Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/564 E. 2023/315 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – TC No : … , …
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davalı yan ile müvekkilinin … salonunun peyzaj düzenlemesi için anlaşmış olduklarını sözlü olarak yapılan anlaşmanın 02.03.2022 tarihinde düğün salonunda başlamış olduğunu, akabinde söz konusu anlaşmanın teklif formunun müvekkili tarafından 10.03.2021 tarihinde düzenlenerek davalı yana gönderildiğinin, teklif formunda yazıldığı gibi Müvekkilinin kızının düğünü için salonu kiralamış düğün için ödenecek olan kira masraflarının peyzaj çalışması neticesinde çıkacak olan masrafların mahsup edileceği konusunda mutabık kalındığının Ürünlerin ve işçi yevmiyelerinin total fiyatının 33.014,63 TL Teklif formunda tüm bakiyelerin kalem kalem işlenmiş ve dilekçelerinde sunulmuş olduğunun müvekkilinin düğün salonu kiralamasından kaynaklı borcunun da peyzaj çalışmalarından mahsup edildiğini, neticesinde de davalı yanın 18.778,05 TL borcunun kalmış olduğunun KDV dahil bakiye miktarının 23.814,63 TL olduğunu, müvekkilinin 02.03.2021 tarihinde çalışmalar başlayarak bahçe düzenlemesini tamamladığını ve davalı borçluyu bakiye borç miktarını bildirdiğini müvekkilinin alacağını tahsil amacıyla defaten bildirimde bulunduğunu fakat sonuç alamadığının, akabinde söz konusu barca istinaden 05.07.2021 tarihinde Konya . İcra Müdürlüğünden … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ödeme emrinin 07.07.2022 tarihinde iş yeri amirine teslim edildiğini, 14.07.2022 takibe haksız ve mesnetsiz şekilde itiraz edildiğini, davalı yanın söz konusu itirazla takibi durdurmak ve bu süreçte taşınır taşınmaz mal varlığını elden çıkarmak olduğunu, davalı yanın söz konusu olan faturayı işlemediğinin ve herhangi bir itirazda bulunmadığını, alacak tutarı ile ilgili herhangi itirazının olmadığının amacının malvarlığını elden çıkarmak olabileceğini bu sebeple ihtiyatı tedbir koyulmasını talep etiklerini, 27.07.2022 tarihinde uzlaşma sağlanmadığının bu sebeplerle dava açma gereğinin hasıl olduğunu belirterek; davanın kabulü ile Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlu şirketin asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ile cezalandırılmasına, HMK’nun 329/2. Maddesi uyarınca davalı borçlunun disiplin para cezası ile cezalandırılmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; müvekkili firmanın davacı ile arasında karşılıklı olarak herhangi bir hizmet akdi nın sözleşmesinin yazılı ve sözlü olmadığı, müvekkili firmanın Peyzaj işinin yapıldığı tarihten sonra kurulmuş bir şirket olduğunun bu hususunun Ticaret sicil kayıtlarından sabit olduğu, davacı yan tarafından kesildiği iddia edilen faturanın işlenmediğini, böyle bir borcun olmadığını, Ticari defter incelemesinde bu hususun ortaya çıkacağını, davacı yan ile müvekkili arasında da herhangi bir watsapp yazışmasının olmadığı, davacı yanın haksız bir kazanç peşinde olduğunu, herhangi bir borçlarının olmadığını, davacının müvekkiline vermediği hizmetin bedelini talep etmeye çalıştığını, bu sebeple kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talep ettiklerini belirterek; haksız davanın reddine, davacının takip miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali isteminden ibarettir.
Davaya konu Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibinin 23.814,63 TL asıl alacak ve 41,10 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 23.855,73 TL üzerinden başlatıldığı, takip dayanağı olarak 28/06/2022 tarihli 33.014,63 TL bedelli faturanın gösterildiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği ve itirazın hükümden düşürülmesi için de eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre itirazın iptali davasında; i) İlamsız takip yapılmış olması, ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi, iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.09.2019 tarihli ve … E., … K.; 25.11.2020 tarihli ve … E., … K. sayılı ilamları)
Dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; davanın kabulü hâlinde takibin devamı hükmünü de içerecektir.
