Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/756 E. 2023/275 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ:
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; faturaların müvekkiline davalı borçlu … Tic. Ltd. Şti’ne gönderilmesine rağmen faturaların içeriğine davalı tarafından ilk etapta itiraz edilmediğini, fakat ödeme işlemide süresi içerisinde davalı tarafından yapılmadığını, daha sonra davalı tarafça icra takibine kötü niyetle borcu olmadığına dair itirazda bulunduğunu belirterek; davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, her türlü yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; müvekkili şirketin davacı tarafın dayanak gösterdiği faturalara ilişkin herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, takibin kötü niyetli olduğunu, davacı tarafın iddialarını ispatlamasının gerektiğini, icra takibine istinaden borca ve ferilerine yapılan itiraz ile belirtildiği üzere müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmayıp alacaklı olarak gösterilen şahısla hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığını, müvekkilinin davacıyı hayatında hiç görmediğini ve tanımadığını belirterek; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacının yapmış olduğu haksız ve kötüniyetli takip dolayısı ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali isteminden ibarettir.
Davaya konu Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibinin 91.951,50 TL asıl alacak ve 12.416,49 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 104.367,99 TL üzerinden başlatıldığı, takip dayanağı olarak 36.816,00 TL bedelli, 24.780,00 TL bedelli ve 30.355,50 TL bedelli 3 adet faturanın gösterildiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği ve itirazın hükümden düşürülmesi için de eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre itirazın iptali davasında; i) İlamsız takip yapılmış olması, ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi, iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.09.2019 tarihli ve … E., … K.; 25.11.2020 tarihli ve … E., … K. sayılı ilamları)
Dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; davanın kabulü hâlinde takibin devamı hükmünü de içerecektir.
Bu kapsamda itirazın iptali davası; icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. (Yargıtay HGK’nın 22/11/2022 gün ve … E … K sayılı ilamı)
Eldeki davada, uyuşmazlığın her iki tarafı tacir olup, uyuşmazlık konusu iş her iki tarafın da  ticarî işletmesi ile ilgilidir. Bu nedenle fatura ve faturaların delil olma niteliği üzerinde de durmakta yarar vardır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) fatura tanımlanmamıştır. Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir. Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve … E., … K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesine göre; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Sözleşme ilişkisinin inkâr edilmesi durumunda öncelikle akdi ilişkinin ispat edilmesi gerekmektedir.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından  ticarî defterlerine kaydedilmesi, faturaya konu hizmetin sunulduğuna karine teşkil eder. (Ems: Yargıtay HGK’nın 22/11/2022 gün ve … E … K sayılı ilamı)
Karinenin varlığı hâlinde, karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini ispatla yükümlüdür. Kesin kanunî karineler dışında, karşı taraf karinenin aksini ispat edebilir. Karine söz konusu olduğunda, karine ile kabul edilen durumun aksini ispat etmek gerekir. (Yargıtay HGK’nın … E … K sayılı ilamı)
Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde tanzim edilen 03/02/2023 tarihli bilirkişi raporu ile her iki tarafa ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, takibe konu faturaların tamamının her iki taraf defterlerinde de kayıt olduğu, davacı defterlerine göre davacının 91.951,50 TL tutarında alacaklı olduğu, davalı defterlerine göre ise faturalardan kaynaklı borcun nakit ödeme ile kapatıldığı, ancak ödeme kaydını destekler bir belgenin bulunmadığı, davalı defterlerine göre alacak borç durumunun kalmadığı tespit edilmiştir.
Takibe konu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olması karşısında, karine olarak davalının faturalara konu hizmeti aldığının kabulü gerekir. Yine, davacı defterlerinde herhangi bir ödeme kaydının bulunmaması ve davalı defterlerindeki ödeme kayıtlarının dayanak belgelerinin de olmaması karşısında davalının ödeme yaptığını yazılı delillerle ispatlaması gerekir. Davalı aleyhine oluşan karinenin aksini ispatlayamadığı gibi ödemelere ilişkin herhangi bir yazılı delil de ibraz etmemiştir. Davalı yemin deliline dayandığından kendisine yemin delili hatırlatılmışsa da davalı yemin teklifinde bulunmamıştır. Bu kapsamda, faturalara konu hizmetin davalıya sunulduğu, faturalara istinaden davalı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığı, davacının faturalar nedeniyle ve takip tarihi itibariyle davalıdan 91.951,50 TL tutarında alacaklı olduğu kabul edilmiştir.
Her ne kadar aynı icra takibi ile işlemiş faiz alacağının da tahsili istenilmişse de, davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğü usulünce ispatlanamadığından, davacının işlemiş faiz alacağı isteminde bulunmasının mümkün olmadığı kabul edilmiştir.
Anılan nedenlerle, davalının takibe itirazının asıl alacak olan 91.951,50 TL üzerinden iptaline karar vermek gerekmiştir.
Tarafların feri nitelikteki tazminat istemleri yönünden yapılan değerlendirmede; takibe itirazın kısmen de olsa haksız olması ve alacağın likit olması nedeniyle hükmedilen alacağın % 20’si oranında davacı lehine tazminata hükmetmek gerekmiş, davalı tarafça takibin kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalının tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibine davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 91.951,50 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-91.951,50 TL’nin % 20’si oranında hesaplanan 18.390,30 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalının tazminat isteminin reddine,
4-Alınması gereken 6.281,20 TL karar ve ilam harcından, peşin ve tamamlama olarak alınan 1.782,34 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.498,86 TL eksik harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.560,00 TL. yargılama giderinin 185,60 TL ‘lik kısmının davacıdan, 1.374,40 TL’lik kısmının ise davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
6-Davacı tarafından yapılan 1.782,34 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE
7-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL harç gideri ve 1.292,00 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 1.372,70 TL yargılama giderinden kabul ret oranına göre hesaplanan 1.209,39 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davacı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T.’ne göre tayin ve taktir olunan 14.712,24 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
9-Davalı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T.’ne göre tayin ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
10-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/04/2023

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.