Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/236 E. 2023/634 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ:
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA İHBAR OLUNAN :

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; uyuşmazlık konusu tesisle ilgili olarak, müvekkili davacı ile davalı şirket arasında “Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşması” imzalandığını, sözleşme maddesinde bahsedilen “sistem kullanım/dağıtım bedelinin”, davalı tarafından hazırlanarak EPDK tarafından yayımlanan tarifelere göre belirlendiğini,
davacıya uygulanan son dönem tarifesinin (01/01/2022 itibarıyla) Üreticiler İçin Veriş Yönünde Tek Terimli Dağıtım Tarifesi’nin lisanslı üreticiler için 3,8193 kr/kWh, Lisanssız Üreticiler için ise 28,2765 kr/kWh olduğunu, şeklinde olduğunu, davanın ikame edildiği tarih itibarıyla davacının üreterek dağıtım sistemine verdiği her kWh elektrik enerjisine karşılık 28,2765 kuruş sistem kullanım/dağıtım bedeli alındığını, dağıtım hizmeti alan elektrik üreticileri arasında sistem kullanım/dağıtım bedelleri bakımından “üretici” ve “lisanssız üretici” şeklinde bir ayrım
yapıldığını, bu bağlamda davacıdan 28,2765 kuruş sistem kullanım/dağıtım bedeli alınırken buna karşın
aynı hizmeti alan diğer üreticilerden sadece 3,8193 kuruş alındığını, tarife cetvellerindeki sistem kullanım/dağıtım bedellerinden derlenerek taraflarınca hazırlanan ve aşağıda sunulan karşılaştırma tablosundan da açıkça görüleceği üzere, 2016 yılı sonuna kadar üreticiler arasında herhangi bir ayrım yapılmadığını, buna göre; lisanslı-lisanssız ayrımı yapılmaksızın tüm üreticilerden aynı bedel alındığını, bu bedelin (1 Ekim – 31 Aralık 2016 dönemi
için) 0,7596 kuruş olduğunu, 1 Ocak 2017 itibarıyla üreticiler arasında ayrıma gidilerek, lisanssız üreticilerin
dağıtım sistemi üzerinde ek maliyet oluşturduğu gerekçesine dayalı olarak, lisanssız üreticilerden
daha fazla sistem kullanım/dağıtım bedeli alınmaya başlandığını, buna dayanak olacak şekilde
davacının ek maliyet oluşturmadığını, buna göre tamamen aynı hizmeti aldığı ve aralarında herhangi bir ayrım yapılmasına hukuken imkan olmadığı halde davacıdan, ürettiği her bir kWh elektrik enerjisi başına neredeyse 10
kat oranında artırım yapılmak suretiyle sistem kullanım/dağıtım bedeli alındığını, bu durumun açıkça hukuka aykırı olduğunu, bu yöntemle davacıdan haksız yere fazladan tahsil edilen tutarın 400.000,00 TL’nin üzerinde olduğunu, uyuşmazlık konusu lisanssız elektrik üretim tesislerinin hukuki altyapısının 6446 sayılı
Elektrik Piyasası Kanunu’nun 14 üncü maddesinde düzenlendiği, anılan maddeye göre bu tesislerin,
yenilenebilir enerji kaynaklarının ülke ekonomisine kazandırılması amacıyla desteklendiği ve bu
kapsamda “lisans alma” ve “şirket kurma” yükümlülüklerinden de muaf tutulduğunu, bunların dışında
başkaca hiçbir konuda, lisanslı ve lisanssız elektrik üretim faaliyeti arasında ayrım yapılmadığını, nitekim 12/05/2019 tarihli ve 30772 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği”nin 1 inci maddesine göre; lisanssız elektrik üretimiyle “küçük ölçekli üretim tesislerinin ülke ekonomisine kazandırılması ve küçük ölçekli üretim kaynaklarının etkin kullanımının sağlanması” ile “elektrik şebekesinde meydana gelen kayıp
miktarlarının düşürülmesi”nin amaçlandığının açıkça düzen altına alındığını, diğer taraftan 6446 sayılı Kanunun “Dağıtım faaliyeti” başlıklı 9/2 maddesine göre;”Dağıtım şirketi, lisansında belirtilen bölgedeki dağıtım sistemini elektrik enerjisi üretimi ve satışında rekabet ortamına uygun şekilde işletmek, bu tesisleri yenilemek, kapasite ikame ve artırım yatırımlarını yapmak, dağıtım sistemine bağlı ve/veya bağlanacak olan tüm dağıtım sistemi kullanıcılarına ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin hizmet sunmakla
yükümlü” olduğunu, dağıtım bedellerinin nasıl belirleneceğinin 6446 sayılı Kanunun “Tarifeler ve tüketicilerin
desteklenmesi” başlıklı 17/6-(ç) bendinde düzenlendiğini, bedelin nasıl belirleneceği ve tahsil edileceğinin, yani uygulanmasının, 31/12/2015 tarihli ve 29579 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan “Dağıtım
