Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/166 E. 2021/384 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
“TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

ÖNCEKİ DAVACI :
VEKİLİ :
TEMLİK ALAN DAVACI:
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ:
KARAR TARİHİ:
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12.08.2007 tarihinde sürücü …idaresindeki ve müvekkilinin mülkiyetinde bulunan … plaka sayılı aracın … plaka sayılı kamyonet ile çarpışması sonucu ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkiline ait … plakalı aracın davalı sigorta şirketi tarafından Kara Taşıtları Kasko Sigortası ile 01.02.2007 tanzim tarihli poliçesi ile 01.02.2007-01.02.2008 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, bahsi geçen poliçenin davalı şirketin Konya acentelerinden ….ünvanlı …. tarafından tanzim edilerek müvekkiline teslim edildiğini, söz konusu kazaya ilişkin olarak Erzurum . Sulh Hukuk Mahkemesince tespit yaptırıldığını, kaza tarihinden sonra kazanın bildirimi ve söz konusu hasar bedelinin ödenmesi için yapılan şifahi başvuruda davalı şirketin acentesi olan …’in kasko poliçesinin kaza tarihinden evvel iptal edilmiş olduğunu bu nedenle söz konusu hasar bedelinin ödenmeyeceğini müvekkiline bildirdiğini, söz konusu sigorta prim bedelinin taksit olarak ödenmesinin kararlaştırıldığını, ödemeye ilişkin taksitler, ödeme miktarı ve tarihlerinin sigorta poliçesinde bildirildiğini, TTK 1295 maddesi gereğince ödenen ilk taksit ile birlikte sigortacı davalının sorumluğunun başladığının sabit olduğunu, kaza tarihinden sonra müvekkilinin teminat kapsamındaki hasar bedelinin ödenmesi için yaptığı başvuru üzerine öğrendiği ve geçersiz olup kaza tarihi itibarı ile sigortacı davalının hasar bedelinden sorumlu olduğundan, fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydı ile 7.000,00 TL hasar bedeli alacaklarının dava tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesiyle özetle; kaza tarihinde geçerli kasko sigorta poliçesinin bulunmadığını, kasko sigorta poliçesinin prim taksitlerinin ödenmemesi nedeniyle feshedildiğini, davacının prim borcunu ödediğini ispat etmek zorunda olduğunu, davacının hasar meydana geldikten sonra ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının prim borcunun tazminat miktarından mahsubunu talep ettiklerini, talep edilen miktarı kabul etmediklerini, haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davacı vekili 17/08/2009 havale tarihli adli yardım talepli dilekçesiyle 7.000,00 TL olarak açmış oldukları kısmi dava müddeabihini 180.000,00 TL olarak yükselterek davasını ıslah etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dava ilk olarak Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….E sayılı sırasına kaydedilmiş, bu sıra üzerinden yapılan yargılama neticesinde; Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi …Esas-….Karar 13/04/2011 tarihli kararla davacı sigortalı tarafından poliçeye ilişkin takside bağlanan primin ne peşinatının ne de taksitlerinin rizikonun gerçekleştiği tarihten önce davalı sigorta şirketine ya da acentasına ödendiği kanıtlanamadığından davanın reddine dair karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından temyizi sonucu Yargıtay . Hukuk Dairesi …Esas-…Karar 14/05/2012 tarihli ilamıyla “…TTK.’nun 1282. ve 1295. maddeleri hükümlerine göre, sigortacının sorumluluğunun başlayabilmesi için primin veya ilk taksitin ödenmiş olması zorunludur. Davalı sigorta şirketi ve acentesi …’nin yasal defterlerinde poliçe peşinat ve taksitlerine