Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/622 E. 2022/424 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :
KARARIN MAHİYETİ : RET

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davacı ile davalı kooperatif arasında daire alımı için 20.09.2007 tarihli ve villa alımı için de 21.01.2008 tarihli “Tercihli Üye Alım Sözleşmesi” imzalandığını, söz konusu sözleşmelerin dilekçeleri ekinde sunulduğunu, davacının bu sözleşmelerden kaynaklanan bütün borçlarını ödediğini ve davalı kooperatife hiçbir borcu kalmadığını, ancak davalı kooperatifin davacıya karşı teslim borçlarını ifa etmediğini, 20.09.2007 tarihli Tercihli Üye Alım Sözleşmesine göre davacının, davalı kooperatiften … İli … İlçesi … Mahallesi … ada, | parsel sayılı taşınmaz üzerinde davalı kooperatif tarafından yapılmakta olan katlı, . Blok … nolu daireyi 42.000 TL bedelle satın aldığını, davacının bu sözleşmede “alınan tercihli üye … tapu masrafları haricinde ödeme yapmayacaktır. Kendisinden aidat, ssk, vergi vb para istenmeyecektir” şeklinde de açık ve net bir şekilde davacının davalı kooperatife hiçbir ad ve nam altında borcunun olmadığının yazıldığını, sözleşmeye göre, davalı kooperatifin en geç 30.12.2008 tarihinde anahtar teslim şeklinde sözleşmeye konu daireyi teslim etmeyi üstlendiğini, ancak bu davanın açıldığı tarih itibariyle halen davalı kooperatifin teslim borcunu hukuken yerine getirmediğini, sözleşmede “Teslim edilmediği takdirde her ay 150 Euro ödenecektir” şeklinde açık bir hüküm de bulunduğunu, davacı ile davalı kooperatif arasında 21.01.2008 tarihli Tercihli Üye Alım Sözleşmesine göre davacının, davalı kooperatiften … İli … İlçesi … Mahallesi … ada,… parsel sayılı taşınmaz üzerinde davalı kooperatif tarafından yapılmakta olan villalardan 1 nolu (A) villayı 72.000 TL bedelle satın aldığını, yine taraflar arasında bu sözleşmede, “Alınan tercihli üye … tapu masrafları haricinde ödeme yapmayacaktır. Kendisinden aidat, ssk, vergi vb para istenmeyecektir” şeklinde de açık ve net bir şekilde davacının davalı kooperatife hiçbir ad ve nam altında borcunun olmadığının yazıldığını, taraflar arasındaki bu sözleşmeye göre davalı kooperatifin en geç 30.09.2008 tarihinde anahtar teslim şeklinde sözleşmeye konu daireyi teslim etmeyi üstlendiğini, ancak bu davanın açıldığı tarih itibariyle halen davalı kooperatifin teslim borcunu hukuken yerine getirmediğini, sözleşmede “Teslim edilmediği takdirde her ay 200 Euro ödenecektir” şeklinde açık bir hüküm de bulunduğunu, davacının sözleşmelerden kaynaklanan bütün borçlarını yerine getirmiş olmasına rağmen davalı kooperatifin dava konusu daire ve villayı halen teslim etmediğini, davalı kooperatifin henüz teslim borcunu yerine getirmediğinden sözleşmeden kaynaklanan teslim borcunu ifa etmek ve geç teslim sebebiyle ödemesi gereken tazminatı ödemek zorunda olduğunu, davacı ile davalı kooperatif arasındaki 20.09.2007 tarihli tercihli üye alım sözleşmesine göre gecikme halinde davalı kooperatifin davacıya her ay için 150 Euro ödeyeceğinin kabul edildiğini, şu halde davalı kooperatifin 30.09.2008 tarihinde teslim etmesi gerektiği dikkate alınırsa davalı kooperatifin yaklaşık 12 yıl (144 ay) geciktiğini, bu durumda davalı kooperatifin 144 ay x 150 Euro=21.600 Euro gecikmeden dolayı tazminat ödemek zorunda olduğunu, ikinci sözleşmeden dolayı da 30.12.2008 tarihinde teslim etmesi gerektiği dikkate alınırsa davalı kooperatifin yaklaşık 12 yıl (144 ay) geciktiğini, bu durumda davalı kooperatifin 144 ay x 200 Euro= 28.800 Euro gecikmeden dolayı tazminat ödemek zorunda kaldığını, tüm bunlara göre davalı kooperatifin toplam 50.400 Euro gecikmeden dolayı davacıya ödeme yapması gerektiğini, 6100 sayılı HMK m.389 vd hükümlerde kaleme alınan ihtiyati tedbir şartlarının tamamı dava konusu olayda gerçekleştiğini, bu nedenle ivedilikle dava konusu daire üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini belirterek; dava konusu daire ve villanın 3. Kişilere devrinin önlenmesi için tedbir konulmasına, dava konusu daire ve villanın tapu kaydının iptali ve davacı