Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/108 E. 2023/203 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA İHBAR OLUNAN :
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; 16.03.2019 günü saat 07.39 sıralarında sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otobüs ile … Caddesi üzerinden Adana Çevre Yolu istikametinden gelip olay mahalli kavşağa katıldığı esnada otobüsün sol yan kısımlarıyla, solundan … Caddesi üzerinden kavşağa katılan sürücü … idaresindeki … plakalı kamyonetin ön kısımlarının çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazası sonucunda araçta yolcu konumunda bulunan … ve …’ın maluliyete uğradığını, bu nedenle de müvekkili şirket tarafından …’e 12.12.2019 tarihinde 30.531,64-TL, …’a 18.12.2019 tarihinde 142.029,26-TL olmak üzere toplam 172.560,9 TL bedeni hasar tazminatı ödendiğini, ancak sigortalı aracın yetersiz ehliyetli sürücü idaresinde kullanılması nedeniyle ödenen tutarın sigortalı araç maliki … Alüminyum’dan rücuen talep edilmesi gerektiğini, müvekkili şirket tarafından 20.12.2019 tarihli rücu mektubu gönderilmişse de davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle de alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine Konya . İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla icra takibine girişildiğini, ancak davalı tarafın hukuka aykırı ve mesnetsiz itirazları neticesinde durdurulduğunu, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığı belirterek; fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile davalı/borçlunun haksız ve kötüniyetli borca ve faize itirazlarının iptaline, davalı/borçlu aleyhine %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davacı sürücünün yetersiz ehliyetle araç kullandığını iddia etmiş ise de bu iddiası mesnetsiz olduğunu, zira kaza tutanağında da görüleceği üzere C sınıfı ehliyete sahip olduğunu, bilindiği üzere C sınıfı ehliyet sahibi kişiler kamyon, tır, otomobil, traktör, minibüs ve 14 kişiye kadar yolcu taşıyan araçların kullanabileceğini, müvekkilinin sahip olduğu aracın servis aracı olup bu özelliklere sahip olduğunu, kaldı ki trafik kazası sonucu yolcu konumunda bulunan ve yaralanan … ve …’ a ödenen hasar tazminatı 172.560,9 TL ödenmiş olsa da söz konusu değerde bir zararın meydana gelmediğini, davayı kabul etmemekle beraber işbu trafik kazası işçilerin işin yapıldığı yere toplu olarak getirilip götürülmeleri sırasında meydana gelmiş olup iş kazası niteliğinde olduğunu, 6631 sayılı Kanunu’nun 3/1-g maddesinde iş kazası “işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hale getiren olay ” şeklinde de tanımlandığını, … Sigorta ile 26.09.2018 başlangıç tarihli 1 yıl süreli sigorta poliçesi imzalandığını, sigorta poliçesi ile “işçilerin işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak getirilip götürülmeleri sırasında meydana gelen iş kazaları sonucu oluşabilecek herhangi bir bedeni zarardan dolayı işverene karşı ileri sürülecek tazminat taleplerini karşılar” hükmü düzenlendiğini, müvekkili şirketin … Sigorta şirketi ile yapılan poliçede bu husus düzenleme altına alındığını ve müvekkilinin sorumlu tutulduğu rakam da gerçeği yansıtmadığını belirterek; davanın reddine davacı lehine %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı lehine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
TOPLANAN DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali isteminden ibarettir.
Davaya konu Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibinin 172.560,90 TL asıl alacak ve 14.326,69 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 186.887,59 TL üzerinden başlatıldığı, takip dayanağının 16/03/2019 tarihli trafik kazası nedeniyle ödenen tutarın rücuen tahsili olarak açıklandığı, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği ve itirazın hükümden düşürülmesi için de eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilaf; davaya konu 16/03/2019 tarihli trafik kazasının oluşmasında kimlerin hangi oranda kusurlu olduğu, kaza neticesinde dava dışı … ile dava dışı …’in yaralanıp yaralanmadığı, yaralanmalarının kalıcı sakatlık niteliğinde olup olmadığı, kalıcı sakatlıktan doğan zararlarının ne kadar olduğu, davacının bu şahıslara yaptığı ödemeyi davalıdan rücuen ödenmesini talep etmesinin mümkün olup olmadığı, sigortalı araç sürücüsünün kaza tarihi itibariyle sigortalı aracı kullanabilmek için gerekli ehliyetinin bulunup bulunmadığı, yoksa rücu şartlarının oluşup oluşmadığı, takip tarihi itibariyle takip alacaklısının alacaklı olup olmadığı ile varsa alacak tutarının ne kadar olduğu hususlarından ibarettir.
