Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/720 E. 2021/609 K. 06.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO:
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH:

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; … İhale Kayıt numaralı genel temizlik, bakım ve onarım, yemekhane-lokal-misafirhane-çay ocakları hizmetlerinde personel çalıştırılmasına dayalı himet alımı işi ihalesi kapsamında temizlik personeli olarak görev yapan yüklenici firma elamanı … 26/03/2019 tarihinde müdürlüklerine dilekçe ile başvurarak kıdem tazminatı ödenerek işten ayrılmak istediğini beyan ettiğini, 26/03/2019 tarihinde işten ayrılış işlemlerinin yapılarak ilgili kişiye 18/04/2019 tarihinde 65.836,51 TL. Kıdem tazminatı ödendiğini, temizlik hizmet alımı ihalesi kapsamında taşeron firma elamanı olarak görev yapan … müdürlüklerinde çalıştığı dönemlerdeki yüklenici firmalar olan davalılar ile yapılan sözleşmelerde çalıştırılan personelin iş kanunlarından ve diğer yasalardan doğan tüm sorumluluklarının yüklenici firmalara ait olduğunun yazıldığını, davalılar ile Konya Arabuluculuk Bürosu’na başvurulduğunu ancak görüşmelerin olumsuz sonuçlandığını, izah edilen nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik … ödenen 58.751,62 TL’nin davalılardan srumlu olduğu miktarlar oranında rücuen tahsil edilmesini ve davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Açılan dava Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sırasına kaydedilmiş ve 02/12/2021 tarihli celse 1 nolu ara karar uyarınca davacının müflis … Ltd. Şti.’nin iflas masasına yönelik davasının tefrikine karar verilerek dava Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sırasına kaydedilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; rücuen alacak istemine ilişkindir.
Davalı şirket hakkında Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas … sayılı kararı ile 16/01/2018 tarihinde iflas kararı verildiği, iflas tasfiyesinin Konya . İcra Dairesi’nin … sayılı iflas dosyası üzerinden yapılmakta olduğu, eldeki dava ile de davacının dava dışı işçi … 18/04/2019 tarihinde yaptığı ödemenin 11.812,99 TL’lik kısmının davalı müflis şirketten rücuen tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır.
Yargıtay . Hukuk Dairesi … E … K sayılı ilamı;Kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalardır.İflas masasının safi (net) mevcudu (masaya giren mal, alacak ve haklar), “alacakların ödenmesine tahsis olunur” (İİK m.184,I,c.1). Buradaki “alacaklar” teriminden maksat, aslında yalnız “iflas alacaklarıdır.” İflas alacağı, iflas açıldığı anda müflise karşı hukuken mevcut olan alacaklar yani müflisin iflasın açıldığı andaki borçları olup, iflas masasından istenebilir (masaya yazdırılabilir). Somut olayda, müflis şirketin 08.06.2005 tarihinde iflasına karar verildiği, dava dışı beş işçi tarafından davacı aleyhine İş Mahkemesinde açılan davalar sonucu hüküm altına alınan alacağın yine iflas tarihinden sonra ödeme yapılmak suretiyle dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan BK’nın 147. maddesine dayalı rücu hakkı (iflastan sonra) doğmuştur. Bu durumda alacak, iflastan önce doğmadığından, sırasına ve esasına itiraz edilebilecek, İİK’nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan bir alacak niteliğindedir. İİK’nda iflastan sonra doğan alacaklar için İİK’nın 235/2. maddesinin ilk cümlesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından, somut olayda bu mahkemenin davanın açıldığı 22.09.2011 tarihi itibariyle yürürlükte olan HMUK’nın 1 ve 8. madde hükümlerindeki parasal sınıra göre Asliye ya da Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. İflas tarihinden sonra doğan bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, inceleme, şikayet yolu ile icra mahkemesine değil, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada, davacı, davalı müflisten alacaklı olduğunu iddia eden alacaklı olup, davalı ise iflas idaresidir. İflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydı istenemez, tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınır. Ne var ki, dava tarihi itibariyle 6762 sayılı TTK’nın 5/3. maddesi yürürlükte olup, davalı tarafça süresinde iş bölümü itirazında bulunulmadığından, davanın açıldığı Ticaret Mahkemesinin iflas alacağı niteliğinde olmayan bir alacakla ilgili davaya bakabileceğinin kabulü gerekir.” şeklindedir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi … E … K sayılı ilamı; Alacak, iflastan sonra doğmuş ve masa borcu da değilse, sırasına ve esasına itiraz edilebilecek, İİK’nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan bir alacak niteliğindedir. İflas tarihinden sonra doğan böyle bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, inceleme, şikayet yolu ile icra mahkemesine değil, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada, davacı, davalı müflisten alacaklı olduğunu iddia eden alacaklı olup, davalı ise iflas idaresidir. İflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydı istenemez, tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınır. Böyle bir alacak, sıra cetvelinde yer alamayacağından, bunlar için iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK’nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz…. İİK’nda masa borçları için İİK’nın 235/2. maddesinin ilk cümlesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından, somut