Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/715 E. 2021/647 K. 10.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA ” TÜRK MİLLETİ ADINA”
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
VEKİLLERİ:
: 2-
VEKİLLERİ:

DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı 21/09/2021 kesinleşme tarihli gönderme kararı nedeniyle Mahkememize tevzi edilen dava dosyasının yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 02/03/2020 tarihli dava dilekçesi özetle; …A.Ş alacaklı olduğu ve müvekkilimin de içinde olduğu borçlular aleyhine … Esas ile 2.500 TL Miktarlı ilamsız bir icra takibine başladığını, takip dayanağı olarakta “..verilen kredi..” olarak borcun sebebi belirttiği, faizi olarakta arada herhangi bir sözleşme yok iken % 165 faiz uygulanması talep ettiğini, ancak dosyaya takibe konu edilen verilen kredini belgeleri konulmadığını, müvekkilimi böyle bir kredi borç bulunmadığı, müvekkilimi ekonomik durumu ve işleri bozulunca Akşehir ‘i bu tarihlerde terk etmiştir ve borcada itiraz edilemediği, daha sonra dosya yenilenerek 2004/463 esaslı dosya olarak devam ettiği, Dosya 05.12.2019 tarih ve … yevmiye ile … Bankası A.Ş nin alacaklarını diğer davalı …A.Ş ye temlik edildiği, bu temlik beyanı 16. 12.2019 tarihinde dosyaya bildirildiği, ancak bu temlikten müvekkilimin yeni haberi olduğu, müvekkilimi bu dosya nedeniyle ve başka bir nedenle bir borcu bulunmadığı, zira müvekkilimi bankadan kredi çekmemiştir ve her hangi bir şekilde ödenmemiş bankaya borcu bulunmadığı, kaldı ki dosya incelenir ise dosyaya ve bankaya birçok ödeme yapıldığı, nitekim Tespit edebildiğimiz kadarı ile 16.05.2000 tarihinde 8.250,00 TL Takip Borçlusu görünen … tarafından yatırıldığı, … Plakalı anaç bu dosyadan 06.06.2000 tarihinde 2.000.000 TL ye ihale edildiği ve satıldığı, yine … … Mah. … Parsel Nolu … borcu Nedeniyle … Esaslı dosya ile satılmış buradan dosyaya para intikal etmiş mi belirlenemediği, yine tasfiye halindeki …A.Ş için 27.20.2011 tarihinde … kanalıyla … Bankasına 1.238,00 TL ödeme yapılmış 16.10.2005 tarihinde 2.814 .00 TL, 11.05.2005 tarihinde 1.100 TRY, 11.05.2005 tarihinde 616,25 TL ödeme yapıldığını, Müvekkilim bunun dışında da ilgili bankaya birçok ödeme yapıldığını, bu ödemeler bankadan istenirse ortaya çıkacağını, Kaldı ki borcunuz kalmadı diyerek ve dosyayı kaldıracağız diyerek müvekkilimden 16.10.2005 tarihinde V Ücretini 2.814 .00 TL bankaya havale ettiğini, yine müvekkilim ve diğer mirasçılar … E ve … Karar sayılı Edremit Sulh Hukuk Mahkemesinin karır ile … TC Kimlik numaralı … mirasını reddettiklerini, ilamı sunduğunu, … Şti 2002 yılında kapanmış ve şirket kaydı 26.04.2014 tarihinde Akşehir Ticaret Odası Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından silindiğini, müvekkilim Akşehir’de olmadığı için borcun var düşüncesi ile belirli ödemeleri davalı hanka ve adına … Bankasına yatırıldığını, ancak müvekkilim böyle bir borcu yoktur ve kendisinin çektiği bir kredi de yoktur ve aralarında bir faiz sözleşmesi de bulunmadığını, yine takip borçlusu görünen … … , … , … ve … Şti nin ödemelerini ve müvekkilim adına kredi bilgi ve ödemeleri bankadan istenirse durum açığa çıkacağı, müvekkilim kendi adına bir kredi ve borçlanması olmadığını, kefil olarak var ise onunda müvekkilim yönünden takip yapılabilmesi için hesap kati ihtarını müvekkilime gönderilmesi ve müvekkilimin yönünden temerrüde düşürülerek ancak sorumlu olduğu kısım kadar borçlu olması onun da faizinin yasal olması gerektiğini, bu prosedürde uygulanmadığını ve müvekkilime her hangi bir tebligat ve ihtarname gelmemiştir öncelikle asil borçludan tahsilat yapılması gerekmektedir kefillere direk takip yapılamaz ve kaldı ki böyle bir borcu da bulunmadığını, gerekli incelemenin yapılarak müvekkilinin bu takip nedeniyle ve diğer nedenlerle davalılara borçlu olmadığının tespiti talebi olduğunu, Yargılamanın yapılarak …A.