Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/25 E. 2021/445 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO:
KARAR NO:

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ:
DAVALILAR : 1-
2-
3-
VEKİLLERİ:
4-
5-
6-
7-
DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ:
KARAR TARİHİ:
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 17/03/2008 tarihli dilekçesiyle; davalıların, merkezi Konya’da olan …A.Ş.’nin yöneticileri olduğunu, davalıların Almanya’da uzun süre reklam ve kampanyalar yaparak ayrıca gerçeğe aykırı vaatlerde bulunup, istenildiği an yatırılan paraların geri alınabileceğini de bildirerek insanlardan para topladıklarını, davacının da yurt dışında yaşayan bir kişi olup, bu kişilere 09/04/1999 tarihinde (doğrusu: 04/04/1999) 80.000 DEM para yatırdığını, kendisine bu paranın yatırıldığına ilişkin makbuz ve hisse senedi adı altında belge verildiği, davacının yatırdığı parayı geri istediğinde vaatlerine rağmen iade etmediklerini, davalılar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan Konya . Ağır Ceza Mahkemesi’nin …E. …K. sayılı ilamı ile mahkumiyet kararı verildiğini ve kararın kesinleştiğini, davacı tarafından da davalılar aleyhine Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …Soruşturma sayılı dosyası üzerinden suç duyurusunda bulunulduğunu beyan ederek, davalılar tarafından davacıdan dolandırılmış olan 80.000 DEM karşılığı 40.900 Euro’nun TL. karşılığı olan 78.800 TL.’nin, 09/04/1999 tarihinden itibaren işleyecek T.C. Bankalarının mevduata uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Davalılar tarafından, öncelikle zamanaşımı ve iş bölümü itirazı yapılmış, kendilerinin paranın yatırıldığı tarihte …A.Ş. yönetiminde bulunmadıkları beyan edilerek davanın esastan da reddi istenilmiştir.
Davacı vekili, 16/04/2009 tarihli ve 01/07/2010 tarihli duruşmalarda davalılardan … yönünden davayı atiye terk ettiklerini beyan etmiştir.
Davacı tarafından 04/04/1999 tarihli ödeme belgesi ve hisse senedi suretleri sunulmuş, dava dışı …A.Ş.’ye ilişkin Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları, davacının şikayetine ilişkin olarak yaptığını bildirdiği …Soruşturma sayılı savcılık dosyasına ilişkin (davamızla ilgisiz görülen) iddianame sureti, Konya . Ağır Ceza Mahkemesi’nin …E. …K. sayılı dosyasına ilişkin karar, Yargıtay onama ilamı ve kesinleşme şerhleri, davalılardan (hükümlü sanık) …’un yargılanmanın yenilenmesi talebi üzerine verilen Konya . Ağır Ceza Mahkemesi’nin 11/10/2012 gün ve …E. …K. sayılı kararı ile bu kararın onanmasına ilişkin Yargıtay onama ilamı ve kesinleşme şerhi ve hükümlülerden … ve …yargılamanın yenilenmesi talebine ilişkin olarak açtıkları Konya . Ağır Ceza Mahkemesi’nin …E. sayılı dosyasından ilgili belge suretleri dosyamıza getirtilmiştir. Dosyanın görevsizlikle Mahkememize gönderilmesinden sonra, bilirkişi heyetinden 10/11/2011 tarihli rapor ve 08/04/2013 tarihli ek rapor ile başka bir bilirkişi heyetinden 13/11/2018 tarihli 2. rapor alınmış, SPK’dan ilgili şirkete ilişkin denetleme ve inceleme raporları istenilmiş, 09/02/2012 tarihli cevabi yazı ekinde rapor suretleri Mahkememize gönderilmiştir.
