Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/46 E. 2022/657 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ :
DAVALILAR : 1-
: 2-
VEKİLLERİ :
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; müvekkili davacı ile davalı şirket arasında 20/10/2015 tarihli bina yapım sözleşmesinin imzalandığını, müvekkilinin sözleşme kapsamında kararlaştırılan ödemeleri yaptığını, buna mukabil olarak da müvekkilinin sözleşmeye konu taşınmazları devretmeyi taahhüt ettiğini, talep edilen miktarın kendilerince tem ve kesin olarak belirlenilemeyeceğini, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davalı taraf ile arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını, sözleşmenin 7. Maddesi uyarınca davacı şirket yetkilisi tarafından davalı …’e Konya . Noterliğinin 15/01/2016 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamenin düzenlendiğini, davalı …’in vekalet görevini kötüye kullanıldığını ve bu suretle davacı lehine maddelerin sözleşmeden çıkartıldığını, davacı müvekkili ile davalı şirket arasında düzenlenen ve bizzat şirket yetkililerince imzalanan 20.10.2015 tarihli sözleşmenin, tarafların iradelerinin ortaya konulduğu bir sözleşme olduğunu, davacı müvekkili tarafından, bu sözleşmeye uygun bir noter sözleşmesi yapılması amacıyla davalı …’e vekaletname tanzim edildiğini, vekaletname ile davacı müvekkili ile davalı … arasında bir vekalet ilişkisi doğmuş olup davalı, Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ceza Kanunu bakımında doğan sorumluluklarının üstlendiğini, vekaletin vekilinin iradesine ve hukuka uygun kullanılması gerektiğinin asıl olduğunu, ancak somut olayda bu ilkelere aykırı davranıldığını, bu kapsamda, müvekkilinin iradesine uygun 20.10.2005 tarihli sözleşmenin süre ve cezai şarta ilişkin 5. Ve 6.maddeleri vekaleten imzalanan sözleşmeye eksik ve farklı geçildiğini, davalı …’in vekalet görevini suistimal etmesi nedeniyle davacı müvekkili şirketin bizzat imzaladığı 20.10.2015 tarihli sözleşmede belirtilen haklarını alamamakta, zarara uğradığını, davalı şahsın sözleşmenin maddelerini lehine düzenlediğini, davalı şirket ile menfaat birliğinin bulunduğunu, davalının vekalet görevini kötüye kullanarak davacı müvekkilini zarara uğratma eylemine davalı şirketin de kötü niyetli davranarak ortak olduğunu belirterek; davalıların taşınır ve taşınmaz mallarının üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, davanın belirsiz alacak davası olarak yürütülmesine, davanın kabulü ile davalıların kötü niyetli işlemleri nedeniyle uğradığı zararının mahrum kaldığı 4 adet dükkanın 31/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek hakkaniyete uygun rayiç kira bedelinin bilirkişi marifetiyle belirlenmesine, bu kapsamda şimdilik 1.000 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, hükmedilecek bedele tahakkuk tarihi olan 31/2/2017 tarihinden itibaren faiz işletilmesine, yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özet olarak; öncelikle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, davacı şirket dava dilekçesinde 31.01.2017 tarihinde tanzim edilen sözleşmenin geçersiz olduğunu 20.10.2015 tarihli sözleşmenin yürürlüğünü sürdürdüğünü iddia ettiğini, davacı şirketin iddiası haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, 31/01/2017 tarihinde düzeni şeklindeki taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi kanununda yazılı şekil şartlarına ve tarafların karşılıklı irade beyanlarına uygun olarak tanzim edildiğini, taraflar arasında geçerli olan sözleşmenin 31/01/2017 tarihli sözleşmenin olduğunu, davacı şirketin geçerli olduğunu iddia ettiği 20.10.2015 tarihli inşaat sözleşmesi noter huzurunda akdedilmemiş olup resmi şekil şartlarını uygun olarak tanzim edilmediğini ve herhangi bir geçerliliğinin bulunmadığını, davacı şirketin gerçek dışı iddialarda bulunarak müvekkili şirketten haksız kazanç elde etmek amacıyla işbu davayı açtığını, müvekkili şirketin dürüstlük kurallarına aykırı