Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/676 E. 2023/802 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :
DAVACILAR : 1-
: 2-
: 3-
: 4-
: 5-
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI : 2-
VEKİLLERİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davalı şirketin sigortalısı olan …’ın, müvekkilleri … ve …’ın oğlu olan …’ye motorsikletle çarpması ile gerçekleşen kazada …’nin vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak müvekkilleri olan anne ve babasının kaldığını, olaya ilişkin yargılamanın Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden yapıldığı, müvekkillerinin zararından davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olduğu, bu kapsamda davalı sigorta şirketi tarafından bir miktar ödeme yapılmışsa da müvekkillerinin gerçek maddi zararlarını karşılayan bir miktar olmadığını, müvekkillerinin evlatlarını kaybetmenin acısıyla tarif etmenin imkansız olduğu herkesçe bilinen evlat acısını yaşadıklarını, bundan dolayı duydukları ızdırabın zamanla alışılacak olsa da hiçbir zaman azalmayacağını belirterek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik müvekkili anne … için 500 TL, müvekkili baba … için 500 TL olmak üzere maddi tazminatın (belirsiz alacağın tespiti ile ileride artırılmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen olay tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile tahsiline, müvekkili … için 50.000 TL Manevi, … için 50.000 TL manevi, … için 20.000 TL manevi, … için 20.000 TL manevi ve … için 20.000 TL manevi tazminatın davalı …’tan olay tarihinden itibaren en yüksek faiziyle tahsiline, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özet olarak; dava konusu trafik kazasına karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirketçe … sayılı Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirket tarafından 19/08/2021 tarihinde 59.745,00-TL ödeme yapıldığını, yapılan ödeme yeterli olup müvekkili şirketin başkaca bir sorumluluğunun bulunmadığını, aksi takdirde kabul anlamına gelmemek kaydıyla yapılacak tazminattan bu tutarın mahsup edilmesinin gerektiğini, müvekkili şirket merkezinin Ümraniye/İstanbul olduğundan davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, bu nedenle yetki itirazının kabulü ile dosyanını yetkili İstanbul Anadolu Mahkemelerine gönderilmesinin gerektiğini, davayı kabul manasına gelmemek üzere müteveffanın, davacılara destek olduğu hususunun ve destekten yararlanma sürelerinin incelenmesi ve ispatlanmasının gerektiğini, kusura ilişkin bilirkişi incelemesi yapılmasının gerektiğini, SGK’dan rücuya tabi bir tazminat alınmışsa bu miktarın bulunacak zarar miktarından indirilmesinin gerektiğini, müvekkili şirketin temerrütü söz konusu olmadığını, davacı yanın talep edebileceği faiz başlangıcı kaza tarihinden değil dava tarihinden itibaren ve yasal faiz şeklinde olmasının gerektiğini belirterek; öncelikle dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Mahkemelerine gönderilmesine, aksi takdirde haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özet olarak; müvekkilinin söz konusu olayda kusurunun bulunmadığını, dava konusu kazaya ilişkin müvekkilinin söz konusu kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru söz konusu olmadığını, her ne kadar Konya . Asliye Ceza Mahkemesi’nce müvekkilinin tali kusurlu olduğuna karar verilmiş ise de müvekkilinin söz konusu kazada bir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin olay günü uygun hız sınırında ilerlerken mütevaffanın orta refüj üzerinden yola aniden çıkması üzerine elim kaza meydana geldiğini, Konya . Asliye Ceza Mahkemesi’ne sunulan 10.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda da müvekkilinin 61.2 km/s hızda seyrettiğinin tespit edildiğini, kazanın meydana geldiği yerin hız sınırının 60 km/s olduğu düşünüldüğünde müvekkilininin hızı tolerans gösterilen hız sınırları içerisinde olduğunu, davacılar tarafından maddi tazminatlar şeklinde belirtilen taleplerin açıklanmasının gerektiğini, belirsiz alacak davası açmada davacıların hukuki yararının bulunmadığını, dava dilekçesinde her bir davacı açısından talep edilen miktarlar manevi tazminatın amacına aykırı olduğunu, davacıların maddi tazminat hesaplaması ilkelerine göre manevi tazminat hesabı yaptığını, fahiş oranda tazminat talebinde bulunduklarını, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olmadığını, davaya konu kazanın meydana geldiği tarih dikkate alındığında, dava tarihi itibarıyla davanın zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesinde talep edilen faiz türünün somut uyuşmazlıkta uygulanabilirliği bulunmamakta olup, hukuki dayanaktan yoksun olan mevduata uygulanan en yüksek faiz talebinin reddi gerektiğini belirterek; davanın reddine, eddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tahsiline ilişkin tazminat isteminden ibarettir.