Lisansı Sahibi Tüzel Kişiler ve Görevli Tedarik Şirketlerinin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve
Esaslar”da düzen altına alındığını, düzenlemeden anlaşıldığı üzere, sistem kullanım/dağıtım bedelinin, farklı
uygulanmasının yegane şartının, lisanssız üretim tesisinin dağıtım sistemi üzerinde ek maliyet
oluşturması olduğunu, lisanssız üreticilerden alınan sistem kullanım/dağıtım bedeli bakımından diğer üreticilerden daha fazla bedel alınmasına sebep olacak herhangi bir ek maliyet ya da fazla hizmetin
bulunmadığını, somut olay bağlamında davalının, mevzuatta açıkça belirlenen ek maliyet sebebini
ortaya koymadan sanki ek maliyet varmış gibi Davacıdan fazla ve fahiş miktarda tahsilat yaptığı,
hal böyle iken tüm üreticilerin dağıtım şirketinden aldığı hizmet tamamen aynı olduğu halde
diğerlerine nazaran davacıdan daha fazla sistem kullanım/dağıtım bedeli alınmasının herhangi bir
teknik veya mali/finansal sebebi bulunmadığını, bilim, sanat ve fen kurallarına göre objektif ve somut bir şekilde; davacının diğer üreticilere nazaran dağıtım sistemi üzerinde ek maliyet oluşturduğu ve bu sebeple de fazladan sistem
kullanım/dağıtım bedeli alındığının iddia edilemeyeceği,
Olayı somut hale getirmek gerekirse; “birbirine komşu parsellerde kurulu olan” ve “her ikisi
de aynı trafo üzerinden dağıtım sistemine bağlanan” iki farklı güneş enerjisi santralinin (“GES'”)
olduğu bir örnekte; her iki tesisin sistem üzerinde oluşturduğu maliyet tamamen AYNI olduğu
halde; Davacıdan 400.568,35 TL (yıllık) sistem kullanım/dağıtım bedeli alınırken diğer üreticiden
sadece 55.627,56 TL (yıllık) sistem kullanım/dağıtım bedeli alındığını, uyuşmazlıkta adli yargı görevli olduğuna göre, uyuşmazlık konusu tahsilatlara sebep olan tarifenin de işbu davada hukuki denetime tabi tutulmasının zorunlu olduğunu, Uyuşmazlık konusu olayın sözleşmeden doğmuş olup bu sözleşme önceden tek taraflı olarak
hazırlanmış ve tüm benzer olaylarda standart olarak kullanıldığı ve sisteme bağlantı yapılması
öncesinde davacıya dayatıldığını, bütün bunlar, uyuşmazlık konusu sözleşme kuralının genel işlem
koşulu olduğunu ortaya koyduğunu, uyuşmazlık konusu bedelin fazladan tahsilinin, açıkça dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, uyuşmazlık konusu bedelin, genel tarife üzerinden tahsil edilmesi gerektiğini, sözleşme adaletinin sağlanmasının zaruri olduğunu, “Mülkiyet hakkı”na müdahale niteliğindeki uyuşmazlık konusu fazla bedel tahsilatının
hukuken korunamayacağını, huzurdaki davada, davacıya oldukça yüksek miktarda uygulanan sistem kullanım/dağıtım bedelinin gerçekte ne kadar olması gerektiğinin ve bu kapsamda davacıdan fazladan yere tahsil
edilen bedellerin bu aşamada hesaplanmasının objektif şartlar dahilinde mümkün olmadığını, zira uyuşmazlık konusu dağıtım sistem kullanım bedelinin belirlenmesine ilişkin hususların
22/8/2015 tarihli ve 29453 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Elektrik Piyasası Tarifeler
Yönetmeliği” ile bu Yönetmeliğe dayalı olarak 19/12/2015 tarihli ve 29567 sayılı “Dağıtım
Tarifesinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”de düzen altına alındığını, uyuşmazlık konusu sistem kullanım/dağıtım bedelinin anılan Yönetmeliğin 24 üncü
maddesine göre; davalı şirket tarafından hazırlandığını, davacının elektrik dağıtım sistemi üzerinde ne kadar ek maliyet oluşturduğu afaki dahi olsa
hesaplanamadığından ve buna bağlı olarak da davacıdan haksız yere fazladan tahsil edilen (dava
konusu) bedellerin miktarı bu aşamada ortaya konamadığından işbu davadaki talebin belirsiz alacak
olarak kabul edilmesi gerektiğini belirterek; davanın kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve yargılama sırasında ortaya
çıkacak gerçek alacak tutarına talebi artırmak üzere, davacıdan dava tarihine kadar fazladan tahsil
edilen sistem kullanım/dağıtım bedelleri yanında bunlara işletilen KDV’lerle birlikte oluşan toplam