Ş (… BANKASI A.Ş.) den a) Takibe konu kredi sözleşmesinin, eklerinin ve krediye ilişkin tüm ödemelerinin istenmesi. b) Müvekkilim … banka ödeme belgeleri ve bankadan yapılan tahsilatların ve müvekkilim adına ve kefil olarak çekilen kredi ve sözleşmelerin, ödemelerinin ve durumunu belirtir kayıtlarının istenmesi c) Kredi borçluları görünen … … , … Ve … Şti nin Bankaya yaptığı ödeme ve adlarına yapılan tahsilatlarının istenmesi. 2) Akşehir icra müdürlüğünün … Esaslı Dosyasının istenmesi ve pildireceğimiz kanıtlarımızın toplanması ile 3) Müvekkilimin Akşehir icra müdürlüğünün … Esaslı dosyası ile borçlu olmadığının ve uygulanan faizini arada faiz anlaşması olmadığı için yasal faiz olması gerektiğinin tespiti ile takibin müvekkilim yönünüden iptaline ve müvekkilimin ayrıca başka bir nedenle de pavalılara borçlu olmadığının tespiti ile %20 aşağı olmamak üzere müvekkilinin lehine tazminata hükmedilmesini, mahkeme ve masrafları ve vekalet ücretinin hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı …Aş vekili 17/06/2020 tarihli cevap dilekçesi özetle;dava dosyasına konu alacak … Bankası ile …Aş arasında imzalanan 08/01/2019 tarihli tahsili gecikmiş alacakların devir sözleşmesi kapsamında müvekkil şirkete devir ve temlik edildiğini, dava dışı … Şti. Temlik eden bankaan 15/01/1998 tarihinde kredi kullanmış davacı … ‘da işbu kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalandığını, davacı aynı zamanda kullanılan krediyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan dava dışı … mirasçısı olduğunu, davacı vekili Edremit Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas … K sayılı ilamı ile müvekkilinin mirasını reddettiğini beyan ettiği, sayın mahkemece ilgili kararın kesinleşip kesinleşmediği sorulmasını talep ettiklerini, temlik eden … Bankası tarafından davacı yana ödenmeyen borcun tahsili amacıyla Akşehir . Noterliği kanalı ile 16/04/1998 tarihli ihtarname gönderildiği, yasa ve usule uygun olarak düzenlenen iş bu ihtarname tüm borçlulara tebliğ edildiği, ihtarname sonrası ödenmeyen alacağın tahsili için banka döneminde tüm borçlular aleyhine Akşehir İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, yasa ve usule uygun olarak davacı … ödeme emri 07/08/1998 tarihinde tebliğ edilmiş ve takip kesinleştiğini, davacı yan tarafından açılan huzurdaki dava hukuki mesnetten yoksun olup yasa ve usule aykırı olarak açılan davanın reddi gerektiğini, davacı … , … Şti’nin ortaklarından olup şirketin aktif olduğu dönemlerde kendi adına ve yönetici vasfı ile işletmiş olup tacir sıfatını haiz olduğunu, temlik eden banka tarafından davacı lehine kullandırılan kredi de ticari mahiyetinde olduğunu, davacı tarafından 21/04/2011 tarihinde temlik eden bankaya borcun tasfiyesi amacıyla nakden ve tek defaaten borcun ödenmesi yazılı başvuruda bulunduğunu, delil listesi ekinde sunulan işbu yazı davacının borcunu ikrar ettiğini açıkca gösterdiğini kaldıki banka kayıtları genel kredi sözleşmesi ve ihtarnameler de borcun varlığını açıkça ispatladığını davacı işbu davayı açmakta kötü niyetli olduğunu açıklanan nedenlerle yasa ve usule aykırı olarak açılan davanın reddine, davacının %20 ‘den aşağı olmamak üzere tazminat ödemesine hükmedilmesini, her türlü yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı … Aş vekili 29/06/2020 tarihli cevap dilekçesi özetle; Davacı … Bankası A.