Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/28 E. 2022/293 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: “TÜRK MİLLETİ ADINA”
KARAR NO: GEREKÇELİ KARAR

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : YÖNETİM KURULU KARARININ BATIL OLDUĞUNUN TESPİTİ
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH:
KARARIN MAHİYETİ : RED

Mahkememizde görülmekte olan YÖNETİM KURULU KARARININ BATIL OLDUĞUNUN TESPİTİ davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf dava dilekçesinde özet olarak; 30.12.2021 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde davalı şirket adına bir ilan yayınlandığını, tescile konu husus Konya . Noterliği 29.12.2021 tarihli yönetim kurulu kararı olduğunu, söz konusu yönetim kurulu kararının TTK. m.391 uyarınca butlanının tespitini talep ettiklerini, yetkilisi olduğum şirket ile davalı grup şirketi olan … Süt’ün, yetkilisi ve en büyük paydaşı Kemal Akpınar arasında 23.07.2017 tarihli protokolle satım sözleşmesi adı altında bir sözleşme imzalanmış olsa da tarafların gerçek iradeleri … ürünlerinin satışı hususunda adi ortaklık kurmak olup taraflar arasında adi ortaklık kurulduğunu, bu protokol ve tarafların şifahi olarak yapmış olduğu anlaşmalar neticesinde T.B.K. nun m.620 uyarınca “bir araya gelerek ortak bir gayeye birlikte erişmek için güçlerini ve araçlarını birleştirmeyi akit olarak taahhüt ettikleri birlik” oluşturduklarını, kaldı ki; hukuki bir işlemin batıl olduğunu iddia etmek yalnızca o işlemin taraflarına ait bir hak olmayıp butlan iddiasının hukuki işlemin hükümsüz olmasından dolayı menfaati zedelenen herkes tarafından ileri sürülebilecek bir iddia olduğunu, davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunu, davalı şitketin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarını incelendiğinde 10.07.2020 tarihli ilanda şirket yönetim kurulu üyeleri olarak … , … , … yönetim kurulu üyesi olarak seçildiklerini, … yönetim kurulu başkanı olarak seçildiğini, ancak dava konusu yönetim kurulu kararında … yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiğini, … yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, … yönetim kurulu başkanı olarak seçildiğinin ilan edildiğini, dava konusu yönetim kurulu kararı ile yönetim kurulu üyesi … yönetim kurulu üyeliği sona erdirilmiş ve … yönetim kurulu üyesi olarak atandığını, … ise yönetim kurulu başkanı olarak atandığını, yönetim kurulunun, genel kurulun devredilemez nitelikteki yetkilerini kullanmak suretiyle alacağı kararlar ve yaptığı işlemlerin batıl olduğunu, söz konusu kararın eşit işlem ilkesine ve sermayenin korunmasını gözetmeyen, ayrıca pay sahiplerinin ve üçüncü kişilerin haklarının ihlal eden bir karar olduğunu belirterek; davalı şirketin hak sahipleri ve üçüncü kişiler aleyhine telafisi mümkün zararlar meydana gelmemesi ve şirketin yönetim kurulunun genel kurul iradesi ile oluşturulmuş olmaması dolayısıyla esasen organsız kalan şirkete kayyum atanmasına karar verilmesine, davanın Ticaret Bakanlığı ve Sermaye Piyasası Kuruluna, ayrıca davalı şirketin vefat eden yönetim kurulu başkanı ve en büyük paydaş Kemal Akpınar’ın mirasçıları ve şirketin diğer tüm paydaşlarına ihbar edilmesine karar verilmesine, yönetim Kurulu’nun yönetim kurulu Üyesi seçme ve değiştirme yetkisi bulunmadığından dava konusu 29.12.2021 tarihli yönetim kurulu kararının butlanının tespitine karar verilmesine, vefat eden hakim ortak ve yönetim kurulu başkanı Kemal Akpınar’ın mirasçılarının haklarını ihlal eden ve bu sebeple sermayenin korunmasını gözetmeyen bir karar oluşu, eşit işlem ilkesine aykırılık, sermayenin korunmasını gözetmeyen bir karar oluşu, pay sahiplerinin ve üçüncü kişilerin haklarını ihlal eden bir karar oluşu sebebiyle yönetim kurulu kararının butlanının tespitine karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; Müvekkili şirketin ortaklarından ve Yönetim Kurulu üyesi ve Başkanı … 21.12.2021 tarihinde vefat ettiğini, TTK m.363 hükmü gereğince firma yönetim kurulu tarafından usulüne uygun olarak müvekkili şirkete müteveffa … yerine Yönetim Kurulu üyeliğine geçici olarak 01.07.2023 tarihine kadar … , Yönetim