Açılan dava, Konya . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …E. sırasına kaydedilmiş, Konya . Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25/03/2010 gün ve …E. …K. sayılı ilamı ile iş bölümü itirazı kabul edilmek suretiyle görevsizlik kararı verilerek dosya Mahkememize gönderilmiş, Mahkememizin …E. sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizin 05/06/2013 gün ve …E. …K. sayılı ilamı ile davacının davasının davalılardan … yönünden işlemden kaldırılması ve süresinde yenilenmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına, diğer davalılar yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay . HD’nin 01/04/2014 gün ve …E. …K. sayılı ilamı ile karar bozulmuş, bozma sonrası dosya Mahkememiz’in …E. sırasına kaydedilmiş ve bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yapılan yargılama sonunda Mahkememizin 06/02/2019 gün ve …E. …K. sayılı ilamı ile davacının davasının davalılardan … yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar yönünden kabulüne karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay . HD’nin 12/02/2020 gün ve …E. …K. sayılı bozma ilamı ile karar bozulmuş, bozma sonrası dosya Mahkememizin …E. sırasına kaydedilmiş ve bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamı sonrası davalılardan … yönünden dava tefrik edilerek Mahkememizin …E. sırasına kaydedilmiş ve Mahkememizin 29/04/2021 gün ve …E. …K. sayılı ilamı ile …’a karşı açılan davanın feragat reddine karar verilmiş, verilen karar 25/06/2021 tarihinde kesinleşmiştir.
Yine bozma ilamı gereğince, yargılama sırasında yürürlüğe giren 3332 s. Yasa’nın mevcut davaya uygulanıp uygulanamayacağı araştırılmış, Mahkememiz tarafından başka bir dosyamızdan, 3332 s. Yasa’nın Geçici 4. maddesi kapsamındaki şirketlerin hangi şirketler olduğu konusunda SPK’ya yazılan müzekkeremize SPK tarafından verilen 14/01/2020 tarihli cevabi yazıdan bir suret bu dosyamıza da konulmuştur.
İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde;
Dava, “alacak” davasıdır.
Somut olayda ; Usul ve yasaya uygun görülerek uyulmasına karar verilen Yargıtay . HD’nin 12/02/2020 gün ve …E. …K. sayılı bozma ilamı gereğince, yargılama sırasında yürürlüğe giren 3332 s. Yasa’nın Geçici 4. maddesinin bu davamıza uygulanıp uygulanamayacağı araştırılmış, başka bir dosyamıza SPK tarafından gönderilen 14/01/2020 tarihli SPK cevabi yazısından bir suret usül ekonomisi gereğince bu dosyamıza da konulmuştur.
SPK’nın 14/01/2020 tarihli cevabi yazısında da belirtildiği üzere; 3332 s. Yasa’nın Geçici 4. maddesi kapsamındaki şirketlerin sadece …A.Ş., …A.Ş. ve …A.Ş. olması, bu davanın ise dava dışı …A.Ş. yöneticilerine karşı açılması, …A.Ş.’nin 3332 s. Yasa’nın Geçici 4. maddesi kapsamındaki şirketlerden olmaması nedeniyle, bu davaya 3332 s. Yasa’nın Geçici 4. maddesinin uygulanamayacağı tespit edilmiş, Yargıtay bozma ilamında diğer temyiz sebeplerinin şimdilik inceleme konusu yapılmadığı anlaşılmıştır.
Bozma öncesi verilen kararda da açıklandığı üzere;
Davacı taraf, dava dışı …A.Ş.’ye 09/04/1999 tarihinde (doğrusu 04/04/1999) 80.000 DEM yatırdığını, dava dışı şirket yetkililerinin yurt dışında yatırılan paraların istenildiği an iade edileceği konusunda vaatlerde ve aldatıcı reklamlarda bulunduklarını, davalıların bu şirketin yöneticileri olup, haklarındaki dolandırıcılıktan verilen ceza mahkumiyeti kararının kesinleştiğini beyan ederek, dava dışı şirkete yatırılan 80.000 DEM karşılığı 78.800 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalılar ise, zamanaşımı itirazında bulunmuşlar, ayrıca paranın yatırıldığı dönemde ilgili şirkette yönetici olmadıklarını beyan ederek davanın reddini istemişlerdir.
Mahkememiz tarafından davalılardan … hariç diğer davalılar yönünden paranın yatırıldığı 04/04/1999 tarihinde …A.Ş.’nin yönetim kurulu üyeleri ve temsilcileri olmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiş ise de; Yargıtay . HD tarafından, “davacı delilleri arasında yer alan Konya . Ağır Ceza Mahkemesi’nin …E, …K sayılı dosyasındaki 12 sanıktan 8 tanesi dosyamızın davalıları olup, ceza mahkemesince kamuoyunda geniş çapta yankı uyandıran tüm eylem ve işlemlerden sanıkların bilgilerinin olmamasının hayatın olağan akışına uygun bulunmaması gerekçesiyle sanıkların savunmalarına itibar edilmemiş, sanıkların şirket yöneticisi sıfatıyla birlikte hareket ederek, mağdurların hulus ve saffetinden istifade ile kendilerine haksız çıkar sağlamak suretiyle mağdurlara karşı nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri kabul edilerek ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verilmiştir.
