Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/350 E. 2022/498 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :
KARARIN MAHİYETİ : RET

Niğde . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … Karar 13/02/2018 tarihli yetkisizlik kararı üzerine mahkememize tevzi edilen menfi tespit dava dosyasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; müvekkili ile davalı arasında hiçbir ticari bağın mevcut bulunmadığını, icra takibine konu bono üzerindeki imzaların da müvekkilinin eli ürünü olmadığını, müvekkili aleyhine başlatılan takip nedeniyle yapılan taşkın haciz nedeniyle müvekkilinin mağdur olduğunu, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını ve açıkladığı nedenlerle Konya . İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosya ile başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu bulunmadıklarının tespiti ile takibe konu bononun iptaline, davalı taraf aleyhine alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesiyle özetle; davalı tarafın mal kaçırma çabası içerisinde olduğunu, bonolarda bulunan imzaların davacıya ait olduğunu, ancak gerçek imzasını kullanmadığını, sahte imza kullandığını, imza incelemesi sonucu gerçeğin ortaya çıkacağını, davacının dava açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığını ve açıkladığı nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit isteminden ibarettir.
Davacı, Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayışlı takibine konu bono 01/02/2017 tanzim tarihli, 01/04/2017 vade tarihli, 40.000,00 TL bedelli bonodaki keşideci imzasının kendisine ait olmadığını iddia ederek menfi tespit isteminde bulunmuş, davalı ise bononun bizzat davacı tarafından imzalandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davaya konu Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibinin, 40.000,00 TL asıl alacak, 167,67 TL işlemiş faiz ve 80,00 TL bono komisyonu olmak üzere toplam 40.247,67 TL üzerinden başlatıldığı, takip dayanağının 01/02/2017 tanzim tarihli, 01/04/2017 vade tarihli, 40.000,00 TL bedelli bono olduğu, takip borçlusunun …, takip alacaklısının ise … … Ltd. Şti. olduğu anlaşılmıştır.
Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/07/2019 gün ve … E … K sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Konya BAM . HD.’nin 10/03/2022 gün ve … E … K sayılı kararıyla ”Davalı aleyhine dava konusu Konya . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında toplam 40.247,67 TL üzerinden takip başlatıldığı, davacı tarafça da işbu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitinin talep edildiği, dava değeri olarak asıl alacak miktarı olan 40.000,00 TL gösterilerek harcın da bu miktar üzerinden yatırıldığı anlaşılmakla, yerleşik yargı kararları uyarınca kısmi menfi tespit davası açılamayacağından takip çıkışı miktarı üzerinden harcın ikmal ettirilmesinden sonra işin esasının incelenmesi gerekirken anılan husus göz önünde bulundurulmaksızın hüküm tesisi cihetine gidilmesi doğru olmadığı gibi, takip ve dava konusu senede ilişkin Konya . İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında da imza incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporu alındığının anlaşıldığı, dava konusu uyuşmazlıkla ilgili olarak başlatılan ceza soruşturma dosyasının da bulunduğu belirtilmekle, İcra Hukuk Mahkemesi dosyası ve açılmış ise ceza soruşturma ya da dava dosyası da getirtilerek işbu davaya etkileri de değerlendirilmek sureti ile, davacı tarafça imza incelemesi için tatbike medar imzaların getirtileceği yerlerin bildirildiği de nazara alınarak inceleme ve değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar vermek gerekir…” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kaldırma kararı sonrasında dava Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sırasına kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Kaldırma kararına istinaden davacı vekili tarafından 4,23 TL eksik harcın ikmal edilmesi üzerine dava hakkında esastan değerlendirmeye geçilmiştir.
Kaldırma kararına bahsi geçen Konya . İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E sayılı dosyasının UYAP suretinin incelenmesinde; 10/01/2019 gün ve … E … K sayılı karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacının eski hale getirme isteminin de reddine karar verildiği, bu dava dosyası kapsamında düzenlenen 14/08/2018 tarihli bilirkişi raporu ile 01/02/2017 tanzim tarihli, 01/04/2017 vade tarihli, 40.000,00 TL bedelli bonodaki keşideci imzasının … elinden çıktığını gösterir nitelik ve yeterlilikte uygun kaligrafik bulgu tespit edilemediğinin mütalaa edildiği tespit edilmiştir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamına göre; ”Dava 4 adet bonodan dolayı imza inkarına dayalı olarak açılan menfi tespit/istirdat istemine ilişkindir. İcra mahkemeleri takip hukuku yönünden sınırlı inceleme yaparak karar verdiklerinden kararları kesin hüküm teşkil etmeyeceği gibi, alınan raporlar da genel mahkemeler ya da ceza mahkemelerince verilmiş mahkumiyet kararlarına esas teşkil eden raporlarla desteklenmediği müddetçe delil olarak değerlendirilmez. Bu durumda mahkemece davacının imza inkarı yönünden bilirkişi incelemesi yapılıp sonucuna göre karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir. ”
Ayrıca Konya BAM . HD.’nin … E … K sayılı ilamında da, İcra Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kararların maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği belirtilmiştir.
