Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/735 E. 2021/656 K. 10.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA “TÜRK MİLLETİ ADINA”
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ:
DAVALILAR : 1-
2-
3-
4-
VEKİLLERİ:

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı 02/11/2021 kesinleşme tarihli gönderme kararı nedeniyle Mahkememize tevzi edilen dava dosyasının yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile Akşehir İcra Dairesi … E. sayılı dosyasına borçlu tarafından yapılan haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ile takibin devamına, davalının alacağın 96 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesi talep ettiğini, 01.01.2014 tarihinde … ait olan ve bir. kısım borçluların murisi olan … sevk ve idare ettiği … plaka sayılı araç ile gerçekleştirdiği tek taraflı trafik kazası neticesinde vefat ettiğini, aracın ZMM Sigortası’nın bulunmadığını, kazada vefat eden … mirasçıları … , … , … ve … Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesine başvurarak aracın ZMM sigortası bulunmaması sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiklerini, Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. … K. sayılı kararıyla ( iş bu karar Yargıtay tarafından onanmış olup ) müvekkil … … mirasçıları olan borçlulara destekten yoksun kalma tazminata ödemesine karar verildiğini, dosyanın icra takibine konulduğunu, … bu dosyaya 302.673.19 TL – ödeme yaptığını, … Yönetmeliğinin 17. maddesi “ ödediği tazminat miktarınca hukuken zarar gören kişi yerine geçer.” Yine … Yönetmeliği’nin 16/a “Zorunlu sigorta yaptırmayan veya geçerli teminat tutarları üzerinden zorunlu sigortaları yaptırmayan kişilere ” 16/c “Zarardan sorumlu kişilere veya yükümlü sigörta şirketine,”rücu hakkı bulunduğunu,” hükümleri gereği tazminat alacaklısının yerine geçen müvekkil … ; ödediği tazminatı tahsil etmek amacıyla Mütis … mirasçıları olan ve bu sıfatla borçlu olan davalılara Akşehir İcra Dairesi … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatmıştır. : Borç yönünden ise araç sürücüsünün kusurundan dolayı araç sahibinin sorumluluğu açık olduğunu, ZMM Sigortası tarafından ödenmesi gereken tazminat tutarı, aracın ZMM Sigortası bulunmadığından müvekkil … tarafından ödendiğini, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazları haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yargılama safhasında ortaya çıkabilecek tazminattan indirim sebeplerinin bulunması halinde, Sayın Mahkemece hak sahibinin gerçek zararının tespit ettirilerek tespit edilen gerçek zarar tutarından kusur ve her türlü indirim tutarlarının düşüldükten sonra , davalı borçlunun haksız ve hukuka aykırı olarak yapmış olduğu itirazın iptali ve durân takibin devamı için iş bu davanın açılması zorunluluğu doğduğunu, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla, yargılama safhasında ortaya çıkabilecek tazminattan indirim sebeplerinin bulunması halinde, sayın mahkemece hak sahibinin gerçek zararının tespit ettirilerek tespit edilen zarar tutarından kusur ve her türlü indirim tutarlarının düşüldükten sonra Akşehir İcra Dairesi … E. sayılı dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: görevli mahkemeler “tüketici mahkemeleri” olduğundan dolayı görev itirazında bulunduğunu, davacı taraf İİK 264 hükmü gereği kanuni süresi içinde “itirazın iptali davası “ açması gerektiği halde bu süre geçtikten sonra iş bu “itiraz iptali” davası açmıştır. iş bu süre “hak düşürücü “süredir.bu sebeple davacı tarafın “itiraz iptali” davasının hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, davalılar … , … “reşit olmadıklarından dolayı doğrudan kendi aleyhlerine icra takibi ve dava açılması usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu kanunun 13 üncü maddesi, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı karayolları trafik kanunu ve 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı karayolu taşıma kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu kanunla mülga 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı sigorta murakabe kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla türkiye sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri birliği nezdinde güvence hesabı oluşturulur. a) sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,b) rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,c) sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için,
ç) çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, karayolları trafik kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için,
