Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/128 E. 2022/92 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :
KARARIN MAHİYETİ : RED (Usulden)

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davalı taraf … plakalı kamyonu ile 19.02.2019 tarihinde … ilçesinden … İline doğru ilerlerken direksiyon hakimiyetini kaybederek trafik kazası geçirdiğini, davalı ile dava dışı sigortalı arasında taşıma sözleşmesi yapılmış olup, işbu kapsamda meydana gelen kazaya karışan … plakalı kamyon ile dava dışı sigortalı … Lojistik şirketine ait 35.488 kg ağırlığındaki ürün zarara uğradığını, müvekkili şirketin, meydana gelen kazadan dolayı sigortalısının zararını karşıladığını, davalıdan rücu’an alacaklarına dayalı olarak davalı aleyhine Konya . İcra Dairesi … ESAS sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ancak davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu belirterek; davanın kabulü ile takibe yapılan itirazın iptaline, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalıya ait araçları ile gayrimenkuller kaydına teminatsız olarak ihtiyati tedbir şerhi kararı verilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; dava konusu taleplerin tamamının zamanaşımına uğradığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin kaza yapan aracın maliki olması hasebiyle fiili taşıyıcı olduğu kabul edilecek olur ise, dava konusu taleplerin hukuki mesnedinin olmayacağını, müvekkilinin aracın maliki olması hasebiyle ancak fiili taşıyıcı konumunda olabileceğini, davacının bu taşıma işi dolayısı ile asıl taşıyıcıya başvuramadığı için müvekkilinden herhangi bir talep de bulunamayacağını, sigorta şirketinin ancak sigortalısının haklarına sahip olabileceğini, sigortalı ile müvekkili arasında herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını, dosyaya sunulan taşıma sözleşmesinin dava dışı … ile … Lojistik A.Ş. arasında olduğunu, nakliye faturasının da Mehmet Duran tarafından kesildiğini, dolayısı ile asıl taşıyıcı olan ve varsa bir hasar bu hasardan yasa gereği müteselsilen sorumlu olan … Lojistik A.Ş. nin ve de sigortacısı olan davacının müvekkilinden herhangi bir talep hakkının bulunmadığını belirterek; davanın reddine, haksız ve kötüniyetli davacını %20 den aşağı olamamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, rücuen alacağa dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Davaya konu Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibinin 5.789,00 Euro asıl alacak ve 189,00 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.978,00 Euro alacak üzerinden başlatıldığı, davacının takip alacaklısı, davalının ise takip borçlusu olduğu, takip borçlusu tarafından yapılan itiraz neticesinde takibin durdurulmasına karar verildiği ve davacı takip alacaklısının eldeki dava ile takibe itirazın iptalini talep ettiği anlaşılmıştır.
Yargıtay . Hukuk Dairesi … E … K sayılı ilamı; ”Birleşen davada, davalı … Lojistik Kira Hizm. Ltd. Şti’ne, sigortalıya ait malların depolandığı taşınmazın maliki olduğu gerekçesiyle husumet yöneltilmiştir. Davacının sigortalısı ile davalı arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmayıp, bina ve yapı eseri malikinin sorumluluğuna ilişkin Borçlar Kanunu hükümleri gereği davalının zarardan sorumlu olduğu iddia edilmektedir. Davacı taraf, sigortalısına ödediği 70.590,53 Euro’nun, birleşen davanın açıldığı tarihteki kur karşılığı olan 192.006,24 TL’nin davalıdan tahsili istemiyle birleşen davayı açmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 99/1. maddesi “konusu para olan borç ülke parasıyla ödenir” hükmünü ve aynı maddenin 2.fıkrası ise, “ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parasıyla da ödenebilir” hükmünü içermektedir.
Davacı sigorta şirketi sigortalısına Euro para birimi üzerinden 15.02.2013 tarihinde ödeme yapıp bu tarih itibariyle de halefiyet ilkesi gereği sigortalısının haklarına sahip olmuştur. Davacının düzenlediği poliçe gereği Euro üzerinden ödeme yaptığı; dava dışı sigortalı ile davalı arasında döviz üzerinden borç doğuran bir ilişki bulunmadığı ve TBK’nun 99. maddesi dikkate alınarak, ödeme tarihindeki kur bedelinden hesap edilecek ülke parası üzerinden, davalının sorumlu olduğu miktarın hüküm altına alınması gerektiği gözetilmediğinden, hukukun yanlış uygulanması nedeniyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir. ” şeklindedir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamı; ”Birleşen davada, davalı … Ltd. Şti’ne, sigortalıya ait malların depolandığı taşınmazın maliki olduğu gerekçesiyle husumet yöneltilmiştir. Davacının sigortalısı ile davalı arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmayıp, bina ve yapı eseri malikinin sorumluluğuna ilişkin Borçlar Kanunu hükümleri gereği davalının zarardan sorumlu olduğu iddia edilmektedir.