Ş. mülga … /… Şubesinin kredi borçlularından olup; … Şirketinin ve ayrıca … , … , … , … ’in kredisinin müşterek borçlu ve müteselsil kefili olduğunu, borçlu bulunmadığına ilişkin iddialarının aksine, sorumlu olduğu borçları nedeni ile Bankamıza defalarca ödeme teklifinde bulunmuş ve kendisine talebi doğrultusunda indirim sağlanmıştır. Ancak davacı borçlu ödeme taahhüdünü ifa etmemiş ve hakkında açılan takiplere devam edildiğini, davacının da içinde bulunduğu Bankamız alacakları 31.12.2018 tarihinde, diğer davalı … A.Ş.’ne devir ve temlik edilmiştir. Bu nedenle işbu davada husumetin Müvekkilim Bankaya yöneltilmesi hukuka aykırı olup öncelikle davanın bu yönden reddi gerektiğini, Davacı Müvekkil Bankadan kredi çekmediğini ve kredi borcunun bulunmadığını iddia etmekte ise de Bankamız kayıtlarına göre bu iddia gerçekle bağdaşmadığını, davacının bizzat kendisi adına ve ortağı bulunduğu … Şirketi ile bu şirketin ortakları , müşterek ve müteselsil kefilleri olan … , … , … ve … birbirlerine kefil olma suretiyle VİSA, Senet Karşılığı Kredi ve taşıt kredileri kullandığını, tamamı ‘tahsil olunacak alacaklar’ hesabına alınan bu kredilerin bir kısmı, 2005 yılında indirim uygulanmak suretiyle ödenmiş ise de davacının asaleten ve kefaleten olan kredi borçları ödenmediğini, müvekkil banka ile davalı arasında 15.01.1998 tarih ve 11.500.000.000.TL (ESKİ) bedelli , 1.4.1997 tarih ve 1.025.000.000.TL(ESKİ) bedelli ,10.07.1995 tarih ve 500.000.000.- TL (ESKİ) bedelli Genel Kredi Sözleşmeleri (Ek-2) müşterek borçlu – müteselsil kefil sıfatıyla imzalanmış olup , borcun ödenmemesi sebebiyle kredi hesabı kat edilerek takibe geçildiği, Akşehir . Noterliği 16.04.1998 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi , 18.04.1998 tarihinde davalıya tebliğ edilmiştir…. Şti. firmasının , SSK ve Taşıt Kredisinden kaynaklanan borcu takibe atılmış, Borçlular hakkında Akşehir … E. ( … E.) taşıt kredisinden ve ticari krediden kaynaklanan borcuna ilişkin Akşehir . İcra … E. sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla takibe geçilmiştir. Takipler kesinleşmiş olup, yasal işlemlere devam ettiği bizzat davacı, sorumlu olduğu borcu ödemek üzere müteaddit defalar Müvekkil Bankadan indirim talep ederek ödeme taahhüdünde bulunmuş; ancak hiçbir taahhüdüne uymamış ve ödeme yapmadığını, 31.12.2018 devir tarihi itibariyle, halen bankamıza borcu bulunmadığını, bu tarihten sonra ödeme yaptığına ilişkin herhangi bir bilgi bulunmadığını, davacı vekili tarafından, davacı adına Bankamıza verilen 21.06.2017 ve 21.07.2018 tarihli ödeme teklifine karşılık olarak kendilerine bildirildiği üzere; -… Şti. firmasının ticari krediden kaynaklanan asalet borcu; – … Şti. firması ve … ’ın kefili bulunduğu … ’ın Bankamıza olan borçlarının (ticari krd.+taşıt krd.+kredi kartı) borcu; – … Şti. firması ve … ’ın kefili bulunduğu … ’ın borcu (ticari krd) devam ettiğini, davacının borçlu olduğunu bilmesine ve 2011 yılından itibaren defalarca taksitle ödeme teklifi vermesine ve indirim talep etmesine rağmen işbu dava ile borcunun bulunmadığını iddia etmesi iyiniyetle bağdaşmakta olup, haksız ve dayanaksız bu davanın esasen de reddine karar verilmesini talep ettiğini, yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece istenilecek ve taraflarca ibraz olunacak delillere ve diğer hususlara karşıbeyanda bulunma haklarının saklı kalmak kaydıyla davanın usul ve esastan reddini talep etmiştir.