d) yeşil kart sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren türkiye motorlu taşıt bürosunca yapılacak ödemeler için,başvurulabilir. bakanlar kurulu, gerekli görülen hallerde, eşyaya gelecek zararların kısmen veya tamamen hesaptan karşılanmasına karar vermeye yetkilidir, güvence hesabı , rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olan araçlar için 3. kişi zararlarını teminat altına almaktadır. yine aynı kanunun madde 14 ; 3) hesabın gelirleri; birinci fıkrada belirtilen zorunlu sigortalar için tahsil edilen toplam primlerin yüzde biri oranında sigorta şirketlerince ödenecek katılma payları ile sigorta ettirenlerden safî primlerin yüzde ikisi oranında tahsil edilecek katılma paylarından oluşur. böylece … bünyesinde bu amaçla birikmiş milyarlarca bedel vardır. güvence hesabının zorunlu sigortasını yaptırmayanları denetim ve takip yükümlüğü bulunmakla , buna rağmen yapılan ödemeyi rücu talebi hak ve adalet ve bu kurumun kuruluş amacına ve yasal düzenlemeler amacına aykırı düştüğünü, müvekkillerim yönünden ,destek tazminat hak ve miktarı akşehir .asliye hukuk … e-… k. sayılı ilamı ile hükme bağlanmıştır, kesinleşmiştir.kazanın oluşumunda sürücü kusurlu olsa bile destekten yoksun kalan kişiler sigorta karşısında 3. kişi sıfatında olup , destekten yoksun kalanlar olarak kaza tarihi itibarı ile geçerli sigorta limitleri dahilinde hak sahipleridir. Karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartların a-1 maddesinde de; ‘’sigortacı, bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında birinin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı karayolları trafik kanuna göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.’’ yukarıda açıklanan madde hükümlerinden , zorunlu mali sorumluluk sigortası; motorlu bir aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde o aracın işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılanmasını amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır, motorlu aracın işletilmesi tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu, böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğu olduğu öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir . yukarıda izah ettiğimiz itirazlarımız saklı kalmak ve kabul anlamına gelmemek kaydı ile ; a) davacı taraf dava dilekçesinde rücu gerekçesi ; güvence hesabı yönetmeliği 16/a ‘’ zorunlu sigorta yaptırmayan veya geçerli teminat tutarları üzerinden zorunlu sigortaları yaptırmayan kişilere” dayanak yapmakta ise de müvekkil vefat eden muris işleten ve malik olmadığından, sigorta yaptırma mecburiyeti ve yetkisi bulunmamaktadır. iş bu gerekçe hukuki olarak yerinde değildir. b) güvence hesabı yönetmeliği 16/c ‘’zarardan sorumlu kişilere veya sigorta şirketine ‘’ dayanak yapmakta ise de hukuki dayanağı yoktur. davalılar , zarara sebebiyet veren ve zarardan sorumlu kişiler değillerdir 3. kişi sıfatıyla mirasçı sıfatı ile değil, destek sahibi olarak hak sahibidirler. güvence yönetmeliği 3. madde düzenlemesinde hak sahibi olan kişilerdir. sigortacılık kanunu 14. maddesi gereği , zmss sigortasının işletenin 3. kişilere karşı sorumluluğunu güvence hesabı karşılayacaktır. 2918 sayılı yasa ,zmss genel şartları ve güvence hesabı yönetmeliği ‘negöre aracın zmss bulunmadığından ve davacı güvence hesabı 3. kişi zararlarını teminat altına aldığından ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsa dahi destekten yoksunkalan davalılar 3. kişi konumunda olmakla, kusurun 3. kişilere yansıtılamayacağı rücu edilemeyeceği,dava konusu olayda zorunlu sorumluluk sigortası yaptırılmaksızın trafiğe katılan aracın neden olduğu kazada koşulları var olduğu takdirde zorunlu sigortayı yaptırmayan aracın işletenine başvurabileceğinden,ktk 85. maddeye göre araç işletenlerinin hukuki sorumluluğu düzenlenmiş olmakla, güvence hesabı yönetmeliği’nin 16. madde gereğince müvekkilim rücu edilecek taraf olmadığından davalı müvekkiller hakkında husumet yöneltilemez. aksi anlaşılmamak ve kabul anlamına gelmemek üzere; kaza 01.01.2014 tarihinde olmakla, kaza tarihindeki yürürlükteki mevzuat hükümleri uygulanacaktır. zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının işletene rücuhakkı sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez, yukarıda açıkladığımız üzere ve re’sen göz önüne alınacak hususlarla birlikte davacı tarafın davasının reddine , müvekkiller aleyhine haksız ve mesnetsiz olarak ihtiyati haczi kararı ile haciz işlemi uyguladığından en az %20 tazminata hükmedilmesine ve muhakeme masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmektedir.