herhangi bir davranışta bulunmadığını, 31/01/2017 tarihli sözleşmenin taraflar arasında halen geçerliliğini korumakta olup müvekkili şirket işbu sözleşme ile üzerine düşen tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini, dolayısıyla davacı şirketin müvekkili şirketten talep edebileceği hiçbir hak ve alacağı bulunmadığını, ayrıca davacı şirkette müvekkilinin kötü niyetle hareket ettiğini gösteren somut bir delil ortaya koymadığını, davacı şirketin dava dilekçesindeki maddi zararlara ilişkin taleplerinin taraflar arasındaki imzalanan 31/01/2017 tarihli sözleşmenin şartlarına aykırı olup davacı şirketin müvekkili şirketin nezdinde herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını belirterek; davacının haksız ve mesnetsiz davasının esastan reddine, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özet olarak; Müvekkili …’in kanununda açıkça belirtilen menfaat ilişkisi dışında hiçbir şekilde kötü niyetli olarak hareket etmediğini, davacı şirketin sözleşmenin tanzimi sırasında sürekli irtibat halinde olduğunu, sözleşme konusu maddelerden haberdar olmamasının söz konusu olmadığını, davacının iddialarının aksine müvekkilinin davacının zararına hareket etmediğini, davacı neyi talep etmiş ise onu yerine getirdiğini, söz konusu vekalet ilişkinin kurulmasından sonra müvekkili …’in dava konusu taşınmazların kat irtifakı ve mülkiyetinin çıkarılması, ruhsat alınması işlemlerinin hepsini vekaleten takip ettiğini, davacı şirketin zararına olacak hiçbir davranışta bulunmadığını, davacının iddialarının çelişkili ve tutarsız olduğunu, sözleşme içeriğini önceden bilmelerine rağmen sırf müvekkili üzerinden maddi kazanç sağlama amacıyla bu durumu gizlediklerini, davacı şirketin iddialarını somutlaştıracak herhangi bir somut delilde ortaya koyamadığını, asılsız ve gerçek dışı iddialarla işbu davayı ikame ettiğini, davacının basiretli bir tacir olma sorumluluğunun bulunması ve akdedilen sözleşme hükümlerinin kendi bilgisi dâhilinde olmadan aleyhine değiştirildiği iddiası ticari hayatın olağan akışına uymamakta olduğunu belirterek; haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacı tarafın ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinin reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davacı vekili 21/09/2022 tarihli dilekçesi ile, davalı … Ltd. Şti. yönünden alacak taleplerini 174.768,00 TL olarak ıslah etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki sözleşmeye konu taşınmazın geç teslimi iddiasına dayalı gecikme tazminatı isteminden ibarettir.
Taraflar arasındaki ihtilaf; davacı ile davalı şirket arasında imzalanan 20.10.2015 tarihli sözleşmenin geçerli olup olmadığı, bu sözleşmeye istinaden davacının cezai şart alacağı talep etmesinin mümkün olup olmadığı, mümkün ise davacının talep edebileceği tutarın ne kadar olduğu, davalılardan …’in vekalet görevini kötüye kullanıp kullanmadığı, vekalet görevini kötüye kullanmış ise davacının zararlarından sorumlu olup olmadığı, taraflar arasında imzalanan 31.07.2021 tarihli düzenleme şeklindeki sözleşme uyarınca davalı şirketin bu sözleşmeden kaynaklanan edim yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, davalı şirketin dava tarihi itibariyle temerrüde düşüp düşmediği hususlarından ibarettir.
Davacı şirket ile davalı şirket arasında imzalanan 20/10/2015 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile davalı şirket tarafından yapılacak inşaattan 450 m2 alana sahip 4 dükkan ile 3 ayrı dairenin 31/12/2017 tarihinde davacıya devredileceği ve belirtilen tarihte teslim edilmemesi halinde davalı şirketin kira tazminatı ödeyeceği hüküm altına alınmıştır. Taşınmaz devirlerinin (ya da devir vaadi içeren sözleşmelerin) resmi yazılı şekilde yapılmasının gerekmesine rağmen 20/10/2015 tarihli sözleşmenin adi yazılı şekilde yapıldığı, bu bakımdan geçersiz olduğu açıktır. Dolayısıyla geçersiz sözleşmeye dayalı olarak davalı şirketten gecikme tazminatı isteminde bulunulması mümkün değildir.
