç gideri ve 2.086,00 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 2.166,70 TL yargılama giderinden kabul ret oranına göre hesaplanan 1.993,12 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T.’ne göre tayin ve taktir olunan 36.224,97 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T.’ne göre tayin ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
9-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/09/2023

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.