Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/566 E. 2023/260 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALILAR : 2-
: 3-
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; 24.02.2020 tarihinde … ilçesi , … Mahallesi , D-300 karayolu üzerinde davalı Sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı minibüs ile … istikametine dönüş yapmak için Konya ili yönüne doğru olan şerit içerisine giriş yaptığı esnada aracının sol yan kısmına … ilçesinden Konya ili yönüne doğru seyir halinde olan Sürücüsü … ‘ in sevk ve idaresindeki müvekkili … … ‘ nin içerisinde olduğu … plakalı aracın ön kısmı ile çarpması neticesinde Çift taraflı yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin de içerisinde olduğu … plakalı aracın içerisinde Sürücü …’in , müvekkilin kızı …’in ve müvekkilinin bulunduğunu, söz konusu kazanın davalı sürücünün kusurlu hareketi sonucu meydana geldiğini, kaza nedeniyle vücudunda kırık oluşan müvekkili davacının malul kaldığını, gündelik hayatına devam ederken bile zorlandığını, eski sağlığına kavuşamadığını, maddi ve manevi olarak zarara uğradığını, kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle … Poliçe numara trafik sigortası ile davalı … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalandığını, davalı sigorta şirketinin müvekkilinin kazadan kaynaklanan maddi zararlarından Karayolları Trafik Kanunu ve Borçlar Kanununun ilgili hükümleri gereğince poliçe limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, davanın ikamesinden önce müvekkilinin zararlarının tazmini yönüyle davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını, ancak herhangi bir ödemenin yapılmadığını, arubuluculuk görüşmelerinden de sonuç olanamadığını belirterek; davanın kabulü ile fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla ; öncelikle hüküm altına alınacak alacağın tahsil edilememe riskine karşılık davalı … adına kayıtlı … plaka sayılı aracın trafik kaydına, davalı araç sürücüsü … ve işleteni …’ ın tüm taşınır ve taşınmazları ile üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakları üzerine verilecek kararın kesinleşmesine kadar cebri icra yoluyla satışı ve 3. Şahıslara devri engelleyici nitelikte “ihtiyati tedbir” şerhi konulmasına, 6100 sayılı HMK madde 107 uyarınca toplanacak delillere göre maddi tazminat tutarı belirlenerek, davacı lehine şimdilik şimdilik; 100,00 TL geçici iş göremezlik, 100,00 TL sürekli iş göremezlik, 100,00 TL belgelendirilemeyen faturalandırılamayan tedavi gideri ve 100,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 400,00 TL maddi tazminatın sürücü … ve işleten … yönünden olay tarihinden; davalı … Sigorta A.Ş. yönünden sigorta limitleri aşılmamak üzere temerrüt tarihinden işletilecek avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte müşterek ve müteselsil olarak davalılardan tahsiline, 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücü … ve işleten … ‘ dan , olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte müşterek ve müteselsil olarak tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin müşterek ve müteselsil olarak davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı 17/02/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile, 100,00 TL geçici iş görememezlik tazminatını 2.366,97 TL, 100,00 TL sürekli iş görememezlik tazminatını 170.084,16 TL, 100,00 TL geçici bakıcı giderini 2.207,25 TL , 100,00 TL tedavi giderini 750,00 TL olarak ıslah ettiği anlaşılmıştır.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili sigorta şirketine ika edilen iş bu davanın, müvekkili şirketin sigortacısı olduğu … plakalı aracın … no.lu “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Malı Sorumluluk (Trafık Sigortası) Sıgorta Poliçesi” poliçesine ilişkin olduğunu, her ne kadar davacı vekilince dava dilekçesinde birtakım kusur oranları ile maddi tazminata ilişkin miktarlar belirtilmişse de asıl olan Mahkemenizce kusur oranlarının ve tazminat miktarının tespit edilmesinin gerektiğini, zararın ispat yükü zarar görene ait olup; işbu davada ispat yükü davacı tarafın üzerinde olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğundan bahsedilmesi için davacının iddia ettiği sürekli sakatlık halinin adli tıp kurumu ilgili ihtisas dairesinden alınacak rapor ile ispatlanması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatlar tespit edilerek, aleyhe hükmedilecek olası tazminattan mahsup edilmelisinin gerekiğini, hesaplamaların aktüerya uzmanı tarafından TRH tablosunun dikkate alınmasının gerektiğini, davacı yanın tedavi giderleri ile geçici iş göremezlik talepleri ve bu döneme ilişkin bakıcı gideri tazminat talepleri poliçe kapsamında olmayıp, bu hususlarda müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, davacının geçici iş göremezlik taleplerinin reddi gerektiğini, şayet aleyhe bir tazminata hükmedilecek ise sigortalının kusur oranı dikkate alınmakla birlikte, aleyhe hükmedilme ihtimali olan tazminat miktarından müterafik kusur indirimi yapılmasının gerektiğini, tazminat hesabında gerçek gelir üzerinden belirlenebilir bir ücret yoksa, asgari ücretin baz alınmasının gerektiğini, sigorta şirketinin sorumluluğu trafik poliçesi’nden kaynaklanmakla müvekkili şirketten dava tarihinden önceki bir tarihten itibaren faiz talep edilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava konusu olayda uygulanması gereken faiz yasal faiz olabileceğini belirterek; davanın öncelikle usul yönünden reddine, aksi durumda ise esastan reddine, yargılama giderleri ile ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özet olarak; dava konusu kazaya ilişkin olarak düzenlenen kaza tespit tutanağına itiraz ettiğini, araç içerisinde yaralandığını iddia eden … …’nin şu an nakliyecilik yaptığını, herhangi bir maluliyetinin bulunmadığını, davayı kabul etmediğini, kazanın karşı tarafın süratinden kaynaklandığını belirterek; davanın reddi ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özet olarak; dava konusu kazada … plaka sayılı araç sürücüsünün çok süratli olduğunu, yol koşullarına göre hızın 50 km olması gerekirken araç çok süratli olduğundan aracı göremediğini, karşı yönden gelen araç sürücüsünün kendi aracını görmesine rağmen frene dahi basmadığını, kaza esnasında kendi şeridinde olduğunu, diğer araç kendi şeridinde olsa idi kazanın meydana gelmeyeceğini, karşı araç sürücüsünün stajer ehliyetinin olduğunu, gerekli özen ve dikkati göstermediğini, kazanın bu araç sürücüsünün tedbirsiz ve dikkatsiz hareketinden dolayı meydana geldiğini, kusur raporunu kabul etmediğini, kaza nedeniyle kendi aracında 50-60.000 TL ‘lik bir zararının oluştuğunu, davacı tarafın kazadan sonra nakliyecilik yaptığını, herhangi bir maluliyetinin bulunmadığını belirterek; davanın reddi ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tahsiline ilişkin tazminat isteminden ibarettir.
Bir motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen trafik kazasında, zarar görenlerin zararından, 6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesi uyarınca araç sürücüsü, 2918 sayılı KTK’nın 85. Maddesi uyarınca araç işleteni ve şartları varsa teşebbüs sahibi ve 2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesi uyarınca sigortacı müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Trafik kazası nedeniyle zarara uğradığını iddia eden hak sahipleri tarafından açılan tazminat davalarında ispat yükü 6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesi uyarınca zarar gören üzerinde olup, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmek zorundadır.
Yine bu tür davalarda 2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesi uyarınca, zarar görenin dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapması gerekmekte olup bu husus sonradan giderilmesi de mümkün olmayan dava şartlarındandır. Ayrıca yazılı başvurudan hemen sonra dava açılması mümkün olmayıp 15 günlük sürenin dolmasından sonra dava açılabilecektir. Sigorta kuruluşu kendisine yapılan yazılı başvuruya karşı 15 gün içinde cevap vermek ve 2918 sayılı KTK’nın 99. Maddesine göre 8 iş günü içinde de tazminatı ödemek zorundadır. Sekiz iş günü içinde sorumlu olduğu tazminatı ödemeyen sigortacı 9. gün itibariyle temerrüde düşecektir.
