Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/348 E. 2023/418 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; 23.10.2021 tarihinde dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halinde trafik kazasının meydana geldiğini, araçta yolcu olarak bulunan …’in vefat ettiğini, …’in üniversite mezunu olduğunu 4 yıllık Ulaştırma ve Lojistik Bölümünden mezun olduğunu, kazancının asgari ücretin üzerinde olacağını kaza nedeni ile müvekkilinin desteğini kaybettiğini bu nedenle sigortalı aracın ZMMS poliçe sahibi olan davalı sigorta şirketinin kaza tarihinde poliçe limiti kadar destekten yoksun kalma tazminatından sorumlu olduğunu, zararların tazmini yönüyle davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğunu, ancak herhangi bir ödemede bulunulmadığını, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinden olay tarihindeki poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davanın kabulü anlamına gelmemekle beraber davanın sadece müvekkili sigorta şirketi yönünden açıldığını, mükerrer talep ve ödemelerin olmaması yönünden davaya konu edilen olay nedeni ile kazaya karışan araç malikleri ve sigortacılarının tespiti ile davaya konu edilen olay nedeni ile her hangi bir ödemenin olup olmadığının tespiti için hasar dosyalarının sayın mahkeme tarafından istenilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, sgk tarafından davacıya tarafa herhangi bir ödeme yapılıp yapılmasının tespitinin gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğu aracın işleteni sürücüsünün kusuru oranında poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davayı kabul etmek anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirket dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
TOPLANAN DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tahsiline ilişkin tazminat isteminden ibarettir.
Bir motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen trafik kazasında, zarar görenlerin zararından, 6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesi uyarınca araç sürücüsü, 2918 sayılı KTK’nın 85. Maddesi uyarınca araç işleteni ve şartları varsa teşebbüs sahibi ve 2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesi uyarınca sigortacı müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Trafik kazası nedeniyle zarara uğradığını iddia eden hak sahipleri tarafından açılan tazminat davalarında ispat yükü 6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesi uyarınca zarar gören üzerinde olup, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmek zorundadır.
Yine bu tür davalarda 2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesi uyarınca, zarar görenin dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapması gerekmekte olup bu husus sonradan giderilmesi de mümkün olmayan dava şartlarındandır. Ayrıca yazılı başvurudan hemen sonra dava açılması mümkün olmayıp 15 günlük sürenin dolmasından sonra dava açılabilecektir. Sigorta kuruluşu kendisine yapılan yazılı başvuruya karşı 15 gün içinde cevap vermek ve 2918 sayılı KTK’nın 99. Maddesine göre 8 iş günü içinde de tazminatı ödemek zorundadır. Sekiz iş günü içinde sorumlu olduğu tazminatı ödemeyen sigortacı 9. gün itibariyle temerrüde düşecektir.
Hak sahipleri tarafından talep edilebilecek tazminatlar ise 2918 sayılı KTK’nın 90. Maddesi uyarınca 2918 sayılı KTK ile 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Somut olayda davacı davaya konu trafik kazası neticesinde vefat eden …’in desteğinden yoksun kaldığını iddia ederek maddi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davacının davalı sigorta şirketine davadan önce tazminat ödemesi için yazılı olarak başvurduğu, başvurunun sigorta şirketine 04/03/2022 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı sigorta şirketinin 2918 s. KTK’nin 99/1. maddesi gereğince 8 iş günü sonra 17/03/2022 tarihinde temerrüte düştüğü, 2918 s. KTK.nin 97. maddesi gereğince dava şartının da yerine getirilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davaya konu 23/10/2021 tarihli trafik kazasının …’in idaresindeki … plakalı otomobil ile … Caddesi istikametinden gelip Prof. … Caddesi üzerinde … Caddesi istikamette dönemeçli yolda seyir halinde iken, sağa virajlı yolda aracının direksiyon hakimiyetini kaybedip gidiş istikametine göre yolun solundan orta refüje doğru yoldan çıkarak orta refüjde bulunan ağaca ve devamında refüj üzerinde bulunan elektrik direğine çarpması sonucu meydana geldiği, kaza neticesinde araçta yolcu konumunda olan …’in öldüğü, kaza tespit tutanağı içeriğine göre …’in kaza esnasında emniyet kemerinin takılı olup olmadığının belirsiz olduğu, olay yerin inceleme tutanağına göre ise …’in kaza sonrasında araçta sıkıştığının belirlendiği anlaşılmıştır.