Bu kapsamda itirazın iptali davası; icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. (Yargıtay HGK’nın 22/11/2022 gün ve … E … K sayılı ilamı)
Eldeki davada, uyuşmazlığın her iki tarafı tacir olup, uyuşmazlık konusu iş her iki tarafın da  ticarî işletmesi ile ilgilidir. Bu nedenle fatura ve faturaların delil olma niteliği üzerinde de durmakta yarar vardır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) fatura tanımlanmamıştır. Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir. Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve … E., … K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesine göre; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Sözleşme ilişkisinin inkâr edilmesi durumunda öncelikle akdi ilişkinin ispat edilmesi gerekmektedir.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından  ticarî defterlerine kaydedilmesi, faturaya konu hizmetin sunulduğuna karine teşkil eder. (Ems: Yargıtay HGK’nın 22/11/2022 gün ve … E … K sayılı ilamı)
Karinenin varlığı hâlinde, karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini ispatla yükümlüdür. Kesin kanunî karineler dışında, karşı taraf karinenin aksini ispat edebilir. Karine söz konusu olduğunda, karine ile kabul edilen durumun aksini ispat etmek gerekir. (Yargıtay HGK’nın … E … K sayılı ilamı)
Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 16/12/2022 tarihli bilirkişi raporu ile, taraflara ait defterlerin usulüne uygun tutulduğu, faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir.
Faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmaması karşısında davacı faturaya konu hizmetin davalıya sunulduğunu yazılı ya da kesin delillerle ispatlamak zorundadır.
Davaya konu 33.014,63 TL bedelli 28/06/2022 tarihli faturanın alt kısmında ”Tahsil edilen 9.200,00 TL’dir. Kalan bakiye taahhüt edilen tarihi 10 ay geçmiştir.” ibaresinin yazılı olduğu, davacının peyzaj çalışmalarına 02/03/2021 tarihinde başlandığını belirttiği, davalının 19/01/2022 tarihinde sicile tescil edilerek tüzel kişilik kazandığı, whatsapp görüşme kayıtlarının da davalı şirketin kuruluş tarihinden önceki döneme ilişkin olduğu, dolayısıyla her ne kadar fatura davalı şirketin kuruluş tarihinden sonra tanzim edilmiş ise de faturaya konu hizmetin 19/01/2022 tarihinden önceki döneme ilişkin olduğu sonucuna varılmıştır.
Mevcut dosya kapsamından, davalı şirket kurucularının … ile … olduğu, sözleşme görüşmelerinin … isimli şahısla yapıldığı, …’nin ise şirket kurucularından …’nin babası olduğu anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 588. maddesi uyarınca; (1) Şirket, ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır. (2) Şirketçe kabul olunmadığı takdirde, kuruluş giderleri kurucular tarafından karşılanır. Bunların pay sahiplerine rücû hakları yoktur. (3) Tescilden önce şirket adına işlem yapanlar, bu işlemler dolayısıyla şahsen ve müteselsilen sorumludur. (4) Bu gibi taahhütlerin, ileride kurulacak şirket adına yapıldıklarının açıkça bildirilmeleri ve şirketin ticaret siciline tescilini izleyen üç aylık süre içinde şirket tarafından kabul edilmeleri koşuluyla, bunlardan yalnız şirket sorumlu olur.
Somut olayda, davacının sözleşme ilişkisinin davalı şirket ile kurulduğunu, faturaya konu hizmetin davalıya sunulduğunu iddia etmesine rağmen, davalı şirketin yapılan işin tamamlanmasından sonra kurulduğu, dolayısıyla faturaya konu iş ile ilgili taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğunun kabul edilemeyeceği, sözleşme görüşmelerinin … ile yapıldığı, …’nin şirket kurucularından olmadığı, …’nin şirket kurucularından …’nin babası olması nedeniyle sözleşme görüşmelerinin … adına … tarafından yapıldığı kabul edilse dahi 6102 sayılı TTK’nın 588/4. maddesi uyarınca davalı şirketin şirket kurucusunun taahhütlerini açıkça kabul etmemesi nedeniyle varsa sözleşmeden doğan alacaktan şirketin sorumlu olmayacağı, davacının faturaya konu hizmeti davalıya sunduğunu usulünce ispatlayamadığı sonucuna varıldığından davanın ve davacının tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davalı tarafça tazminat isteminde bulunulmuş ise de; takibin kötüniyetli olduğu usulünce ispatlanamadığından davalının tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Tarafların tazminat istemlerinin ayrı ayrı REDDİNE,
3-Peşin olarak alınan 288,12 TL harçtan, alınması gereken 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 108,22 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
4-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.560,00 TL. yargılama giderinin, davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
5-Davacı tarafından yapılan harç ve yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T’ne tayin ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/05/2023

Katip … Hakim …

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.