Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/564 E. 2023/40 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davalı şirketin müvekkiline olan bakiye borcunu ödememesi üzerine davalı aleyhine Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığı, takip borçlusunun, 22.06.2021 tarihli dilekçesi ile “takip alacaklısının emrinde belirtilen miktarda alacağının bulunmadığı” gerekçesiyle, “borcun tamamına ve ferilerine” itiraz etmiş olduğunu, itiraz üzerine, icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, borçlunun kötü niyetli olarak yaptığı bu itirazın iptali ile icra takibinin kaldığı yerden devamına karar verilmesinin gerektiği, davalı borçlu tarafından, faturalara karşı süresinde herhangi bir itirazda bulunulmamasına ve takip öncesi yapılan görüşmelerde ödeneceği belirtilmesine rağmen icra takibine başlandıktan sonra takibe itiraz edildiğini, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı şirket tarafından faturaya karşı 8 gün içerisinde yapılmış bir itirazın olmadığını fatura münderecatının kesinleştiğini, müvekkili şirket defterlerinin incelendiğinde müvekkilinin alacaklı olduğunun anlaşılacağı, davalı yanın icra takibine itirazının kötü niyetli olduğunun arabuluculuk aşamasında borç ödemeye yanaşmadığı, davalı borçlu şirket tarafından, icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edilmiş olduğunu belirterek; davalının icra takibini sürüncemede bırakmaya yönelik itirazının iptaline takibin devamına davalı borçlunun %’20 den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davanın süresinde açılmadığını, müvekkili davalı şirketin faaliyet merkezinin “… Cad. No: … … … ) olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde faturalardan bahsetmiş ve alacağını ona dayandırmış olduğunun aleyhe kabul anlamına gelmemekle birlikte, iki taraf arasında bir ticari ilişkinin varlığı kabul edilse dahi burada davalı şirket ile takip alacaklısı davacı arasında cari işleme dayalı bir ticari ilişki söz konusu olacağını, bu doğrultuda, davacı ile müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişkin tekil olaylar/ilişkiler üzerinden değil, belli dönemlerde kesilen toplam rakamlar üzerinden yürüyeceğini, belli dönem içerisinde kısım kısım mal ve hizmet alımı ve aynı şekilde kısım kısım ödemeler yapılacağının dönem sonunda alacak/borç kalemlerinin hesaplanacağının bu doğrultuda bakiye kısım üzerinden ticari ilişkinin yürütülmesinin gerekeceğinin davacının yaptığı gibi belirli faturaların alacak kalemleri içerisinden çekilerek takibe konu edilmesi mevcut ticari ilişkinin olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin davalı şirket tarafından davacı yana çeşitli ödemeler yapıldığını, bu ödemelere ilişkin kayıtların ticari defterlerde bulunduğunu bunun bilirkişi vasıtasıyla ortaya çıkacağını, bu nedenle anılan ödemelerin cari hesaptan düşülüp düşülmediğini, faturaların hangi tarihte ve kimin imzasına teslim edildiğinin, faturaların içeriği ve fatura karşılığı yapıldığı iddia edilen mal veya hizmet tespitine ilişkin bilgi bulunmadığı ve bu doğrultuda net bir cari hesap bakiyesi ortaya konulamadığından takibe konu borca itirazın zaruretinin hâsıl olduğunu, fatura düzenlenmesinin tek başına mal teslimini kanıtlamayacağını ayrıca tek taraflı olarak düzenlenen faturanın faturayı düzenleyenin kendi defterlerine kayıt edilmiş olmasının da alacağın varlığını ispatlamayacağının karşı tarafın faturaya itirazında dayanağı temel ilişkinin ve fatura içeriği malın karşı tarafa tesliminin kanıtlanmasının gerektiğini, temerrüt faizinin borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı boyunca varlığını sürdüren, alacaklının zararının varlığını miktarını ve borçlunun kusurunu ispat zorunda kalmaksızın borçlunun ödemesi gereken miktarın yasalarla belirlenmiş asgari bir tazminat türü olduğunu, borçlunun temerrüdünden söz edebilmek için, öncelikle borcun muaccel hale gelmesinin gerektiğini, borcun ödenmesi için bir vade konulmuşsa bu vadenin gelmesi ile muacceliyetinin oluşacağını, temerrüdün oluşması için ise borcun muaccel olması yanında alacaklının, muaccel borcun ifası konusunda borçluya bildirimde bulunmasının gerektiğini, bu sebeple davacının talep etmiş olduğu temerrüt faizine, faiz oranına ve faizin başlangıç tarihine itiraz ettiklerini, davacı takip alacaklısının itirazlarının mesnetsiz, haksız ve kötü niyetli olduğuna dair iddiaları müvekkili davalı şirketi kötü niyetliymiş gibi göstererek icra inkar tazminatına hükmedilmesini sağlama amacı taşıyan, şahsi kanaate ve yoruma dayalı hiçbir somut dayanağı olmayan iddialardan ibaret olduğunu belirterek; davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava itirazın iptali isteminden ibarettir.