ilişkin ödeme kayıtlarına rastlanılmamış ise de, tali acente ödeme belgesi, poliçe ve iptal zeyilnamesindeki prim bedelleri ve tüm dosya kapsamından, poliçe prim peşinatının ve bir kısım taksitlerin kazadan önce ödendiği, sigortacının sorumluluğunun başladığı anlaşılmaktadır.Davalı tarafından, kalan taksitlerin ödenmesi için sigortalıya usulüne uygun ihtar çekilmeden tek taraflı olarak sözleşmesinin feshi geçersizdir. Bu durumda mahkemece, hasarın teminat kapsamında kaldığı gözetilerek, işin esası incelenip karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamı hakkında davalı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay .HD …Esas-…Karar 19/12/2012 tarihli ilamıyla “… davalı vekili, davacının poliçe prim borcuna karşılık düzenlenen muhtelif tarihli bono bedellerini ödemediğini, durumun sigortalıya bildirildiğini ve poliçe aslı kendisinden alınarak kazadan önce 17.05.2007 tarihli iptal zeyilnamesinin düzenlendiğini, BK.’nun 107. maddesi uyarınca ihtarnameye gerek olmadan poliçenin kendiliğinden ve derhal feshedilmiş olduğunu savunmuştur. Davacı vekili ise prim peşinatı ve bir kısım taksitler için kazadan önce tali acente yetkilisi …’e toplam 7.280,00 TL ödendiğini, kalanı için de senetler verildiğini, poliçenin iptaline ilişkin temerrüt ihtarnamesi gönderilmediğini ileri sürerek, davalı sigorta şirketince de inkâr edilmeyen tali acentenin el yazısı ile yazılmış ödeme belgesini sunmuştur. TTK.’nun 1282. ve 1295. maddeleri hükümlerine göre, sigortacının sorumluluğunun başlayabilmesi için primin veya ilk taksitin ödenmiş olması zorunludur. Davalı sigorta şirketi ve acentesi …’nin yasal defterlerinde poliçe peşinat ve taksitlerine ilişkin ödeme kayıtlarına rastlanılmamış ise de, tali acente ödeme belgesi, poliçe ve iptal zeyilnamesindeki prim bedelleri ve tüm dosya kapsamından, poliçe prim peşinatının ve bir kısım taksitlerin kazadan önce ödendiği görülmektedir. Kural olarak sigorta şirketi tarafından acenteye prim tahsil yetkisi verilmiş ve acente tarafından tahsil edilen prim sigortacıya ödenmemiş ise bu sigorta ile acentesi arasında iç ilişki olup, primin sigortaya ödenmemesi sigorta ettiren aleyhine sonuç doğurmaz. Ancak, acentenin prim tahsil yetkisi bulunmadığı halde, sigorta ettirenden primi alıp sigortacıya intikal ettirmemiş ise sigortacı açısından primin ödendiği kabul edilemez. Bu durumda, sigorta ettiren (ve acentenin) primin ödendiğini ispat etmeleri gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03.3.2010 gün, ….E. ve …K. sayılı ilamı) O halde, mahkemece, davalı acentesi olan … ile tali acente …- …arasında poliçe tanzimi ve prim tahsil yetkisi hakkında bir sözleşme olup olmadığı sorulup araştırılarak, tali acentenin poliçe primini tahsil yetkisi bulunduğu takdirde; somut olayda da poliçe prim peşinatı ve bir kısım taksitler kazadan önce ödendiğinden ve sigortacının sorumluluğu başladığından, kalan taksitlerin ödenmesi için sigorta ettirene usulüne uygun ihtar keşide edilmeden tek taraflı olarak sözleşmesinin feshinin geçersiz olduğunun kabulü ile riziko teminat kapsamında kaldığından işin esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi, aksi halde; yani tali acentenin poliçe primi tahsil yetkisinin bulunmadığının belirlenmesi halinde ise önceki gibi davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin 14.5.2012 günlü bozma ilamının ortadan kaldırılmasına, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, bozma gerekçesinin değiştirilerek, yerel mahkeme hükmünün bu gerekçeler ile bozulmasına” karar verilmiştir.