Açılan dava Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. sırasına kaydedilmiş, (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 02/11/2021 gün ve … E. … K. sayılı kararı ile bu davaya Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakması gerektiği gerekçesiyle, dosyanın Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, karar taraflara tebliğ edilerek 02/11/2021 tarihinde kesinleştiğine ilişkin kesinleşme şerhi yazılarak dosya Konya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmiş ve tevzi sonucu Mahkememizin … E. sırasına kaydedilmiştir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı ile, “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiştir.
(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilmiş ise de;
Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nin 06/12/2021 gün … E: … K. sayılı emsal kararında, ” Hülasa Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararının taraflar arasındaki uyuşmazlığın gerçekleşmesi tarihinden önce açılmış olan bu ticari davada DOĞAL HAKİMLİK İLKESİ GEREĞİNCE uygulama yeri yoktur. Hattı zatında Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ilgili kararında da açıkça İş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına denilmek suretiyle bu tarihten önce açılmış ticari davaların bu belirleme kapsamı dışında tutulduğu ve ilgili kararda DOĞAL HAKİMLİK İLKESİNİN gözetildiği de çok açıktır. Davacılar tarafından 06/01/2017 tarihinde açılan bu ticari davada yetkili ve görevli olan Konya (Ereğli) .Asliye Mahkemesinde görülmesi gerekmiştir.” hükmü gereğince ve Samsun
BAM . HD’nin 02/11/2021 gün ve … E. … K. sayılı emsal kararında, “Medeni Kanunun 1. maddesinde; “Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır. Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, buda yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir. Hakim karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.” hükmü gereğince, yapılan değerlendirmede yargılamaya egemen olan bir takım ilkelerin bulunduğu, tabii hakim, doğal yargıç ilkesi, usul ekonomisi ilkesi, kanuni hakim, yasal yargıç ilkesi, yargı ayrılığı ilkesi gibi ilkelerin bulunduğu, kanuni hakim, yasal yargıç ilkesi Anayasanın 142. maddesine göre, mahkemelerin kuruluşu, görevleri yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Bu düzenleme kanuni hakim ilkesine atıf yapmaktadır.
Kanuni hakim ilkesi Anayasanın 37. Maddesinde, “Kanuni hakim güvencesi başlığı altında hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.” hükmü ile düzenlenmiştir. Kanuni hakim; görev ve yetkisi kanunla belirlenmiş olan mahkemenin hakimidir. Bu ilkeyi karakterize eden tek unsur mahkemenin görev ve yetkisinin tayin edilmesi işleminin kanun ile yapılmış bulunmasıdır. Anayasanın yukarıda sayılan maddeleri ve kanuni hakim ilkesi çerçevesinde mahkeme kurma görevi münhasıran yasama organına yani TBMM’ye aittir. İdarenin tüzük ve yönetmelik gibi düzenleyici işlemleri aracılığıyla mahkeme kurması, kurulmuş mahkemenin görevlerini, yetkilerini ve yargılama usullerini değiştirmesi mümkün değildir. Bu ilke yargılamanın adil biçimde tarafsız ve bağımsız hakimlerce yapılmasını sağlamaya yöneliktir.
