Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/588 E. 2023/438 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : … – … …
VEKİLLERİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davacı şirket ile davalı şirket arasında 2019 yılından buyana devam eden inşaat sektörüne ilişkin ticari ilişki mevcut olup; dava konusu ödenmeyen fatura bedellerine kadar davalı şirket ile ticari anlamda herhangi bir problem yaşanmadığını, ancak ekte sunulan ticari faturalar ve davacı firmaya ait muavin defter kayıtlarından da anlaşılacağı üzere davalı firmanın davacı şirkete icra takibine konu borcu bulunmadığına dair beyanda bulunduğunu, davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı yüklendiği edimleri eksiksiz olarak yerine getirmiş, yapılan işler ve malzemeler için fatura kesilmiş ancak davalı taraf fatura bedellerini tüm uyarılara rağmen davacıya ödemediğini, davacı şirket tarafından 09.06.2021 tarih, … fatura numaralı ve 26.781,67 TL, 09.06.2021 tarih, … fatura numaralı ve 254.341,50 TL , 17.07.2021 tarih, … fatura numaralı ve 98.242,68 TL bedelli davalı tarafa e-fatura olarak teslim edilen faturalar nedeniyle toplam 379.365,85 TL’lik oluşan borç miktarından 259.596,67 TL’lik kısmı davacı şirket tarafından davalı şirkete yapılan tüm uyarılara rağmen ödenmediği açık olup; bu husus davacı şirkete ait muavin defter kayıtlarından da açıkça görüleceğini, davalı şirket tarafından ödenmeyen alacağa istinaden tarafımızca yapılan icra takibine davalı şirket tarafından yapılan itiraz kötü niyetli olarak yapıldığını, davacı şirketin alacağı sürüncemede bırakılmak suretiyle davacı şirketin zarara uğramasına neden olduğunu, arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını belirterek; ihtiyati haciz taleplerinin kabulü ile davalı taraf adına kayıtlı taşınır ve taşınmaz malların üçüncü kişilere rızai, cebri/icrai satışına engel olunması için hüküm kesinleşinceye kadar geçerli olmak üzere öncelikle teminatsız olarak, aksi kanaatin hasıl olması halinde uygun bir teminat karşılığında ihtiyati haciz şerhi konulmasına, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve icra takibinin dava konusu alacağa işleyecek faizi ile devamına, davalının kötü niyeti dikkate alınarak dava konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak;
davacı tarafın müvekkili şirket aleyhine Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası nezdinde ilamsız icra takibi başlattığını, icra takibine müvekkil şirket tarafından itiraz edildiğini, bunun üzerine duran takibin devamını sağlamak amacıyla öncelikle arabuluculuk yoluna başvurulduğu ancak anlaşılamadığını, davacının itirazın iptali davası ikame ettiği ve itirazın iptali
ile birlikte alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı talep ettiğini, gelinen aşamada, aralarındaki ticari ilişki sebebiyle müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, aksine davacıdan alacaklı olduğu davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin Konya … Projesi kapsamında Trafo Merkezi İnşaatı işinde taşeron firma olarak çalıştığını, bir kısım işlerin yapılması konusunda davacı ile birlikte hareket ettiğini, davacı tarafından yapılan tüm işlerin karşılığının müvekkil şirket tarafından ödendiğini, buna göre davacı şirket tarafından düzenlenen sırasıyla 18.06.2020 tarih, … no’lu ve 247.802,30 TL
bedelli, 22.07.2020 tarih, … no’lu ve 182.230,82 TL bedelli, 09.09.2020 tarihli,
… no’lu ve 310.852,20TL bedelli faturaların karşılığının müvekkili şirket tarafından
aynı gün ödendiğini, davacının icra takibine konu kıldığı 09.06.2021 tarihli, … no’lu ve
254.341,50 TL bedelli fatura ile 09.06.2021 tarihli, … no’lu ve 26.781,67 TL bedelli
faturaya istinaden müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığını, ilgili faturaların 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 21/2 fıkrası uyarınca yasal süresi içerisinde sistem üzerinden reddedildiğini, İşbu iade edilen faturalara ilişkin olarak müvekkilin herhangi bir borcun bulunmadığını, reddedilmiş faturalara istinaden müvekkilinin sorumluluğundan söz edilmesinin mümkün
olamayacağını, davacı tarafından düzenlenen ve müvekkil şirket tarafından kabul edilen faturalara
istinaden yapılan ödemeler haricinde, müvekkili şirket tarafından davacıya 22.07.2020 tarihinde
77.769,18TL, 11.01.2021 tarihinde 42.000,00TL olmak üzere toplam 119.769,18TL tutarında avans
ödemesi yapıldığını davacı tarafından düzenlenen en son fatura olan 17.07.2021 tarihli, … no’lu ve 98.242,68TL bedelli faturanın karşılığı, davacıya ödenmiş olan toplam 119.769,18TL avans tutarından mahsup edildiğini, böylece ticari defter kayıtlarına göre cari hesapta müvekkili şirketin davacıya borçlu değil, aksine 21.526,50TL tutarında alacaklı görünmekte olduğunu, davacının kötü niyetli bir şekilde haksız ve hukuka aykırı olarak icra takibi başlattığını belirterek; haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, takibin iptaline,
İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2 fıkrası gereği davacının, %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine,
yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar
verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali isteminden ibarettir.