Yargıtay . CD’nin 04.07.2007 tarih …E, …K sayılı ilamı ile de dosyamızın davalıları olan sanıkların yönetim kurulu üyesi veya şikayetçilerden para toplayan ve şirketin parasal işlemlerinde görevli oldukları kabul edilerek sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen cezanın onanmasına karar verilmiştir. Söz konusu ceza dosyasında suç tarihi Nisan 1998 ve sonrası olarak gösterilmiş, ceza davasına dayanak iddianamede ise suç tarihi 1998-1999 ve sonrası olarak davacıdan para toplanan tarihi de kapsar şekilde gösterilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, davalıların haksız fiiline dayanmış olup, ceza mahkemesi kararı ile de dava dilekçesinde iddia edilen eylemlerin doğruluğu sabit olduğuna göre eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Bu durumda, davalıların mahkum oldukları ceza dosyası bu dosya içine getirtilerek, bu dosyada müşteki ve müdahil olan kişilerden hangi tarihlerde para toplandığı sanıkların hangi tarihlerde görevli oldukları incelenip dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediği” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Davalılardan … hariç diğer davalılar yönünden yapılan incelemede; Usül ve yasaya uygun görülerek uyulmasına karar verilen bozma ilamında da belirtildiği üzere, Konya . Ağır Ceza Mahkemesi’nin …E. sayılı dosyasına ilişkin ilgili belge suretleri getirtilmiş, Konya . Ağır Ceza Mahkemesi’nin 23/11/2005 gün ve …E. …K. sayılı ilamı ile davalıların tamamının da yer aldığı ve dava dışı kişilerin de sanık olarak yargılandığı davada, suç tarihi olarak gösterilen 1998 yılı ve sonrasında …A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı ve üyeleri olan sanıkların şirket yöneticisi sıfatıyla da birlikte hareket ederek sermayeye ihtiyaçları olduğu beyanıyla, güçlü ve güvenilir şirket görüntüsü vererek bu görüntülerine inandırıcılık sağlamak açısından başlangıçta taahhütlerine uygun hareket ederek, yurt içi ve yurt dışındaki vatandaşlardan para toplayıp şirkete para akışını sağladıktan sonra vaad ve taahhütlerine uymayarak müşteki ve mağdurların hulus ve saffetlerinden istifade ile kendilerine haksız çıkar sağlamak suretiyle mağdurlara karşı nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri, bir kısım sanıkların şirket yönetim kurulu üyesi olmalarına rağmen, şirketin faaliyetlerinde görev almadıklarına ilişkin savunmalarının yönetim kurulunun tüm işlemlerinde imzalarının bulunmasına, kamuoyunda geniş çapta yankı uyandıran tüm ve bu eylem ve işlemlerden bilgilerinin olmamasının hayatın olağan akışına uygun uymamasına ve dosya kapsamına binaen itibaren şayan görülmediği, sanıkların şirket yöneticisi olup, eylemlerini bu sıfatlarıyla gerçekleştirmiş olmaları nedeniyle, eylemlerinin dolandırıcılık suçuna uyacağı gerekçesiyle Mahkememizdeki davanın bütün davalılarının cezalandırılmasına karar verildiği, kararın Yargıtay . CD’nin 04/07/2007 gün ve …E. …K. sayılı ilamı ile Mahkememizdeki davalılar yönünden onanmakla davalılar yönünden 04/07/2007 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.
Davalılardan … yargılanmanın yenilenmesi talebinde bulunmuş ise de; talebi Konya . Ağır Ceza Mahkemesi’nin 11/10/2012 gün ve …E. …K. sayılı ilamı ile reddedilmiş, verilen karar Yargıtay denetiminden geçerek 01/10/2013 tarihinde kesinleşmiştir.