olayda bu mahkemenin davanın açıldığı 08.03.2010 tarihi itibariyle yürürlükte olan HMUK’nın 1 ve 8. madde hükümlerindeki parasal sınıra göre Asliye ya da Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir.Bu durumda mahkemece, iflastan sonra düzenlenen ve 24.10.2008 tarihli iflas kararından önce 18.08.2008 tarihinde yapıldığı belirtilen muayene ve deney ücretinin istendiği 19.12.2008 tarihli fatura dışında kalan dava konusu diğer faturalar bakımından, müflis şirketin (sözleşmeyi iflastan sonra açıkça feshetmiş olsa dahi) davacı Enstitü ile 01.11.1994 tarihinde TSE markası kullanma tip sözleşmesi kapsamında ürün ve ambalajlar üzerinde iflas tarihinden sonra da davacının “TSE” markasının kullanımına devam edip etmediğinin, muayene ve deney yaptırıp yaptırmadığının, anılan diğer faturalara konu hizmetin bu faturalarda bir açıklama bulunmadığından iflas tarihinden önce ya da sonra verilip verilmediğinin belirlenmesi, diğer anlatımla sözleşme iflastan sonra iflas idaresince açıkça feshedilse ve sözleşme bu şekilde benimsenmese dahi dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 22. maddesi uyarınca davacının markalarının fiilen kullanılması durumunda davacının hizmet bedelini iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak olarak talep edebileceğinin gözetilmesi, dava konusu edilen faturalarda belirtilen alacakların her birinin iflas alacağı, masa borcu ya da iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak olup olmadığının tespiti yönünden davacıdan delilleri sorularak, gerekirse tarafların defter ve kayıtları ile ürünler üzerinde inceleme yaptırılması, iflas alacağı olduğu belirlenen alacak için Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğunun dikkate alınması ve davacının bu alacağı hak edip etmediği üzerinde durulması, sonucuna göre bir karar verilmesi; diğer iki grup alacak için (alacağın tamamı olan 6.428,00 TL gözetildiğinde dahi) dava tarihi olan 08.03.2010 tarihi itibariyle yürürlükte olan HUMK’nın 1. ve 8. maddeleri uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 7.230,00 TL olan görev sınırı kapsamında olduğu gerekçesiyle, dosyanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydı ile, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklindedir.
Yine Yargıtay . Hukuk Dairesi … E … K sayılı ilamı da;”İflas tarihinden sonra doğan bir alacağın masa borcu olup olmadığı yönündeki inceleme, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda, genel mahkemelerce tespit edilecektir. İİK’da masa borçları için İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için ticaret mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından, bu mahkemenin HMK’nın 2. maddesine göre asliye hukuk mahkemesi olduğunun kabulü gerekir.Davacı vekili, dava dışı işçinin, iş akdinin haksız feshi üzerine üst işveren olarak ödenmek zorunda kalınan tazminatın rücuan tahsili amacıyla dava açmıştır.İflas masrafları ve masa borçları sıra cetvelinde yer alamayacağından, iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK’nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz. Kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalardır. Somut olayda, davalı şirketin 01/04/2013 tarihinde iflasına karar verildiği, davacı tarafça İzmir 7. İş Mahkemesinin kesinleşen kararına dayalı olarak 08.05.2012 tarihinde yani iflastan sonra icra dosyasına ödeme yapıldığı anlaşılmış olup, BK’nın 147. maddesine dayalı olarak kullanılan rücu hakkına dayalı alacak iflastan sonra ödenerek doğmuştur. Buna göre uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemeleri görevlidir” şeklindedir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve anılan emsal nitelikteki içithatlar bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacının dava dışı işçiye 18/04/2019 tarihinde yaptığı ödemenin 11.812,99 TL’lik kısmının davalı müflis şirketten rücuen tahsilini talep ettiği, davalı şirketin de 16/01/2018 tarihinde iflasına karar verildiği, davaya konu alacağın işçiye yapılan ödeme tarihinde doğduğu, bu bakımdan davaya konu alacağın iflas tarihinden sonra doğduğu anlaşılmıştır. Anılan emsal nitelikteki içtihatlar dikkate alındığında davaya konu alacağın iflastan sonra doğması nedeniyle uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu kabul edilerek davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın mahkememizin görevli olmaması nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Görevsizlik kararı kesinleştiğinde 6100 sayılı HMK 20. Maddesi uyarınca talep halinde DOSYANIN YETKİLİ VE GÖREVLİ KONYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 sayılı HMK’nun 331.maddesi gereğince harç, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hakkında yetkili ve görevli mahkemece KARAR TAYİNİNE,
4-6100 sayılı HMK 20.maddesi uyarınca taraflardan birinin görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten ya da kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesinin gerektiği, iki haftalık süre içerisinde dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilebileceğinin taraflara İHTARINA,
Dair; 6100 sayılı HMK 341-345 maddeleri uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık kanuni süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile yapılacak başvuru ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi.06/12/2021

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.