Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/334 E. 2022/605 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :
KARARIN MAHİYETİ : RET

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; Davalı …’in, 200.000,00 TL bedelli, 14/09/2020 tanzim tarihli, 16/11/2020 vade tarihli senet ile 200.000,00 TL bedelli 14/09/2020 tanzim tarihli, 16/10/2020 vade tarihli senede istinaden Konya . İcra Dairesi’nin … Esas Sayılı dosyası kapsamında müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, müvekkilinin davalıya bugüne kadar herhangi bir borcunun bulunmadığını, davalıyı tanımadığını, herhangi bir alış veriş olmasının da mümkün olmadığını, söz konusu senetlerdeki imzanın müvekkiline ait olduğu görülse bile bu senetleri davalıya doğrudan veya dolaylı olarak vermediğini, bu olaya ilişkin olarak Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan … Sor sayılı soruşturma kapsamında davalının şüpheli olarak verdiği 27.10.2021 tarihli Emniyet ifadesinde; “… isimli kişiyi şahsen tanımam.” şeklinde beyanda bulunarak bu hususu teyit ettiğini, müvekkilinin davaya konu senedi … Tic. Ltd. Şirketi yetkilisi olan … isimli şahsa teminat olarak ve açığa imzalanmış şekilde verdiğini, teminat konusu edimin yerine getirilmesi nedeniyle de dava dışı şirkete ya da bu şirketin temsilcisi … isimli şahsa da herhangi bir borcunun bulunmadığını, davalının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek; taleplerinin kabulü ile davacı müvekkilinin davaya konu senetler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının (taraflar arasında bir borç ilişkisinin bulunmadığının) tespitine, Konya . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu haksız icra takibinin İİK m.72 hükümleri gereğince durdurulmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, bu dava sebebiyle uğramış olduğu zararların yasa gereği takibe konu alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla icra-inkar ve kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, vekâlet ücreti ve sair yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; Davacı tarafın borcunu ödeme noktasında direngen olan tavrını devam ettirmekte olup müvekkilinin alacağını ödememekte ve zarar görmesine sebebiyet verdiğini, davacının iyi niyetli olmadığını, davacı taraf başkasına açacağı davayı müvekkiline açtığını , bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını, ayrıca zamanaşımı ve hak düşürücü süre ihlali itirazında da bulunduklarını, davalının takip konusu borcunu halen ödememiş olmasının iyi niyetli olmadığını gösterdiğini, borcunu ödemeyerek hakkında takip başlatılmasına, haciz ve diğer idari işlemlerin yapılmasına sebebiyet veren tarafın borçlu olduğunun unutulmamasının gerektiğini, davacı tarafın iddiasını destekleyen herhangi bir delil sunmadığını, davanın hukuki dayanağının bulunmadığını, müvekkilinin inşaat sektöründe bizzat el emeği ile çalışan kazancını buradan temin eden bir insan olup bahsi geçen senedi alacağına karşılık … isimli kişiden aldığını, bu nedenle tarafların birbirini tanımamasının gayet normal olup bu hususun karşı taraf lehine bir durum olmadığını, aksine tedavül gücü olan bir bono senedini kendi rızası ile tanzim ve imza edip alacaklısına veren kişinin o senedin tedavül gücünü bilerek vermiş olup aksi halde bizzat kendisinin basiretsiz davranmış olacağını, davacının senedin bedelsiz olduğunu sadece kendisinin iddia ettiğini, hiçbir delilinin bulunmadığını, davacının bu davada senet lehtarına karşı yöneltilebileceği iddia ve def’ilerinin geçersiz olduğu halde hamil durumundaki müvekkiline yöneltmeye çalışmakta olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu belirterek; davanın usulden ve esastan reddine, davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava menfi tespit isteminden ibarettir.
Davacı, Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibine konu keşidecisi …, lehtarı … olan 14/09/2020 tanzim tarihli, 16/10/2020 vade tarihli, 200.000,00 TL bedelli bono ile keşidecisi …, lehtarı … olan 14/09/2020 tanzim tarihli, 16/10/2020 vade tarihli, 200.000,00 TL bedelli bono nedeniyle borçlu olmadığını, bu bonolardan kaynaklı davalı ile aralarında herhangi bir ilişki olmadığını, bu bonoların boş olarak dava dışı … …Ltd. Şti. yetkilisi …’a teminat olarak verildiğini, teminata konu edimin yerine getirildiğini, bonoların bedelsiz olduğunu iddia ederek menfi tespit isteminde bulunmuş, davalı ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf; davaya ve takibe konu bonoların boş ve teminat olarak dava dışı …’a verilip verilmediği, bonoların teminat senedi niteliğinde olup olmadığı, teminat fonksiyonunun devam edip etmediği, davalının bu bonoların teminat fonksiyonunun ortadan kalktığını ve davacının bu bonolar nedeniyle borçlu olmadığını bilmesine rağmen bonoları iktisap edip etmediği, davalının bonoları iktisabında ağır kusurlu ya da kötüniyetli olup olmadığı ile davacının bu bonolar nedeniyle borçlu olup olmadığı hususlarından ibarettir.