Bir motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen trafik kazasında, zarar görenlerin zararından, 6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesi uyarınca araç sürücüsü, 2918 sayılı KTK’nın 85. Maddesi uyarınca araç işleteni ve şartları varsa teşebbüs sahibi ve 2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesi uyarınca sigortacı müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Trafik kazası nedeniyle zarara uğradığını iddia eden hak sahipleri tarafından açılan tazminat davalarında ispat yükü 6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesi uyarınca zarar gören üzerinde olup, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmek zorundadır.
Yine bu tür davalarda 2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesi uyarınca, zarar görenin dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapması gerekmekte olup bu husus sonradan giderilmesi de mümkün olmayan dava şartlarındandır. Ayrıca yazılı başvurudan hemen sonra dava açılması mümkün olmayıp 15 günlük sürenin dolmasından sonra dava açılabilecektir. Sigorta kuruluşu kendisine yapılan yazılı başvuruya karşı 15 gün içinde cevap vermek ve 2918 sayılı KTK’nın 99. Maddesine göre 8 iş günü içinde de tazminatı ödemek zorundadır. Sekiz iş günü içinde sorumlu olduğu tazminatı ödemeyen sigortacı 9. gün itibariyle temerrüde düşecektir.
Hak sahipleri tarafından talep edilebilecek tazminatlar ise 2918 sayılı KTK’nın 90. Maddesi uyarınca 2918 sayılı KTK ile 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Somut olayda davacılar davaya konu trafik kazası neticesinde vefat eden … Hami …’ın desteğinden yoksun kaldıklarını, ölüm nedeniyle manevi zarara uğradıklarını iddia ederek maddi ve manevi tazminat istemlerinde bulunmuştur.
Davaya konu 29/10/2020 tarihli trafik kazasının, sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikleti ile Konya ili … ilçesi … Mahallesi … Caddesi üzerinde aracının arkasında yolcu … ile birlikte seyri sırasında, No:… karşısına geldiği esnada aracının ön kısımları ile bisikleti ile binili vaziyette orta refüj üzerinden yolun diğer kısmına geçmeye çalışan müteveffa … … …’ın kullandığı bisikletin yan tarafına çarpması neticesinde meydana geldiği ve kaza neticesinde … … …’ın öldüğü anlaşılmıştır.
Dava konusu kazaya ilişkin düzenlenen kaza tespit tutanağında “… Bu kazanın oluşumunda bisiklet sürücüsü M. … … olan küçük yaşta çocuğun 2918 sayılı K.T.K nın 47/1c (yer işaretlemelerine uymamak maddesini ihlal ettiğinden Asli Kusurlu, motosiklet sürücüsü … ın da 2918 sayılı K.T.K nın 52/ 1b ( Aracın hızını görüş, hava, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak) kuralını ihlal ettiğinden Tali Kusurlu olduğu” şeklindedir.
Dava konusu kazaya ilişkin olarak Konya . Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından alınan 10/02/2021 tarihli kusur raporu ile sürücü …’ın tali kusurlu, müteveffa … … …’ın ise asli kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu kazaya ilişkin olarak Konya . Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından adli tıp kurumu tarafından düzenlenen 24/08/2021 tarihli kusur raporu ile sürücü …’ın tali kusurlu, müteveffa … … …’ın ise asli kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce, Karayolları Fen Heyetinden alınan 26/02/2023 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile … plakalı araç sürücü …’ın %30 oranında, müteveffa bisiklet sürücüsü … … …’ın ise % 70 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce, aşamalarda alınan bilirkişi raporlarındaki tespitlerin dosya kapsamına ve kazanın oluş şekline uygun olması nedeniyle, davaya konu trafik kazasının oluşmasında desteğin % 70, davalı sigortalı araç sürücüsünün ise % 30 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Tazminat hesabının ne şekilde yapılacağı konusunda 2918 sayılı KTK’da ve 6098 sayılı TBK’da açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu kapsamda hesaplamanın yargı kararları ile yerleşik hale gelen uygulamalara göre yapılması gerekir. Hesaplamalarda prograsif rant yönteminin uygulanması konusunda herhangi bir görüş farklılığı yoksa da bakiye yaşam süresinin tespitinde hangi yaşam tablosunun esas alınacağı konusunda Konya BAM . HD. nin uygulamaları ile Yargıtay uygulamaları farklılık arz etmektedir.
