Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/686 E. 2021/591 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO:
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ:
DAVALI : 1-
VEKİLLERİ:
DAVALILAR : 2-
3-
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH:

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; 15.12.2017 tarihinde, 1 no’lu sigorta şirketi nezdinde … poliçe numaralı ZMM(Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı, 2 no’lu davalı … adına kayıtlı, 3 no’lu davalı … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını, müvekkilinin ameliyat olduğunu ve vücudunun çeşitli yerlerinde sabit izler kaldığını, ayağına platin takıldığını, kaza mahallinde tutulan 15.12.2017 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağı’nda davalıya tam kusur atfedildiğini, olay ile ilgili olarak Akşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasıyla kovuşturmaya başlanmış olduğunu ve bu dosyada alınan 07.12.2018 tarihli Adli Tıp raporunda da davalı … asli kusur atfedildiğini, müvekkilinin ağır yaralandığını 1 haftaya yakın Akşehir Devlet Hastanesinde yatılı olarak tedavi gördüğünü, akabinde 6 aylık bir süreç evde dinlenerek, ayağında platin olduğu için çok kısıtlı hareket ederek tedavisinin devam ettiğini, ayrıca müvekkilin kırılan bileğine yapılan tedavilere rağmen kısmen de olsa sakat kaldığını, kabul anlamına gelmemek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; 22.05.2018 tarihinde Akşehir Devlet Hastanesinden alınan engelli sağlık kurulu raporunda müvekkilin engel durumunun %10 olarak tespit edildiğini, müvekkilinin emekli olduğunu, başkaca bir geliri bulunmadığını, müvekkilinin bakmakla yükümlü olduğu 29,27,18,17 ve 6 yaşında beş çocuğu bulunduğunu, müvekkilinin emekli maaşının yetersizliği sebebiyle çalışma hayatına devam ettiğini, kaza tarihi itibariyle de bir kahvehanede çaycılık yaptığını ve 1.500TL. gelir elde ettiğini, Müvekkil bu kaza neticesinde çalışamaz hale geldiğini ve maddi olarak çok zor duruma düştüğünü, müvekkilin sakatlık halinin ve vücuttaki sabit izlerin yarattığı psikolojik travma sebebiyle müvekkilinin aşırı derecede üzüntü duyduğunu ve yaşanılan bu kaza sebebiyle halen eski sağlığına kavuşamadığını, sürekli tedavi gören ve sürekli iş göremezlik durumu olan bir insan olarak bundan sonraki hayatına devam etmek zorunda bırakıldığını, davalıların müvekkilin tedavisi için yardımda bulunmadıklarını maddi ve manevi olarak hiçbir destek de bulunmadıklarını, müvekkilin mevcut zararını şu aşamada tam olarak bilmenin mümkün olmaması, maddi zararının ancak yargılama aşamasında belirlenecek kusur durumu ve uzman bilirkişilerce yapılacak hesaplama sonucu belirlenmesi mümkün olacağından dava miktarını yükseltme haklarını saklı tuttuklarını, maddi olarak şimdilik 1.000TL’nin kaza tarihi olan 15.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile her üç davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsilini, müvekkilin manevi zararına karşılık olmak üzere 15.000 TL manevi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan 15.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen 2 ve 3 no’lu davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini, fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı tutulmasını yargılama sırasında daha yüksek bir tazminat çıkması halinde dava değerini bu miktara yükseltme hakkımızın saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesiyle özetle; Dava dilekçesinde bahsi geçen 15.12.2018 tarihli kazaya karıştığı belirtilen, … plakalı aravrı müvekkil şirkete 16.12.2016-2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yoksa, işletene düşen bir sorumluluğunda olmadığını, dosyada öncelikle kusur tespiti yapılması gerektiğini, kusur tespitinin yapılabilmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesini talep ettiklerini, davacının trafik kazası sebebi ile meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığının, ve varsa oranının belirlenmesi gerektiğini. Davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, uygulanacak faizin başlangıç tarihinin belirlenmesi ve konuyu değerlendirmek için öncelikle motorlu araç işleteninin, üçüncü kişilere karşı mali sorumluluğunu yüklenen sigortacının, rizikonun gerçekleşmesi halinde ne zaman temerrüde düşeceği, kabul anlamına gelmemekle birlikte eğer herhangi bir tazminat sorumluluğu doğacak ise, yapılacak olan bilirkişi incelemesi, 15.8.