tutar için şimdilik 1.000,00 TL alacağın davalıdan tahsiline ve davacıya verilmesine, alacağa konu
bedellere, her bir faturada fazla ödenen tutarlara ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek bankalarca
mevduata uygulanan azami faiz veya her halükarda en yüksek ticari faiz/değişen oranda avans faizi
uygulanmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; tarifelerin, üstün kamu iradesi tarafından herkes için bağlayıcı nitelikte olmak üzere EPDK tarafından belirlenmekte olup idari birer işlem niteliğinde olduğunu, şirketlerin tarifeleri uygulamama yönünde bir takdir yetkisi bulunmadığı, Müvekkiline ait yanlış bir uygulama sebebiyle değil EPDK
tarafından yapılan bir idari düzenleme sebebiyle oluştuğu iddia edilen farkın talep edildiğini, bu nedenle davada idari yargının görevli olduğunu, dava EPDK tarafından düzenlenen tarifeye dayalı olarak yapılan faturalandırmalara karşı
açılmış bulunduğundan öncelikle pasif husumetin temelde EPDK’ye yöneltilmesi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesinin mümkün olmadığını, dava konusu uyuşmazlığın temeli niteliğindeki idari işlemin iptali için açılan davada
Danıştay . Dairesinin verdiği … esas … karar sayılı karar ile davanın reddine karar
verdiğini, hukuk mahkemesinin idari yargının yada EPDK’nin yerine geçerek dağıtım bedeli katkı
payını belirlemesinin yada kaldırmasının düşünülemeyeceğini, dava davacının kendisi aleyhine sebepsiz zenginleşme iddiasına dayanmakta olup, davacı
baştan itibaren kendisine uygulanan dağıtım tarifesinden haberdar oluğunu, sebepsiz zenginleşmeden
doğan istem hakkının, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki
yılda sona ereceğinden davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, ayrıca davacının faturalara TTK 21. Maddesinde gösterilen sekiz günlük süre içinde itirazda bulunmadığını, Kanun gereğince
faturanın içeriğini kabul etmiş sayıldığını, ayrıca söz konusu faturaları ticareti defterlerine işlemek
suretiyle içeriğini benimsemiş olduğunu, müvekkilinin 4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu çerçevesinde faaliyet gösteren 6446 sayılı
yasanın 3/1-c maddesi çerçevesinde lisansında belirlenmiş dağıtım bölgesi olan Konya, Aksaray,
Niğde, Kırşehir, Nevşehir ve Karaman olmak üzere 6 ilde mülkiyeti kamuya (TEDAŞ’a ) ait olan
elektrik dağıtım tesisleri ve şebekesini işleten elektrik dağıtım şirketi olduğunu, davacının ise lisanssız güneş enerjisi santrali (GES) işletmecisi olduğunu,
yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yapılan mevzuat çalışmalarından incelenmesi
gereken bir diğer kanunun ise 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu olduğu, Kanunun, elektrik
piyasasına ilişkin genel bir kanun niteliği taşımasının yanında elektrik üretiminde kullanılan
yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik lisanslı veya lisanssız bir şekilde yenilenebilir enerji
kaynaklarından enerji elde edilmesinin 6446 sayılı Kanun çerçevesinde ele alındığı, 6446 S.K. 3/1.t
maddesinde lisansın, tüzel kişilere piyasada faaliyet gösterebilmeleri için bu Kanun uyarınca verilen
izin şeklinde tanımlandığını,
davacının lisanssız statüde olması sayesinde tüm bu bedelleri ödemekten muaf tutulduğunu, ayrıca üretim lisansı başvurusunda bulunan tüzel kişiden, önlisans yükümlülüklerinin yerine
getirilmesini müteakiben üretim tesisinin lisansında belirlenen inşaat süresi içerisinde kurulmaması
halinde irat kaydedilmek üzere, kurulmak istenen üretim tesisinin niteliğine ve büyüklüğüne göre
yatırım tutarının yüzde onunu geçmemek üzere teminat mektubu alındığını, bu kanuni düzenlemelerin yanı sıra lisanslı üreticilerin 02.11.2013 tarih 28809 sayılı Resmi
Gazetede yayınlanan Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği ile EPDK kararlarına konu edilmiş pek
çok ek hukuki yükümlüğe tabii kılınmışken lisanssız santrallerin lisans almak ve lisans almanın yanında getirdiği pek çok ek yükümlülükten muaf tutulduklarını, tüm bu yasal hukuki statü avantajlarının yanında lisanssız elektrik üreten tesislerin
