Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/418 E. 2022/202 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :
KARARIN MAHİYETİ : KABUL

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; Müvekkili davacının Konya’da Ticari Servis İşletmeciliği yapan bir şahıs firması olduğunu, davalının ise yine aynı sektörde faaliyet gösteren bir turizm firması olduğunu, müvekkiline ait … numaralı tahditli plakanın satışı hususunda davalı şirket ile 18.08.2020 tarihinde adi yazılı şekilde bir ticari plaka satış sözleşmesi düzenlendiğini, taraflar arasında yapılan plaka satış sözleşmesine göre davalı şirketin davacıya ait … sayılı plakayı 252.500,00 TL satın aldığını, bu bedelin 65.000,00 TL’sı sözleşme tarihi olan 18.08.2020 tarihinden 1 ay sonra davacıya ödeneceği , bakiye kalan 187.500,00 TL’nin ise 20.01.2021 tarihinde ödeneceği davalı tarafından taahhüt edildiğini, satıştan vazgeçilmesi halinde vazgeçen tarafın tazminat olarak 30.000,00 TL cezai şartı ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, davalı şirketin 18.08.2020 tarihinden 1 ay sonra müvekkiline ödemesi gereken 65.000,00TL’ yi ve noter satışının gerçekleşeceği 20.01.2021 tarihinde ödemesi gereken 187.500,00 TL’yi de ödemediğini, bu nedenle de davalı tarafça ödeme yapılmadığından ticari plaka satışının gerçekleşmediğini, davalı tarafından müvekkili 18.06.2021 tarihinde Konya . İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile ticari plaka satış sözleşmesinden vazgeçilmesi sebebiyle 30.000,00 TL bedelle ilamsız icra takibi başlatıldığını, takipten haberdar olamayan müvekkilinin takibe itiraz edememesi nedeniyle takibin kesinleştiğini, akabinde de müvekkiline ait taşınırlar ve taşınmazlara haciz işlemini uygulandığını, öncelikle tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin resmi şekle tabi olduğunu, bu resmi şekil şartı ise sadece noter aracılığıyla devrinin yapılması zorunlu olduğunu, noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devir işlemlerinin geçersiz olduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan ticari plakanın satışına ilişkin sözleşme de bu anlamda herhangi bir hüküm ve sonuç doğurmadığını, kanunda öngörülen şekle uyulmaksızın yapılan sözleşmeler hüküm ve sonuç doğurmayacağı gibi buna bağlanan cezai şartların da hüküm ve sonuç doğurmadığını, söz konusu takibinde cezai şarta ilişkin olduğunu, kaldı ki böyle bir sözleşmenin geçerli olacağı kabul edilse bile sözleşmeyi yerine getirmeyen müvekkili davacı değil, davalının bizzat kendisi olduğunu, müvekkilinin söz konusu sözleşmenin yerine getirilmemesinde müvekkilinin herhangi bir kusurunun da bulunmadığını belirterek; davanın kabulü ile; öncelikle Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, müvekkili davacının Konya . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına borçlu olmadığının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetli icra takibi nedeni ile icra takibine konu edilen asıl alacak miktarı olan 30.000,00 TL ‘nın % 20’si oranı olan 6.000,00 TL kötüniyet tazminatının davalıdan tahsili ile davacı vekil edene verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; dava konusuna esas olaya ilişkin taraflar arasında Konya . İcra Müdürlüğü … E. Sayılı icra takibi dosyası bulunduğunu, söz konusu takipte vekil olarak kaydının bulunduğunu, ancak açılan davada müvekkili şirketin vekili olarak kendilerine herhangi bir tebligatın yapılmadığını, başkaca bir hukuki sürecin devamı şeklinde olması sebebi ile tebligatın kendilerine yapılmasının gerektiğini, söz konusu davadan 02/11/2021 tarihinde bilgilerinin olduğunu, bu nedenle davaya cevap vermek üzere süre verilmesinin gerektiğini, talep ve beyan etmiştir.
TOPLANAN DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit isteminden ibarettir.
Davaya konu Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibinin 30.000,00 TL asıl alacak üzerinden başlatıldığı ve takip dayanağı olarak da 18/08/2020 tarihli ticari plaka satış sözleşmesinin gösterildiği anlaşılmıştır.
18/08/2020 tarihli ”… SATIŞ SÖZLEŞMESİDİR” başlıklı sözleşme ile taraflar; … numaralı ticari plakanın 252.500,00 TL bedel mukabilinde alıcı … Ltd. Şti.’ye devredilmesi, satış bedelinin 65.000,00 TL’lik kısmının sözleşme tarihinden 1 ay sonra, bakiye sözleşme bedelinin ise 20/01/2021 tarihinde ödenmesi ve sözleşmeden vazgeçilmesi halinde vazgeçen tarafın 30.000,00 TL tutarında karşı tarafa ödeme yapması konusunda anlaşmışlardır.
Taraflar arasındaki ihtilaf; 18/08/2020 tarihli sözleşmenin geçerli olup olmadığı ve geçerli ise davacının sözleşme hükümlerini ihlal edip etmediği, davacının temerrüde düşürülüp düşürülmediği, davalının sözleşmeye istinaden 30.000,00 TL tutarındaki cezai şart alacağının davacıdan tahsilini istemesinin mümkün olup olmadığı hususlarından ibarettir.