Yukarıda açıklandığı üzere, davacı sigorta şirketi, sigortalısının haklarına halef olarak davalıya husumet yönelttiğinden, sigortalı ile davalı arasındaki hukuki ilişkinin kurallarına göre davalının sorumluluğunun belirlenmesi gerekir.
Davacı sigortalısı ile davalı arasında döviz cinsinden borç doğumuna yol açacak bir sözleşme ilişkisi bulunmadığı; olay tarihi (davalının sorumluluğunun doğduğu tarih) itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 58. maddesindeki bina malikinin sorumluluğu kuralları gereği davalının zarardan sorumlu olduğu dikkate alınarak; sorumlu olunan miktarın Türk Lirası cinsinden hüküm altına alınması gerektiği gözetilmediğinden, hukukun yanlış uygulanması nedeniyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir. ” şeklindedir.
İstanbul BAM .Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamı;”Taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinde iş sahibinin yükleniciye olan borcunun ne suretle ödeneceği kararlaştırılmış olup, bu ödemenin Azerbaycan ülkesi para birimi olan Azerbaycan Manatı (AZM) üzerinden kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Ancak davacının davalı hakkında başlatmış olduğu İstanbul . İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takip dosyasında alacağın ABD para birimi olan Amerikan Doları (USD) üzerinden takip talebinde bulunulduğu, takip talebine takip tarihindeki TL kur karşılığı gösterilmek suretiyle ödeme günündeki TCMB efektif satış kuru üzerinden TL’ye çevrilerek asıl alacağa takip tarihinden itibaren döviz bazında işleyecek yıllık %7 ve değişen oranlarda faiz talebinin eklendiği anlaşılmaktadır. Davacının dava dilekçesindeki talebinin icra takip talebinde olduğu gibi USD üzerinden alacağın tahsili ve bu kapsamda itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır. İncelenen icra takip dosyasında davacının icra takip talebi ve ödeme emrinde talep edilen alacak yabancı para cinsinden olduğu halde mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilerek TL üzerinden alacağın tahsili için itirazın iptali ile ve takibin devamına karar verildiği görülmüştür. Somut olaya uygulanması mümkün görülen Yargıtay HD’nin 29/05/2017 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararında “davacı satış bedelinin tahsili için yabancı para cinsinden icra takibi başlatmış, itirazın iptali davası da yabancı para cinsinden alacağın tahsili talebiyle açılmıştır. Mahkemece TL üzerinden alacağın tahsili için itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesi doğru olmamış,mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.” şeklindeki kararı gözetildiğinde davacının icra takip talebinin yabancı para cinsinden olan alacağın tahsili talebi ile açıldığı gözetildiğinde, TL üzerinden alacağın tahsiline karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Kaldı ki, 6098 sayılı TBK’nın 99. Maddesinde yer alan “Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir.” düzenlemesi karşısında ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir. Anılan yasal düzenleme gözetildiğinde para borçlarının ifasında ülke parası dışında başka bir para birimi kararlaştırılmış ise alacaklının ülke parasıyla ödeme günündeki rayiç üzerinden para alacağının talep edebileceği anlaşılmaktadır. Diğer yandan alacaklı yabancı para cinsinden olan alacağının aynen ödenmesini de isteyebilecektir. Bu konuda alacaklıya tanınan seçimlik hak kanunun çizdiği sınırlar çerçevesinde olup, davacı somut olayda bu seçimlik hakkını kararlaştırılan yabancı para birimi olan AZM cinsinden aynen talep edebileceği gibi, vade ya da fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parası olan Türk Lirası üzerinden de ödenmesini isteyebilecektir. Davacı alacaklıya tanınan bu seçim hakkı sınırlı olup kararlaştırılan yabancı para birimi dışında başkaca bir ülkenin para birimi üzerinden alacağını talep hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle AZM cinsinden kararlaştırılan para alacağının USD cinsinden talep edilmesi ve bu suretle takip talebinde bulunulması yerinde olmamıştır. Her ne kadar davacı vekili istinaf dilekçesinde taraflar arasında sözleşme imzalandıktan sonra Azerbaycan iç piyasasındaki devalüasyon söylentilerine istinaden ve karşılıklı olarak tüm hakediş kapaklarında döviz kurunun 1USD=0,78 AZN olarak sabitlendiğini ve hakediş kapaklarının taraflarca bu şekilde imzalandığını, böylece taraflar arasındaki işlemlerin USD cinsinden