Açılan dava Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. sırasına kaydedilmiş, (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 21/09/2021 gün ve … E. … K. sayılı kararı ile bu davaya Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakması gerektiği gerekçesiyle, dosyanın Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, karar taraflara tebliğ edilerek 21/09/2021 tarihinde kesinleştiğine ilişkin kesinleşme şerhi yazılarak dosya Konya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmiş ve tevzi sonucu Mahkememizin … E. sırasına kaydedilmiştir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı ile, “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiştir.
(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilmiş ise de;
Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nin 06/12/2021 gün … E: … K. sayılı emsal kararında, ” Hülasa Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararının taraflar arasındaki uyuşmazlığın gerçekleşmesi tarihinden önce açılmış olan bu ticari davada DOĞAL HAKİMLİK İLKESİ GEREĞİNCE uygulama yeri yoktur. Hattı zatında Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ilgili kararında da açıkça İş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına denilmek suretiyle bu tarihten önce açılmış ticari davaların bu belirleme kapsamı dışında tutulduğu ve ilgili kararda DOĞAL HAKİMLİK İLKESİNİN gözetildiği de çok açıktır. Davacılar tarafından 06/01/2017 tarihinde açılan bu ticari davada yetkili ve görevli olan Konya (Ereğli) .Asliye Mahkemesinde görülmesi gerekmiştir.” hükmü gereğince ve Samsun BAM . HD’nin 02/11/2021 gün ve … E. … K. sayılı emsal kararında, “Medeni Kanunun 1. maddesinde; “Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır. Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, buda yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir. Hakim karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.” hükmü gereğince, yapılan değerlendirmede yargılamaya egemen olan bir takım ilkelerin bulunduğu, tabii hakim, doğal yargıç ilkesi, usul ekonomisi ilkesi, kanuni hakim, yasal yargıç ilkesi, yargı ayrılığı ilkesi gibi ilkelerin bulunduğu, kanuni hakim, yasal yargıç ilkesi Anayasanın 142. maddesine göre, mahkemelerin kuruluşu, görevleri yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Bu düzenleme kanuni hakim ilkesine atıf yapmaktadır.
Kanuni hakim ilkesi Anayasanın 37. Maddesinde, “Kanuni hakim güvencesi başlığı altında hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.” hükmü ile düzenlenmiştir. Kanuni hakim; görev ve yetkisi kanunla belirlenmiş olan mahkemenin hakimidir. Bu ilkeyi karakterize eden tek unsur mahkemenin görev ve yetkisinin tayin edilmesi işleminin kanun ile yapılmış bulunmasıdır. Anayasanın yukarıda sayılan maddeleri ve kanuni hakim ilkesi çerçevesinde mahkeme kurma görevi münhasıran yasama organına yani TBMM’ye aittir. İdarenin tüzük ve yönetmelik gibi düzenleyici işlemleri aracılığıyla mahkeme kurması, kurulmuş mahkemenin görevlerini, yetkilerini ve yargılama usullerini değiştirmesi mümkün değildir. Bu ilke yargılamanın adil biçimde tarafsız ve bağımsız hakimlerce yapılmasını sağlamaya yöneliktir.
