Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/563 E. 2022/413 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ … Esas – … Karar
T.C.
KONYA “TÜRK MİLLETİ ADINA”
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06/06/2019 tarihinde davalının maliki olduğu sevk ve idaresinde bulunan sigortasız … plaka sayılı aracın kendi asli ve kusuru ile sebep olduğu trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan …’un yaralanması nedeniyle hak sahibi olan …’un davacı kurum avukatı ile yaptığı başvuru ile sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik, geçici bakıcı, sürekli bakıcı, tedavi gideri, rapor ücreti vs. Kalemlerden oluşan tazminatı talep etmesi üzerine toplam 56.435 TL davacı kurum tarafından ödeme yapıldığını, bu sebeple rücu hakkı doğduğunu, Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının borca itirazı üzerine icra takibinin durduğunu belirterek, icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın görevsizlik sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, zamanaşımı yönünden de itirazlarının bulunduğunu, haksız olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde;
Dava, “İtirazın İptali” davasıdır.
Eldeki davada davacı … ZMMS poliçesi bulunmayan aracın karıştığı kaza neticesinde zarar görene yaptığı ödemeyi aracın sürücüsünden ve işleteninden rücuen tahsilini istemektedir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/1. Maddesine göre; (1) Bu Kanunun 13 üncü maddesi, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu Kanunla mülga 21/12/1959 tarihli ve … sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği nezdinde … oluşturulur.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2. Maddesine göre;Hesaba; a) Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için, b) Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için, c) Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için, ç) Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için, d) Yeşil Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için, başvurulabilir. Cumhurbaşkanı, gerekli görülen hallerde, eşyaya gelecek zararların kısmen veya tamamen Hesaptan karşılanmasına karar vermeye yetkilidir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/7. Maddesine göre; Hesabın kuruluşuna, işleyişine, tanıtımına, idari masraflarına, fon varlıklarının nemalandırılmasına, Hesaptan yapılacak ödemelere, gerek ilgililere gerekse Türkiye Motorlu Taşıt Bürosuna yapılacak rücûlara, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi, Sigortacılık Eğitim Merkezi ve Komisyona yapılacak katkı payları ile, Hesap kapsamındaki zorunlu sigortaların denetimi ve takibinden kaynaklanan giderler ile diğer harcamalara ilişkin esaslar yönetmelikle düzenlenir.
… Yönetmeliği’nin 16. Maddesine göre;(1) Hesaptan yapılan ödemeler nedeniyle; a) Zorunlu sigorta yaptırmayan veya geçerli teminat tutarları üzerinden zorunlu sigortaları yaptırmayan kişilere, b) Sorumlunun sonradan belli olması halinde bu kişilere veya yükümlü sigorta şirketine, c) Zarardan sorumlu kişilere veya yükümlü sigorta şirketine, ç) 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (ç) bendine göre yapılan ödemeler çerçevesinde yükümlü sigorta şirketine, d) 9 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre yapılan ödemeler nedeniyle Büroya, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde rücû edilir.”
… Yönetmeliği’nin 17. Maddesine göre; (1) Hesap, zorunlu sigorta teminatı sınırları içinde yaptığı ödemeler ile borçtan kurtulur. Zorunlu sigorta teminat tutarlarını aşan zararlar, zarara sebebiyet veren veya hukuken sorumlu olanlarca karşılanır. (2) Hesap, ödediği tazminat miktarınca hukuken zarar gören kişi yerine geçer.
Davacı …’nın kazaya karışan aracın ZMMS poliçesinin bulunmaması nedeniyle Sigortacılık Kanunu ve … yönetmeliği hükümleri uyarınca dava dışı hak sahibine ödeme yaptığı, eldeki dava ile de dava dışı hak sahibine yapılan ödemenin rücuen tahsilini talep ettiği, davacı … Sigortacılık Kanunu’nun 14/7. Maddesi ve … Yönetmeliği’nin 17. Maddesi uyarınca dava dışı zarar görenin kanuni halefi olduğu, kanuni halefiyete dayalı olarak eldeki davayı açtığı, eldeki davada taraflar arasında sigorta hukukundan kaynaklanan herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığı, dava dışı zarar gören tarafından zarar verene karşı açılacak davada hangi hükümler uygulanacak ise eldeki rücuen alacağa dayalı davada da aynı hükümlerin uygulanacağı, … sorumluluğunun ve halefiyetinin Sigortacılık Kanunu’ndan ve … yönetmeliğinden kaynaklandığı, Ticaret Kanununda kaynaklanan bir sorumluluğun bulunmadığı, bu bakımdan eldeki davanın mutlak ticari dava olarak görülmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamı; ”Somut olayda, davacı …, Yönetmeliğin 16. maddesinde sayılan hallerde ödediği tazminatı sorumlu davalılara rücu etmektedir. Davalılar gerçek kişi olup uyuşmazlık davalı … yönünden haksız fiil ve velayet hakkını ortak kullanan anne ve baba olan diğer davalılar yönünden TMK’nın 369. maddesi kapsamında aile başkanının sorumluluğundan kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken uyuşmazlığın esası hakkında kararı vermesi doğru görülmemiş olup bu husus bozma sebebi yapılmıştır.” şeklindedir. Yine aynı dairenin … E … K, … E … K, … E … K sayılı ilamları da bu yöndedir.
