Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/106 E. 2022/115 K. 11.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACILAR : 1-
2-
3-
VEKİLLERİ:
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI : 2-
VEKİLİ :
DAVALI : 3-
VEKİLLERİ:
DAVALI : 4-
VEKİLLERİ:
DAVALILAR : 5-
6-
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesiyle özetle; müvekkilleri …’un eşi ve … ve …’un babaları olan müteveffa …’un 25/12/2007 tarihinde kullandığı … plakalı otomobil ile … … istikametinde giderken davalılardan …’a ait …’un sürücüsü olduğu … plakalı araçla çarpışma sonucunda öldüğünü, kazanın oluşumunda … plakalı aracın sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, davalılardan … hakkında … Ağır Ceza Mahkemesinde dava bulunduğunu ve bu davada …’un asli kusurlu bulunduğunu, davanın bu şekilde hükme bağlandığını, …’un … doğumlu olduğunu ve ailesinin geçimini sağladığını, ölümünün ailesi üzerinde büyük üzüntüye sebep olduğunu, kazadan yaklaşık 2 ay sonra vefat ettiğini, bu süre içerisinde S.Ü. Meram Tıp Fakültesinde yattığını, bitkisel hayattan çıkamadığını, eşinin maddi ve manevi olarak zor günler geçirdiğini, küçük yaşta yetim kalan çocuklarının ömür boyu babalarının eksikliğini hissedeceğini, bu nedenle eş … için 100.000 TL manevi 1.000 TL maddi , … için 1.000 TL maddi, 50.000 TL manevi, Berfin için 1.000 TL maddi 50.000 TL manevi tazminatın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalılardan alınarak davacılara verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sig. Vekili cevap dilekçesinde ;müvekkili şirketin davacılar murisinin kullanmış olduğu aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinde sigortacısı olduğunu, bu nedenle müvekkili şirketin ancak sigortalısı aracın kusuru ile 3. Şahıslara verdiği zararlardan sorumlu tutulabileceğini, kendi sigortalısının veya araç sürücüsünün veya onun destekten yoksun kalanların zararından sorumlu tutulamayacağını, hukuken sorumluluğu bulunmayan müvekkili şirkete yöneltilen davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini, ayrıca şirket sigortalısı araç sürücüsünün trafik kazasından tamamen kusursuz olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmayan müvekkil şirketten bir tazminat talebinin mümkün olmadığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
Davalı …sigorta vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde ; … plakalı araçın kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçedeki ihtiyari Mali Mesuliyet bedeli teminatının 10.000 TL olduğunu, bu teminatın trafik poliçesi teminatı üstü için geçerli olduğunu, manevi tazminatın poliçe kapsamında olmadığını, poliçede teminat limitinin gösterilmesinin bu rakamın mutlak ve otomatikman ödeneceği anlamına gelmediğini, sigortacı sigortalısının kusur oranında isabet eden zarardan poliçe limiti dahilinde sorumlu olduğunu, müvekkili şirkete sigortalı araç işletenin kusur oranı ve destekten yoksunluk tazminatı hesabı yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkacağını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
Davalı … sigorta mahkememize verdiği cevap dilekçesinde ; davacı tarafça kazaya karıştığı ve müvekkil şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu iddia edilen … plakalı aracın müvekkili şirketin kaza tarihini kapsayan bir ZMMS poliçesi kaydı bulunmadığını, dava dilekçesinde poliçe numarası belirtilen poliçe numarasının başka plaalı bir araca ait olduğu ve sigortalısının … olduğunu, dava konusu araçla bir bağlantısının bulunmadığını, yapılan kayıt araştırmalarında … plakalı araca ait olarak poliçenin bulunduğunu ancak bu poliçenin de dava konusu kazadan sonra tanzim edildiğini bu nedenle dava konusu talepler bakımından müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, husumet yöneltilmesinin doğru olmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir. 20/10/2010 havale tarihli dilekçesinde ; davacı taraftan alınan bilgiler çerçevesinde poliçe kayıtlarına ulaşıldığını beyan etmiştir. Bu poliçenin ZMMS poliçesi olduğunu, maluliyet bakımından şahıs başına azami 80.000,00 TL ve kaza başına 400.000,00 TL teminat ile sınırlı olduğunu beyan etmiştir. yine aynı dilekçede murisin vefatı sebebiyle SGK tarafından davacılara 85.201,93 TL peşin sermaye değerli gelir ve 247.43 TL cenaze yardımı yapıldığını, SGK nın ZMMS poliçesi teminatı kapsamında müvekkil şirketten bu bedeli talep ettiğini, poliçe teminat limiti olan 80.000,00 TL nin 15/09/2009 tarihinde SGK Adıyaman İl Müdürlüğü hesabına ödendiğini, bu yüzden poliçeden kaynaklanan sorumluluğu yerine getirdiğini başkaca da bir sorumluluğunun bulunmadığını beyan etmiş davanın reddini talep etmiştir.
Açılan dava Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. sırasına kaydedilmiş, Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24/09/2021 gün ve … E. … K. sayılı kararı ile bu davaya Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakması gerektiği gerekçesiyle, Mahkemenin görevsizliğine, dosyanın Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, karar taraflara tebliğ edilerek 01/02/2022 tarihli kesinleşme şerhi yazılarak dosya Konya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmiş ve tevzi sonucu Mahkememizin … E. sırasına kaydedilmiştir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı ile, “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 gün ve … E. … K. sayılı emsal içtihadı; “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, … E., … K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (… , E.: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve … E., … K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara’da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” şeklindedir.
HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararında 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların da, Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu yönde herhangi bir yasal düzenleme de yoktur. 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve derdest olan davaların görevsizlik kararı ile Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi, yukarıda yazılı Yargıtay HGK emsal içtihadında belirtilen tabii hakim ilkesine de aykırıdır. Bu nedenle eldeki uyuşmazlığın çözümünde Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu kabul edildiğinden davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine,
2-Mahkememiz tarafından karşı görevsizlik kararı verilmiş olduğundan, Mahkememiz kararının istinaf yoluna başvurulmadan kesinleşmesi durumunda HMK 22 madde hükmünde öngörüldüğü şekilde iki mahkeme arasındaki olumsuz görev uyuşmazlığını gidermek ve yargı yerininin (görevli mahkemenin) belirlenmesi için dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3- Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin HMK.323 ve 331 maddeleri uyarınca görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK 341-345 maddeleri uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık kanuni süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile yapılacak başvuru ile İlgili Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi.11/02/2022

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.