Anılan bozma ilamı neticesinde dava Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….E sayılı sırasına kaydedilmiş ve Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2017 tarihli …E …K sayılı kararıyla ” Davaya konu kasko sigorta poliçesinin davacı sigortalı ile davalı sigorta şirketi acentası temsilcisi tali acenta ….arasında 01/02/2007 tarihinde düzenlendiği, davacı sigortalı tarafından kasko poliçesine ilişkin olarak davalı acentasına 5.280,00 TL prim ödemesi yapıldığı, davalı acenta ticari defter kayıtları, tanık beyanları ve ticari teamüle göre davalı sigorta şirketi acenta temsilcisi tali acentanın sigorta prim tahsil yetkisinin bulunduğu, davacı tarafça kasko poliçesi primi peşinatı ile bir kısım prim taksitlerinin kazadan önce ödendiği ve davalı sigorta şirketinin kasko sigorta poliçesinden dolayı sorumluluğunun başladığı, poliçe kalan prim taksitleri için davacı sigorta şirketi tarafından davalı sigortalıya usule uygun bir ihtar keşide etmeden tek taraflı olarak şirket kayıtlarına intikal eden kasko poliçesinin tek taraflı olarak feshine ilişkin 17/05/2007 tarihli zeyilname düzenlemesinin geçersizliği karşısında rizikonun kasko poliçesi teminat kapsamında kaldığı kabul edilerek resen seçilen bilirkişiler Mali Müşavir …, Yrd. Doç. Dr. …ve Prof. Dr. …tarafından düzenlenen 21/12/2016 tarihli rapor ile davacının talep edebileceği tazminat miktarının 100.000,00 TL olduğu hesaplanmakla davacının davasının 7.000,00 TL’lik kısmı yönüyle kabulü ile 7.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı temlik alana ödenmesine karar verilmiştir. Davacı tarafça ıslah dilekçesine ilişkin tamamlama harcının 12/05/2010 tarihinde ödendiği, davalı tarafça süresinde 18/05/2010 tarihli dilekçe ile ıslah talebine karşı zamanaşımı itirazında bulunulduğu, ıslah tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı TTK 1268-1292/1 madde ve bendleri , Kasko Poliçesi Genel Şartları 20-C.9 maddesine göre kasko poliçesi sigorta bedeline ilişkin zamanaşımının alacağın muaccel olduğu zamanda başlayacağı, kasko poliçesinden doğan haklarının 2 yılda zamanaşımına uğrayacağı, sigorta sözleşmelerinde sigorta bedelini ödeme borcu bütün mal sigortalarında rizikonun gerçekleştiğini sigortacıya ihbar borcunun doğduğu tarihte muaccel hale geleceği, sigortalı tarafından mal sigortalarında hasara ilişkin rizikonun doğduğu ihbarının ise sigorta poliçesinin ilişkin olduğu rizikonun gerçekleştiğinin haber alınıp öğrenildiği tarihten itibaren 5 gün içinde yapılmasının gerektiği (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 03/11/1982 tarih …Esas …Karar) bu yönüyle zamanaşımı süresinin olay tarihi 12/08/2007 tarihinden 5 gün sonra 17/08/2007 tarihinde başladığı, 17/08/2009 tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğu, davacının ıslaha ilişkin tamamlama harcı ödediği 12/05/2010 tarihi itibariyle 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla ıslaha konu fazlaya ilişkin alacak talebinin zamanaşımı sebebi ile reddine ” gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2017 tarihli …E … K sayılı kararı davacı tarafça ıslah edilen tutar yönünden zamanaşımı süresinin dolmadığı iddia edilmek suretiyle temyiz edilmiştir.
Davacının temyiz başvurusu üzerine Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin anılan kararının Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin ….E …K sayılı ilamı ile ” Dosyadaki belgelere göre kaza 12/08/2007 tarihinde meydana gelmiş olup zamanaşımı süresinin 17/08/2007 tarihinde başladığı dikkate alındığında ıslah tarihi olan 17/08/2009 tarihi itibariyle ıslah edilen kısım için iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığının kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş ve davalının karar düzeltme isteminin de reddine karar verilmiştir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin …E ….K sayılı bozma kararından sonra dava Mahkememizin ….E sırasına kaydedilmiş ve 27/05/2021 tarihli duruşmada bozma ilamına uyma kararı verilerek yargılamaya devam edilmiştir. Bozma ilamının içeriği dikkate alındığında, uyma kararından sonra Mahkememizce araştırılması gereken başka bir husus kalmadığı kabul edilerek davanın 100.000,00 TL üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 100.000,00 TL’nin dava tarihi olan 30/10/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak temlik alan davacı …’ya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gereken 6.831,00 TL harçtan peşin ve ıslah ile alınan 2.767,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.063,50 TL eksik harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan 2.782,80 TL harç gideri ile 1.697,71 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 4.301,65 TL yargılama giderinden kabul edilen kısma göre hesaplanan 3.725,97 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak temlik alan davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 1.243,60 TL yargılama giderinden reddedilen kısma göre hesaplanan 552,71 TL yargılama giderinin temlik alan davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Temlik alan davacı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 13.450,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak temlik alan davacıya verilmesine,
6-Davalı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 11.200,00 TL nispi vekalet ücretinin temlik alan davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,

Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde, ilgili Yargıtay Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/09/2021

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.