ürettikleri enerjiyi daha yüksek bir bedelle satmaları sayesinde fiyat avantajına sahip olduklarını,
29/12/2010 tarihli ve 6094 sayılı Kanunun hükmüne göre düzenlenen I Sayılı Cetvel’de
Güneş Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi’nde uygulanacak fiyatın 13,3 ABD Doları cent/kWh olduğunu, 03.12.2010 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik
Üretimine İlişkin Yönetmelik gereği, güneş enerjisine dayalı üretim tesislerine YEK destekleme
mekanizması kapsamında belirlenen kWh başına 13,3 dolar/cent ile ihtiyaç fazlası enerjinin 10 yıl
süre ile üreticilere görevli tedarik şirketi tarafından ödenmekte olduğunu, Rüzgâr ve Güneş Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Önlisans
Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliği gereği lisanslı santral kurmak isteyen her bir tüzel
kişinin TEİAŞ’a katkı payı ödemek veyahut alım garanti fiyatı için yarışmaya katılarak en düşük fiyat teklifini yapmak zorunda olduğu, Rüzgâr ve Güneş Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak
Üzere Yapılan Önlisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliği’nin 6 ncı maddesi 3 üncü fıkrası
kapsamında seçim işleminin Şirket lehine ise bu katkı payı teklifi esas alınarak yönetmelik
hükümlerine göre yarışmanın sonuçlandırıldığını, 2015 yılında TEİAŞ tarafından yapılan 600 MW
GES ihalesinde 13,3 dolar çent alım garantisine karşılık 2 milyon TL’leri bulan katkı payı
ödemelerini TEİAŞ’a yapmak üzere ihalenin sonuçlandığını, davacının Lisanssız santral için başvuru yaptığı Mart 2016 yılında kWh başına alım
garantisi 6,99 dolar/cent civarında iken, 2021 yılında ise YEKA kapsamında kurulan lisanslı tesisler
için alım garantisi birim fiyatlarının 20 kuruş/kWh civarında olduğu, davacının tesis kurulum
aşamasında TEİAŞ’a herhangi bir katkı payı ödemesi yapmadığından veya tavan fiyatın düşürülerek
yarışmaya girmemesinden dolayı lisanslı tesis, kapsamında değerlendirilmesinin söz konusu
olmadığını, Lisanslı tesisler için Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği’nin 30/6.
Maddesi uyarınca, transformatör ve/veya hat kaybı uygulanması söz konusuyken davacının lisanssız
tesisinde böyle bir uygulamaya tabii olmadığını, Lisanslı üreticiler tarafından yükümlülükleri kapsamında üstlenilen ancak, lisanssız üreticiler
tarafından karşılanmayan tüm bu maliyetlerin lisanssız üreticiler adına sistemde ek yük oluşturduğunu, tüm bu açıklamalar ışığında davacının lisanssız GES’e yatırım yapmayı lisanslı / lisanssız
ayrımını avantajlı dezavantajlı yönlerini bilerek basiretli bir tacir olarak tercih ettiği ve kendi tercih
ettiği statü üzerinden hukuk güvenliği ve hukuki öngörülebilirlik içinde EPDK tarafından bir idari
işlem olarak belirlenen tarife ile fiyatlandırıldığı, davacının durumu itibariyle baştan itibaren lisanslı
GES’lere göre lisanssız GES’ler ilgili farklılıklar baştan itibaren davacı açısından hukuki
öngörülebilirlik ve bunun getirdiği hukuki güvenlik ilkesinin bir yansıması olarak nasıl bir hukuki
muamele karşılaşacağını bildiği, bu yönüyle de davanın açıkça kötü niyetli olup haksız bir menfaat
sağlamaya dönük olduğunu, dağıtım tarifelerinin; dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti, reaktif enerji
maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak
bedellerden oluştuğunu, dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedellerin 31.12.2015 tarihli ve 29579 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Dağıtım Lisansı Sahibi Tüzel Kişiler ve Görevli Tedarik
Şirketlerinin Tarife Uygulamalarına ilişkin Usul ve Esaslarda (Usul ve Esaslar) belirlendiğini, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinin ilki 22.08.2015 tarihli Resmi Gazetede
yayınlanarak 01.01.2016 tarihinde, ikincisi 19.06.2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak ilkini
ilga etmek suretiyle 01.01.2021 tarihinde yürürlüğe girdiğini, yönetmelikler kapsamında dağıtımla ilgili iki temel tarife dağıtım bağlantı tarifesi (bağlantı
tarifesi) ve dağıtım tarifesi olmak üzere iki ayrı başlıkta eski ve yeni Yönetmeliğin 6 ve 9.