Aynı konuya ilişkin Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KESİN KARARLARI ARASINDAKİ UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE DAİR kararı; ”… tarafından ödediğinin rücuen tahsili için zarar sorumluları olan gerçek kişi malik ve sürücüye karşı açılan davalarda GÖREVLİ MAHKEMENİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA, Konya Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi ile Adana Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nin kesin kararları arasındaki görüş ve uygulama UYUŞMAZLIKLARININ BU ŞEKİLDE GİDERİLMESİNE, karardan bir suretin tüm Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlıklarına iletilmek üzere HSK Genel Sekreterliği’ne gönderilmesine, 5235 sayılı Kanun m.35/1-(3) bendi uyarınca kesin olarak 16/09/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.” şeklindedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 03/07/1944 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 22.03.1944 gün ve … E. … K. sayılı kararı; ” …Ticaret Kanununun 965 inci maddesiyle konulmuş bulunan esasa göre sigortacı poliçede yazılı olupda sigortalısına ödediği sigorta bedeli nispetinde sigortalının yerine geçer. Bu bir kanuni halefiyettir. Binaenaleyh sigortacının haksız fiil faili karşısına çıkması mutazarrır olan şahsa ödemiş olduğu miktar nispetinde dava külfetinden kurtarmış olduğu içindir. Hatta, zararının tamamını sigortadan temin edememiş olan mutazarrırın şirketten aldığı bedelden fazlası için haksız fiil faili aleyhine dava ikame etmiş olması dahi mümkündür. Bu takdirde aynı membadan çıkan bir tek borcun bir kısmı Hukuk Mahkemesinde talep edilmiş olacaktır. İmdi, sigortacının, sigortacılık mutlak bir ticari muameledir deye kanuni halefiyetine istinaden açacağı rücu davası için Ticaret Mahkemesinde dava ikame etmesi icabeder, denecek olursa, menşei, mahiyeti ve illeti aynı olan ve haksız fiil faili için tecezzisi mümkün bulunmayan bir borç için iki ayrı kaza merciinde birden dava açılabileceği kabul edilmiş olur. Bu ise kanuna ve hukuka uygun düşmez. Bu itibarla, sigortacının sigorta poliçesinden mümbais olmayıp kanundan aldığı bir salahiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği davada Hukuk Mahkemesine başvurması lazımgeleceğine reylerin üçte ikisini geçen çoğunluğuyla 22/03/1944 tarihinde karar verildi.” şeklindedir.
Eldeki uyuşmazlığın sigorta hukukundan kaynaklandığı kabul edilmemekle birlikte, bir an için uyuşmazlığın Ticaret Kanununda düzenlenen zorunlu sorumluluk sigortası hükümlerine tabi olduğu kabul edilecek olursa …’nın kanuni halefiyetinin dayanağı 6102 sayılı TTK’nın 1481. maddesi olacaktır. Bu durumda ise nasıl ki sigorta şirketleri tarafından açılan rücuen alacağa dayalı davalar anılan içtihadı birleştirme kararı gereğince mutlak ticari dava olarak kabul edilmiyorsa, Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında bahsi geçen 865 sayılı Ticaret Kanunu’nun 965/1. Maddesi ile 6102 sayılı TTK’nın 1481/1. Maddesinin aynı nitelik ve içerikte olması karşısında … tarafından açılan rücuen alacağa dayalı davaların da mutlak ticari dava olarak görülmemesi gerekir.
Ayrıca, …’nın sorumluluğunun … Yönetmeliği’nin 17. Maddesi uyarınca olay tarihi itibariyle geçerli teminat limitleri ile sınırlı olduğu, sınırsız bir sorumluluğunun bulunmadığı, zarar görenin teminat limitinin üstünde bir zarara uğraması halinde bu zararını ancak zarar verenden talep edebileceği, aynı olaydan ortaya çıkan zarardan ötürü birden fazla mahkemenin görevli kabul edilmesinin mümkün olmadığı, aksinin kabulünün ikililiğe neden olacağı, özellikle zarar gören ve kanuni halefi tarafından aynı anda dava açılması halinde her iki davada da zararın ve zarar verenin kusurunun belirlenmesinin gerekmesi karşısında konusu ve niteliği aynı olan davalarda farklı kararların ortaya çıkacağı, bu durumun ise hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayacağı ve yargıya olan güveni sarsacağı, bu bakımdan zarar gören tarafından açılan davada hangi mahkeme görevli ise zarar görenin halefi tarafından açılan davanın da o mahkemede görülmesi gerektiği sonucuna varıldığından eldeki davanın mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı kabul edilmiştir.
Anılan nedenlerle eldeki davanın mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı, ayrıca davanın TTK’nun 4/1 maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklı nispi ticari dava niteliğinde de olmadığı, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı ve genel hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği, uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu mahkememizce görevsizlik kararı verilmesi gerektiği sonucuna varılmış davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Davanın, 6100 sayılı HMK uyarınca Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğunun TESPİTİNE,
2-Görevsizlik kararı kesinleştiğinde 6100 sayılı HMK 20. Maddesi uyarınca talep halinde DOSYANIN YETKİLİ VE GÖREVLİ KONYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 sayılı HMK 20 Maddesi uyarınca, Mahkememizce verilen görevsizlik kararı sonucunda taraflardan birinin karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesinin gerektiği, aksi taktirde davaya görevli mahkemede devam edilmemesi halinde re’sen davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin taraflara İHTARINA,
4-6100 sayılı HMK 20, 31/2.madde ve bendleri uyarınca, davanın açılmamış sayılması hakkında karar verilmesi halinde, yargılama giderleri konusunda karar tayinine,
5-6100 sayılı HMK’nun 331.maddesi gereğince; harç, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hakkında yetkili ve görevli mahkemece KARAR TAYİNİNE,
Dair ; davalı asilin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/06/2022

Katip Hakim

Bu belge 5070 sayılı kanun uyarınca Elektronik İmza ile imzalanmıştır.