Tabii hakim ilkesi ise, Mahkemelerin kuruluş ve görevlerinin belirlenmesinde gözetilmesi gereken ilkelerdendir. Tabii hakim yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yürürlükte bulunan kanunlar aracılığıyla görevi ve yetkisi belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabi hakim dendiği, tabii hakim ilkesi, kanuni hakim ilkesinden daha geniş bir anlam ifade ettiği, bu çerçevede tabii hakim ilkesine uygunluğun sağlanması için kanunla mahkemenin görev ve yetkisinin belirlenmesi işleminin yargılanacak olan uyuşmazlığının gerçekleşmesinden önce yapılmış olması şarttır…
Avrupa İnsan Hakları mahkemesi kararlarında da; doğal hakim ilkesine atıflar yapılmıştır. Bireylerin yasa ile kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma hakkı AİHS’nin adil yargılanma hakkının düzenlendiği 6. maddesinde; herkes davasını medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar yada cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir denilmek suretiyle güvence altına alınmıştır. AİHS’nde doğal hakim ilkesi adil yargılama hakkına ilişkin 6. Maddede; mahkemelerinin yasayla kurulmuş olması ve bağımsız ve tarafsız olması gibi kriterler esas itibariyle doğal hakim ilkesini de kapsar bir nitelik arz etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, mahkemelerin yargı yetkisinin ancak yasama organı tarafından kanunla düzenlenebileceğini belirterek içtihat yoluyla da bu kuralın esnetilmeyeceğini açıkça belirtmiştir.
Yukarıda açıklanan kanuni hakim ilkesi, doğal hakim ilkesi, usul ekonomi ilkesi bu husustaki Anayasal düzenleme ve Anayasa Mahkemesi kararları, AİHS ve AİHM kararları birlikte değerlendirilip yorumlandığında, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlenmesine, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar için yetkili ve görevli olduğu, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan mahkemelerin elindeki Ticaret Mahkemesi’nin görev ve yetkisine giren davaların açıldığı mahkemelerce sonuçlandırılması gerektiği şeklinde yorumlanması gerekmekte olup, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/09/2021 tarih, … esas, … karar sayılı görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından” davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kaldı ki, Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 gün ve … E. … K. sayılı emsal içtihadına göre de, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, … E., … K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir…
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “ Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve … E., … K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara’da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır. ”
HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararında 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların da, Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu yönde herhangi bir yasal düzenleme de yoktur. 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve derdest olan davaların gönderme kararı ile Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi, yukarıda yazılı Yargıtay HGK emsal içtihadında ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nin 06/12/2021 gün … E: … K. Sayılı emsal içtihadında belirtilen tabii hakim ilkesine de aykırıdır. Bu nedenle eldeki uyuşmazlığın çözümünde (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Akşehir Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu kabul edildiğinden davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın mahkememizin görevli olmaması nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Görevsizlik kararı kesinleştiğinde 6100 sayılı HMK 20. maddesi uyarınca talep halinde DOSYANIN YETKİLİ VE GÖREVLİ (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) AKŞEHİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 sayılı HMK’nun 331.maddesi gereğince harç, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hakkında yetkili ve görevli mahkemece KARAR TAYİNİNE,
4-6100 sayılı HMK 20.maddesi uyarınca taraflardan birinin görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten ya da kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesinin gerektiği, iki haftalık süre içerisinde dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilebileceğinin taraflara İHTARINA,
Dair; 6100 sayılı HMK 341-345 maddeleri uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık kanuni süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile yapılacak başvuru ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi.10/12/2021

Katip Hakim

Bu belge 5070 sayılı kanun uyarınca Elektronik İmza ile imzalanmıştır.