Davaya konu 16/03/2019 tarihli trafik kazasının … idaresindeki … plakalı araç ile … idaresindeki … plakalı aracın kavşak içinde çarpışması neticesinde meydana geldiği, kaza neticesinde … plakalı araçta yolcu konumunda olan dava dışı … ile dava dışı …’ın yaralandığı, kaza tespit tutanağı ve ceza dosyasına yansıya ifadeler dikkate alındığında yolcuların emniyet kemerlerinin takılı olup olmadığının belirsiz olduğu, davacının bu kaza nedeniyle … plakalı aracın ZMMS poliçesi kapsamında dava dışı …’e 12/12/2019 tarihinde 30.531,64 TL, …’a ise 18/12/2019 tarihinde 142.029,26 TL tutarında ödeme yaptığı, ödemelerin sürekli iş göremezlik zararına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
2918 sayılı KTK.nun 95/2 maddesi uyarınca sigorta sözleşmesinden veya sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerinden doğan nedenlerle sigortacının tazminat yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin haller sigortacı tarafından 3. kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden, sigortacı zarar görene ödeme yaptıktan sonra tazminatın kaldırılması ya da indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Yine aynı düzenlemeye paralel olarak ZMSS poliçesi genel şartlarının B.4.b maddesinde tazminatı gerektiren olayın aracın KTK.na göre gereken ehliyetnameyi haiz olmayan kimselerce sevk edilmesi sırasında meydana gelmesi halinde sigortacının bu hususu zarar gören 3. kişiye ileri süremeyeceği ve fakat ödemede bulunduktan sonra tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebileceği hükme bağlanmıştır.
31/10/2022 tarihli bilirkişi raporu ile … plakalı araç sürücüsü …’ın bu aracı kullanabilmek için yeterli sürücü belgesinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu kapsamda rücu şartlarının oluştuğu kabul edilmiştir.
Her ne kadar rücu şartları gerçekleşmiş ise de, davalının sorumluluğu zarar görenlerin gerçek zararı ile sınırlıdır. Dolayısıyla dava dışı … ile dava dışı …’ın ödeme tarihindeki verilerek göre sürekli iş göremezlik zararlarının tespiti gerekir.
Bu kapsamda öncelikle zarar görenlerin davaya konu trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremez hale gelip gelmediğinin tespiti için hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiği belirlenmelidir. Maluliyetin tespiti yönünden hangi yönetmeliğin uygulanacağına ilişkin KTK’da ve TBK’da açık hüküm bulunmadığından bu boşluğun içtihatlarla doldurulması gerekmektedir.
Konya BAM . Hukuk Dairesi’nin süregelen uygulamasına göre; 2918 sayılı KTK’nın 90. ve 92. maddeleri ile genel şartlara yapılan atfın 09/10/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı kararı ile iptaline karar verilmesi nedeniyle genel şartların ve Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği ile Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanma kabiliyetinin kalmadığı gerekçesiyle, haksız fiil tarihi 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin uygulanması gerekir. (Konya BAM . HD.’nin 08/02/2023 tarihli, … E … K sayılı kararı)
AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı iptal kararı karşısında genel şartların uygulanma kabiliyetinin kalmadığı açık ise de, iptal kararı Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği ile Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasına engel değildir. Her ne kadar 01/06/2015 tarihli Genel Şartlar’da bu yönetmeliklere atıf yapılmakta ise de bu yönetmelikler genel şartlardan bağımsız olup, genel şartlara yapılan atfın hatta doğrudan genel şartların yürürlükten kaldırılması bu yönetmeliklerin uygulanmasına engel değildir. Zira bu yönetmeliklerin dayanağı 01.06.2015 tarihli genel şartlar olmayıp, Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği’nin 3. Maddesinde, Erişkinler … Yönetmeliği’nin de yine 3. Maddesinde belirtildiği üzere bu yönetmeliklerin dayanağı kanundur. Dolayısıyla bu yönetmelikler ya da yönetmeliğe dayanak teşkil eden kanunlar yürürlükten kalkmadığı sürece bu yönetmeliklerin uygulanmasına engel bir durum bulunmamaktadır.
