Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/412 E. 2022/822 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI : 1-
VEKİLLERİ :
DAVALI : 2-
VEKİLİ :
DAVALI : 3-
VEKİLLERİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :
KARARIN MAHİYETİ : KISMEN KABUL
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; 19/01/2019 tarihinde … Plakalı araç sürücüsü …’ün … Mah. Yönünden Konya ili yönüne seyir halinde iken yolun buzlu olmasından dolayı sürücünün dikkatsizlik ve tedbirsizliğinden karşı yoldan gelen şeride girmek suretiyle Konya ilinden … Mahallasi yönünde seyir halinde olan … plakalı araç sürücüsü …’ın kullandığı araca çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını, söz konusu kazanın sürücü …’ün kural ihlali sonucu meydana geldiğini, … plakalı araç sürücüsü …’ın herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin söz konusu kaza nedeniyle maddi ve manevi olarak zarara uğradığını, davaya konu kaza nedeniyle sürücü … hakkında Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyası üzerinden yürütülen kavuşturma sonucunda sanığın cezalandırılmasına karar verildiğini, kazaya karışa … plakalı aracın kaza tarihinde ZMMS gereği … poliçe numarası ile davalı … Sigorta Şirketi tarafından Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, müvekkilinin zararlarının tazmini yönüyle davalı sigorta şirketine müracaatta bulunulduğunu, ancak herhangi bir ödemede bulunulmadığını, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını belirterek; maddi zararların sigorta şirketi ve davalı …’den tahsiline, manevi tazminatın davalı … ve … Belediyesi’nden tahsili amacıyla ; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ileride artırılmak üzere şimdilik 1.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden ve davalı araç sürücüsü …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ileride artırılmak üzere şimdilik 1.000,00 TL geçiçi iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden ve davalı araç sürücüsü …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ileride artırılmak üzere şimdilik 3.000,00 TL SGK tarafından karşılanmayan ve faturalandırılamayan tedavi giderlerinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden ve davalı araç sürücüsü …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … ile davalı … Belediyesi’nden müşterek ve müteselsil olarak tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özet olarak; … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından tanzim edilen, 30.06.2018-2019 vadeli … poliçe no’lu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, zarar görenin ve yanında yolculuk ettiği sürücünün kaza sırasında alkollü olup olmadığının tespit edilmesinin gerektiğini, davacının zararının SGK tarafından karşılanma ihtimali de mevcut olup davanın SGK’ya da ihbar edilmesinin talep ettiklerini, dava konusu olayda taşımanın niteliğinin, menfaat karşılığı olmadan yapılan hatır taşıması durumunun olup olmadığının araştırılmasını, var ise hakkaniyete uygun bir oranda indirim yapılmasının gerektiğini, zararın sigorta tazminatı kapsamında yer alıp almadığının, kusur durumunun yani ödemeye esas alınabilecek tüm belgelerin toplanmasından önce Sigorta şirketinin temerrüdünün gerçekleşmeyeceğini belirterek; haksız ve mesnetsiz davanın usulden yetkisizlik nedeniyle reddi ile yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine; esasına girildiği takdirde davaya konu talebin zamanaşımına uğraması, sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmaması nedeniyle, meydana geldiği iddia edilen zararın kaza ile illiyeti bulunmaması nedeniyle reddine, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davacı tarafın müvekkili belediyeye karşı sadece manevi tazminat noktasında dava açtığını, tarafın haksız ve hukuki mesnetten uzak davasının reddedilmesi gerektiğini, davacı taraf zorunlu arabulucuk görüşmelerini sadece diğer davalılarla yaptığını, kendileri ile herhangi bir görüşme yapılmadığını, bu nedenle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, davacı talebinin zamanaşımına uğradığını, kazaya ilişkin kusur raporlarını kabul etmediklerini, davacı tarafın manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu belirterek; davanın öncelikle usulden, aksi durumda ise esastan reddine, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özet olarak; müvekkili davalının işçi kamu görevlisi olup dava konusu kaza sevk ve idaresindeki … Belediyesi’ne ait … plakalı otobüs ile görev yaptığı sırada gerçekleştiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun E. … K. … T. 27/03/2013 tarihli kararı uyarınca davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, dava konusu kazaya ilişkin olarak kaza tespit tutanağının hatalı olduğunu, davalı tarafın kaza öncesi kendi şeridinde normal seyir halinde iken, karşı şeritte buzlanma sebebiyle soluna doğru olan virajı içeriden almak isteyen ve yol şartlarına uygun olmayan bir hızda seyreden davacıya ait aracın sürücüsü bu sırada karşı şeride girerek kazaya sebebiyet verdiğini, bu nedenle davacı taraf tam kusurlu olup davalının herhangi bir kusurunun bulunmadığını, olay yerinde keşif yapılması halinde olaya ilişkin kusur durumunun aydınlığa kavuşacağını, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek; davanın öncelikle usulden, aksi durumda esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tazminat isteminden ibarettir.