Davacının şikayeti üzerine açılan Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … S sayılı soruşturma dosyasında, davalı hakkında dolandırıcılık, açığa imzanın kötüye kullanılması ve bedelsiz senedi kullanma suçlarından takipsizlik kararı verildiği ve takipsizlik kararının 13/06/2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Soruşturma dosyasında ifadesi alınan davacı 16/12/2021 tarihli ifadesinde, 2018 yılında dava Dışı … … Ltd. Şti.’ye 3 adet daireyi 400.000,00 TL bedel mukabilinde sattığını ve parasını aldığını, dairelerin tamamlanmaması nedeniyle dairelerin devrinin yapılmadığını, bunun karşılığında bonoları dava dışı …’a verdiğini, 2020 yılında dairelerin … tarafından gösterilen kişilere devredildiğini, …’un daire bedellerini üçüncü kişilerden aldığını, ancak …’un bonoları kendisine iade etmediğini ve icra takibi başlatılınca …’un bonoları davalıya verdiğini öğrendiğini, davalı ile araların ticari ilişki olmadığını ifade etmiştir.
Soruşturma dosyasında ifadesi alınan dava dışı … 11/01/2022 tarihli ifadesinde, inşaat tamamlanınca iade edilmek üzere bonoları davacıdan aldığını, bonoların işyerinde bulunduğunu, davacının oğlunun bonoları almış olabileceğini ifade etmiştir.
Soruşturma dosyasında ifadesi alınan davalı 27/10/2021 tarihli ifadesinde, bonoları yapılan inşaat işçiliği karşılığında dava dışı …’dan aldığını ifade etmiştir.
Anılan ifadeler dikkate alındığında, her ne kadar davaya ve takibe konu bonolarda davacı keşideci, davalı ise lehtar olarak gözüktüğünden taraflar arasında temel ilişki bulunduğu izlenimi edinilmekte ise de; davacının bonoları …’a verdiğini, davalının da bonoları …’dan aldığını ifade etmesi karşısında bu bonolar nedeniyle taraflar arasında temel ilişki bulunmadığının kabul edilmesi gerekir.
Defiler, TTK’nın 659, 825 ve 687’nci maddelerinde ele alınmıştır. Emre yazılı senetlerde defiler konusu ise genel olarak 825’inci maddede düzenlenmiştir. Maddi özelliklerine göre defileri ”senetteki metinden anlaşılan defiler” ”senetteki taahhüdün hükümsüzlüğüne ilişkin defiler” ve ”şahsi defiler” olmak üzere üç kısma ayrılması mümkündür. Senet metninden anlaşılan defilerin alacaklıya karşı dermeyan edebileceği tabiidir. Zira, alacaklı senedi görünmekte olan şekliyle almıştır ve bu nedenle kendisine karşı ileri sürülen defiyi bilmektedir ya da bilmesi gerekir. Örneğin, şekil eksikliği, zamanaşımı, müracaat hakkının kaybedilmiş olması, cira zincirinde kopukluk vadenin henüz gelmemiş olması, senet üzerindeki çizgi ve yazılara, caiz olmayan kayıtlar. Senetteki taahhüdün hükümsüzlüğüne ilişkin defiler senedin hükümsüzlüğüne değil, sadece o senetle taahhüt altına giren şahsın taahhüdünün geçersizliğine yol açar. Bu gibi defiler senet metninden anlaşılmadıkları için, etkileri bakımından esas itibariyle nisbi etkilidir; ancak, bazı hallerde, mutlak etki taşıdıkları da görülür. İmza sahibinin ehliyetsizliği, temsil yetkisinin bulunmaması, imzanın sahte olması imzanın şahsın fiziki varlığını doğrudan etkileyerek doğrudan doğruya cebirle, zorla attırılmış olması hallerinde, borçlu bu hususu bir mutlak defi olarak herkese karşı dermeyan edebilir. Senetteki taahhüdün geçersizliğine ilişkin diğer bütün defiler ” sonuçlarını bilerek, değerlendirerek ve isteyerek doğmasına sebebiyet verilen hukuki görünüş sebebiyle sorumluluk ilkesi” sonucu iyiniyetli üçüncü şahıslara karşı dermeyan olunamaz. Senedin verilmesine ilişkin anlaşmanın hataen, hile sonucu veya ikrah ile yapıldığı hallerde, muvazaalı işlemlerde, senedin kumar, bahis, evlenme tellallığı, borsa oyunu dolayısıyla verilmesi durumlarında, senedin ahlaka aykırı bir amacın gerçekleştirilmesi için verilmesinde, kabul değişiminde, aşırı yararlanma vs…’de durum