Bunun yanında her ne kadar Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihli genel şartların yürürlüğe girmesi ile birlikte uygulanmaya başlanmış ise de; bu yönetmeliğin 30.03.2013 tarihinde yürürlüğe girdiği, yürürlüğe girdiği tarihten 01.06.2015 tarihine kadarki süreçte de uygulanmasına engel bir halin olmadığı, ancak yargı kararları ile bu süreçte Çalışma Gücü … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasının tercih edildiği, tercihin bu yönde kullanılmasına bir engel olmadığı gibi aksi yönde kullanılmasına da bir engel olmadığı, ancak 2918 sayılı KTK’daki atıf nedeniyle 01.06.2015 tarihli genel şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte bu tarihten itibaren Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasının bir zorunluluk olduğu, AYM iptal kararının sadece bu zorunluluğu ortadan kaldırdığı, dolayısıyla yargı organlarının takdir hakkını kullanarak yürürlükte olan yönetmeliklerden herhangi birisini tercih etmesinin mümkün olduğu, Yargıtayca bu takdir hakkı kapsamında hangi tarihler arasında hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiğine yönelik oluşturulan uygulamanın yerleşik hale geldiği, Yargıtay ve diğer BAM uygulamalarının aksine Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği ile Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı yönündeki kabule açık yasal bir engel yoksa da TMK’nın 4. maddesi uyarınca kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkimin, hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği, hakimin takdir hakkını kullanırken keyfi uygulamalardan kaçınmasının gerektiği, yerleşik ve genel kabul gören uygulamaların aksine hareket edilmesinin adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil edeceği ve yargıya güveni ortadan kaldıracağı, Yargıtay uygulamasının da herhangi bir yasa hükmüne aykırılık teşkil etmemesi karşısında KONYA BAM . HD’NİN ANILAN GÖRÜŞÜNE İŞTİRAK EDİLMEMİŞTİR.
Kısaca üzerinde durulmasının faydalı olacağı düşünülen bir diğer husus ise, 14/02/2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 29/12/2022 gün ve … E. … K sayılı kararı iptal kararıdır. 7237 sayılı yasanın 18. maddesiyle 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklik ile, 09/06/2021 tarihinden sonra meydana gelen trafik kazaları yönünden maluliyetin tespitinde Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanması yasal zorunluluk haline gelmiştir. Ancak, anılan değişikliğin AYM tarafından iptaline karar verilmesi karşısında bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararının Erişkinler … Yönetmeliği’nin uygulanmasına engel bir yönü yoktur.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin yerleşik hale gelen uygulamasına göre; maluliyet belirlemesinin, kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Emsal ilam:Yargıtay . Hukuk Dairesi … E … K)
Davaya konu trafik kazası 16/03/2019 tarihinde meydana gelmiş olup, maluliyetin Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmesi gerekir.
Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından tanzim edilen 22/08/2019 tarihli maluliyet raporu ile dava dışı …’in sürekli iş göremezlik oranının % 10 olduğu, geçici iş göremezlik süresinin ise 4 ay olduğu tespit edilmiştir.
Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından tanzim edilen 24/09/2019 tarihli maluliyet raporu ile dava dışı …’ın sürekli iş göremezlik oranının % 39,5 olduğu, geçici iş göremezlik süresinin ise 150 gün olduğu tespit edilmiştir.
Anılan maluliyet raporları taraflara tebliğ edilmiş, raporlar taraflarca somut bir itiraza uğramadığından hükme esas alınmıştır.
Bu aşamada zarar görenlerin ödeme tarihleri itibariyle sürekli iş göremezlikten doğan zararlarının ne kadar olduğunun tespiti gerekir.
Tazminat hesabının ne şekilde yapılacağı konusunda 2918 sayılı KTK’da ve 6098 sayılı TBK’da açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu kapsamda hesaplamanın yargı kararları ile yerleşik hale gelen uygulamalara göre yapılması gerekir. Hesaplamalarda prograsif rant yönteminin uygulanması konusunda herhangi bir görüş farklılığı yoksa da bakiye yaşam süresinin tespitinde hangi yaşam tablosunun esas alınacağı konusunda Konya BAM . HD. nin uygulamaları ile Yargıtay uygulamaları farklılık arz etmektedir.