Davalılardan … ve … tarafından da yargılanmanın yenilenmesi için dava açıldığı, açılan davanın Konya . Ağır Ceza Mahkemesi’nin …E. sırasına kaydedildiği, bu davanın halen derdest olduğu anlaşılmıştır. Bu davalılar hakkında Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen ceza mahkumiyeti kararının varlığı karşında, yargılamanın yenilenmesi talebine ilişkin davanın sonucunun beklenilmesi zorunlu görülmediğinden beklenilmesi talebi reddedilmiştir.
Yargıtay . HD.nin 02/10/2014 gün ve …E. …K. sayılı emsal içtihadında da belirtildiği üzere, “Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın istirdadı istemlerine ilişkin olup… üzerinde durulması gereken öncelikli husus, davada zamanaşımı def’inin ileri sürülmesinin dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığıdır. Her ne kadar bir borçlunun borcunun zamanaşımına uğradığını ileri sürmesi ve bu yolla borcunu ödemekten kaçınması, tüm çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi Türk hukuku bakımından da kanunen kendisine tanınan bir hak olup, zamanaşımı def’inin ileri sürülmesi tek başına borçlunun dürüstlüğe aykırı bir davranışı olarak kabul edilemez ise de bazı hallerde zamanaşımı def’inin ileri sürülmesi dürüstlük kuralıyla bağdaşmayabilir (K.Oğuzman, T.Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 2009, s. 482). Zamanaşımı def’inin ileri sürülmesinin hangi hallerde dürüstlük kuralına aykırı bulunduğu hususunda normatif bir düzenleme bulunmadığından, bu hususun varit olup olmadığının her somut uyuşmazlığın özellikleri nazara alınarak değerlendirilmesi gerekir.
Bilimsel ve yargısal içtihatlarda davacının dava açmaması için oyalanması durumu dürüstlük kuralına aykırılık olarak kabul edilmektedir (age, s:482 vd.). Somut uyuşmazlıkta da taraflar arasında çekişmesiz olduğu üzere, yurt dışında çalışan davacılardan “Ortaklık Durum Belgesi” başlıklı belge karşılığında para tahsil edilmiş ve davalı tarafın da kabulünde olduğu üzere toplanan paralar Türkiye’ye gönderilmiş bulunmaktadır. Her ne kadar davalı taraf bu paralar karşılığında davacıların ortak yapıldığını savunmuşsa da, bu konumdaki kişilerin gerçekten ortak olup olmadığının ve davalıların bu anlamda bir haksız fiillerinin bulunup bulunmadığının anlaşılması, ancak yukarıda anılan ve uzun süren hukuk ve ceza davalarında yapılacak incelemeler sonucunda mümkün olacaktır. Davadaki zamanaşımı def’inin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinde bu olguların göz önünde bulundurulması gerekeceği tabiidir. Burada nazara alınması gereken bir başka husus da (HUMK’nın 235 ve HMK’nın 187/2 nci maddesi uyarınca herkesçe bilinmesi nedeniyle çekişmesiz olan) davalıların faizin haram olduğu kavramından hareketle yurt dışında toplanan paralarla Türkiye’de çok büyük yatırımlar yapılacağı, yatırımcılarına önemli ölçüde kâr payı verileceği, paraların istendiği an geri ödeneceği, şirkete para yatırıldığını ispat etmeye yönelik ortaklık durum belgesi ve …A.Ş.’ne ait hisse senetlerinin sonradan teslim edileceği, paraların geri alınmak istendiğinde, hisse senetlerinin şirketçe geri alınması karşılığında ödemelerin temsilcilik adresinde yapılacağı yönünde reklamlar yapması ve taahhütlerde bulunmasıdır. Davacı taraf da davada bu nedenle davalı şirketlere para verildiği iddiasındadır. Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davalı taraf davada bir yandan davacıların davalı şirketlerin ortağı olduğunu bildirirken, diğer yandan yatırılan paranın istendiği an geri alınabileceğine inandırılıp, güven telkin edilen ve yurt dışında yatırdığı parasını alamayacağının anlaşılması üzerine işbu davayı açtığı ileri sürülen davacılara karşı, paranın yatırılış tarihine göre zamanaşımı süresinin dolduğunu savunmaktadır. Bu şekilde zamanaşımı def’inin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşır bir tutum olmadığı açıktır.”