Kaza tespit tutanağı, 20/04/2022 tarihli ATK raporu ve 08/08/2022 tarihli kusur raporu ile davaya konu trafik kazasının oluşmasında … plakalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu tespit edilmiş, tespitlerin dosya kapsamına ve olayın oluş şekline uygun olması nedeniyle Mahkememizce kazanın oluşmasında sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Davacı müteveffa …’in babası olup, kural olarak davacının yaşasaydı babasına destek olacağının kabulü gerekir. Bu yöndeki karinenin aksinin davalı tarafça ispatlanması gerekmekte olup, somut olayda davalı tarafça bu yönde bir delil ibraz edilmemiştir. Dolayısıyla Mahkememizce müteveffa ile davacı arasında desteklik ilişkisinin bulunduğu kabul edilmiştir.
Destek zararının hesabında öncelikle desteğin gelirinin belirlenmesi gerekir. Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörlüğü’nün 26/10/2022 tarihli yazı cevabı ile desteğin Ulaştırma ve Lojistik Yönetimi Bölümünden 11/07/2019 tarihinde mezun olduğu bildirilmiştir. Desteğin mezun olduğu bölüm dikkate alınarak emsal ücret araştırması yapılarak yazı cevapları dosya arasına alınmış ve hesap raporu tanzimine karar verilmiştir.
Tazminat hesabının ne şekilde yapılacağı konusunda 2918 sayılı KTK’da ve 6098 sayılı TBK’da açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu kapsamda hesaplamanın yargı kararları ile yerleşik hale gelen uygulamalara göre yapılması gerekir. Hesaplamalarda prograsif rant yönteminin uygulanması konusunda herhangi bir görüş farklılığı yoksa da bakiye yaşam süresinin tespitinde hangi yaşam tablosunun esas alınacağı konusunda Konya BAM . HD. nin uygulamaları ile Yargıtay uygulamaları farklılık arz etmektedir.
Konya BAM . HD.’nin yerleşik hale gelen uygulamalarına göre, 2918 sayılı KTK ile genel şartlara yapılan atfın, AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı kararı ile iptaline karar verilmesi nedeniyle bakiye yaşam süresinin PMF 1931 yaşam tablosuna göre belirlenmesi gerekir. (Konya BAM . HD.’nin 17/02/2023 gün ve … E … K)
TRH 2010 yaşam tablosunun, genel şartların yürürlüğe girmesiyle uygulanmaya başlandığı, önceki dönemde PMF 1931 yaşam tablosunun uygulandığı bilinen bir gerçektir. Genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki dönemde, her ne kadar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay Dairelerinin uygulamalarına istinaden PMF 1931 yaşam tablosu esas alınmaktaysa da TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınmasına da engel yasal bir düzenleme bulunmamaktaydı. Genel şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte, KTK’da genel şartlara yapılan atıflar nedeniyle, hesaplamalarda TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınması yasal bir zorunluluk haline gelmiş, devam eden süreçte ise AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı iptal kararı ile bu zorunluluk ortadan kalkmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, iptal kararı ile sadece bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararı TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanmasını imkansız hale getirmemiştir. Gelinen aşamada, mahkemeler takdir yetkisi kapsamında gerek PMF 1931 yaşam tablosunu, gerekse TRH 2010 tablosunu esas alabilecektir. Ancak takdir hakkının, 4721 sayılı TMK’nın 4. maddesi uyarınca hakkaniyete uygun olarak kullanılması gerekir. Bu takdir hakkı kapsamında, genel kabul gören yaşam tablosunun esas alınması hakkaniyete daha uygun olacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 02/12/2021 tarihli, … E, … K sayılı ilamı ve 21/12/2021 tarihli, … E., … K sayılı ilamı ile bakiye yaşam süresinin tespitinde ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınması gerektiğine işaret etmiştir. Yine, Yargıtay Daireleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin uygulamaları da bu yönde olmuştur. Bu nedenle, TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınmasının hakkaniyete daha uygun olacağı kabul edildiğinden, Konya BAM . HD.’nin PMF 1931 yaşam tablosunun dikkate alınmasına yönelik görüşüne iştirak edilmemiştir.