Davaya konu Konya . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibinin 46.785,40 TL asıl alacak ve 2.962,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 49.748,26 TL üzerinden başlatıldığı, takip dayanağının bakiye alacak olarak gösterildiği itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, itirazın hükümden düşürülmesi için eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilaf; taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, bu ticari ilişkinin açık hesap şeklinde yürütülüp yürütülmediği, davacının alacaklı olup olmadığı ile varsa alacak tutarının ne kadar olduğu hususlarında ibarettir.
Davalı zaman aşımı itirazında bulunmuştur. Davaya konu alacak sözleşme ilişkisinden kaynaklanmakta olup, zaman aşımı süresi 10 yıldır. Davacı tarafından tanzim edilen ilk faturanın ise 11/06/2020 tarihli olması karşısında davalının zaman aşımı itirazının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar davalı tarafından yetki itirazında da bulunulmuş ise de takibin fatura alacağının tahsiline ilişkin olması, para borçlarını alacaklının yerleşim yerinde ödenmesinin gerekmesi ve davacının merkez adresinin Konya ili olması karşısında davalının yetki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 11/02/2022 tarihli rapor ve 22/04/2022 tarihli ek rapor ile, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, davacının 2020 yılında davalı aleyhine 4 adet fatura düzenlediği, 93.000 TL tutarında ise tahsilat yaptığı, 2021 yılında ise 27/01/2021 tarihli 11.505 TL bedelli faturanın defterlere kaydedildiği, yine 2021 yılında 52.000 TL tutarında tahsilat yapıldığı, davacı tarafından yapılan toplam satış tutarının 191.785,40 TL, toplam tahsilat tutarın ise 145.000 TL olduğu, dolasıyla davacının 46.785,40 TL tutarında davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davalı ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen bila tarihli bilirkişi raporu ile defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, 2020 yılı defterlerinden 26.550 TL bedelli fatura dışındaki diğer 3 adet faturanın defterlerde kayıtlı olduğu, davalının 2020 yılında 93.000 TL tutarında ödeme yaptığı, 2021 yılında davacı tarafından düzenlenen 11.505 TL bedelli faturanın da defterlerde kayıtlı olduğu, 2021 yılında yapılan ödeme tutarının ise 52.000 TL olduğu, davalı tarafından yapılan toplam alış tutarının 165.235,40 TL, toplam ödeme tutarının ise 145.000 TL olduğu dolasıyla davacının 20.235,40 TL tutarında davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Taraf defterleri arasındaki uyuşmazlık 05/10/2020 tarihli 26.550 TL bedelli faturadan kaynaklanmaktadır. Bu fatura davacı defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davalı defterlerinde kayıtlı değildir. Bu fatura yönünden ispat yükü davacı üzerinde olup, davacının faturaya konu hizmeti davalıya sunduğunu yazılı delillerle ispatlaması gerekir. Ancak davacı bu iddianın ispatı yönüyle herhangi bir yazılı delil ibraz edememiştir. Davacı açıkça yemin deliline dayandığından kendisine yemin delili hatırlatılmış, ancak kesin süre içinde yemin teklifinde bulunulmamıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacının 05/10/2020 tarihli 26.550 TL bedelli faturaya konu hizmetin davalıya sunulduğunu ispatlayamadığı, davacı tarafından yapılan toplam satış tutarının 165.235,40 TL, yapılan tahsilat tutarının ise 145.000 TL olması karşısında davacının bakiye alacağının 20.235,40 TL olduğu, davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğünün usulünce ispatlanamadığı sonucuna varıldığından takibe itirazın 20.235,40 TL üzerinden iptaline karar vermek gerekmiştir.
Tarafların feri nitelikteki tazminat istemleri yönünden yapılan değerlendirmede ise takibe itirazın haksız olması ve alacağın likit kabul edilmesi nedeniyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş, takibin kötü niyetli olduğunun kabulü mümkün olmadığından ise davalının tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibine davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 20.235,40 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-20.235,40 TL’nin % 20’si oranında hesaplanan 4.047,08 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalının tazminat talebinin reddine,
4-Alınması gereken 1.382,28 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 600,84 TL harcın mahsubu ile bakiye 781,44 TL eksik harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320 TL. yargılama giderinin, 783,08 TL ‘lik kısmının davacıdan, 536,92 TL’lik kısmının ise davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
6-Davacı tarafından yapılan 600,84 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE
7-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL harç gideri ve 1.785,50 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 1.844,80 TL yargılama giderinden kabul ret oranına göre hesaplanan 750,38 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinden kabul ret oranına göre hesaplanan 29,66 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T.’ne göre tayin ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
10-Davalı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T.’ne göre tayin ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
11-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair ; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/01/2023

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.