Maddelerde düzenlendiğini, eski ve yeni her iki yönetmeliğe göre bağlantı tarifelerinin şebeke yatırım
maliyetlerini kapsamadığını, bağlantı yapan kişinin iç tesisatının dağıtım şebekesine bağlanması için inşa edilen bağlantı hattı kapsamında katlanılan masraflar ile sınırlı olduğunu, üreticilerden alınan bedellerin gelir tavam üzerinde kalan kısmı tarifeye tekrar iade edildiğini, bu kapsamda 29.12.2016 tarihli 6338 sayılı Kurul Kararı ile lisanslı ve lisanssız üreticilerin birim fiyatları ayrıştırılmış olup 31.12.2017 den önce devreye giren santrallere üretici yönündeki
lisanssız fiyatından %75 İndirim uygulandığı, bu indirim kapsamındaki santrallerin 31.12.2021
tarihine kadar 4 yıldan fazla indirimden faydalandığı, 30.12.2021 tarihli ve 10700 sayılı Kurul
Kararı ile 2016 yılında veriler indirim geri alınarak, lisanslı ve lisanssız olmak üzere üreticilere
tarifelerin sadeleştirildiğini, dağıtım tarifelerinin sadece birim fiyat karşılığı elektrik bedeli değil, esasen dağıtım
faaliyetlerinin ne şekilde finanse edileceğinin Devlet (EPDK) tarafından planlanması niteliğinde
olduğunu, bu noktada tarifelerin davacının iddiasını aksine sadece belli bir tesisat yada abone
grubunun durumu değil sistemin bütünü nazara alınarak tarifelerin belirlendiği, o yüzden davacının
“lisanslının şebekeye maliyeti, lisanssızınkinden farklı değildir, o zaman neden dağıtım bedeli
farklıdır” şeklinde ortaya koyduğu gerekçenin temeli bulunmadığını, %75 indirim uygulandığını, EPDK tarafından belirli periyotlarda yayınlanan “Elektrik Faturalarına Esas Tarife
Tablolarında” Nihai Tarife Tablosu kısmında lisanssız üreticiler için veriş yönünde alınması gereken
dağıtım bedellerinin belirtildiğini, bağlantı anlaşmalarının genel işlem şartı içerdiği değerlendirmesinin hukuki bir dayağının bulunmadığını, davaya konu talebin hukuki öngörülebilirlik ve hukuk güvenliği yönüyle de kabulünün
mümkün olmadığını, ödeme tarihinden itibaren mevduata uygulanan azami faiz veya en yüksek ticari faiz/değişen
oranlarda faiz talebinin de diğer talepler gibi mesnetsiz olduğu belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, alacak isteminden ibarettir.
Taraflar arasındaki ihtilaf: davalı dağıtım şirketinin lisanslı üreticilere uyguladığı dağıtım tarifesi ile lisansız üreticilere uyguladığı dağıtım tarifesi arasında fark olup olmadığı, bu farkın dayanağının ne olduğu, dağıtım tarifelerinin kim tarafından hazırlandığı, dağıtım tarifesinin belirlenmesinde davalının etkisinin bulunup bulunmadığı, üreticilere uygulanan tarifelerdeki farklılığın yasaya uygun olup olmadığı, lisanssız üreticilerin lisanslı üreticilere kıyasla sisteme bağlanmasının daha fazla maliyet gerektirip gerektirmediği, bu ek maliyetlerin nelerden ibaret olduğu, ihtiyaç fazlası enerji yönünden davacının dağıtım bedeli katkı payından sorumlu olup, olmadığı davacıdan tahsil edilen dağıtım bedellerinin davalıdan istirdadının gerekip gerekmediği, varsa tutarının ne kadar olduğu, uyuşmazlığın çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olup olmadığı, dava şartı eksikliği bulunup bulunmadığı, davalının husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı, davada zaman aşımı süresinin dolup dolmadığı hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Davanın sistem kullanım/dağıtım bedeli adı altında davalı tarafça tahsil edilen tutarın istirdadına ilişkin olup, davalının husumet itirazının yerinde olmadığı, dava tarihi itibariyle ihtilafa uygulanması gereken 10 yıllık zamanaşımı süresinin de dolmadığı, bu bakımdan zamanaşımı itirazının da yerinde olmadığı, uyuşmazlığın özel hukuka ilişkin eylemlerden kaynaklanması nedeniyle uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmış davalının yargı yolu itirazı da yerinde görülmemiştir.
Dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak Elektrik Yüksek Mühendisi Mehmet Türkuçar, Elektrik mühendisi Mehmet Çamcı ve Mali Müşavir Hasan Göngör tarafından alınan 09/03/2023 tarihli heyet raporunda, taraflar arasında akdedilen ” Lisanssız Elektrik Üreticileri İçin Dağıtım Sistem Kullanım
Anlaşması” nda dağıtım sistem kullanım birim fiyatı ile ilgili bir düzenleme bulunmadığı ve anlaşma ile mevzuatın ve mevzuat değişikliklerinin geçerli kılındığı, lisanslı ve lisanssız elektrik
üreticilerinin teknik olarak dağıtım sistemini kullanmalarında birbirlerine göre bir farklılık
bulunmadığı ve lisanssız üreticilerin dağıtım sistemine ilave maliyet ve külfet oluşturmadığı, ancak
Yasal mevzuat gereğince Lisanssız Elektrik Üreticilerine uygulanacak dağıtım sistem kullanım
tarifelerinin düzenleyici kurum olan EPDK Kurul Kararları ile yürürlüğe konan dönem tarifeleri ile
belirlendiği, davalı MEDAŞ’ın EPDK kurul kararlarına ve tarifelere uymak zorunda olduğu, davalı
MEDAŞ tarafından EPDK kurul kararları ile yürürlüğe konan dönem tarifelerinde yer alan dağıtım
sistem kullanım tarifelerini davacıya doğru şekilde uyguladığı ve faturaların fazladan bir bedel
içermediği değerlendirildiği, 6446 sayılı Yasanın değişik geçici 20. Maddesi ile EPDK’nın lisanssız elektrik üreticileri için uygulamaya koyduğu tarifelerin dayanağı kurul kararlarının halen yürürlükte olduğu, davalı
MEDAŞ’ın EPDK Kurul Kararı ile uygulamaya konulan dönem tarife tablolarında yer alan lisanssız
üreticiler için geçerli birim fiyatları doğru şekilde alarak faturaları düzenlemiş olmasına bağlı
olarak, davacı şirketin davalı MEDAŞ’tan uyuşmazlığa konu taleplere ilişkin bir alacağının
bulunmadığı değerlendirildiği, davaya konu … Abone Tesisat No.lu lisanssız güneş enerjisi üretim tesisin için 31.12.2017 tarihinden önce geçici kabul alan tesisler için uygulanan “Üreticiler için veriş yönünde
tek terimli dağıtım tarifesinin ” uygulandığı ve lisanslı elektrik üreticilerine göre 251.628,44 TL
daha fazla dağıtım sistemi kullanım bedeli alındığı, davalı dağıtım şirketinin lisanslı üreticilere uyguladığı dağıtım tarifesi ile lisansız üreticilere uyguladığı dağıtım tarifesi arasında 01.01.2017 tarihinden önce bir fark bulunmadığı ancak bu tarihten sonra fark oluşturulduğu,ancak bu farkın dayanağı davalı yanca somutlaştırılmadığı, dağıtım tarifesinin, davalının da dahil olduğu dağıtım şirketleri tarafından hazırlanarak
EPDK’ya teklif edilmekte olduğu, ancak EPDK tarafından onaylanmasını müteakip tüm bölgelerde
hiçbir fark olmaksızın aynı tarife uygulandığı, Lisanssız üreticilere uygulanan tarifelerin, sadece ek maliyete neden olmaları halinde lisanslı üreticilere uygulanan tarifeden farklı olabileceği, ancak bu ek maliyet hususuna ilişkin
olarak davalı tarafça bir delil ibraz olunmadığı, davalı vekilinin ; GES’lerde dengesizlik
maliyetlerinin ortaya çıktığı, dengesizlik maliyetlerinin, alınması/satılması taahhüt edilen enerji
miktarı ile gerçekleşen alış/satış miktarı sonucunda ortaya çıkan alış/satış miktar farklılıklarına
yönelik ortaya çıkan bir maliyet unsuru olduğu, bir lisanslı üreticinin beyan ettiği enerjiyi
üretemediği veya fazla üretmesi durumunda, piyasanın enerji açığı veya fazlası olması durumuna
göre lisanslı üreticiye piyasa takas fiyatı (PTF) veya sistem marjinal fiyatı (SMF) üzerinden %3