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmış olan Aktüerler Yönetmeliği uyarınca aktüer sıfatına sahip bilirkişilerce azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek yapılması gerektiğini, dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine, davacının maluliyetinin oluşmamış olması nediyle davanın reddine mahkeme aksi kanaatte ise kusur tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine, maluliyet oranı tespiti için davacının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’ne veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Bölümü’ne sevkine, geçici iş görmezlik, zararına ilişkin talebin reddine, kusurun ve maluliyet oranının tespiti halinde, alanında uzman bilirkişilerce azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek hesaplama yapılmasına, müvekkil şirketin temerrüde düşmediğinden, dava tarihinden itibaren taraflar açısından yasal faiz uygulanmasına, aleyhe hüküm kurulmaması halinde, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı … ‘in 08/01/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının davasını kabul etmediklerini, Akşehir . Asliye Ceza Mahkemesinin … esas dosyası ile ceza davasının devam ettiğini, davacının sunduğu sağlık raporlarını da kabul etmediklerini, kusur durumunun kesinleşmediğini ve kusur oranının belli olmadığını, davacının manevi tazminat talebinin usul ve yasalara aykırı olduğunu, davacının ticari avans faizi talep etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, faiz başlangıç tarihin dava tarihi olacağını, müvekkilinin kusursuz olduğunu, davanın görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine, davacının tedbir talebinin reddine, yeniden doktor raporu aldırılmasına, kusur incelemesinin yeniden yapılmasına, maddi tazminat davasının müvekkili yönünden reddine, manevi tazminat yönünden aracı kullanan ve araç malikinin birlikte sorumlu tutulmayacağından miktar yönünden müştereken ve müteselsilen istemlerinin reddine, davacı tarafın tüm kalemlerde ticari avans faizi istemlerini reddine karar verilmesi, yine faiz talebinin kaza tarihinden itibaren istenmesinin reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
Açılan dava Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. sırasına kaydedilmiş, (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04/10/2021 gün ve … E. … K. sayılı kararı ile bu davaya Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakması gerektiği gerekçesiyle, dosyanın Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, karar taraflara tebliğ edilerek ve 18/11/2021 tarihli kesinleşme şerhi yazılarak dosya Konya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmiş ve tevzi sonucu Mahkememizin … E. sırasına kaydedilmiştir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı ile, “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 gün ve … E. … K. sayılı emsal içtihadı; “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, … E., … K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (… : Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve … E., … K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara’da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” şeklindedir.
HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararında 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların da, Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu yönde herhangi bir yasal düzenleme de yoktur. 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve derdest olan davaların gönderme kararı ile Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi, yukarıda yazılı Yargıtay HGK emsal içtihadında belirtilen tabii hakim ilkesine de aykırıdır. Bu nedenle eldeki uyuşmazlığın çözümünde (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Akşehir Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu kabul edildiğinden davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın mahkememizin görevli olmaması nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Görevsizlik kararı kesinleştiğinde 6100 sayılı HMK 20. Maddesi uyarınca talep halinde DOSYANIN YETKİLİ VE GÖREVLİ (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) AKŞEHİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 sayılı HMK’nun 331.maddesi gereğince harç, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hakkında yetkili ve görevli mahkemece KARAR TAYİNİNE,
4-6100 sayılı HMK 20.maddesi uyarınca taraflardan birinin görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten ya da kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesinin gerektiği, iki haftalık süre içerisinde dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilebileceğinin taraflara İHTARINA,
Dair; 6100 sayılı HMK 341-345 maddeleri uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık kanuni süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile yapılacak başvuru ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi. 01/12/2021

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.