2918 sayılı KTK’nın 85/1. Maddesine göre; Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.
2918 sayılı KTK’nın 85/5. Maddesine göre; İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.
Kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan 2918 sayılı KTK’nın 90. Maddesine göre; Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/7/2020 tarihli ve … E, … K sayılı Kararı ile, 2918 sayılı KTK’nın 90/1. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin ve ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesine göre; İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.
2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesine göre; Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.
2918 sayılı KTK’nın 99. Maddesine göre; Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.
6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesine göre; Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesine göre; Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.
6098 sayılı TBK’nın 54. Maddesine göre; Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
6098 sayılı TBK’nın 55. Maddesine göre; Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.
6098 sayılı TBK’nın 56. Maddesine göre; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Anılan yasal düzenlemelere istinaden bir motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen trafik kazasında, zarar görenlerin zararından, 6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesi uyarınca araç sürücüsü, 2918 sayılı KTK’nın 85. Maddesi uyarınca araç işleteni ve şartları varsa teşebbüs sahibi ve 2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesi uyarınca sigortacı müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Trafik kazası nedeniyle zarara uğradığını iddia eden hak sahipleri tarafından açılan tazminat davalarında ispat yükü 6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesi uyarınca zarar gören üzerinde olup, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmek zorundadır.
Yine bu tür davalarda 2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesi uyarınca, zarar görenin dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapması gerekmekte olup bu husus sonradan giderilmesi de mümkün olmayan dava şartlarındandır. Ayrıca yazılı başvurudan hemen sonra dava açılması mümkün olmayıp 15 günlük sürenin dolmasından sonra dava açılabilecektir. Sigortacı kendisine yapılan yazılı başvuruya karşı 15 gün içinde cevap vermek ve 2918 sayılı KTK’nın 99. Maddesine göre 8 iş günü içinde de tazminatı ödemek zorundadır. Sekiz iş günü içinde sorumlu olduğu tazminatı ödemeyen sigortacı 9. Gün itibariyle temerrüde düşecektir.
Hak sahipleri tarafından talep edilebilecek tazminatlar ise 2918 sayılı KTK’nın 90. Maddesi uyarınca 2918 sayılı KTK ile 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Somut olayda; davacı davaya konu trafik kazası nedeniyle cismani zarara uğradığını iddia ederek sürekli iş göremezlik zararı, geçici iş göremezlik zararı, bakıcı gideri zararı ile SGK tarafından karşılanmayan ve faturalandırılamayan tedavi gideri zararının tahsilini istemiştir.
Bu kapsamda öncelikle davacının davaya konu trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremez hale gelip gelmediğinin tespiti için hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiği belirlenmelidir. Maluliyetin tespiti yönünden hangi yönetmeliğin uygulanacağına ilişkin KTK’da ve TBK’da açık hüküm bulunmadığından bu boşluğun içtihatlarla doldurulması gerekmektedir.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin yerleşik hale gelen uygulamasına göre Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Emsal ilam:Yargıtay . Hukuk Dairesi … E … K)
Belirlenmesi gereken bir diğer husus ise tazminat hesabının ne şekilde yapılacağıdır. 2918 sayılı KTK ile 6098 sayılı TBK’da bu hususta bir düzenleme bulunmadığından bu boşluğun da içtihatlarla doldurulması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … E … K sayılı kararı ve Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatları gereği, muhtemel yaşam süresinin tespitinde TRH 2010 yaşam tablosu dikkate alınmalı ve işleyecek (bilinmeyen) devre hesaplamasında her yıl için gelirin % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi esasına dayanan progresif rant yönteminin kullanılarak hesaplamanın yapılması gerekmektedir.
Davacını davalı sigorta şirketine davadan önce tazminat ödemesi için yazılı olarak başvurduğu, başvurunun sigorta şirketine 13/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı sigorta şirketinin 2918 s. KTK’nin 99/1. maddesi gereğince 8 iş günü sonra 24/07/2020 tarihinde temerrüte düştüğü, 2918 s. KTK.nin 97. maddesi gereğince dava şartının da yerine getirilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davaya konu trafik kazası neticesinde düzenlenen kaza tespit tutanağı ile davaya konu trafik kazasının oluşmasında davalı sigortalı araç sürücüsü … tam kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Yine ilgili trafik kazası nedeniyle yürütülen ceza davasında tanzim edilen 26/10/2019 tarihli ATK raporu ile 28/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda da trafik kazasının oluşmasında davalının tam kusurlu olduğu belirlenmiştir. Dosya kapsamına uygun olduğundan ve daha önce tanzim edilen bilirkişi raporları ile de uyumlu olduğundan hükme esas alınan 17/01/2022 tarihli bilirkişi raporu ile sigortalı araç sürücüsü davalı …’ün tam kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Davaya konu trafik kazasının 19/01/2019 tarihinde meydana gelmesi karşısında davacı hakkında düzenlenecek maluliyet raporunun yukarıda belirtilen emsal nitelikteki içtihatlar da dikkate alındığında özürlülük ölçütü… yönetmeliği hükümlerine göre tanzim edilmesi gerekmektedir. Bu yönetmelik hükümlerine göre tanzim edilen ve hükme esas alınan 09/06/2022 tarihli maluliyet raporu ile davacının sürekli iş göremezlik oranının %8, geçici iş göremezlik süresinin 6 ay ve SGK tarafından karşılanmayan ve faturalandırılamayan tedavi gideri zararının 3.000 TL olduğu tespit edilmiştir.