Konya BAM . HD.’nin yerleşik hale gelen uygulamalarına göre, 2918 sayılı KTK ile genel şartlara yapılan atfın, AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı kararı ile iptaline karar verilmesi nedeniyle bakiye yaşam süresinin PMF 1931 yaşam tablosuna göre belirlenmesi gerekir. (Konya BAM . HD.’nin 17/02/2023 gün ve … E … K)
TRH 2010 yaşam tablosunun, genel şartların yürürlüğe girmesiyle uygulanmaya başlandığı, önceki dönemde PMF 1931 yaşam tablosunun uygulandığı bilinen bir gerçektir. Genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki dönemde, her ne kadar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay Dairelerinin uygulamalarına istinaden PMF 1931 yaşam tablosu esas alınmaktaysa da TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınmasına da engel yasal bir düzenleme bulunmamaktaydı. Genel şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte, KTK’da genel şartlara yapılan atıflar nedeniyle, hesaplamalarda TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınması yasal bir zorunluluk haline gelmiş, devam eden süreçte ise AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı iptal kararı ile bu zorunluluk ortadan kalkmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, iptal kararı ile sadece bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararı TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanmasını imkansız hale getirmemiştir. Gelinen aşamada, mahkemeler takdir yetkisi kapsamında gerek PMF 1931 yaşam tablosunu, gerekse TRH 2010 tablosunu esas alabilecektir. Ancak takdir hakkının, 4721 sayılı TMK’nın 4. maddesi uyarınca hakkaniyete uygun olarak kullanılması gerekir. Bu takdir hakkı kapsamında, genel kabul gören yaşam tablosunun esas alınması hakkaniyete daha uygun olacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 02/12/2021 tarihli, … E, … K sayılı ilamı ve 21/12/2021 tarihli, … E., … K sayılı ilamı ile bakiye yaşam süresinin tespitinde ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınması gerektiğine işaret etmiştir. Yine, Yargıtay Daireleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin uygulamaları da bu yönde olmuştur. Bu nedenle, TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınmasının hakkaniyete daha uygun olacağı kabul edildiğinden, Konya BAM . HD.’nin PMF 1931 yaşam tablosunun dikkate alınmasına yönelik görüşüne iştirak edilmemiştir.
Kısaca üzerinde durulmasının faydalı olacağı düşünülen bir diğer husus ise, 14/02/2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 29/12/2022 gün ve … E. … K sayılı kararı iptal kararıdır. 7237 sayılı yasanın 18. maddesiyle 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklik ile, 09/06/2021 tarihinden sonra meydana gelen trafik kazaları yönünden bakiye yaşam süresinin tespitinde TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanması yasal zorunluluk haline gelmiştir. Ancak, anılan değişikliğin AYM tarafından iptaline karar verilmesi karşısında bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararının TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanmasına engel bir yönü yoktur.
Davacıların maddi zararların tazmini yönüyle yapmış oldukları başvurusu üzerine davalı … Sigorta A.Ş. tarafından 19/08/2021 tarihinde … için 34.708,41 TL, … için 25.036,59 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödemesinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Hak sahibine yapılan bir ödemenin mevcut olması halinde bu ödemenin hesaplanan tazminattan mahsup edilmesi gerektiği noktasında bir duraksama bulunmamaktadır. Burada önemli olan ödemenin dava tarihinden önce yapılıp yapılmadığıdır. Zira hak sahibine davadan önce yapılan bir ödeme mevcut ise bu ödemenin rapor tarihine kadar güncellenmesi ve hesaplanan tazminattan yapılan ödemenin güncel hali ile indirilmesi gerekmektedir. Ancak dava açıldıktan sonra yapılan ödemeler yönünden güncelleme işlemi yapılmayacak olup yapılan ödemenin çıplak tutarı tazminattan mahsup edilecektir. Hemen belirtilmelidir ki maddi hasara ilişkin ödemeler davadan önce ya da sonra yapıldığına bakılmaksızın zarardan çıplak hali ile mahsup edilecektir. Nitekim bu husus Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K, … E … K ve … E … K sayılı ilamlarında da vurgulanmıştır.