adına tapuda tesciline, tapu kaydı iptali ve davacı adına tescili taleplerinin kabul edilmemesi halinde, dava konusu daire ve villanın tespit edilecek rayiç bedelinin davalı kooperatiften tahsil edilerek davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, terditli dava niteliğinde olup, davacının terditli birinci talebi tapu iptali ve tescil, terditli ikinci talebi ise tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, davalı kooperatif ile bir adet daire ve bir adet villa alımı konusunda tercihli üye alım sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeler uyarınca tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ancak davalı kooperatifin taşınmazları adına tescil ettirmediğini iddia ederek taşınmazların tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiş, davalı ise daire üyeliğinin davacı tarafından feshedildiğini, villa üyeliği yönünden ise davacının üyelikten ihracına karar verildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacının, kooperatif üyeliğine dayalı olarak açtığı eldeki davada terditli ilk talebi tapu iptali ve tescil, terditli ikinci talebi ise tazminat isteminden ibarettir. Davanın kooperatif üyeliğine dayalı olması karşısında, davacının bu iki talep yönünden öncelikle dava tarihi itibariyle davalı kooperatif üyesi olduğunu ispatlamalıdır.
Dava dilekçesi ekinde yer alan 21/08/2008 tarihli ve 20/09/2007 tarihli tercihli üye alım sözleşmesine istinaden davacının iki adet üyeliğinin bulunduğu sabittir. Davacının kooperatif üyeliğinin sona erdiğinin savunulması karşısında bu üyeliklerin halen devam edip etmediğinin belirlenmesi gerekir.
Davacının kooperatife hitaben yazdığı 14/07/2010 tarihli dilekçe ile daire üyeliğinden istifa ettiği açıktır. Davacının bu üyelikten 2010 yılında istifa etmesi karşısında bu üyeliğe dayalı olarak tapu iptali ve tescil ile tazminat isteminde bulunması mümkün değildir. Bu nedenle davacının bu üyelik yönünden aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı kabul edilmiştir.
Davacının, 19/10/2020 tarihli … karar sayılı yönetim kurulu kararı ile kooperatif üyeliğinden ihraç edildiği anlaşılmıştır. Davacının 2010 yılında daire üyeliğinden istifa etmesi karşısında ihraç kararının villa üyeliğine ilişkin olduğu açıktır. Dava 30/11/2020 tarihinde açılmış, davalı ise dava tarihinden önce 19/10/2020 tarihinde üyelikten ihraç edilmiştir. Davacının üyelikten ihraç edilmesi karşısında villa üyeliğine istinaden açılan eldeki davada aktif husumeti yoktur.
Davacıya, 02/09/2021 tarihli celsede ve 28/10/2021 tarihli celsede ihraç kararının iptali için dava açmak üzere süre verilmiş, ancak aradan geçen süreye rağmen dava açılmamıştır.
Yine, 15/04/2022 tarihli bilirkişi raporu ile ihraç kararından sonra davacının tekrar üyeliğe kabul edildiğine dair defterlerde herhangi bir kaydın bulunmadığı tespit edilmiştir.
Dava taşınmazın aynına ilişkin olduğundan, taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin belirlenmesi gerekir. Bu husus resen dikkate alınmalıdır. Ancak, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca husumet de davanın her aşamasında ve resen dikkate alınmalıdır. Bu durumda, husumet ehliyetinin öncelikle değerlendirilmesinin usul ekonomisi ilkesine daha uygun olacağı kabul edildiğinden taşınmazların rayiç değerinin tespitine gerek duyulmamıştır.
Anılan nedenlerle, davacının davalı kooperatifte aktif bir üyeliğinin bulunmadığı, bu bakımdan üyelik ilişkisine istinaden tapu iptali ve tescil ile tazminat isteminde bulunmasının mümkün olmadığı, davacının eldeki davada aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın AKTİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
2-Peşin olarak alınan 119,55 TL harçtan, alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 38,85 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan harç ve yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T’nin 7/2 maddesine tayin ve taktir olunan 1.050,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/06/2022

Katip … Hakim …

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.