Her ne kadar davalı sigorta şirketi tarafından 13/09/2021 havale tarihli yazı cevabı ile davaya konu trafik kazası nedeniyle davacı tarafa 6.489,00 TL tutarında ödeme yapıldığı belirtilmiş ise de 11/03/2019 tarihli ödeme dekontu dikkate alındığında bu ödemenin davacıya değil dava dışı …’a yapıldığı anlaşıldığından, davalı sigorta şirketinin bu yöndeki beyanlarına itibar edilmemiştir.
02/08/2022 tarihli hesap raporu ile davacının geçici iş göremezlik zararının 10.974,12 TL, sürekli iş göremezlik zararının 151.046,42 TL olduğu tespit edilmiştir. Anılan rapor taraflara tebliğ edilmiş, davalı sigorta şirketi vekili 03/08/2022 tarihli itiraz dilekçesi ile bilirkişi … ile müvekkili arasında husumet bulunduğunu belirterek yeni bir rapor aldırılmasını talep etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekilinin itirazı yerinde görülerek yeni bir hesap raporu tanzim edilmesine karar verilmiş. bu kapsamda tanzim edilen 01/12/2022 tarihli hesap raporu ile davacının geçici iş göremezlik zararının 10.974,12 TL, sürekli iş göremezlik zararının 151.044,47 TL ve tedavi gideri zararının ise 3.000 TL olduğu belirlenmiştir.
Her ne kadar bu rapora karşı davalı sigorta şirketi vekili ile davalı … vekili tarafından maluliyet raporlarındaki çelişkilerin giderilmediğinden bahisle itiraz edilmiş ise de dosya kapsamında bulunan maluliyet raporlarının farklı yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmesi, itiraza konu tıbbi mütalaada maluliyetin özürlülük ölçütü hükümleri yönünden değerlendirme içermediği sonucuna varıldığından davalıların bu itirazlarına itibar edilmemiştir. 01/12/2022 tarihli hesap raporuna davacı tarafın bir itirazının bulunmaması karşısında davacının geçici iş göremezlik zararının 10.974,12 TL, sürekli iş göremezlik zararının 151.044,47 TL ve tedavi gideri zararının 3.000 TL olduğu kabul edilmiştir.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nin 51.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve tazminattan indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ayrıca ahlaki ödev kapsamında kalan taşımaların hatır taşınması niteliğinde olmayacağının da belirtilmesinde fayda vardır. Nitekim Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamında da bu husus vurgulanmıştır.
Hatır taşıması indiriminin resen dikkate alınması mümkün olmayıp taşımanın hatır taşıması olduğu yönünde bir savunmanın bulunması gerekmektedir. Ayrıca bu savunma sadece ileri sürenler yönünden etkisini gösterecek olup, yasal süresi içinde hatır taşıması definde bulunmayanlar yönünden bu indirimin yapılması mümkün değildir. (Emsal için bknz. Yargıtay . Hukuk Dairesi … E … K ve … E … K )
Hatır taşıması yönünden bir başka önemli husus ise bu indirimden sadece hatır taşıması yapan sürücü, işleten ve bu aracın sigortacısı yararlanacaktır. Karşı aracın sürücü işleten ve sigortacısının bu indirimden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.(Yargıtay . HD.nin 28/05/2015 gün ve … E. … K.)