Kısaca üzerinde durulmasının faydalı olacağı düşünülen bir diğer husus ise, 14/02/2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 29/12/2022 gün ve … E. … K sayılı kararı iptal kararıdır. 7237 sayılı yasanın 18. maddesiyle 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklik ile, 09/06/2021 tarihinden sonra meydana gelen trafik kazaları yönünden bakiye yaşam süresinin tespitinde TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanması yasal zorunluluk haline gelmiştir. Ancak, anılan değişikliğin AYM tarafından iptaline karar verilmesi karşısında bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararının TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanmasına engel bir yönü yoktur.
12/04/2023 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile, desteğin çalışmaya başlamasıyla birlikte asgari ücretin 1,58 katı tutarından gelir elde edeceği belirlenmiş, 11/05/2023 tarihli ek rapor ile ise, davacının destek zararının 554.932,00 TL olduğu, poliçe limiti dikkate alındığında davacının davalı sigorta şirketinden talep edebileceği tazminat tutarının 158.457,35 TL olduğu tespit edilmiştir.
Her ne kadar davalı vekili tarafından desteğin annesi …’a 300.783,01 TL tutarında tazminat ödemesi yapıldığını, bu ödemenin güncellenmesi suretiyle yeni bir rapor tanzim edilmesini istemiş ise de; 300.783,01 TL tutarındaki ödemenin 221.972,52 TL’lik kısmının destek tazminatına ilişkin olduğu, bakiye kısmının ise yargılama gideri, vekalet ücreti vb feri nitelikteki alacaklara ilişkin olduğu, poliçe limitinden sadece asıl alacak tutarının mahsup edilebileceği, bakiye poliçe limitinin belirlenmesinde feri nitelikteki ödemelerin dikkate alınmasının mümkün olmadığı, yine ödeme davacıya yapılmaması karşısında davacı zararından mahsup edilmesinin mümkün olmadığı, poliçe limiti yönünden ise güncelleme yapılmasının mümkün olmadığı, salt ödenen tutarın limitten düşülmesi gerektiği, dolayısıyla bakiye poliçe limitinin (430.000 – 221.972,52 =) 208.027,48 TL olduğu sonucuna varıldığından davalı itirazlarına itibar edilmemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 52. Maddesine göre; Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. Anılan yasal düzenlemede de belirtildiği üzere zarar görenin zararın oluşmasında ya da zararın artmasında bir ihmali varsa bu hususun tazminatın belirlenmesinde dikkate alınması gerekir. Bir başka deyişle zararın oluşumunda zarar görenin de müterafik kusurunun bulunması halinde tazminattan indirim yapılması gerekmektedir. Müterafik kusurun dikkate alınması için bu yönde yapılan bir savunmaya gerek olmayıp Mahkemece müterafik kusurun resen dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim bu husus Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamında da vurgulanmıştır. Ayrıca müterafik kusur indirimi nedeniyle kısmen reddedilen tutar üzerinden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmeyeceği noktasında da duraksama bulunmamaktadır.
Somut olayda, desteğin kaza esnasında emniyet kemerinin takılı olup olmadığı konusunda kaza tespit tutanağında bir belirleme bulunmamaktadır. Ceza dosyası içeriğinde de desteğin kemerinin takılı olmadığına dair herhangi bir delil bulunmadığı gibi olay yeri inceleme tutanağı ile ise desteğin kaza sonrasında araçta sıkıştığı tespit edilmiştir. Bu kapsamda belirlenen tazminat tutarından müterafik kusur indirimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Davacı vekili 01/06/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 158.457,35 TL’ye yükseltmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazasının oluşmasında sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, davalının kazaya karışan … plakalı aracın ZMM sigortacısı olduğu, anılan yasal düzenlemelere istinaden davalının oluşan zarardan sorumlu olduğu, kaza neticesinde destek …’in öldüğü, davacının destek zararının 554.932,00 TL olduğu, davacının poliçe limiti dahilinde davalıdan talep edebileceği tazminat tutarının ise 158.457,35 TL olduğu sonucuna varıldığından davanın bu tutar üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ ile, 158.457,35 TL destekten yoksun kalma tazminatının 17/03/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 10.824,22 TL karar ve ilam harcından, peşin ve ıslahla birlikte alınan 618,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.205,52 TL eksik harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.560,00 TL. yargılama giderinin, davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
4-Davacı tarafından yapılan 699,40 TL harç gideri ve 2.764,75 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 3.464,15 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 24.768,60 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/06/2023

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.