Davacı Konya . Noterliği’nin 15/01/2016 tarihli … yevmiye numaralı noterlik evrakı ile davalı …’e davacı şirket adına davalı şirket ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalama yetkisini içerir vekaletname verildiği anlaşılmıştır. Bu konuda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak, davacı davalı …’e 20/10/2015 tarihli adi yazılı satış vaadi sözleşmesi hükümlerine uygun bir sözleşme yapma konusunda talimat verdiğini, davalı …’in vekalet görevini kötüye kullanarak 31/01/2017 tarihli sözleşmeyi imzaladığını ve oluşan zarardan sorumlu olduğunu iddia etmiştir. Davalı …’e verilen vekaletname içeriğinde bu yönde bir açık talimatın bulunmadığı ve …’e kendi istediği şartlar altında davacı adına sözleşme yapma yetkisi verildiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda ispat yükü davacı üzerinde olup, davacı davalı …’in vekalet görevini kötüye kullandığını ispatlamak zorundadır. Her ne kadar 20/10/2015 tarihli sözleşmede …’e vekaletname verileceği belirtilmekte ise de; …’in bu sözleşmeyi imzalamadığı, bu sözleşmeden yaklaşık 2 yıl sonra resmi yazılı sözleşmenin yapıldığı, bu süreçte davalı …’e 20/10/2015 tarihli sözleşme hakkında bilgi verilip verilmediğinin belirsiz olduğu, her ne kadar davacı … ile davalı şirket arasında yakın bağlantı bulunduğu iddia edilmiş ise de davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığı, davacının iradesinin 20/10/2015 tarihli sözleşme hükümlerine göre resmi sözleşme yapılması konusunda vekalet verebilecekken bunu yapmadığı, davalı …’in vekalet görevini kötüye kullandığını ispatlayamadığı sonucuna varıldığından davalı …’e yönelik davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
31/01/2017 tarihli resmi yazılı sözleşme ile, davalı şirket tarafından yapılacak inşaattan 450 m2 alana sahip 4 dükkan ile 3 ayrı dairenin davacıya devredileceği, inşaat süresinin inşaat ruhsat tarihinden itibaren 3 yıl ve teslim tarihinin ise ruhsat tarihinden itibaren 37 ay olduğu konusunda tarafların anlaştıkları anlaşılmıştır. Sözleşme ile teslim tarihinin açıkça belirlenmesi nedeniyle davalı şirketin anılan sürenin sonunda temerrüde düşeceği ve temerrüt tarihinden teslim tarihine kadarki süreçte oluşan gecikme tazminatından sorumlu olacağı kabul edilmiştir. Her ne kadar davalı şirket dükkanların dava dışı üçüncü kişilere devredildiğini iddia ederek davacının gecikme tazminatı isteminde bulunamayacağını savunmuş ise de bu dükkanlar dava tarihinden sonra devredildiğinden davalı şirketin bu savunmasına itibar edilmemiştir.
Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 26/04/2022 tarihli bilirkişi raporu ile davacının gecikmeden kaynaklı zararının 174.668,00 TL olduğu belirlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacının davalı …’in vekalet görevini kötüye kullandığını ispatlayamaması nedeniyle bu davalıya yönelik davanın reddine karar verilmesinin gerektiği, 20/10/2015 tarihli sözleşmenin adi yazılı şekilde düzenlenmesi nedeniyle geçersiz olduğu, davacının bu sözleşme hükümlerine dayalı olarak gecikme tazminatı isteminde bulunamayacağı, 31/01/2017 tarihli sözleşme hükümlerine göre davaya konu dükkanların en geç 05/05/2020 tarihinde davacıya devredilmesi gerekirken keşif tarihi itibariyle dahi tamamlanmamış olduğu, 05/05/2020 tarihinden dava tarihine kadarki sürece ilişkin olarak davacının gecikme tazminatı isteminde bulunabileceği, gecikme tazminatı tutarının ise 174.668,00 TL (kısa karara sehven 174.768,00 TL olarak yazılmıştır.) olduğu sonucuna varıldığından, davalı …’e yönelik davanın reddine, davalı … Ltd. Şti.’ye yönelik davanın ise kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davalı …’e yönelik davasının REDDİNE,
2-Davacının davalı … Tic. Ltd. Şti.’ye yönelik davasının KABULÜ ile, 174.768,00TL’nin dava tarihi olan 27/01/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Tic. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 11.938,40 TL karar ve ilam harcından, peşin ve tamamlama olarak alınan 3.027,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.911,10 TL eksik harcın davalı … Tic. Ltd. Şti.’den alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Arabuluculuk (… numaralı arabuluculuk dosyası) görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320 TL. yargılama giderinin davalı … Tic. Ltd. Şti.’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
5-Arabuluculuk … numaralı arabuluculuk dosyası) görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.360 TL. yargılama giderinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
6-Davacı tarafından yapılan 3.756,20 TL harç gideri ve 3.678,40 TL yargılama olmak üzere toplam 7.434,60 TL yargılama giderinin davalı … Tic. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı taraf kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 27.215,20 TL vekalet ücretinin davalı … Tic. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı … kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e VERİLMESİNE,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/10/2022

Katip … Hakim …

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.