Hak sahipleri tarafından talep edilebilecek tazminatlar ise 2918 sayılı KTK’nın 90. Maddesi uyarınca 2918 sayılı KTK ile 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Somut olayda davacı, davaya konu trafik kazası neticesinde yaralandığını iddia ederek, geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri tazminatı ve tedavi gideri tazminatı istemlerinde bulunmuştur.
Davaya konu trafik kazası nedeniyle yürütülen soruşturma neticesinde tarafların uzlaşı sağlayamamaları nedeniyle … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … S sayılı dosyasında iddianame düzenlendiği anlaşıldığından davacının eldeki davayı açmasına CMK’nın uzlaşma hükümleri kapsamında bir engel bulunmadığı kabul edilmiştir.
Davaya konu 24/02/2020 tarihli trafik kazasının, … idaresindeki … plakalı araç ile … idaresindeki … plakalı aracın çarpışması neticesinde meydana geldiği, kaza neticesinde … plakalı araç içinde yolcu konumunda bulunan davacı … …’nin yaralandığı ve kaza tespit tutanağı içeriğine göre davacının kaza esnasında emniyet kemerinin takılı olup olmadığı hususunun belirsiz olduğu anlaşılmıştır.
Kaza sonrasında görevli kolluk tarafından tanzim edilen kaza tespit tutanağı ile, trafik kazasının oluşmasında …’ın asli, …’in ise tali kusurlu olduğu tespit edilmiştir. … . Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E sayılı dosyasında düzenlenen 25/02/2022 tarihli ATK raporu ile de …’ın asli, …’in ise tali kusurlu olduğu tespit edilmiştir.Yine 16/10/2022 tarihli bilirkişi ek raporu ile de trafik kazasının oluşmasında …’ın %75, …’in ise %25 kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce, 16/10/2022 tarihli bilirkişi ek raporundaki tespitlerin dosya kapsamına ve olayın oluş şekline uygun olması nedeniyle, davaya konu trafik kazasının oluşmasında …’ın %75, …’in ise %25 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Bu kapsamda öncelikle zarar görenlerin davaya konu trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremez hale gelip gelmediğinin tespiti için hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiği belirlenmelidir. Maluliyetin tespiti yönünden hangi yönetmeliğin uygulanacağına ilişkin KTK’da ve TBK’da açık hüküm bulunmadığından bu boşluğun içtihatlarla doldurulması gerekmektedir.
Konya BAM . Hukuk Dairesi’nin süregelen uygulamasına göre; 2918 sayılı KTK’nın 90. ve 92. maddeleri ile genel şartlara yapılan atfın 09/10/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı kararı ile iptaline karar verilmesi nedeniyle genel şartların ve Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği ile Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanma kabiliyetinin kalmadığı gerekçesiyle, haksız fiil tarihi 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin uygulanması gerekir. (Konya BAM . HD.’nin 08/02/2023 tarihli, … E … K sayılı kararı)
AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı iptal kararı karşısında genel şartların uygulanma kabiliyetinin kalmadığı açık ise de, iptal kararı Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği ile Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasına engel değildir. Her ne kadar 01/06/2015 tarihli Genel Şartlar’da bu yönetmeliklere atıf yapılmakta ise de bu yönetmelikler genel şartlardan bağımsız olup, genel şartlara yapılan atfın hatta doğrudan genel şartların yürürlükten kaldırılması bu yönetmeliklerin uygulanmasına engel değildir. Zira bu yönetmeliklerin dayanağı 01.06.2015 tarihli genel şartlar olmayıp, Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği’nin 3. Maddesinde, Erişkinler … Yönetmeliği’nin de yine 3. Maddesinde belirtildiği üzere bu yönetmeliklerin dayanağı kanundur. Dolayısıyla bu yönetmelikler ya da yönetmeliğe dayanak teşkil eden kanunlar yürürlükten kalkmadığı sürece bu yönetmeliklerin uygulanmasına engel bir durum bulunmamaktadır.