ceza katsayılı olarak enerji bedeli uygulandığı,Lisanslı tesisler için Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği’nin 30/6. Maddesi uyarınca, transformatör ve/veya hat kaybı uygulanması
söz konusuyken davacının lisanssız tesisinde böyle bir uygulamaya tabii olmadığı,Lisanslı üreticiler
tarafından yükümlülükleri kapsamında üstlenilen ancak, lisanssız üreticiler tarafından
karşılanmayan tüm bu maliyetlerin lisanssız üreticiler adına sistemde ek yük oluşturduğu iddiasını
dayandırabileceği herhangi bir teknik kriter dosya içinde bulunmadığı, kaldı ki, 31.12.2017 tarihinden önce ve sonra geçici kabul alan lisanssız üreticiler arasında
bile 4 kata varan bir sistem kullanım bedeli tarifesi bulunmakta olup, bu tarihten önce geçici kabul
alanlarla sonra alanların, nasıl böyle farklı bir dengesizliğe nasıl neden olduklarını, oluşturulan ek
yükün ne olduğunun anlamanın mümkün olmadığı, normal şartlar altında lisanssız üreticilerin lisanslı üreticilere kıyasla sisteme bağlanmasının
daha fazla maliyet gerektirmediği, var ise ek maliyetlerin dağıtıcı yani davalı yanca ispatlanması
gerektiğinin değerlendirildiği, davalı MEDAŞ ,5346 sayılı YEK Kanunu’nun“Lisanssız elektrik üretim faaliyeti “başlıklı 6/A maddesi hükmüne göre, davacı Şirketin kendi ihtiyacının üzerinde ürettiği enerjiyi I sayılı
Cetveldeki fiyatlardan (13,3 dolar/cent) satın almak zorundadır. Bu şekilde üretici tesisindeki
(Lisanslı yada lisansız olması farketmez ) sayaçtan ölçülerek dağıtım şirketine ait dağıtım
hatlarına verilen enerji, dağıtım sistemini kullanan görevli şirketin malı haline gelmekte ve görevli
şirkette bu enerji sattığı tüketicilerden , aktif enerji bedeli ile dağıtım sistemi kullanma bedelini
tahsil etmektedir. Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulan ve bölgesinde enerji dağıtımı ve ticareti
yapmakla görevli olan davalı MEDAŞ ,davacı Şirketten aldığı enerjiyi ,tüketicilere satmak suretiyle
faaliyetini sürdürmektedir.Tüketicilere enerji satarken aktif enerjine ilaveten Elektrik Piyasası
Tarifeler Yönetmeliği’nde tarif edilen dağıtım bedellerini de tahsil ettiğini, kaldi ki, davacı
lisanssız üretici şirkette kendi ihtiyacında kullandığı enerji için dağıtım bedeli ödemek
zorunda olduğu, davacı şirketin 5346 sayılı YEK Kanunu kapsamında davacının sattığı ve davalının
dağıtım şebekesine aktarılan enerji için sistem kullanım bedeli altında, kendisine ait olmayan bir
enerji için bedel ödemesinin YEK Kanunu’na aykırı olduğu, sırf görevli dağıtım şirketlerinin
gelirlerini artırmaya yönelik olduğu değerlendirildiği, dava tarihine davalı tarafça davacıdan tahsil edilen Sistem Kullanım Bedelleri toplamı KDV hariç 417.015,63 TL olarak hesaplandığı, Lisansız üreticilerin dağıtım sistemine vermiş olduğu enerjinin ,lisanlı üreticilere nazaran daha fazla ek maliyet oluşturduğuna ilişkin hiçbir teknik kriter bulunmamakta olup, dava tarihine davalı tarafça davacıya, lisanslı üreticiler için uygulanan Sistem Kullanım Ücreti tarifesi uygulanmış olsa davacıdan alınması gereken tutar ise KDV hariç 165.387,19 TL olarak hesaplandığı, Dava tarihine kadar davalı tarafça davacıdan tahsil edilen Sistem Kullanım Bedelleri toplamı
KDV hariç 417.015,63 TL olarak hesaplanmış olup, davacıya lisanslı üreticiler için uygulanan
Sistem Kullanım Ücreti tarifesi uygulanmış olsa davacıdan alınması gereken tutar ise KDV hariç 165.387,19 TL olup , fazla tahsilat ise KDV hariç 251.628,44 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir.