6098 sayılı TBK’nın 52. Maddesine göre; Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. Anılan yasal düzenlemede de belirtildiği üzere zarar görenin zararın oluşmasında ya da zararın artmasında bir ihmali varsa bu hususun tazminatın belirlenmesinde dikkate alınması gerekir. Bir başka deyişle zararın oluşumunda zarar görenin de müterafik kusurunun bulunması halinde tazminattan indirim yapılması gerekmektedir. Müterafik kusurun dikkate alınması için bu yönde yapılan bir savunmaya gerek olmayıp Mahkemece müterafik kusurun resen dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim bu husus Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamında da vurgulanmıştır. Ayrıca müterafik kusur indirimi nedeniyle kısmen reddedilen tutar üzerinden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmeyeceği noktasında da duraksama bulunmamaktadır.
Somut olayda, kaza anına ilişkin görüntülerin incelenmesinde desteğin kaza esnasında kaskının takılı olduğu anlaşıldığından ve desteğe atfedilebilecek bir müterafik kusur belirlenemediğinden müterafik kusur indirimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 15/10/2023 tarihli hesap raporu ile davacılardan …’ın destek zararının 234.443,51 TL, …’ın ise destek zararının 127.473,17 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davacılar vekili 25/10/2023 tarihli tarihli ıslah dilekçesi ile davacı …’ın destek zararının 234.443,51 TL, …’ın ise destek zararının 127.473,17 TL olarak ıslah etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazasının oluşmasında davalı sigortalı araç sürücüsünün % 30 oranında kusurlu olduğu, kaza neticesinde … … …’ın öldüğü, davacı …’ın destek zararının 234.443,51 TL olduğu, davalı sigorta şirketinin poliçeden kaynaklı sorumluluğunun ise 226.888,88 TL olduğu, davacı …’ın destek zararının 127.473,17 TL olduğu, davalı sigorta şirketinin poliçeden kaynaklı sorumluluğunun ise 123.365,52 TL olduğu sonucuna varıldığından davacıların maddi tazminat davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
TBK’nın 56. Maddesine göre; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerekir( HGK 23/06/2004, … -… )
Somut olayda, kazanın oluş şekli ve sonucu, davacıların müteveffa ile olan bağları, tarafların kusur oranları, paranın alım gücü, tarafların sosyal ekonomik durumları, manevi tazminatın tatmin ve caydırıcılık fonksiyonu dikkate alınarak davacıların manevi tazminat davalarının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı …’ın maddi tazminat davasının kabulü ile 234.443,51 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalı … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğu 226.888,88 TL ile sınırlı olması kaydıyla, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 11/02/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … yönünden ise kaza tarihi olan 29/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
2-Davacı …’ın maddi tazminat davasının kabulü ile 127.473,17 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalı … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğu 123.365,52 TL ile sınırlı olması kaydıyla, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 11/02/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … yönünden ise kaza tarihi olan 29/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
3-Davacı …’ın manevi tazminat davasının kabulü ile 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 29/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,
4-Davacı …’ın manevi tazminat davasının kabulü ile 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 29/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,
5-Davacı …’ın manevi tazminat davasının kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 29/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,
6-Davacı …’ın manevi tazminat davasının kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 29/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,
7-Davacı …’ın manevi tazminat davasının kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 29/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,
8-Alınması gereken 35.652,12 TL harçtan, peşin, ıslah ve tamamlama ile birlikte alınan 1.786,04 TL harcın mahsubu ile bakiye 33.866,08 TL eksik harcın (davalı … Sigorta A.Ş. ‘nin sorumluluğunun 22.727,27 TL ile sınırlı olması kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
9-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.560,00 TL. yargılama giderinin davalı … Sigorta A.Ş. ‘den alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
10-Davacı tarafından yapılan 1.866,74 TL harç gideri ve 7.302,70 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 9.169,44 TL yargılama giderinin (davalı … Sigorta A.Ş. ‘nin sorumluluğunun 6.153,54 TL ile sınırlı olması kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
11-Davacı … maddi tazminat davası yönüyle kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 37.166,53 TL vekalet ücretinin, (davalı … Sigorta A.Ş. ‘nin sorumluluğunun 36.033,33 TL ile sınırlı olması kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
12-Davacı … maddi tazminat davası yönüyle kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 20.395,71 TL vekalet ücretinin, (davalı … Sigorta A.Ş. ‘nin sorumluluğunun 19.738,48 TL ile sınırlı olması kaydıyla) davalılardan alınarak davacı …’a verilmesine,
13-Davacı … manevi tazminat davası yönüyle kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,
14-Davacı … manevi tazminat davası yönüyle kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,
15-Davacı … manevi tazminat davası yönüyle kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,
16-Davacı … manevi tazminat davası yönüyle kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,
17-Davacı … manevi tazminat davası yönüyle kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,
18-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/11/2023

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.