Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/522 E. 2021/432 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
“TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO:
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

ASIL VE BİRLEŞEN DAVA
DOSYASINDA
DAVACI :
VEKİLLERİ:
BİRLEŞEN DAVA
DOSYASINDA DAVALI:
VEKİLLERİ :

ASIL DAVA
DOSYASINDA DAVALI: .
VEKİLİ :

DAVA İHBAR OLUNAN:
DAVA : Tazminat
ASIL DAVA TARİHİ :
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ….Esas ….Karar 07/09/2021 tarihli kararı nedeniyle mahkememize tevzi edilen tazminat dava dosyasının yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 12/06/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; 23/05/2012 tarihinde …sevk ve idaresindeki …plakalı araç ile seyir halindeyken …sevk ve idaresindeki …plakalı traktör ile çarpışması neticesi …plaka sayılı araç içerisinde seyahat etmekte olan müvekkili …vücudunda kemik kırığı olacak şekilde ağır biçimde yaralandığını, meydana gelen kazada araç içerisinde olan müvekkili …kazanın oluşumunda hiçbir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin kazadan sonra … Devlet Hastanesi ve … Hastanesinde tedavi görmüş ise de kolunda, omzunda kalıcı sakatlık kaldığını, felç olduğunu, ayrıca kalçasında, bacağında kırıkların ve platinlerin mevcut olduğunu, kalıcı sakatlıkların olduğunu, gündelik işlerini bile yapamaz hale geldiğini, müvekkilinde sürekli ve geçici maluliyet meydana geldiğini, müvekkilinin bu kazadan dolayı meydana çıkan sakatlıklarından ötürü işi olan kuryelik mesleğini yerine getirememekte olduğunu, müvekkilinin aylık ortalama 3.500,00 TL gelir sahibi iken bu sakatlıktan ötürü işini layıkı ile yapamamakta olduğunu, zorlandığını, davalı sigorta şirketi kaza tarihinde müvekkilinin içinde bulunduğu …plaka sayılı …adına kayıtlı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olup, poliçe aslı ve varsa hasar dosyasının celbini talep ettiklerini, müvekkilinin iş bu trafik kazasından dolayı uğramış olduğu sürekli iş göremezlik zararının, geçici iş göremezlik zararının, geçici iş göremezlik süresi ve kalıcı sakatlık süresi boyunca uğramış olduğu bakım gideri, fatura edilen ve edilmeyen tedavi giderlerinin tespit ve davalıdan tazmini için iş bu davanın açılması zarureti olduğunu beyan ederek davanın kabulü ile işbu trafik kazasından dolayı uğramış olduğu sürekli iş göremezlik zararının, geçici iş göremezlik zararının, geçici iş göremezlik süresi ve sürekli iş göremezlik süresi boyunca bakım gideri zararının, fatura edilen ve edilmeyen tedavi giderleri olmak üzere tüm maddi zararların bilirkişi marifeti ile bilirkişi tarafından hesaplanarak tahsiline, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …vekili 07/09/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; …adına kayıtlı …plaka sayılı aracın müvekkil şirket nezdinde 25/12/2011 – 25/12/2012 vadeleri için …nolu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sakatlanma ve ölüm için şahıs başına azami poliçe teminatının 200.000,00 TL ile sınırlı bulunmakta olduğunu, KTK’nın tazminat ve giderlerin ödenmesine ilişkin 99.maddesi gereğince, kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağı ve raporların sunulmasından 8 iş günü sonra sigorta şirketinin temerrüte düştüğünü, davacının dava konusu talepleriyle ilgili olarak müvekkil sigorta şirketine daha önce bir müracaatlarının bulunmadığını, dava dilekçesinden kaza sırasında aracı kullananın …olduğunu, davacının içinde yolcu konumunda bulunduğunun anlaşıldığını, dava dışı araç sürücüsünün ve davacının aracı kullanma amacı ve dava dışı araç işleteninin bu kullandırmadan sağlayacağı menfaatin olup olmadığının, buna göre ne amaçla bulunduğunun, dolayısıyla hatır için karşılıksız taşıma bulunup bulunmadığının belirlenmesi yönünden davacının beyanının alınması ve soruşturma dosyası içeriği ifade tutanaklarının celbinin gerektiğini, ATK rapor ile davacının kaza sonucu oluşan yaralanmasının kalıcı sakatlığa yol açar nitelikte olduğu tespit edilmesi halinde rapor tarihi itibariyle temerrüt şartlarının oluştuğunun faiz başlangıcında dikkate alınmasını, ayrıca dava konusu trafik kazasının haksız fiilden kaynaklanmakta olduğundan uygulanabilecek faiz cinsininde yasal faiz olması gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı …vekili 11/08/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; 6704 sayılı kanun gereği dava açılmadan önce sigorta şirketlerine başvuru şartının bulunduğunu, kazaya karışan …plaka numaralı araç sürücüsü …davanın ihbarını talep ettikleri, müvekkil kuruma sorumluluk yönetilebilecek dayanak teşkil eden olayın nasıl gerçekleştiğinin anlaşılamadığını, …plaka numaralı aracın kaza tarihini kapsar şekilde geçerli trafik sigorta poliçesinin olup olmadığının tespitinin gerektiğini, davacı tarafından müvekkil kuruma başvurulması üzerine yapılan değerlendirmeler üzerine %50 kusur oranı üzerinden hesaplama yapıldığını, tazminat hesabı yapılması halinde bu oranın esas alınması gerektiğini, davaya