Somut olayda; her ne kadar davalı sigorta şirketi ile davalı … hatır taşıması definde bulunmuşlar ise de davacı …’ın sigortalı araçla yolculuk etmediği, kazaya karışan ve eldeki davada husumet yöneltilmeyen … plakalı araçla yoluculuk ettiği, dolayısıyla davalıların hatır taşıması defilerinin yerinde olmadığı, nitekim Yargıtay . HD.nin 28/05/2015 gün ve … E. … K. sayılı ilamınında bu yönde olduğu, aksi kabul edilse dahi … plakalı araç işleteni ile davacının karı koca olmaları karşısında da hatır taşıması definin yerinde olmadığı sonucuna varıldığından davalı tarafın hatır taşıması define itibar edilmemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 52. Maddesine göre; Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. Anılan yasal düzenlemede de belirtildiği üzere zarar görenin zararın oluşmasında ya da zararın artmasında bir ihmali varsa bu hususun tazminatın belirlenmesinde dikkate alınması gerekir. Bir başka deyişle zararın oluşumunda zarar görenin de müterafik kusurunun bulunması halinde tazminattan indirim yapılması gerekmektedir. Müterafik kusurun dikkate alınması için bu yönde yapılan bir savunmaya gerek olmayıp Mahkemece müterafik kusurun resen dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim bu husus Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamında da vurgulanmıştır. Ayrıca müterafik kusur indirimi nedeniyle kısmen reddedilen tutar üzerinden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmeyeceği noktasında da duraksama bulunmamaktadır.
Somut olayda; kaza tespit tutanağında davacı … yönünden korucuyu tertibat kısmında 6 nolu belirleme yapılmış ise de bu belirlemenin “kask takılı değil” belirlemesine ilişkin olduğu, ancak davacının otomobil olan … plakalı araçta yolcu konumunda olduğu, otomobil ile yoluculuk edenlerden kask takmalarını beklenemeyeceği, kaza tespit tutanağındaki bu belirlemenin maddi hataya dayalı olduğu, dava dosyası ile ceza dosyası içeriği dikkate alındığında davacıya atfedilebilecek herhangi bir müterafik kusurun bulunmadığı sonucuna varıldığından oluşan zarardan indirim yapılmamıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazasının oluşmasında sigortalı araç sürücüsü davalı …’ün tam kusurlu olduğu, kaza neticesinde yaralanan davacının geçici iş göremezlik zararının 10.974,12 TL, sürekli iş göremezlik zararının 151.044,47 TL ve tedavi gideri zararının 3.000,00 TL olduğu, oluşan bu zarardan davalı araç sürücüsü ile kazaya karışan aracın ZMM sigortacısı davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu sonucuna varılığından davacının maddi tazminat davasının bu tutarlar üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
TBK’nın 56. Maddesine göre; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerekir( HGK 23/06/2004, … -… )
Somut olayda, tarafların kusur oranları, paranın alım gücü, davacının maluliyetinin derecesi, manevi tazminatın tatmin ve caydırıcılık fonksiyonu dikkate alınarak davacının manevi tazminat davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
a) 151.044,47 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 10.974,12 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 3.000,00 TL tedavi gideri tazminatı olmak üzere toplam 165.018,59 TL tazminatın davalı … Sigorta Şirketi yönünden kaza tarihi itibariyle geçerli ZMMS poliçesi sakatlanma ve sağlık gideri teminat klozları limitleriyle sınırlı olmak kaydıyla 24/07/2020 tarihinden itibaren, davalı … yönünden ise 19/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ile davalı … Sigorta Şirketi’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
b) 30.000,00 TL manevi tazminatın 19/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ile davalı … Belediye Başkanlığı’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 13.321,72 TL harçtan, peşin ve ıslahla birlikte alınan 666,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.655,17 TL eksik harcın (davalı … Sigorta Şirketi’nin sorumluluğu 10.716,87 TL ile, davalı … Belediye Başkanlığı’nın sorumluluğu ise 1.948,30 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320,00 TL. yargılama giderinin, 0,01 TL ‘lik kısmının davacıdan, 1.319,99 TL’lik kısmının ise davalı … Sigorta Şirketinden alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
4-Davacı tarafından yapılan 666,55 TL harç giderinin (davalı … Sigorta Şirketi ‘nin sorumluluğunun 564,01 TL ile, davalı … Belediye Başkanlığı’nın sorumluluğunun ise 102,54 TL ile sınırlı olması kaydıyla) tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL harç gideri ve 5.787,70 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 5.847,00 TL yargılama giderinden kabul ret oranına göre hesaplanan 5.846,94 TL yargılama giderinin (davalı … Sigorta Şirketi ‘nin sorumluluğunun 4.947,50 TL ile, davalı … Belediye Başkanlığı’nın sorumluluğunun ise 899,44 TL ile sınırlı olması kaydıyla) tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Maddi tazminat davası yönünden;
a)Davacı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 25.752,79 TL vekalet ücretinin davalılar … ile … Sigorta Şirketi’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
b)Davalı … ile davalı … Sigorta Şirketi kendini vekille temsil ettiklerinden A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 1,95 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … ile davalı … Sigorta Şirketi’ne (eşit oranda) verilmesine,
7-Manevi tazminat davası yönünden davacı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ile … Belediye Başkanlığı’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair ; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/12/2022

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.