Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/672 E. 2023/464 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI : … – TC No: …, …
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davalı …’ ın müvekkili şirketten çeşitli tarihlerde ürün satın almış olduğunu ancak müvekkiline hiçbir ödeme yapmadığını, bu sebeple Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı yanın 27.02.2020 tarihli dilekçesinde hiçbir borcu olamadığını beyan ettiğini, davalı adına kesilen faturaların hepsinin 2019 yılına ait ve davalı ile müvekkili şirket arasında bir alım satım faaliyetinin bulunduğunu bu durumun çok net bir biçimde olduğunu, davacı müvekkili ile davalı borçlu arasında bir takım araç parçaları satımı konuşunda anlaşma sağlandığını, icra takibine konu faturaların kesilerek söz konusu fatura ile birlikte faturalara konu mallar davalıya elden teslim edilmiş olduğunu, davacı müvekkilinin davalı borçluya icraya konu faturaların ödemesi ile ilgili olarak birçok kez başvurmasına rağmen, davalı-borçlu bugüne kadar borcunu ödememiş olduğunu alacağını alamayacağını anlayan müvekkilinin ise Konya . İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yaparak alacağını almaktan başka çaresi kalmadığını, fakat davalının söz konusu takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edilmiş ve takip icra müdürlüğünce durdurulmuş olduğunu, borcunun farkında olan davalı tarafın işbu kötü niyetli itirazı, borcu sürüncemede bırakmaktan başka bir amaç taşımak amacında olduğunu belirterek; davalının miktar itibariyle likit olan alacağa karşı ileri sürdüğü haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile birlikte, davalının alacak miktarımızın % 20’sinden az olmamak kaydıyla icra-inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davacının tarafına karşı . İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosya ile fatura alacağı iddiası ile icra takibi başlatmış olduğunu, haksız takibe itiraz ettiğini, bahsi geçen faturalardaki bedellerini daha evvelden banka aracılığıyla senet olarak ödediğini, bu sebeple banka kayıtlarının incelenmesini talep ettiğini, Protesto olan senetlerini kredi kartından çekerek ödediğini geri aldığını ve imha ettiğini, … … Şubesinde bulunan Hesabından … … Şubesi … hesap no’lu … otomotive ait yaptığı ödemelerin bankadan getirilmesini talep ettiklerini ticari defterlerinin incelenmesini istediğini davacı yanın mükerrer tahsilat yapmak istediğini bu sebeple icra takibi başlattığını belirterek; davanın reddine, dava konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali isteminden ibarettir.
Davaya konu Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibinin21.682,12 TL asıl alacak üzerinden başlatıldığı, takip dayanağı olarak 8 ayrı faturanın gösterildiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği ve itirazın hükümden düşürülmesi için de eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre itirazın iptali davasında; i) İlamsız takip yapılmış olması, ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi, iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir. Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.09.2019 tarihli ve … E., … K.; 25.11.2020 tarihli ve … E., … K. sayılı ilamları)
Dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; davanın kabulü hâlinde takibin devamı hükmünü de içerecektir. Bu kapsamda itirazın iptali davası; icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. (Yargıtay HGK’nın 22/11/2022 gün ve … E … K sayılı ilamı)
Takip dayanağı 8 adet fatura olup, kural olarak faturalara konu hizmetin sunulduğu fatura alacaklısı tarafından yazılı delillerle ispatlanmalıdır. Ancak somut olayda, davalı tarafça fatura bedellerinin ödendiği savunulduğundan faturalara konu hizmetin davalıya sunulduğu noktasında taraflar arasında uyuşmazlığın bulunmadığı kabul edilmelidir. Bu kapsamda ispat yükü davalı üzerinde olup, fatura bedellerinin ödendiğinin yazılı delillerle ispatı gerekir.