böyledir. Şahsi defiler ise, emre yazılı senetlerdeki borç taahhüdünün objektif mevcudiyetine hiç bir etkisi olmayan, borçlunun, belli bir alacaklı ile arasındaki hukuki münasebetten doğan defilerdir; bu mahiyetleri dolayısıyla da, esas itibariyle sadece doğrudan doğruya ilişkileri bulunan kimseler arasında dermeyan olunabilir. Bazı istisnai durumlarda; borçlu, şahsi defini, kendisiyle doğrudan doğruya ilişkisi olmayan bir hamile karşı da ileri sürebilir. Mesela, senedin halefiyet yoluyla devralınmış olması, senedin protestoya uğradıktan veya gerekli işlemlerin zamanında yapılmaması dolayısıyla müracaat hakkının kaybından sonra ciro edilmiş bulunulması veya tahsil cirosu yapılması vs hallerinde durum böyledir. Ayrıca, hamilin senedi iktisap ederken, bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması halinde, borçlunun şahsi defileri dermeyan etmesi mümkündür.
Somut olayda ispat yükü davacı üzerinde olup, davacı bonolar nedeniyle dava dışı …’a borçlu olmadığını ve bu bonoların davalı tarafından kötüniyetli olarak iktisap edildiğini ispat etmek zorundadır.
Soruşturma dosyasına yansıyan ifadeler dikkate alındığında bonoların teminat amaçlı olarak dava dışı …’a verildiği ve bonoların teminat fonksiyonunun ortadan kalktığı dolayısıyla davacının bu bonolar nedeniyle dava dışı …’a borçlu olmadığı açıktır. Bu kapsamda davacı tarafça davalının borçlunun zararına hareket ederek bonoların bedelsiz kaldığını bilmesine rağmen bonoları iktisap ettiğini ispatlaması gerekir. Bu husus ise tanık dahil her türlü delil ile ispatlanabilir.
Her ne kadar …’ın tanık olarak dinlenilmesi talep edilmiş ise de, davacı vekilinin 07/07/2022 tarihli tavzih dilekçesi içeriği dikkate alındığında, tanığın, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan hususlarda dinletilmek istendiği anlaşıldığından davacı tarafın tanık dinletme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davaya konu bonoların davacı tarafından tanzim edilerek dava dışı …’a teminat olarak verildiği, bonoların teminat fonksiyonunun ortadan kalkmasına rağmen davacıya iade edilmediği, bonoların lehtar kısmına davalının ismi yazılmak suretiyle davalıya devredildiği, davacının bonoların teminat niteliğinde olduğu ve teminat fonksiyonun ortadan kalktığı yönündeki iddiasının şahsi defi niteliğinde olduğu, bu definin davalıya karşı ileri sürülebilmesi için davacının davalının borçlunun zararına hareket ettiğini ispat yükü altında olduğu, davacı tarafça bu yönde herhangi bir delil ibraz edilmediği, davalı hakkında yapılan ceza soruşturmasının takipsizlikle sonuçlandığı ve takipsizlik kararının kesinleştiği, konusu suç teşkil eden hususlarda yemin teklif edilmesi mümkün olmadığından davacıya yemin delilinin hatırlatılmadığı, bu bakımdan davacının, davalının borçlunun zararına hareket ederek bonoları iktisap ettiği iddiasını ispatlayamadığı sonucuna varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar taraflar tazminat isteminde bulunmuş iseler de, dava borçlu lehine neticelenmediğinden davacının, Mahkememizce herhangi bir tedbir kararı verilmediğinden ise davalının tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Tarafların tazminat istemlerinin ayrı ayrı REDDİNE,
3-Peşin olarak alınan 7.647,57 TL harcın, alınması gereken 80,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.566,87 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan harç ve yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kendini vekille temsil eden davalı için, A.A.Ü.T’ne tayin ve taktir olunan 65.694,11 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair ; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/10/2022

Katip … Hakim …

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.