Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/318 E. 2023/10 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; müvekkilinin … Tic Ltd Şti isimli şirketin yetkilisi olduğunu, … Grup ile … İthalat arasında faturaya dayalı ticari bir ilişki oluştuğunu, söz konusu ilişkiye dayalı olarak fatura ve senet alacağına istinaden takip borçlusu …’a karşı Konya …. İcra Müdürlüğü … sayılı dosyasından, dava dışı temlik eden müvekkil şirket … … Ticaret Limited Şirketi tarafından imzalanan protokol ve senetlere istinaden borçlu … adına icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin takip borçlusuna tebliğinden itibaren süresi içinde takip borçlusu (davalı) vekili kanalı ile borca itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu belirterek; borçlunun icra takibinde ana para borcu olan 195.000,00 TL’ye yönelik itirazının iptalini ile bu miktara takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesini, davalının takip konusu asıl alacağının %20’sinden aşağı kalmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, icra takibi ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; takip alacaklısının … İthalat İhracat isimli bir limited şirketi olduğunu Arabuluculuk görüşmelerinin de bu şirketle yapıldığını, daha sonra icra dosyası davacı … isimli şirkete devredildiğini, müvekkilinin … Tic. Ltd. Şti isimli şirketin yetkilisi olduğunu, … Grup ile … İthalat arasında faturaya dayalı ticari bir ilişkinin olmadığını, ancak iki tarafında ayrı tüzel kişilikleri bulunmakta olduğunu İcra takip alacaklısı … ithalat şirketi kötü niyetli hareket etmiş ve müvekkilin şahsına takip başlatılmış ve İlgili faturada müvekkilinin şahsi sorumluluğunun – bulunmadığının, eğer bir alacak iddiası varsa müvekkili şirketine karşı takip yapılmasının gerektiğini, bu yönüyle Konya …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası usulen hatalı olduğunu, icra dosyasına sunulan senetlerdeki ve protokoldeki imzaların hiçbirinin müvekkiline ait olmadığını, bu hususun bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını belirterek; protokol ve senetlerdeki imzaların müvekkile ait olmadığının tespitine, davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali isteminden ibarettir.
Davaya konu Konya …. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibinin 195.000,00 TL asıl alacak ve 5.584,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 200.584,56 TL üzerinden başlatıldığı, takip borçlusunun …, takip alacaklısının … … Ltd. Şti. olduğu, takip dayanağı olarak ise 02/04/2020 tarihli protokolün gösterildiği, itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği ve itirazın asıl alacak üzerinden hükümden düşürülmesi için de eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
07/04/2021 tarihli alacağın temliki sözleşmesi ile … … Ltd. Şti.’nin takibe konu alacağı önceki davacı … … Ltd. Şti.’ye temlik ettiği, … … Ltd. Şti.’nin ise aynı alacağı davacı …’e temlik ettiği anlaşılmış ve …’in davacı sıfatı ile davaya katılımı sağlanmıştır.
02/04/2020 tarihli protokol ile 29/06/2020 tarihli, 181.926,50 TL bedelli … Grup … Ltd. Şti. aleyhine düzenlenen fatura nedeniyle 77.500,00 TL, keşidecisi … … Ltd. Şti. lehtarı … … Ltd. Şti. toplam bedeli ise 117.500,00 TL olan 5 adet bono nedeniyle 117.500,00 TL olmak üzere toplam 195.000,00 TL’den … … Ltd. Şti.’ye karşı davalı …’un dava dışı … Grup … Ltd. Şti. ile birlikte sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır.
24/05/2022 tarihli bilirkişi raporu ile protokoldeki imzanın …’a ait olduğu, ancak protokole konu 5 adet bonodaki imzanın …’a ait olmadığı tespit edilmiştir.
Dava dışı … … Ltd. Şti.’nin defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 20/09/2022 tarihli bilirkişi raporu ile, bonoların defterlerde kayıtlı olmadığı, ancak protokole konu faturanın defterlerde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir.
