Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/708 E. 2023/279 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davalı borçlunun, müvekkilinden satın alıp teslim aldığı içeceklerin fatura bedelini kısmi olarak ödediğini, ancak bakiye kalan 4634,50 TL’lik kısmını ödemediğini, bunun üzerine de borçlu aleyhine Yunak İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalı borçlunun haksız itirazı üzerine de takibin durdurulduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptali ile takibin devamına, borçlunun takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali isteminden ibarettir.
Davaya konu Yunak İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibinin 4.634,50 TL asıl alacak ve 372,54 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.007,04 TL üzerinden başlatıldığı, takip dayanağı olarak 19.574,00 TL bedelli, 7.228,00 TL bedelli ve 33.460,50 TL bedelli 3 adet faturanın gösterildiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği ve itirazın hükümden düşürülmesi için de eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre itirazın iptali davasında; i) İlamsız takip yapılmış olması, ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi, iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.09.2019 tarihli ve … E., … K.; 25.11.2020 tarihli ve … E., … K. sayılı ilamları)
Dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; davanın kabulü hâlinde takibin devamı hükmünü de içerecektir.
Bu kapsamda itirazın iptali davası; icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. (Yargıtay HGK’nın 22/11/2022 gün ve … E … K sayılı ilamı)
Eldeki davada, uyuşmazlığın her iki tarafı tacir olup, uyuşmazlık konusu iş her iki tarafın da  ticarî işletmesi ile ilgilidir. Bu nedenle fatura ve faturaların delil olma niteliği üzerinde de durmakta yarar vardır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) fatura tanımlanmamıştır. Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir. Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve … E., … K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesine göre; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Sözleşme ilişkisinin inkâr edilmesi durumunda öncelikle akdi ilişkinin ispat edilmesi gerekmektedir.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından  ticarî defterlerine kaydedilmesi, faturaya konu hizmetin sunulduğuna karine teşkil eder. (Ems: Yargıtay HGK’nın 22/11/2022 gün ve … E … K sayılı ilamı)
Karinenin varlığı hâlinde, karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini ispatla yükümlüdür. Kesin kanunî karineler dışında, karşı taraf karinenin aksini ispat edebilir. Karine söz konusu olduğunda, karine ile kabul edilen durumun aksini ispat etmek gerekir. (Yargıtay HGK’nın … E … K sayılı ilamı)
Davacının defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 03/02/2023 tarihli bilirkişi raporu ile, defterlerin usulüne uygun tutulduğu, faturaların tamamının kayıtlı olduğu, yine fatura bedellerinin tamamının ödenmiş olduğu, dolayısıyla davacının bakiye alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davalıya defter ibrazı için süre verilmesine rağmen, defterler ibraz edilmediği gibi inceleme yapılabilecek yer de bildirilmemiştir. dolayısıyla davalının defter ibrazından kaçındığı kabul edilmiştir.
Her ne kadar davalının defter ibrazınından kaçındığı kabul edilmiş ise de davacı defter kayıtlarına göre fatura bedelinin ödendiği ve davacının bakiye alacağının bulunmadığı açık olduğundan davacının alacaklı olduğu yönündeki iddiasını ispatlayamadığı kabul edilmiştir.
Ancak, davacı açıkça yemin deliline dayandığından kendisine yemin delili hatırlatılmış, davacının yemin teklifi uyarınca da davalı şirket temsilcisi adına isticvap davetiyesi çıkartılmıştır. İsticvap davetiyesinin usulüne uygun tebliğine rağmen davalı temsilcisi duruşmaya mazeretsiz olarak katılmadığından davacının faturalar nedeniyle bakiye 4.634,50 TL tutarında alacaklı olduğu iddiasının davalı tarafça kabul edildiği sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 4.634,50 TL tutarında alacaklı olduğu kabul edildiğinden takibe itirazın asıl alacak yönünden ve bu tutar üzerinden iptaline karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar aynı icra takibi ile işlemiş faiz alacağının da tahsili istenilmişse de, davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğü usulünce ispatlanamadığından, davacının işlemiş faiz alacağı isteminde bulunmasının mümkün olmadığı kabul edilmiştir.
Anılan nedenlerle, davalının takibe itirazının asıl alacak olan 4.634,50 TL üzerinden iptaline karar vermek gerekmiştir.
Takibe itirazın kısmen de olsa haksız olması ve alacağın likit olması nedeniyle hükmedilen alacağın % 20’si oranında davacı lehine tazminata hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, Yunak İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibine davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 4.634,50 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-4.634,50 TL’nin % 20’si oranında hesaplanan 926,90 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 316,58 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 85,51 TL harcın mahsubu ile bakiye 231,07 TL eksik harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.600,00 TL. yargılama giderinin 119,05 TL ‘lik kısmının davacıdan, 1.480,95 TL’lik kısmının ise davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
5-Davacı tarafından yapılan 85,51 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL harç gideri ve 981,25 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 1.061,95 TL yargılama giderinden kabul ret oranına göre hesaplanan 982,93 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T.’ne göre tayin ve taktir olunan 4.634,50 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair ; davacı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/04/2023

Katip … Hakim …

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.