Anılan Yargıtay ilamının yerleşik hale geldiği konusunda duraksama yoktur. Bu kapsamda, her ne kadar Konya . İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E sayılı dosyasında bilirkişi raporu düzenlenmiş ise de bu raporun eldeki davada hükme esas alınması mümkün değildir.
Kaldırma kararına istinaden davaya konu uyuşmazlıkla ilgili yürütülen soruşturma dosyalarının bildirilmesi için taraf vekillerine süre verilmiş, davacı vekili 23/05/2022 tarihli dilekçe ile uyuşmazlıkla ilgili olarak Karapınar, Konya ve Niğde Başsavcılıkları nezdinde soruşturmalar yürütüldüğü ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin, 23/05/2022 tarihli dilekçesi uyarınca Karapınar, Niğde ve Konya Cumhuriyet Başsavcılıklarına müzekkereler yazılmış ve gelen yazı cevaplarının incelenmesinde;
-Karapınar Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … S sayılı dosyasında müştekilerin …, … ve … olduğu, soruşturmanın davacı ile dava dışı şahıslar arasındaki husumete ilişkin olduğu ve eldeki dava ile bir ilgisinin bulunmadığı,
-Karapınar Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … S sayılı dosyasında müştekinin davalı şirket temsilcisi … , şüphelinin ise davacı … olduğu, davacı hakkında dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan yapılan soruşturma neticesinde takipsizlik kararı verildiği ve takipsizlik kararının 08/07/2021 tarihinde kesinleştiği,
-Niğde Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … S sayılı dosyasının müştekisinin davacı …, şüphelisinin ise dava dışı … olduğu, soruşturma dosyasının eldeki dava ile bir ilgisinin bulunmadığı,
-Konya . Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E sırasına kayıtlı dava ve Konya . Ağır Ceza Mahkemesi’nin … E sırasına kayıtlı davaların da eldeki uyuşmazlıkla bir ilgilerinin bulunmadığı,
-Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … S sayılı dosyasında müştekinin davacı …, şüphelinin ise … … Ltd. Şti. olduğu, resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan yapılan soruşturma neticesinde takipsizlik kararı verildiği ve kararın 15/11/2021 tarihinde kesinleştiği,
-Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … S sayılı soruşturma dosyasının da eldeki uyuşmazlıkla bir ilgisinin bulunmadığı,
-Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … S sayılı dosyasında, davacının müşteki, davalı şirket temsilcisi … ‘ın ise şüpheli olduğu, soruşturmanın derdest olduğu, soruşturmaya konu bonoların ise lehtarı … olan 01/07/2017 ve 01/08/2017 vade tarihli iki ayrı bono olduğu, eldeki davaya konu bononun bu soruşturma dosyasına konu olmadığı anlaşılmıştır.
Bu kapsamda, kaldırma kararına istinaden taraflar hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturma dosyalarının UYAP suretleri getirtilmiş ve ilgili dosyaların eldeki uyuşmazlığın esasına etkili olmadığı kabul edilmiştir.
Kaldırma kararında, davacı tarafça imza incelemesi için tatbike medar imzaların getirtileceği yerlerin bildirildiği nazara alınarak inceleme ve değerlendirme yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 211. Maddesine göre; (1) Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir:
a) Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir.
b) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.
6100 sayılı HMK’nın 211. Maddesi emredici nitelikte olup, sahtelik iddiasında sırasıyla nelerin yapılması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Anılan yasal düzenlemeye istinaden a bendinde yer alan şekilde inceleme ve değerlendirme yapılmadan b bendinde yer alan hususlarda değerlendirme yapılması mümkün değildir. Diğer ifadeyle, kural olarak imza ya da yazı inkarında bulunan şahıs isticvap edilmeden ve imza örnekleri alınmadan ıslak imzaların bulunduğu belge asılları üzerinden inceleme yapılarak sonuca gidilmesi mümkün değildir.