Kurulu Başkanlığına ise 1 yıl için … getirildiğini, genel kurul toplantısına kadar yapılması yönetim kuruluna yüklenen yasal bir sorumluluk yükümülük olduğunu, davacının mevcut davayı ikame etmekte hukuki yarar niteliğinde zedelenmiş meşru, güncel ve doğmuş bir menfaati bulunmadığından dava açabilmek için dava şartı olan taraf ehliyetine sahip değil olmadığını, kaldı ki müteveffa … davacı firmaya borcu değil, bilakis … şahsına 12.276.515,00 TL., yetkilisi olduğu şirketine de 2.131.547,00 TL. davacı firmanın borcunun bulunduğunu, bu hususun kesinleşmiş icra takip dosyalarıyla da sabit olduğundan davanın taraf ehliyeti yokluğundan reddi gerektiğini, davacının Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile talep ettiği alacakları haksız ve kötü niyetli olduğunu, kaldı ki dava henüz devam etmekte olduğundan davacının iddia ettiği alacakların güncel, doğmuş ve meşru da olmadığını, hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, davanın tespit değil bilakis ihtiyati tedbir niteliğini taşıdığından davanın bu yönden de reddi gerektiğini, yapılan işlemin ve alınan kararın, tamamen yasal mevzuata ve şirket esas sözleşmesine uygun olup, bu kararın tescil ve ilan edildiğini, dolayısıyla müvekkili firma yönetim kurulu tarafından alınmış olan kararın TTK.363. maddesi kapsamında tamamen yasa hükümleri ve şirket ana sözleşmesi çerçevesinde alınmış bir karar olup, davacı tarafın iddialarının hukuki bir değeri bulunmadığını, hukukumuzda Yönetim Kurulu Kararının İptali müessesesi düzenlenmediği için de davanın reddi gerektiğini belirterek; öncelikle davacının hukuki dayanaktan yoksun kayyım atanması talebinin reddine, davacının, davanın … mirasçılarına ihbarı talebinin reddine, neticeten davacının haksız davasının reddine, dava kötü niyet ve dürüstlük ilkesine aykırı olarak açıldığından HMK. 29. ve 329. madde hükümleri gereğince yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile müvekkil … ile vekil olarak aramızda kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamının davacı tarafa yükletilmesine ve davacı yana en az 5.000,00 TL olmak üzere disiplin para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki ihtilaf; davalı şirketin 29/12/2021 tarihli 15 nolu yönetim kurulu kararı ile buradan çıkacak sonuca göre 29/12/2021 tarihli 16 nolu yönetim kurulu kararının geçersiz olup olmadığı, davacının aktif dava ehliyetinin ve hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususlarından ibarettir.
6102 sayılı TTK’nın 391. Maddesine göre; (1) Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle; a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan, b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren, d) Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararlar batıldır.
Davacının, davalı şirket hissedarı olmadığı konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı ile hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususlarından ibarettir.
Davacı, davalı şirketten alacaklı olduğunu ve anılan yönetim kurulu kararları ile alacağına kavuşmasının imkansız hale geleceğini iddia ederek eldeki davayı açmıştır. İddianın ileri sürülüş şekline göre davacının davaya konu yönetim kurulu kararından olumsuz yönde etkileneceğini savunması karşısında yönetim kurulu kararının batıl olduğunu ileri sürme hakkında haiz olduğunun kabulü gerekir. Nitekim, Yargıtay . Hukuk Dairesi … E … K sayılı ”… Her nekadar davacı taraf şirket ortaklığından çıkmış ise de, Dairemizin … esas-… karar sayılı bozma ilamında da ifade edildiği üzere, yokluk, bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman ileri sürülebilir ve tespit ettirilebilir, hâkim tarafından da re’sen dikkate alınır. Mahkemenin vereceği tespit hükmü, bu durumu açıklayıcı niteliktedir. Yokluk ve butlan hallerinin varlığı halinde bu hususun mahkemelerce re’sen göz önünde bulundurulacağı ve herkesin bu geçersizliği, mülga 6762 sayılı TTK’nın 381. maddesinde (6102 S. TTK 445-446) düzenlenen koşullara tabi olmaksızın ileri sürebileceği Hukuk Genel Kurulu’nun 12.3.2008 gün ve … E., … K. sayılı ilamında da benimsenmiştir.” şeklindeki ilamı da bu yöndedir.