Konya BAM . HD.’nin yerleşik hale gelen uygulamalarına göre, 2918 sayılı KTK ile genel şartlara yapılan atfın, AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı kararı ile iptaline karar verilmesi nedeniyle bakiye yaşam süresinin PMF 1931 yaşam tablosuna göre belirlenmesi gerekir. (Konya BAM . HD.’nin 17/02/2023 gün ve … E … K)
TRH 2010 yaşam tablosunun, genel şartların yürürlüğe girmesiyle uygulanmaya başlandığı, önceki dönemde PMF 1931 yaşam tablosunun uygulandığı bilinen bir gerçektir. Genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki dönemde, her ne kadar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay Dairelerinin uygulamalarına istinaden PMF 1931 yaşam tablosu esas alınmaktaysa da TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınmasına da engel yasal bir düzenleme bulunmamaktaydı. Genel şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte, KTK’da genel şartlara yapılan atıflar nedeniyle, hesaplamalarda TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınması yasal bir zorunluluk haline gelmiş, devam eden süreçte ise AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı iptal kararı ile bu zorunluluk ortadan kalkmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, iptal kararı ile sadece bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararı TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanmasını imkansız hale getirmemiştir. Gelinen aşamada, mahkemeler takdir yetkisi kapsamında gerek PMF 1931 yaşam tablosunu, gerekse TRH 2010 tablosunu esas alabilecektir. Ancak takdir hakkının, 4721 sayılı TMK’nın 4. maddesi uyarınca hakkaniyete uygun olarak kullanılması gerekir. Bu takdir hakkı kapsamında, genel kabul gören yaşam tablosunun esas alınması hakkaniyete daha uygun olacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 02/12/2021 tarihli, … E, … K sayılı ilamı ve 21/12/2021 tarihli, … E., … K sayılı ilamı ile bakiye yaşam süresinin tespitinde ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınması gerektiğine işaret etmiştir. Yine, Yargıtay Daireleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin uygulamaları da bu yönde olmuştur. Bu nedenle, TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınmasının hakkaniyete daha uygun olacağı kabul edildiğinden, Konya BAM . HD.’nin PMF 1931 yaşam tablosunun dikkate alınmasına yönelik görüşüne iştirak edilmemiştir.
Kısaca üzerinde durulmasının faydalı olacağı düşünülen bir diğer husus ise, 14/02/2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 29/12/2022 gün ve … E. … K sayılı kararı iptal kararıdır. 7237 sayılı yasanın 18. maddesiyle 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklik ile, 09/06/2021 tarihinden sonra meydana gelen trafik kazaları yönünden bakiye yaşam süresinin tespitinde TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanması yasal zorunluluk haline gelmiştir. Ancak, anılan değişikliğin AYM tarafından iptaline karar verilmesi karşısında bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararının TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanmasına engel bir yönü yoktur.
Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 14/02/2023 tarihli bilirkişi raporu ile, ödeme tarihlerindeki verilere göre dava dışı …’ın sürekli iş göremezlikten doğan zararının 406.388,32 TL, dava dışı …’in sürekli iş göremezlikten doğan zararının ise 128.096,74 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davaya konu trafik kazası sonrasında görevli kolluk tarafından tanzim edilen kaza tespit tutanağı ile davaya konu trafik kazasının oluşmasında …’ın asli, …’nin ise tali kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 30/06/2022 tarihli ATK raporu ile de …’ın % 80, …’nin ise % 20 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi … E … K sayılı ilamı; ”Davalı, davacının ödediği miktardan değil, kaza nedeni ile ortaya çıkan gerçek zarardan kusuru oranında sorumludur. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, dava dışı …’nın maluliyet oranının usulüne uygun olarak kaza tarihinde yürürlükte bulunan sosyal sigortalar sağlık işlemleri tüzüğüne göre belirlenmesi, maluliyet oranının tespitinden sonra aktüer bilirkişisinden ödeme tarihi itibari ile zarar görenin uğradığı gerçek zarar miktarının belirlenmesi yönünde tazminat raporu alınarak (kazanılmış haklar gözetilmek kaydıyla) davalının kusuruna denk gelen kısımdan sorumluluğuna karar vermesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.” şeklindedir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi … E … K sayılı ilamı; ”Dosya kapsamına göre, hükme esas alınan ve … tarafından düzenlenen 31.12.2013 tarihli bilirkişi raporunda, kazada ölen … anne ve babsının destek zararının toplam 64.406,63 TL olduğu,davacı Güvence Hesabının hak sahipleri anne ve babaya toplam 31.733,00 tl ödediği, ödeme tarihi ile takip tarihi arasında işlemiş faizin ise 547,72 TL olduğu belirtilmiştir. Raporda, desteğin %15 kusuru dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır.Bu nedenle, davacı Güvence Hesabı ödemesi gerekli rakamdan daha az bir rakamı hak sahiplerine ödediğine, başka bir deyimle davacı Güvence Hesabının hak sahiplerine ödediği toplam tazminat tutarı ödemesi gerekenden az olup, fazla olmadığına göre ödediği rakamın tamamını davalıdan rücuen isteyebilecektir. Mahkemece, davanın tümden kabulü gerekirken, davacı Güvence Hesabının ödediği rakamdan ikinci kez %15 kusur indirimi yapılarak yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” şeklindedir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi … E … K sayılı ilamı; ”Bu halde, mahkemece, sigortacı davacının üçüncü kişiye ödediği tazminat yönünden gerçek zarar miktarı üzerinden, yetersiz ehliyete sahip sigortalı araç sürücüsünün kusur oranına isabet eden kısmına hükmedilmesi gerekirken, yerinde görülmeyen gerekçelerle davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” şeklindedir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi … E … K sayılı ilamı; ”Mahkemece hükme esas alınan 31.05.2016 tarihli kök
rapor ile 20.11.2017 tarihli ek raporda yalnızca davacı tarafın yapmış olduğu ödemeler ve rücu sebepleri değerlendirilmiştir. Şu halde rapor, gerçek zarar miktarlarının hesaplanması yönünden eksik düzenlenmiş olup hüküm kurmaya elverişli değildir.