Nitekim bu husus Konya BAM . HD’nin … E … K sayılı ilamında ”Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 211. maddesinin gerekçesinde imza incelemesinin nasıl yapılacağı ayrıntılı olarak yer almıştır. HMK 211. maddesinin a bendinde de; “… isticvap için mahkemeye davet edilen tarafın belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde inkar ettiği belgedeki yazı ve imzayı ikrar etmiş sayılır. Bu husus kendisine çıkarılacak davetiyeye de ayrıca ihtar edilir.” düzenlemesi mevcuttur. Mahkemece, isticvabına karar verilen davalıya, davalının yerleşim yeri talimat mahkemesi aracılığı ile davetiye gönderilmiş ve belirlenen gün ve saatte isticvap olunmak üzere hazır bulunması gerektiği belirtilmiş, davetiyede ayrıca isticvap konusu vakıalar ile belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde inkar ettiği imzayı ikrar etmiş sayılacağı ihtar edilmiştir. Davalının belirlenen gün ve saatte mazeretsiz olarak duruşmaya katılmaması sebebi ile davalı adına atılan imzaların davalıya ait olduğunun kabul edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Hukuk Genel Kurulu’nun 26.2.2016 tarih ve … E., … K. sayılı kararı ile Yargıtay .Hukuk Dairesi’nin … Esas-… Karar sayılı kararı ve Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … Esas-… Karar sayılı kararları aynı doğrultudadır.” şeklinde vurgulanmıştır.
6100 sayılı HMK’nın emredici nitelikteki 211. Maddesi ve anılan emsal nitelikteki içtihatlar dikkate alınarak davacının ıslak imzalı belge asıllarının bulunduğu kurumları bildirmesinin esasa etkili olmadığı, tek başına bu bildirimin davacıyı isticvap duruşmasına katılma mecburiyetinden kurtarmayacağı, kaldırma kararında da açıkça imza incelemesi yapılması gerektiği yönünde bir belirleme yapılmadığı sonucuna varıldığından davalı lehine oluşan usuli kazanılmış haklar da dikkate alınarak HMK’nın 211. maddesindeki prosedürün yeniden işletilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Kaldırma kararından önce, Mahkememizce davaya konu senet üzerinde bulunan keşideci imzasının davacıya ait olup olmadığının tespiti yönüyle davacının isticvabı için Niğde mahkemelerine talimat yazılmış, talimat mahkemesi tarafından davacı adına “isticvap için mahkemeye davet edilen tarafın belirtilen günde hazır bulunmadığı taktirde inkar etmiş olduğu 01/02/2017 düzenlenme tarihli 01/04/2017 vade tarihli 40.000,00 TL bedelli bonodaki tanzim borçlusu imzasının ikrar etmiş sayılacağı, isticvap ihtarlı davetiyesinin tebliğine rağmen mahkemece kabul edilebilecek bir mazereti bulunmaksızın isticvap duruşmasına katılmaması halinde imza incelemesi yapılacak belgedeki imza veya yazının ikrar edilmiş sayılacağının” ihtarnamesi ekli davetiye çıkarılmış, davetiyenin davacıya usulüne uygun olarak tebliğine rağmen davacı mazeretsiz olarak duruşmaya katılmamıştır. Bu nedenle davacının inkar ettiği imzayı bu kez usulen ikrar ettiği kabul edilmiştir.
Her ne kadar davacı açıkça yemin deliline dayanmış ise de konusu suç teşkil eden hususlarda yemin teklif edilemeyeceğinden davacıya yemin delili hatırlatılmamıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; her ne kadar davaya ve takibe konu bonodaki keşideci imzası inkar edilmiş ise de, davacının isticvap duruşmasına mazeretsiz olarak katılmadığı, bu nedenle keşideci imzasının davacıya ait olduğunun kabul edilmesi gerektiği, kaldırma kararında davacının ıslak imzalı belge asıllarının bulunduğu kurumları bildirdiği hususu dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerektiğinin belirtildiği, bu yönde yapılan değerlendirmede bu bildirimin tek başına davacıyı isticvap duruşmasına katılma mecburiyetinden muaf tutmayacağı, imza incelemesi için öncelikle davacının isticvap edilmesinin gerektiği, kaldırma kararına imza incelemesi yapılması gerektiği yönünde herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, bu aşamadan sonra davalı lehine oluşan usuli kazanılmış haklar nedeniyle HMK’nın 211 maddesindeki prosedürün tekrar uygulanmasının mümkün olmadığı, icra mahkemesi tarafından tanzim ettirilen raporun hükme esas alınmasının mümkün olmadığı, davaya konu bonolar nedeniyle yürütülen herhangi bir soruşturma dosyasının da bulunmadığı sonucuna varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
İ.İ.K.’nın 72/4. Maddesine göre; Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez. Somut olayda Mahkememizce verilen bir tedbir kararı bulunmadığından davalının tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
İ.İ.K.’nın 72/5. Maddesine göre; Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Somut olayda dava davacı lehine sonuçlanmadığından davacının tazminat talebinin de reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Tarafların tazminat istemlerinin ayrı ayrı REDDİNE,
3-Peşin olarak alınan, 687,33 TL harçtan, alınması gereken 80,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 606,63 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan harç ve yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kendini vekille temsil eden davalı için, A.A.Ü.T’ne tayin ve taktir olunan 6.032,20 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/07/2022

Katip … Hakim …

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.