Ancak davacının aktif dava ehliyetinin bulunması hukuki yararının da bulunduğu anlamını taşımayacaktır. Davacı davaya konu yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitinde ne gibi bir hukuki yararının bulunduğunu açıklamak ve ispat etmek zorundadır.
Davaya konu 29/12/2021 tarihli 15 nolu yönetim kurulu kararı, boşalan yönetim kurulu üyeliğine ilk genel kurula kadar görev yapma ve genel kurulun onayına sunulmak üzere yeni yönetim kurulu üyeliğinin belirlenmesine, aynı tarihli 16 nolu yönetim kurulu kararı ise yönetim kurulu üyeleri arasındaki görev dağılımına ilişkindir.
Her ne kadar davacı, anılan yönetim kurulu kararları nedeniyle alacağını tahsil etmesinin imkansız hale geleceğini belirterek hukuki yararının bulunduğunu ifade etmiş ise de, anılan kararların boşalan üyeliğe yeni üyenin seçimine ve görev dağılımına ilişkin olması karşısında bu yönetim kurulu kararlarının alacağın tahsilini güçleştirdiğinin kabulü mümkün değildir.
Bu kapsamda 12/01/2022 tarihli tensip tutanağının 19 nolu ara kararı ile davacıya a)yönetim kurulunun usulsüz olarak oluşturulması nedeniyle davacının hangi menfaatlerinin ihlal edildiğini, bu yönetim kurulu kararının butlanına karar verilmesi halinde davacı şirketin hangi menfaatleri elde edeceği, yönetim kurulu kararının batıl olmasını talep etmede ne gibi bir hukuki yararının bulunduğunu, davacı şirketin davalı şirketten alacaklı olduğunun ileri sürülmesi karşısında varsa alacağın tahsili ile bu yönetim kurulunun seçim şekli arasında ne gibi bir bağlantı olduğu, usulsüz seçim nedeniyle alacak tahsilinin hangi gerekçelerle zorlaştığı, b) Kemal Akpınar mirasçılarının pay sahibi olarak şirkete dahil edilmemesinin davacının hangi menfaatlerini ihlal ettiğini, mirasçıların pay sahibi olmasının davacı yönünden ne gibi menfaat oluşturacağı, bu iddianın ileri sürülmesinde davacı şirketin hangi hukuki yararının bulunduğu, varsa alacağı tahsili ile mirasçıların pay sahibi olup olmaması arasında ne gibi bir bağlantı olduğu, c)İlgili yönetim kurulu kararının hangi gerekçelerle varsa davacı şirket alacağının tahsilini zorlaştıracağı konularında açıklama yapması için kesin süre verilmiştir.
Ara karara istinaden davacı vekili 31/01/2022 tarihli tavzih dilekçesini ibraz etmiştir. Ancak bu tavzih dilekçesi ile de hangi gerekçelerle anılan yönetim kurulu kararı nedeniyle alacağın tahsilinin güçleşeceği konusunda bir açıklama yapılmamıştır.
Anılan nedenlerle, davaya konu yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespitine karar verilse dahi davacının herhangi bir menfaat elde etmeyeceği, bu bakımdan davanın açılmasında ve geçersizliğin tespitinde davacının hukuki yararının bulunmadığı, alacağın tahsili ile yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve görev dağılım arasında herhangi bir bağlantı bulunmadığı sonucuna varıldığından davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın HUKUKİ YARAR DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan harç ve yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T’ne tayin ve taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.21/04/2022

Katip … Hakim …

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.