Taraf itirazları üzerine bilirkişi heyetinden alınan 09/06/2023 tarihli ek raporu ile, kök raporda davacının ürettiği ve davalı MEDAŞ’a ait dağıtım sistemine verdiği enerji miktarı üzerinden,aynı miktardaki elektrik enerjisi üretimi için lisanslı ve lisanssız üreticilere
uygulanan sistem kullanım bedeli farkı hesaplamaları yapıldığı, Lisansız GES üreticilerin aynı zamanda tüketici olmaları halinde ise ödemekle yükümlü
oldukları dağıtım bedeli birim fiyatları, dahil oldukları tüketim grubuna göre farklılaşmakta olduğu, örneğin, tüketim grubu sanayi işletmesi ise farklı, tarım işletmesi ise farklı dağıtım bedeli tarifesine
göre dağıtım bedeli ödendiği, taraflar arasında Lisansız Elektrik Üreticileri Dağıtım Sistemi Kullanım Anlaşması’nın imzalandığı 29/09/2017 tarihinde imzalandığı, bu anlaşma tarihi itibarıyla lisanslı üreticiler ile lisanssız üreticiler yönünden uygunlanan tarife fiyatları arasında 2,86 kat fark bulunmakta, dava tarihi olan 24/03/2022 itibarıyla ise tarife fiyatları arasında 7,40 fark bulunduğu, davacının kurulu gücü 1 MW olup, ortalama tüketim miktarının bilinmediği, kendi ihtiyacı tüketim miktarının yapmış olduğu üretim miktarından düşük olması halinde tesisteki güneş panellerinin yeterli sayıdaki kısmının devre dışı bırakılmasıyla sadece kendi ihtiyacı kadar enerji üretmesinin mümkün olabileceği, anacak davacı şirketin GES Santrali yatırımını, üretim fazlası elektrik enerjisini, anlaşma tarihindeki tarifelere göre davalı dağıtım şirketine satabileceğine, ihtiyaç fazlası enerji ürettiğinde, bu fazla enerjiden dolayı bir zararının olmayacağına güvenerek yaptığı belirtilmiştir.
Kayseri BAM . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamı ile ”Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine ve özellikle Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliğinin 23. maddesi uyarınca kendi ihtiyaçlarını karşılamak için üretim yapması esas olan davacının, kendi insiyatifiyle ihtiyaç fazlası olarak ürettiği elektrik nedeniyle davalıya ait dağıtım hatlarını kullanmasından dolayı kullanım/dağıtım bedellerinin EPDK tarafından düzenlenen tarifelerle belirleneceğine ilişkin mevzuat hükümlerine atıf yapan sözleşmeyi, üstelik üretici ve lisanssız üreticiler yönünden sistem kullanım/dağıtım bedellerinin farklılaşmasından sonra imzalamış bulunmasına, sistem kullanım/dağıtım bedellerine ilişkin faturaları defterlerine kaydetmediği yönünde dosyada herhangi bir beyan, delil ve belge bulunmamasına, TTK’nın 21/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacirin, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen tarafın, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK’nın 222. maddesi uyarınca ispatlamış olmasına göre, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu …” şeklinde olup, ilk derece mahkemesince verilen ret kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun bahsi geçen gerekçelerle esastan reddine karar verilmiştir. Yine Ankara BAM . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamı da aynı yöndedir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; lisanssız elektrik üreticilerine uygulanacak dağıtım sistemi kullanım tarifelerinin EPDK tarafından belirlendiği, tarifenin belirlenmesi konusundaki yetkinin EPDK’ya ait olduğu, bu konuda davalının insiyatif alarak farklı tarife uygulamasının mümkün olmadığı, davalı tarafça tahsil edilen bedellerin EPDK tarafından belirlenen tarifelere uygun olduğu, yine davalıya sistem kullanım bedeli ödemek istemeyen davacının kendi ihtiyacı kadar elektrik üretme imkanı varken fazlasını üretip kullanım bedelinin iadesini istemesinin hukuken korunamayacağı, davacının tahsil edilen sistem kullanım bedelinin haksız olduğu ve istirdadının gerektiği iddiasını usulünce ispatlayamadığı sonucuna varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin olarak alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Arabuluculuk görüşmeleri nedeniyle suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.560,00 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan harç ve yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Davalı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T’ne tayin ve taktir olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/10/2023

Katip Hakim
e-imzalıdır e-imzalıdır

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.