yapılmasından ticari bir teamül de oluştuğunu belirtmiş ise de, dosya kapsamındaki sözleşme, zeyilnameler ve hakediş raporlarının incelenmesinde, kararlaştırılan para biriminin AZN olduğu gibi, davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibine gönderilen Bursa 3. Noterliği’nin 13/02/2015 tarih, 02805 yevmiye nolu ihtarnamesinde dahi alacağın AZN para birimi olarak talep edildiği görüldüğünde, davacı vekilinin bu iddiasına itibar edilmemesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan Kanun maddeleri ve Yargıtay içtihatları gereğince somut olayda; taraflar arasındaki sözleşmede iş bedelinin AZN olarak kararlaştırılmış olup hakediş ve ödemelerde USD’ye çevrilerek belirlendiği ve ödendiğine ilişkin herhangi bir delil ve iddia bulunmamasına göre ödeme emrinin dolayısıyla alacak talebinin sözleşmede kararlaştırılan para pirimi olan AZN veya TL (yerel para birimi) üzerinden düzenlenmiş ve talep edilmiş olması gerekirken yanlış değerlendirmeyle sözleşmede ve taraflarca kararlaştırılmayan USD üzerinden takip yapılması usulü aykırı olup, ortada geçerli bir takip olmadığı sonucuna varıldığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılarak aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulması gerekmiştir. ” şeklindedir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı … Lojistik A.Ş. Arasında sigorta sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme kapsamında 01/07/2018-01/07/2019 vadeli yurtiçi taşıyıcı sorumluluk sigorta poliçesi tanzim edildiği, dava dışı sigortalı ile dava dışı … Ltd. Şti. Arasında taşıma işi konusunda anlaşma sağlandığı, dava dışı sigortalının taşıma işini alt taşıyıcıya verdiği, alt taşıyıcı tarafından 3.422,00 TL bedelli nakliye faturası tanzim edildiği, taşıma işinin davalının işleteni olduğu araçla yapıldığı, meydana gelen kaza neticesinde taşınmakta olan emtianın hasar gördüğü, hasar nedeniyle … Ltd. Şti. Tarafından sigortalı aleyhine 07/03/2019 tarihli 57.353,71 TL bedelli fatura tanzim edildiği, dava dışı sigortalının oluşan hasar nedeniyle dava dışı … Ltd. Şti.’ye 57.353,71 TL tutarında ödeme yapmak zorunda kaldığını iddia ederek zararın karşılanması ihtarname keşide edildiği, davacı sigorta şirketinin sorumluluk sigortası kapsamında sigortalısına 5.789,00 EURO tutarında ödeme yaparak sigortalısının haklarına halef olduğu, dava dışı sigortalı ile davalı arasında, yine dava dışı sigortalı ile emtia sahibi … Ltd. Şti arasında yabancı para cinsinden borç doğuran bir ilişkinin bulunmadığı, hatta zara gören tarafından hasara ilişkin olarak sigortalı aleyhine düzenlenen faturanın TL cinsinden düzenlendiği, sigortalı tarafından gönderilen ihtarnamede de … Ltd. Şti’ye TL cinsinden ödeme yapmak zorunda kalındığının belirtildiği, alt taşıyıcı tarafından düzenlenen nakliye faturasının da TL cinsinden düzenlendiği, bu bakımdan sigortalısının haklarına halef olan davacı sigortacının alacağının da TL cinsinden olduğu, ancak davacı sigortacı tarafından Euro cinsinden alacak isteminde bulunulduğu, sigortalısının haklarına halef olan davacının sigortalısının haklarından daha fazlasına sahip olmasının mümkün olmadığı, alacağın TL cinsinden olmasına rağmen icra takibinin EURO cinsinden başlatılması nedeniyle davaya konu icra takibinin geçersiz olduğu, itirazın iptali davalarında davanın dayanağını oluşturan takibin geçerli nitelikte olmasının dava şartı olduğu anlaşılmakla icra takibinin geçersiz olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
2004 sayılı İİK’nın 67/2. Maddesine göre; Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. Somut olayda, davanın esası yönünden bir değerlendirme yapılmadığından, diğer ifadeyle takibin haklı nedene dayanıp dayanmadığı yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadığından tarafların tazminat istemlerinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Tarafların tazminat istemlerinin ayrı ayrı REDDİNE,
3-Peşin alınan 755,61 TL harçtan, alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 674,91 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Arabuluculuk görüşmeleri nedeniyle mevcut suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Davacı tarafından yapılan harç ve yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibarıyla yürürlükte olan A.A.Ü.T’nin 7/2 maddesine göre tayin ve taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/02/2022

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.