Öncelikle, davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmemesi karşısında geçerli olup olmadığının tespit edilmesi gerekir. Sözleşme içeriği dikkate alındığında her ne kadar davacı araç satışlarının resmi şekilde yapılması gerektiğini ileri sürerek sözleşmenin geçersiz olduğunu iddia etmiş ise de sözleşmenin araç satış ya da araç satış vaadi sözleşmesi niteliğinde olmadığı, sadece ticari plakanın devrine ilişkin olduğu, ticari plaka devrine ilişkin sözleşmelerin resmi şekilde yapılmasının geçerlilik şart olmadığı, adi yazılı sözleşmelerinde de geçerli olduğu kabul edildiğinden davacı vekilinin sözleşmenin geçersiz olduğu yönündeki iddiaları yerinde görülmemiştir.
Davaya konu sözleşmenin geçerli bir sözleşme olduğunun tespitinden sonra ise sözleşmedeki, vazgeçen tarafın karşı tarafa 30.000,00 TL ödeme yapması konusundaki düzenlemenin niteliğinin tespiti gerekir.
6098 sayılı TBK’nın 179/1. maddesine göre; Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.
6098 sayılı yasanın anılan düzenlemesi dikkate alındığından vazgeçme halinde ödenmesi kararlaştırılan 30.000,00 TL’nin seçimlik cezai şart niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.
Belirlenmesi gereken bir diğer husus ise davalının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği ve davacıyı temerrüde düşürüp düşürmediğidir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesine göre; Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.
6098 sayılı TBK’nın 123. maddesine göre; Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebilir.
6098 sayılı TBK’nın 124. maddesine göre; Aşağıdaki durumlarda süre verilmesine gerek yoktur:1. Borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa. 2. Borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa.3. Borcun ifasının, belirli bir zamanda veya belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi üzerine, ifanın artık kabul edilmeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa.
6098 sayılı TBK’nın 125. maddesine göre; Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.
6098 sayılı yasanın ifada sıra başlıklı 97. Maddesine göre davalının araç plakasının devrini isteyebilmesi için öncelikle kendi edimini yerine getirmesi gerekir. Davalı sözleşmeden kaynaklanan ödeme yükümlülüğünü yerine getirdiğini iddia etmediği gibi herhangi bir ödeme yapmadığını da açıkça ifade etmiştir. Davalının ödeme yapmaması karşısında davacıdan plaka devrini talep etmesi mümkün değildir. Ayrıca plakanın devri konusunda sözlemede kesin bir vade belirtilmemesi karşısında davalının kendi edimini yerine getirdikten sonra davacıyı temerrüde düşürmesi gerekir. Zira, davalı ödeme yükümlülüğünü yerine getirmiş olsa dahi sözleşmede kesin vade belirtilmediğinden, müspet zarar niteliğindeki seçimlik cezai şartın tahsilini isteyebilmesi için 6098 sayılı TBK’nın 125. Maddesi uyarınca davacıyı temerrüde düşürmesi gerekir. Bu kapsamda, davalının sözleşmeden kaynaklı ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve davacıyı temerrüde düşürmemesi nedeniyle seçimlik cezai şart niteliğinde olan 30.000,00 TL’nin tahsilini talep edemeyeceği sonucuna varıldığından davacının menfi tespit davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı, menfi tespit istemine ek olarak 2004 sayılı İİK’nın 72/5. maddesi uyarınca tazminat isteminde de bulunmuştur. Her ne kadar davaya konu icra takibinin haksız olduğu kabul edilmiş ise de tazminata hükmedilebilmesi için takibin haksız olmasının yanında kötü niyetli olması da gerekir. Davacı tarafça takibin kötü niyetli olarak başlatıldığı yönünden herhangi bir delil ibraz edilmemesi ve mevcut delil durumu itibariyle davalının kötü niyetli olduğunun kabulüne elverişli bir delil bulunmaması nedeniyle davacının tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ ile, Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibi nedeniyle DAVACININ DAVALIYA BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacının tazminat isteminin reddine,
3-2004 sayılı İİK’nın 72/5. Maddesi uyarınca Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibinin davacı yönünden derhal durdurulmasına,
4-Davacı tarafça yatırılan teminatın karar kesinleştiğinde ve talep halinde (üzerinde tedbir ya da haciz kararı bulunmaması kaydıyla) davacıya iadesine,
5-Alınması gereken 2.049,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 512,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.536,97 TL eksik harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
6-Davacı tarafından yapılan 571,63 TL harç gideri, 687,70 TL bilirkişi ücreti ve posta masrafı olmak üzere toplam 1.259,33 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden, A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/03/2022

Katip … Hakim …

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.