Davaya konu Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibinin 259.596,67 TL asıl alacak ve 64,01 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 259.660,68 TL üzerinden başlatıldığı, takip dayanağı olarak cari hesap ilişkisinin gösterildiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği ve itirazın hükümden düşürülmesi için de eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre itirazın iptali davasında; i) İlamsız takip yapılmış olması, ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi, iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir. Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.09.2019 tarihli ve … E., … K.; 25.11.2020 tarihli ve … E., … K. sayılı ilamları)
Dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; davanın kabulü hâlinde takibin devamı hükmünü de içerecektir. Bu kapsamda itirazın iptali davası; icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. (Yargıtay HGK’nın 22/11/2022 gün ve … E … K sayılı ilamı)
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nin 87.) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukukî sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nin cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır. Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’nin cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … E … K sayılı ilamı)
Somut olayda, her ne kadar takip dayanağı olarak cari hesap ilişkisi gösterilmiş ise de, taraflar arasında yazılı cari hesap sözleşmesi bulunmadığından takip dayanağının açık hesaptan kaynaklı alacak olduğu kabul edilmiştir.
Davalı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 18/01/2023 tarihli bilirkişi raporu ile, incelenen davalı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı tarafından tanzim edilen 09/06/2021 tarihli 254.341,50 TL bedelli fatura ile aynı tarihli 26.761,67 TL bedelli faturanın defterlerde kayıtlı olmadığı, 18/06/2020 tarihli 247.802,30 TL bedelli, 22/07/2020 tarihli 182.230,82 TL bedelli, 09/09/2020 tarihli 310.852,20 TL bedelli ve 17/07/2021 tarihli 98.242,68 TL bedelli toplam bedeli 839.128,00 TL olan 4 faturanın ise kayıtlı olduğu, davalının bu faturalara istinaden 860.654,50 TL tutarında ödeme yaptığı ve davalının 21.526,50 TL tutarında alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 10/02/2023 tarihli bilirkişi raporu ile, davacı defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, 2021 yılı defterlerinin açılış kaydına göre davacının 01/01/2021 tarihi itibariyle davalıya 77.769,18 TL tutarında borçlu olduğu, 11/01/2021 tarihinde davalı tarafından yapılan 42.000,00 TL tutarındaki ödeme ile davacının borcunun 119.769,18 TL’ye yükseldiği, davacı tarafından tanzim edilen 09/06/2021 tarihli 254.341,50 TL bedelli fatura ile aynı tarihli 26.761,67 TL bedelli faturanın defterlerde kaydedilmesi ile birlikte 09/06/2021 tarihi itibariyle davacının alacaklı duruma geldiği, devam eden süreçte tanzim edilen 17/07/2021 tarihli 98.242,68 TL fatura neticesinde davacının alacak tutarının 259.596,67 TL’ye yükseldiği, bu alacağın 2022 yılına devredildiği ve davacının 259.596,67 TL tutarında davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Somut olayda ispat yükü davacı üzerinde olup, davacı açık hesap şeklinde yürütülen ticari ilişki nedeniyle alacaklı olduğunu yazılı ya da kesin delillerle ispatlamak zorundadır. Davacı, usulüne uygun tuttuğu defter kayıtlarına göre alacaklı ise de, bu kayda itibar edilebilmesi için aynı şartlarda tutulmuş davalı defter kayıtlarıyla uyumlu olması gerekir. Davalı defter kayıtlarına göre ise davalı 21.526,50 TL tutarında davacıdan alacaklıdır. Defter kayıtları arasındaki bu uyumsuzluk, davacı tarafından tanzim edilen 09/06/2021 tarihli 254.341,50 TL bedelli fatura ile aynı tarihli 26.761,67 TL bedelli faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davalı defterlerinden kayıtlı olmamasından ve davacının 2021 yılı defterlerindeki davalının 77.769,18 TL tutarında davacıdan alacaklı olduğuna ilişkin açılış kaydından kaynaklanmaktadır. 09/06/2021 tarihli 254.341,50 TL bedelli fatura ile aynı tarihli 26.761,67 TL bedelli faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmaması karşısında davacının bu faturalara konu hizmeti sunduğunu ispatlaması gerekir. Ancak davacı tarafça bu yönde bir delil ibraz edilmemiştir. Dolayısıyla davacı defterlerindeki bu iki adet faturaya ilişkin kayda itibar edilmesi mümkün değildir. Bu faturaların toplam bedeli 281.103,17 TL olup, bu faturalara ilişkin kayda itibar edilmediğinden (259.596,67 – 281.103,17 = – …) davacının bakiye alacağının bulunmadığı kabul edilmiştir.
Davacı, açıkça yemin deliline dayandığından kendisine yemin delili hatırlatılmış, davacının yemin teklifi uyarınca isticvabına karar verilen davalı şirket temsilcileri borçlu olmadıklarına dair yemin etmişlerdir. Bu kapsamda davacı alacaklı olduğu yönündeki iddiasını yemin delili ile de ispatlayamamıştır.
Anılan nedenlerle davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının feri nitelikteki tazminat istemi yönünden yapılan değerlendirmede, davacı takibe itirazın haksız olduğu yönündeki iddiasını usulünce ispatlayamadığından davacının tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davalı da tazminat isteminde bulunmuş ise de, tek başına alacağın varlığının ispatlanamaması takibin kötüniyetli olduğunun kabulü için yeterli olmadığından ve davalı tarafça takibin kötüniyetli olduğu savunması usulünce ispatlanamadığından davalının da tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Tarafların tazminat istemlerinin ayrı ayrı reddine,
3-Peşin olarak alınan, 3.136,06 TL harçtan, alınması gereken 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.956,16 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
4-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.560 TL. yargılama giderinin, davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
5-Davacı tarafından yapılan harç ve yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 21,25 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davalı, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T’ne tayin ve taktir olunan 39.352,50 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/07/2023

Katip … Hakim …

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.