konu %34 maluliyet oranı esas alınarak maluliyet tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, müvekkil kurumun dolaylı zararlardan kaynaklanan tazminat sorumluluğunun bulunmadığını, hesaplanacak tazminat üzerinden indirime gidilmesi gerektiğini, sosyal güvenlik kurumu tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkil kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, trafik sigortası genel şartlarının B.2-2.4 maddesindeki “sigortacı karşı taraf lehine hükmedilen dava masrafları ile mahkemece hükmedilen karşı taraf avukatlık ücretini ödemekle yükümlü olduğunu, şu kadar ki hükmolunan tazminat sigorta bedelini geçerse sigortacı bu masrafları sigorta bedelinin tazminata oranı dahilinde öder hükmünün bulunduğunu, haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın usul ve esas yönüyle reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Açılan dava (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas (Eski Esas:…) sırasına kaydedilmiş, Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 07/09/2021 gün ve …E. …K. sayılı kararı ile bu davaya Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakması gerektiği gerekçesiyle, dosyanın Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, karar tebliğe çıkartılmadan ve karar hakkında kesinleştirme şerhi düzenlenmeden dosya Konya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmiş ve yapılan tevzi sonucunda Mahkememizin …E. sırasına kaydedilmiştir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı ile, “Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Konya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 gün ve …. E. …. K. sayılı emsal içtihadı; “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, … E., … K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (Özbudun, E.: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve …E., ….K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara’da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” şeklindedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, yukarıda yazılı emsal içtihadı gereğince açık bir düzenleme olmadığı takdirde aynı yer mahkemeleri dahi gönderme kararı veremeyecektir.
Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 07/09/2021 gün ve …E. …K. Sayılı kararının gerekçesinde ” … görev hususunun kamu düzenine ilişkin olup mahkeme tarafların itirazı olmasa bile görevli olup olmadığını yargılamanın her aşamasında ve kendiliğinden inceleyip karar verebileceği, kaldı ki taraflar da her aşamada mahkemenin görevsiz olduğunu, yargılamanın sonuna kadar her aşamada ileri sürebileceği anlaşılmakla. Hukukun Uygulanması kenar başlıklı HMK m. 33’teki yasal düzenleme gözetildiğinde ”Hakim, Türk hukukunu re’sen uygular.” Yine HMK m.448’teki zaman bakımından uygulanma kenar başlıklı yasal düzenleme irdelendiğinde; ”Bu kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kadıyla derhal uygulanır.” Görev hususunun kamu düzeninden olduğu ve tamamlanmamış usul işlemleri yönünden derhal ve resen uygulanması gerektiği…” denilmek suretiyle her ne kadar anılan karara gönderme kararı denilmiş ise de anılan gerekçe dikkate alındığında Akşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin de kabulünde olduğu üzere bu karar teknik anlamda bir görevsizlik kararıdır.
Kaldı ki, gönderme kararları iş bölümünün söz konusu olduğu hallerde söz konusu olabilir. HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı, aynı sıfat ve düzeydeki mahkemeler arasında bir iş bölümü düzenlemesine değil, ihtisas mahkemelerinin yargı çevresinin genişletilmesine (göreve) ilişkin bir karardır.
Teknik anlamda görevsizlik kararı üzerine dosyanın Mahkememiz tarafından görülebilmesi için ise, bu kararın taraflara tebliğ edilmesi, kesinleştirilmesi ve süresinde talep olması halinde görevli mahkemeye gönderilmesi gerekmektedir.
Bu kapsamda, Akşehir . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 07/09/2021 gün ve ….E. ….K. Sayılı kararı taraflara tebliğ edilmeden, kesinleşme şerhi düzenlenmeden ve taraflardan herhangi birinin dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesine yönelik talebi olmadan dosyanın Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Anılan nedenlerle, dosyanın, 6100 sayılı HMK’nın 20. Maddesinde belirtilen yönteme uygun olarak gönderilmediği anlaşıldığından usuli eksikliklerin giderilmesi amacıyla Mahkememizin bu esas sırasının kapatılarak, dosyanın Mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Mahkememizin bu davada görevli olup olmadığı şimdilik değerlendirilmeksizin, usuli eksikliklerinin giderilmesi amacıyla bu esas sıramızın kapatılarak, dosyanın ilk kararı veren Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
2-Harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılama giderlerinin yetkili ve görevli mahkemesince takdir edilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu kesin olarak karar verildi. 30/09/2021

Katip Hakim
¸ ¸
5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.