Bu durumda, mahkemece yapılması gereken, davacı sigorta şirketinin rücu edebileceği tazminat tutarının, sürücünün kusur oranı ve zarar görenlerin gerçek zararı kadar olabileceği dikkate alınıp, ödemeye ilişkin hasar dosyaları ilgili sigorta şirketinden ve Sosyal Güvenlik Kurumundan getirtilerek, kazadan dolayı araçta gerçekleşen zarar ile yaralanma nedeniyle üçüncü kişide oluşan zarar ve tarafların kusur oranları konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınarak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece tüm bu hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir.” şeklindedir.
Erzurum BAM . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamı; ”… belgesiz sürücü dava dışı …’nun kazanın gerçekleşmesinde %90 kusurlu, ölen yaya …’nin %10 kusurlu olmasına, 03.11.2016 tarihli aktüer raporuna göre ölen … mirasçılarının alabileceği toplam maddi tazminatın başka bir deyişle davacı sigorta şirketinin rücu edebileceği tazminat miktarının, ödediği miktardan daha fazla olduğunun dolayısıyla davacı sigorta şirketinin ödediği rakamı davalı işletenden rücuen tahsilini istemekte haklı olduğu…” şeklindedir.
Yine İzmir BAM . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamı da ”… davacı Güvence Hesabı’nın ödediği tazminatın ödenen miktar ile sınırlı olmak üzere gerçek zarar miktarı üzerinden sigortasız araç sürücüsünün kusur oranına isabet eden bedel nispetinde rücu edebilecek olmasına göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır…” şeklindedir.
Somut olayda, ödeme tarihindeki veriler dikkate alındığında, …’in sürekli iş göremezlik zararının 128.096,74 TL, … sürekli iş göremezlik zararının ise 406.388,32 TL olduğu, davacı tarafından yapılan ödemenin gerçek zarardan daha az olması nedeniyle yaptığı ödemenin tamamını rücuen talep edebileceği, her ne kadar davacı, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında rücu edebilir ise de, kusur oranı dikkate alındığında dahi ödenen tutarın gerçek zararın altında olduğu, bu nedenle de ödenen tutarın tamamının rücuen tahsil edilebileceği sonucuna varılmıştır.
Bunun yanında davacının ödeme tarihinden takip tarihine kadarki sürece ilişkin olarak işlemiş faiz alacağının da doğduğu açıktır. Her ne kadar kazaya karışan aracın kullanım şekli hususi ise de, taraflar arasındaki ilişkinin ticari nitelikte olması ve davacının sigorta ilişkisi kapsamında ödediği tutarın rücuen tahsilini istemesi karşısında davacının avans faizi isteminde bulunabileceği kabul edilmiştir. Mahkememizce resen yapılan hesaplama neticesinde 30.531,64 TL tutarındaki alacağa ödeme tarihi ile takip tarihi arasındaki süreçte 2.610,25 TL, 142.029,26 TL tutarındaki alacağa da yine ödeme tarihi ile takip tarihi arası dönemde 11.716,44 TL tutarında faiz işleyeceği sonucuna varılmış ve anılan nedenlerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar takibe itirazın haksız olduğu sonucuna varılmış ise de alacağın likit nitelikte olmadığı kabul edildiğinden davacının tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. Takibin kötü niyetli olduğunun kabulü ise mümkün olmadığından davalının tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ ile, Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 172.560,90 TL asıl alacak ve 14.326,69 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 186.887,59 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
2-Tarafların tazminat istemlerinin reddine,
3-Alınması gereken 12.766,29 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.257,14 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.509,15 TL eksik harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.360 TL. yargılama giderinin, davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
5-Davacı tarafından yapılan 2.337,84 TL harç gideri ve 3.605,78 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 5.943,62 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden , A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 29.033,14 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/03/2023

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.