Dava dışı … Grup … Ltd. Şti.’nin defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 31/10/2022 tarihli bilirkişi raporu ile de, bonoların defterlerde kayıtlı olmadığı, ancak protokole konu faturanın defterlerde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir.
Davaya konu icra takibi 02/04/2020 tarihli protokole dayalı olarak başlatılmış olup, öncelikle bu protokolün niteliğinin ve geçerli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6098 sayılı TBK’nın 201. maddesine göre; Borca katılma, mevcut bir borca borçlunun yanında yer almak üzere, katılan ile alacaklı arasında yapılan ve katılanın, borçlu ile birlikte borçtan sorumlu olması sonucunu doğuran bir sözleşmedir.
6098 sayılı yasanın anılan hükmü dikkate alındığında davaya ve takibe konu 02/04/2020 tarihli protokolün borca katılma sözleşmesi niteliğinde olduğu açıktır.
6098 sayılı TBK’nın 603. maddesi ile kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümlerin, gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Borca katılma sözleşmesinin kişisel güvence sağlanma niteliğinde olduğu açıktır. Dolayısıyla borca katılma sözleşmesi niteliğinde olan protokolün geçerli olup olmadığının kefaletin şekline ilişkin hükümler dikkate alınmak suretiyle belirlenmelidir.
6098 sayılı TBK’nın 583/1. maddesine göre; Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.
02/04/2020 tarihli protokol bilgisayar ortamında hazırlanmış olup, sorumluluk tutarı ve sözleşme tarihi el yazısı ile yazılmamıştır. Dolayısıyla bu protokol 6098 sayılı TBK’nın 603. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken aynı yasanın 583. maddesi uyarınca geçersiz olup, davalıyı sorumluluk altına sokmayacaktır. Nitekim Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K, İstanbul BAM . Hukuk Dairesi’nin … E … K ve Bursa BAM . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamları da bu yöndedir.
Her ne kadar davacı vekili, 10/01/2023 tarihli beyan dilekçesi ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … E … K sayılı ilamını ibraz ederek, anılan karara istinaden TBK’nın 583. maddesindeki şekle ilişkin şartları taşımayan sözleşmeye karşı geçersizlik savunmasının ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunun HGK tarafından benimsendiğini iddia etmiş ise de anılan HGK kararının 16. bendi dikkate alındığında direnme kararının mahkemece bozmadan önce TBK’nın 583. maddesi kapsamında değerlendirme yapıldığı gerekçesiyle onanmasına karar verilmiş olup, geçersizlik savunmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğuna dair bir HGK kabulü bulunmamaktadır.
Mahkememizce geçersizlik savunmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup olmadığı yönünden yapılan değerlendirmede ise; TBK’nın 583 maddesi protokol tarihi itibariyle yürürlükte olup, dava dışı … … Ltd. Şti.’nin dolayısıyla davacının basiretli bir tacir gibi davranıp yasaya uygun bir sözleşme yapması gerekirken bunu ihmal etmesi karşısında geçersizlik savunmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmadığı kabul edilmiştir.
Her ne kadar davacı yemin deliline dayanmış ise de yemin delili ispatı mümkün herhangi bir vakıa/uyuşmazlık bulunmadığından davacı tarafa yemin delili hatırlatılmamıştır.
Anılan nedenlerle, protokolün geçersiz olması nedeniyle davalıyı yükümlülük altına sokmayacağı sonucuna varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Tarafların feri nitelikteki tazminat istemleri yönünden yapılan değerlendirmede, takibe itirazın haksız olduğunun kabulü mümkün olmadığından davacının, takibin kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından ise davalının tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Tarafların tazminat istemlerinin ayrı ayır REDDİNE,
3-Peşin olarak alınan 2.327,20 TL harçtan, alınması gereken 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.147,30 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
4-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320 TL. yargılama giderinin, davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
5-Davacı tarafından yapılan harç ve yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T’ne tayin ve taktir olunan 30.250,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/01/2023

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.