Bunun yanında her ne kadar Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihli genel şartların yürürlüğe girmesi ile birlikte uygulanmaya başlanmış ise de; bu yönetmeliğin 30.03.2013 tarihinde yürürlüğe girdiği, yürürlüğe girdiği tarihten 01.06.2015 tarihine kadarki süreçte de uygulanmasına engel bir halin olmadığı, ancak yargı kararları ile bu süreçte Çalışma Gücü … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasının tercih edildiği, tercihin bu yönde kullanılmasına bir engel olmadığı gibi aksi yönde kullanılmasına da bir engel olmadığı, ancak 2918 sayılı KTK’daki atıf nedeniyle 01.06.2015 tarihli genel şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte bu tarihten itibaren Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasının bir zorunluluk olduğu, AYM iptal kararının sadece bu zorunluluğu ortadan kaldırdığı, dolayısıyla yargı organlarının takdir hakkını kullanarak yürürlükte olan yönetmeliklerden herhangi birisini tercih etmesinin mümkün olduğu, Yargıtayca bu takdir hakkı kapsamında hangi tarihler arasında hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiğine yönelik oluşturulan uygulamanın yerleşik hale geldiği, Yargıtay ve diğer BAM uygulamalarının aksine Özürlülük Ölçütü … Yönetmeliği ile Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı yönündeki kabule açık yasal bir engel yoksa da TMK’nın 4. maddesi uyarınca kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkimin, hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği, hakimin takdir hakkını kullanırken keyfi uygulamalardan kaçınmasının gerektiği, yerleşik ve genel kabul gören uygulamaların aksine hareket edilmesinin adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil edeceği ve yargıya güveni ortadan kaldıracağı, Yargıtay uygulamasının da herhangi bir yasa hükmüne aykırılık teşkil etmemesi karşısında KONYA BAM 3. HD’NİN ANILAN GÖRÜŞÜNE İŞTİRAK EDİLMEMİŞTİR.
Kısaca üzerinde durulmasının faydalı olacağı düşünülen bir diğer husus ise, 14/02/2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 29/12/2022 gün ve … E. … K sayılı kararı iptal kararıdır. 7237 sayılı yasanın 18. maddesiyle 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklik ile, 09/06/2021 tarihinden sonra meydana gelen trafik kazaları yönünden maluliyetin tespitinde Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerinin uygulanması yasal zorunluluk haline gelmiştir. Ancak, anılan değişikliğin AYM tarafından iptaline karar verilmesi karşısında bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararının Erişkinler … Yönetmeliği’nin uygulanmasına engel bir yönü yoktur.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin yerleşik hale gelen uygulamasına göre; maluliyet belirlemesinin, kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.(Emsal ilam:Yargıtay . Hukuk Dairesi … E … K)
Davaya konu trafik kazası 24/02/2020 tarihinde meydana gelmiş olup, davacının kalıcı sakatlığının bulunup bulunmadığının Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerekir.
NEÜ Meram Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından tanzim edilen 18/02/2022 tarihli maluliyet raporu ile, davacının yaralanmasının Çalışma Gücü … Yönetmeliği hükümlerine göre % 13,2 oranında kalıcı sakatlık niteliğinde olduğu, davacının geçici iş göremezlik süresinin 1,5 ay, başkasının yardımına muhtaç olduğu sürenin 1 ay ve tedavi gideri zararının 1.000,00 TL olduğu belirlenmiştir.
NEÜ Meram Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından tanzim edilen 28/04/2022 tarihli maluliyet raporu ile ise, davacının yaralanmasının Erişkinler … Yönetmeliği hükümlerine göre % 28 oranında kalıcı sakatlık niteliğinde olduğu, davacının geçici iş göremezlik süresinin 1,5 ay, başkasının yardımına muhtaç olduğu sürenin 1 ay ve tedavi gideri zararının 1.000,00 TL olduğu belirlenmiştir.
Her ne kadar iki maluliyet raporu arasında kalıcı sakatlık oranı yönünden farklılık bulunmaktaysa da bu farklılığın raporların tanziminde esas alınan yönetmelik farklılığından kaynaklandığı, dolayısıyla raporlar arasında çelişkiden söz edilmesinin mümkün olmadığı kabul edilmiştir.