Tabii hakim ilkesi ise, Mahkemelerin kuruluş ve görevlerinin belirlenmesinde gözetilmesi gereken ilkelerdendir. Tabii hakim yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yürürlükte bulunan kanunlar aracılığıyla görevi ve yetkisi belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabi hakim dendiği, tabii hakim ilkesi, kanuni hakim ilkesinden daha geniş bir anlam ifade ettiği, bu çerçevede tabii hakim ilkesine uygunluğun sağlanması için kanunla mahkemenin görev ve yetkisinin belirlenmesi işleminin yargılanacak olan uyuşmazlığının gerçekleşmesinden önce yapılmış olması şarttır…
Avrupa İnsan Hakları mahkemesi kararlarında da; doğal hakim ilkesine atıflar yapılmıştır. Bireylerin yasa ile kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma hakkı AİHS’nin adil yargılanma hakkının düzenlendiği 6. maddesinde; herkes davasını medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar yada cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir denilmek suretiyle güvence altına alınmıştır. AİHS’nde doğal hakim ilkesi adil yargılama hakkına ilişkin 6. Maddede; mahkemelerinin yasayla kurulmuş olması ve bağımsız ve tarafsız olması gibi kriterler esas itibariyle doğal hakim ilkesini de kapsar bir nitelik arz etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, mahkemelerin yargı yetkisinin ancak yasama organı tarafından kanunla düzenlenebileceğini belirterek içtihat yoluyla da bu kuralın esnetilmeyeceğini açıkça belirtmiştir.
Yukarıda açıklanan kanuni hakim ilkesi, doğal hakim ilkesi, usul ekonomi ilkesi bu husustaki Anayasal düzenleme ve Anayasa Mahkemesi kararları, AİHS ve AİHM kararları birlikte değerlendirilip yorumlandığında, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlenmesine, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar için yetkili ve görevli olduğu, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan mahkemelerin elindeki Ticaret Mahkemesi’nin görev ve yetkisine giren davaların açıldığı mahkemelerce sonuçlandırılması gerektiği şeklinde yorumlanması gerekmekte olup, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/09/2021 tarih, … esas, … karar sayılı görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından” davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kaldı ki, Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 gün ve … E. … K. sayılı emsal içtihadına göre de, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, 1977/4 E., 1977/4 K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir…
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “ Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve … E., … K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara’da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır. ”
HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararında 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların da, Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu yönde herhangi bir yasal düzenleme de yoktur. 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve derdest olan davaların gönderme kararı ile Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi, yukarıda yazılı Yargıtay HGK emsal içtihadında ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nin 06/12/2021 gün … E: … K. Sayılı emsal içtihadında belirtilen tabii hakim ilkesine de aykırıdır. Bu nedenle eldeki uyuşmazlığın çözümünde (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Akşehir Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu kabul edildiğinden davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın mahkememizin görevli olmaması nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Görevsizlik kararı kesinleştiğinde 6100 sayılı HMK 20. maddesi uyarınca talep halinde DOSYANIN YETKİLİ VE GÖREVLİ (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) AKŞEHİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 sayılı HMK’nun 331.maddesi gereğince harç, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hakkında yetkili ve görevli mahkemece KARAR TAYİNİNE,
4-6100 sayılı HMK 20.maddesi uyarınca taraflardan birinin görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten ya da kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesinin gerektiği, iki haftalık süre içerisinde dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilebileceğinin taraflara İHTARINA,
Dair; 6100 sayılı HMK 341-345 maddeleri uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık kanuni süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile yapılacak başvuru ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi.10/12/2021

Katip Hakim

Bu belge 5070 sayılı kanun uyarınca Elektronik İmza ile imzalanmıştır.