Davalılar tarafından zamanaşımı itirazında bulunulmuştur. Yukarıda yazılı davalıların zamanaşımı itirazında bulunmaları kural olarak hakkın kötüye kullanılması teşkil etmeyecek ise de; yukarıda yazılı Yargıtay emsal içtihadında da belirtildiği üzere, davalıların haksız fiil ve dolandırıcılık teşkil ettiği kesinleşen ceza mahkemesi ilamı ile sabit olan eylemleriyle, …A.Ş.’ye para yatıran kişileri yatırdıkları paraları istenildiği an geri alabilecekleri konusunda vaatlerde bulunup aldatarak, bir çok kişiden para toplamak suretiyle kendilerine haksız menfaat temin etmeleri karşısında zamanaşımı itirazında bulunmalarının hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği sonucuna varılarak zamanaşımı itirazları reddedilmiştir.
Davacının sunduğu ödeme belgesinde tahsil eden olarak ismi geçen …hakkında SPK kayıtlarında …temsilcisi olduğuna dair bir kayıt yok ise de, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 17/04/2012 tarihli cevabi yazısında davacı … (…)’in hissedarlığının tespit edildiği, şirket kayıtlarında hissedar olarak gözüktüğü, bu durumda …ödenen paraların …A.Ş. hesaplarına geçirilmiş olduğu, davacının dava dışı …şirkete yatırılmak üzere ödediği paradan dolayı …A.Ş.’nin sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır.
Davalılar, davacının para yatırdığı 04/04/1999 tarihinde …A.Ş.’nin yönetiminde yer almadıklarını beyan etmiş iseler de; dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınan 13/11/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda da açıklandığı üzere, davalılardan …’nun …A.Ş.’nin 09/02/1999 tarihli toplantısında yönetim kurulu başkanlığına seçildiği, 19/12/1999 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda da yönetim kuruluna …, …, …ve …’un seçildiği, İş bölümüne göre …’nun yönetim kurulu başkanı … ile …ise başkan yardımcıları olarak 1 yıl süre ile yetkili kılındıkları, şirketin 16/07/2010 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında da yönetim kurulu başkanlığına …, başkan yardımcılıklarına … ve …’ın üyeliklere ise …ve …’nun 3 yıl süre ile seçildikleri anlaşılmıştır.
Davacı tarafından paranın yatırıldığı 04/04/1999 tarihten önce sadece davalılardan …A.Ş.’nin yönetim kurulunda görev almış ve diğer davalılar 19/12/1999 ve 16/07/2010 tarihli genel kurul kararları sonrasında görev almış iseler de, kesinleşen ceza mahkemesi ilamı ile davalıların tamamının 1998 ve sonrası dolandırıcılık eyleminden dolayı sorumlu tutulup mahkumiyetlerine karar verilmesi ve kararın kesinleşmesi karşısında dava tarihi itibariyle uygulanması gereken 818 s. BK’nin 53. maddesi gereğince, fiili illiyet bağına ilişkin ceza mahkemesi tespitinin hukuk hakimi açısından da bağlayıcı olacağı kanaatiyle bütün davalıların davacının yatırdığı bedelin iadesinden sorumlu oldukları kabul edilmiştir .
Ayrıca aynı bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, dava tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 s. TTK’nin anonim şirketlere ilişkin 337. maddesine göre, “Yeni seçilen veya tayin olunan idare meclisi azaları, seleflerinin belli olan yolsuz muamelelerini murakıplara bildirmeğe mecburdurlar. Aksi halde seleflerinin mesuliyetlerine iştirak ederler.” Davalılardan …hariç diğer davalıların, kendilerinden önceki …A.Ş. yöneticilerinin ceza mahkemesi ilamı gerekçesinde de açıklandığı üzere, o dönemlerde kamuoyuna yansıması ve geniş yankı uyandırması nedeniyle yolsuz olduğu belli olan işlemlerini denetçilere bildirmemeleri (bu konuda her hangi bir savunma ve delillerinin de bulunmaması) karşısında davalıların 6762 s. TTK’nin 337. maddesi gereğince de, davacıya karşı sorumlu oldukları sonucuna varılmıştır.