6100 sayılı HMK’nın 222/2. maddesine göre; Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
6100 sayılı HMK’nın 222/3. maddesine göre; İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Taraflara ait ticari defterler üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 23/12/2022 tarihli rapor, …/03/2023 tarihli 1. ek rapor ve 31/03/2023 tarihli 2. ek rapor bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacının defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, takibe konu 8 adet faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafça 2019 yılında 12.000,00 TL tutarında tahsilat yapıldığı, davacının davalıdan aldığı senetleri önce tahsilat olarak kaydettiği ancak senet bedeli ödenmeyince tekrar davalının borcuna yazdığı, banka yazı cevabı ile bildirilen ödemelerin davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, defter kayıtları ile banka yazı cevabında yer alan ödeme kayıtları dikkate alındığında 2019 yılındaki toplam tahsilat tutarının 12.000,00 TL olduğu, davacının takip tarihi itibariyle 21.571,89 TL tutarında alacaklı olduğu, davalıya ait 2020 yılı haricindeki defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, 2020 yılı defterlerin kapanış tasdikinin yapılmadığı, takibe konu faturalardan 5 tanesinin defterlerde kayıtlı olduğu ve faturaların peşin ödeme kaydı ile kapatıldığı, ödeme kaydına dayanak bir belgenin ise bulunmadığı tespit edilmiştir.
… T.A.Ş.’nin 02/05/2021 tarihli yazı cevabının incelenmesinde, davacı tarafça toplam bedeli 8.500,00 TL olan 3 adet senedin banka vasıtasıyla tahsil edildiği anlaşılmıştır. 31/03/2023 tarihli bilirkişi raporu ile ise bu ödemelerin davacı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar senet bedelleri 2019 yılı içinde tahsil edilmiş ise de, senetlerin 2018 yılı içinde davacıya verildiği, davacının senet bedelini tahsil etmeden davalının borcundan mahsup ettiği, dolayısıyla davacı defterlerinde ilgili senet bedellerinin 2018 yılı içinde ödendiğine dair kayıtların yer aldığı, nitekim senetlerden 2.500,00 TL bedelli olan senedin 13/08/2018 tarihinde(birinci ek rapor sf:3), diğer 3.000,00’er TL bedelli senetlerin ise 30/11/2018 tarihinde defterlere kaydedildiği, (1. ek rapor sf:3-4) dolayısıyla bu senetlere ilişkin olarak yapılan ödemelerin 2019 yılı yönünden tekrar değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla bilirkişi tarafından 2019 yılında yapılan tahsilat tutarının toplam 12.000,00 TL olduğuna yönelik tespitin dosya kapsamına uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; her ne kadar takibe konu 8 adet faturadan 3 tanesi davalı defterlerinde kayıtlı değil ise de davalının ödeme savunmasında bulunması nedeniyle takibe konu faturalardaki hizmetin davalıya sunulduğunun kabul edilmesi gerektiği, taraflar arasındaki ticari ilişkin bu faturalarla sınırlı olmadığı, takibin faturaya dayalı olması nedeniyle davalının 8 adet fatura bedelinin ödendiğini yazılı delillerle ispatlaması gerektiği, davalı defterlerinde yazılı ödeme kayıtlarının dayanağının bulunmaması nedeniyle bu kayıtlara itibar edilmesinin mümkün olmadığı, … T.A.Ş.’nin 02/05/2021 tarihli yazı cevabındaki ödemelerin davacının 2018 yılı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafça 2019 yılında toplam 12.000,00 TL tutarında tahsilat yapıldığı, bu tahsilatlar da dikkate alındığında davacının takip tarihi itibariyle bakiye 21.571,89 TL tutarında alacaklı olduğu sonucuna varıldığından davanın bu tutar üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacının feri nitelikteki tazminat istemi yönünden yapılan değerlendirmede, takibe itirazın kısmen haksız olması ve alacağın likit olması nedeniyle davacı lehine tazminata hükmetmek gerekmiş, davanın reddedilen kısmı yönünden takibin kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalının tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibine davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 21.571,89 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-21.571,89 TL’nin % 20’si oranında hesaplanan 4.314,37 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalının tazminat isteminin reddine,
4-Alınması gereken 1.473,57 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 261,87 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.211,70 TL eksik harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320,00 TL. yargılama giderinin 6,71 TL ‘lik kısmının davacıdan, 1.313,29 TL’lik kısmının ise davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
6-Davacı tarafından yapılan 261,87 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan 144,00 TL harç gideri ve 2.080,25 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 2.224,25 TL yargılama giderinden kabul ret oranına göre hesaplanan 2.212,94 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davacı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T.’ne göre tayin ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
9-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair ; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/07/2023

Katip … Hakim …

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.