28/04/2022 tarihli rapordaki değerlendirilmelerin dosya kapsamına uygun olduğu kabul edildiğinden davacının kalıcı sakatlık oranının % 28, geçici iş göremezlik süresinin 1,5 ay, başkasının yardımına muhtaç olduğu sürenin 1 ay ve tedavi gideri zararının 1.000,00 TL olduğu kabul edilmiştir.
Tazminat hesabının ne şekilde yapılacağı konusunda 2918 sayılı KTK’da ve 6098 sayılı TBK’da açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu kapsamda hesaplamanın yargı kararları ile yerleşik hale gelen uygulamalara göre yapılması gerekir. Hesaplamalarda prograsif rant yönteminin uygulanması konusunda herhangi bir görüş farklılığı yoksa da bakiye yaşam süresinin tespitinde hangi yaşam tablosunun esas alınacağı konusunda Konya BAM . HD. nin uygulamaları ile Yargıtay uygulamaları farklılık arz etmektedir.
Konya BAM . HD.’nin yerleşik hale gelen uygulamalarına göre, 2918 sayılı KTK ile genel şartlara yapılan atfın, AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı kararı ile iptaline karar verilmesi nedeniyle bakiye yaşam süresinin PMF 1931 yaşam tablosuna göre belirlenmesi gerekir. (Konya BAM . HD.’nin 17/02/2023 gün ve … E … K)
TRH 2010 yaşam tablosunun, genel şartların yürürlüğe girmesiyle uygulanmaya başlandığı, önceki dönemde PMF 1931 yaşam tablosunun uygulandığı bilinen bir gerçektir. Genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki dönemde, her ne kadar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay Dairelerinin uygulamalarına istinaden PMF 1931 yaşam tablosu esas alınmaktaysa da TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınmasına da engel yasal bir düzenleme bulunmamaktaydı. Genel şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte, KTK’da genel şartlara yapılan atıflar nedeniyle, hesaplamalarda TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınması yasal bir zorunluluk haline gelmiş, devam eden süreçte ise AYM’nin 17/07/2020 tarihli … E … K sayılı iptal kararı ile bu zorunluluk ortadan kalkmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, iptal kararı ile sadece bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararı TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanmasını imkansız hale getirmemiştir. Gelinen aşamada, mahkemeler takdir yetkisi kapsamında gerek PMF 1931 yaşam tablosunu, gerekse TRH 2010 tablosunu esas alabilecektir. Ancak takdir hakkının, 4721 sayılı TMK’nın 4. maddesi uyarınca hakkaniyete uygun olarak kullanılması gerekir. Bu takdir hakkı kapsamında, genel kabul gören yaşam tablosunun esas alınması hakkaniyete daha uygun olacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 02/12/2021 tarihli, … -… E, … K sayılı ilamı ve 21/12/2021 tarihli, … E., … K sayılı ilamı ile bakiye yaşam süresinin tespitinde ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınması gerektiğine işaret etmiştir. Yine, Yargıtay Daireleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin uygulamaları da bu yönde olmuştur. Bu nedenle, TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınmasının hakkaniyete daha uygun olacağı kabul edildiğinden, Konya BAM . HD.’nin PMF 1931 yaşam tablosunun dikkate alınmasına yönelik görüşüne iştirak edilmemiştir.
Kısaca üzerinde durulmasının faydalı olacağı düşünülen bir diğer husus ise, 14/02/2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 29/12/2022 gün ve … E. … K sayılı kararı iptal kararıdır. 7237 sayılı yasanın 18. maddesiyle 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklik ile, 09/06/2021 tarihinden sonra meydana gelen trafik kazaları yönünden bakiye yaşam süresinin tespitinde TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanması yasal zorunluluk haline gelmiştir. Ancak, anılan değişikliğin AYM tarafından iptaline karar verilmesi karşısında bu zorunluluk ortadan kalkmış olup, iptal kararının TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanmasına engel bir yönü yoktur.
01/01/2023 tarihli hesap raporu ile, davacının sürekli iş göremezlik zararının 226.778,89 TL, geçici iş göremezlik zararının 3.155,96 TL, bakıcı gideri zararının 2.943,00 TL ve tedavi gideri zararının 1.000,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 52. Maddesine göre; Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. Anılan yasal düzenlemede de belirtildiği üzere zarar görenin zararın oluşmasında ya da zararın artmasında bir ihmali varsa bu hususun tazminatın belirlenmesinde dikkate alınması gerekir. Bir başka deyişle zararın oluşumunda zarar görenin de müterafik kusurunun bulunması halinde tazminattan indirim yapılması gerekmektedir. Müterafik kusurun dikkate alınması için bu yönde yapılan bir savunmaya gerek olmayıp Mahkemece müterafik kusurun resen dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim bu husus Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamında da vurgulanmıştır. Ayrıca müterafik kusur indirimi nedeniyle kısmen reddedilen tutar üzerinden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmeyeceği noktasında da duraksama bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacının kaza esnasında emniyet kemerinin takılı olup olmadığı konusunda kaza tespit tutanağında bir belirleme bulunmamaktadır. Yine ceza dosyası içeriğinde de bu yönde herhangi bir tespit bulunmamaktadır. Bu nedenle, hesaplanan tutardan müterafik kusur indirimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Davacı vekili, 17/02/2023 tarihli talep artırım dilekçesi ile, sürekli iş göremezlik tazminatı istemini 170.084,16 TL’ye, geçici iş göremezlik tazminatı istemini 2.366,97 TL’ye, bakıcı gideri tazminatı istemini 2.207,25 TL’ye ve tedavi gideri tazminatı istemini 750,00 TL’ye çıkarmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazasının oluşmasında sigortalı araç sürücüsünün % 75, dava dışı araç sürücüsünün ise % 25 oranında kusurlu olduğu, kaza neticesinde yaralanan davacının sürekli iş göremezlik zararının 226.778,89 TL, geçici iş göremezlik zararının 3.155,96 TL, bakıcı gideri zararının 2.943,00 TL ve tedavi gideri zararının 1.000,00 TL olduğu, davacı tarafça sigortalı araç sürücüsünün kusuruna isabet eden zararın tahsilinin istenilmesi karşısında davacının davalılardan talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatı tutarının 170.084,16 TL geçici iş göremezlik tazminatı tutarının 2.366,97 TL, bakıcı gideri tazminatı tutarının 2.207,25 TL, tedavi gideri tazminatı tutarının ise 750,00 TL olduğu sonucuna varıldığından maddi tazminat davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacının manevi tazminat istemi yönünden yapılan değerlendirmede; olayın oluş şekli, tarafların kusur oranları ile sosyal ekonomik durumları, paranın alım gücü ve manevi tazminatın tatmin ve caydırıcılık fonksiyonu dikkate alınarak manevi tazminat isteminin 15.000,00 TL üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVACININ MADDİ TAZMİNAT DAVASININ KABULÜ ile, 170.084,16 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 2.366,97 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 2.207,25 TL bakıcı gideri tazminatı ve 750,00 TL tedavi gideri tazminatı olmak üzere toplam 175.408,38 TL tazminatın davalı … Sigorta A.Ş. yönünden kaza tarihi itibariyle geçerli ZMMS poliçesi sakatlanma ve sağlık gideri teminat klozları limitiyle sınırlı olmak üzere 13/04/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalı … ile davalı … yönünden ise kaza tarihi olan 24/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-DAVACININ MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ KABULÜ ile, 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ile davalı …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 13.006,80 TL harçtan, peşin ve ıslahla birlikte alınan 860,74 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.146,06 TL eksik harcın (davalı … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğu 11.189,20 TL ile sınırlı olmak üzere) tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320,00 TL. yargılama giderinin davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
5-Davacı tarafından yapılan 1.017,74 TL harç gideri ve 5.541,01 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 6.558,75 TL yargılama giderinin (davalı … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğu 6.042,06 TL ile sınırlı olmak üzere) tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Maddi tazminat davasında, davacı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 27.311,26 TL vekalet ücretinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Manevi tazminat davasında, davacı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ile …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair ; davacı vekili ile davalı sigorta şirketi vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/04/2023

Katip Hakim