Yine dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6762 s. TTK’nin 336. maddesine göre de, “İdare meclisi azaları şirket namına yapmış oldukları mukavele ve muamelelerden dolayı şahsan mesul olamazlar. Ancak aşağıda yazılı hallerde gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler.
1. Hisse senetleri bedellerine mahsuben pay sahipleri tarafından vukubulan ödemelerin doğru olmaması;
2. Dağıtılan ve ödenen karpaylarının hakiki olmaması;
3. Kanunen tutulması gereken defterlerin mevcut olmaması veya bunların intizamsız bir surette tutulması;
4. Umumi heyetten çıkan kararların sebepsiz olarak yerine getirilmemesi;
5. Gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden veya ihmal neticesi olarak yapılmaması.
Beş numaralı bentte yazılı vazifelerden birisi 319 uncu madde gereğince idare meclisi azalarından birine bırakılmışsa, mesuliyetin ancak ilgili azaya yükletilmesi lazım gelip o muameleden dolayı müteselsilen mesuliyet cari olmaz.”
Davacının dava dışı …A.Ş.’ye yatırdığı parayı şirketten istemesi gerektiği düşünülebilir ise de; dava tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 s. TTK’nin 336. maddesi gereğince de, kesinleşen ceza mahkemesi ilamıyla dolandırıcılık ve haksız fiil teşkil eden eylemlerinden dolayı davalıların davacıya karşı doğrudan da sorumlu oldukları kabul edilmiştir.
Davacının sunduğu 04/04/1999 tarihli tahsilat makbuzuna göre, yatırılan bedelin 80.000 DEM olduğu, karşılığının 40.903,35 Euro olup, bunun da dava tarihi olan 17/03/2008 tarihi itibariyle Merkez Bankası Euro efektif satış döviz kuruna göre (1 Euro = 2.0035 TL) karşılığının 81.949,86 TL. olduğu anlaşılmıştır.
Davacının alacağı her ne kadar 81.949,86 TL. ise de; 78.800 TL. istenilmesi ve talepten fazlaya karar verilemeyecek olması nedeniyle, 78.800 TL. alacağın davalılardan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf her ne kadar alacağına ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülmesini istemiş ve davalıların sorumluluğu haksız fiil sorumluluğu ise de; davacının istendiği an geri alınabileceği inancıyla para yatırması ve bu paranın iadesini davalılardan ne zaman istediğini, geri ödenmeyeceğini ne zaman anladığını ispat edememesi karşısında, haksız fiil (ödeme) tarihinden değil, dava öncesi temerrütün ispat edilememesi nedeniyle faize dava tarihinden itibaren hükmetmek gerekmiştir.
Davacı taraf alacağına bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizinin işletilmesini istemesi karşısında bu talep yasal faizi aşan bir faiz istenildiği kanaatiyle avans faizi olarak yorumlanmak suretiyle hükmedilen alacağa da, dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davalıların dava dışı …A.Ş. yöneticiliğinden doğan sorumluluklarının müştereken ve müteselsilen sorumluluk olduğu sonucuna varılarak hükmedilen alacağın da davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Davacının davasının, davalılardan …, …, …, …, …, … ve … yönünden KABULÜ ile 78.800 TL. alacağın, dava tarihi olan 17/03/2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar …, …, …, …, …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının feri nitelikteki fazlaya ilişkin faiz taleplerinin reddine,
2-Karar tarihi itibariyle (ve dava değerinin 78.800 TL. olduğunun kabulü ile) alınması gereken 5.382,83 TL. nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 1.063,80 TL. harcın mahsubu ile kalan 4.319,03 TL. harcın davalılar …, …, …, …, …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 4.421,10 TL. yargılama gideri ile 1.063,80 TL. peşin harçtan ibaret toplam 5.484,90 TL. yargılama giderinin davalılar …, …, …, …, …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca (dava değerinin 78.800 TL. olduğunun kabulü ile) davacı vekilleri için 11.044 TL. nispi vekalet ücretinin davalılar …, …, …, …, …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın, 6100 s. HMK.nun 333. maddesine göre karar kesinleştiğinde ve re’sen ilgili taraflara iadesine,
Dair ; davacı vekili ile bir kısım davalılar vekili Av. … ve davalılardan …’nun yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren ( 15 ) gün içerisinde, Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile temyizi kabil olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/10/2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …