Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/620 E. 2022/177 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ:
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH:
KARARIN MAHİYETİ : RED

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; Müvekkili şirkette … poliçe numaralı ve 19.06.2018 – 19.06.2019 vadeli Ekstra Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan davalıya ait … plakaı aracın 27.08.2018 tarihinde gerçekleşen trafik kazası sebebiyle tazminat ödendiğini, hak sahibi … vekili tarafından Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi … E. nolu dosyası ile dava açıldığını ve sulhen anlaşmaya varılarak … nolu hasar dosyasından 365.283,00 TL ve … nolu hasar dosyasından ise 27.767,00 TL ödeme yapıldığını, Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında Adli Tıp Kurumu’ndan alınan bilirkişi raporunda sigorta’ı aracın %100 kusurlu olduğu ve kamyoneti hatalı şekilde yüklediği için kazanın meydana geldiği tespit edildiğini, kaza sırasında müvekkili şirketçe sigortalanan … plaka numaralı araç sürücüsünün istiap haddi ve ağır kusuru sebebiyle Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlarının B.4 maddesinin ç fıkrası uyarınca ödenen tazminatın sigortalılarından rücuen tahsilini talep ettiklerini, ancak davalı ile arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmek üzere toplam 393.050,00 TL tutarın ödeme tarihi oları 07.04.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte mahkeme masrafları ve vekâlet ücreti ile birlikte mahkeme masrafları ve vekâlet ücreti ile davalıdan tahsiline, davalıya ait menkul ve gayrimenkul malları üzerine üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; öncelikle davacının taleplerinin zamanaşımına uğramış olup esasa girilmeksizin reddinin gerektiğini, her halükarda davacının davasına konu etmiş olduğu kazada müvekkili şirkete kusur atfedilmesi mümkün olmadığını, müvekkili şirketin kusurunun bulunmadığını, dava dışı … ile davacı sigorta şirketi arasındaki sulh durumu müvekkili şirkete karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkili şirketin sulhe taraf olmadığını, bu sebeple müvekkili şirketin taraf olmadığı bir anlaşma kapsamında ödenen tazminatın müvekkili şirkete rücu edilmesinin kabul edilemez olduğunu, davacı sigorta şirketinin … ‘ e ödemiş olduğu fahiş tazminatının dayanağı kesin sonuçlara bağlanmadığını, ödenen tazminatın ihtiva ettiği hesapların ve taleplerin kesin bir mahkeme kararına yahut kesinleşmiş bir rapora bağlandığından söz edilemeyeceğini, davacının dava dilekçesinde ödediğini iddia ettiği tazminat miktarlarının fahiş olup, kabulüıgı mümkün olmadığını, müvekkilin istiap haddini aştığı kazanın bu sebple gerçeklştiği yönünde herhangi bir tespitin bulunmadığını, kaldı ki bu iddia gerçeklikten yoksun olup istiap haddinin aşılması söz konusu olmadığını, davacının davasının ve taleplerinin iş bu B.4 Maddesi Ç fıkrası kapsamında olduğu nazara alındığında davacının davasının taleple bağlılık ilkesi gereğince her halükarda reddi gerekmekte olduğunu, zira istiap haddinin aşılmasının söz konusu olmadığı gibi bu yönde yapılmış bir somut tespitin de mevcut olmadığını, kaza tutanakları ile istiap haddinin aşılmadığının sabit olduğunu, davacının ihtiyati tedbir talebi yasal dayanaktan yoksun olup reddi gerektiğini belirterek; öncelikle davanın usulden reddine, yasal dayanaktan yoksun ihtiyati tedbir talebinin reddine, her halükarda haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, rücuen alacak isteminden ibarettir.
Taraflar arasındaki ihtilaf; 27/08/2018 tarihli trafik kazası neticesinde dava dışı … cismani zarara uğrayıp uğramadığı, trafik kazasına karışan … plakalı araç sürücüsünün kazanın oluşmasında kusurlu olup olmadığı, dava dışı … zararlarından … plakalı araç sigortacısı davacı sigorta şirketinin sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise sorumlu olduğu tutarın ne kadar olduğu, davacının dava dışı zarar görene yaptığı ödemeyi davalı sigortalısından rücuen talep etmesinin mümkün olup olmadığı, kazanın salt istiap haddinin aşılmasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, kazanın meydana gelmesinde istiap haddinin aşılması dışında başka etkenlerin de etkili olup olmadığı ve davacı sigortacının davalı sigortalısından rücuen talep edebileceği tutarın ne kadar olduğu hususlarından ibarettir.
Kazaya karışan … plakalı aracın 19/06/2018 tarihinde tanzim edilen ZMMS poliçesinin vadesinin 19/06/2018-19/06/2019 olduğu davaya konu trafik kazasının da poliçe vadesi içerisinde 27/08/2018 tarihinde meydana geldiği anlaşılmıştır.
2918 sayılı KTK’nın 85/1. Maddesine göre; Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.
2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesine göre; İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.
Anılan yasal düzenlemeler dikkate alındığında davaya konu trafik kazasının poliçe vadesi içerisinde meydana gelmesi karşısında 2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesi uyarınca davacı sigorta şirketinin kaza neticesinde oluşan zarardan sorumlu olduğu açıktır. Esasen bu konuda taraflar arasında bir ihtilaf da bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ana ihtilaf, kazanın salt istiap haddinin aşılmasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı ve buradan çıkacak sonuca göre davacı sigortacının davalı sigortalısına rücu etmesinin mümkün olup olmadığıdır.
ZMMS poliçesinin 01/06/2015 tarihinden sonraki dönemde 19/06/2018 tarihinde tanzim edilmesi karşısında eldeki uyuşmazlığa 01/06/2015 tarihli genel şartlar hükümlerinin uygulanması gerektir.
01/06/2015 tarihli Genel Şartların ”ZARAR GÖRENLERİN HAKLARININ SAKLI TUTULMASI VE SİGORTACININ SİGORTALIYA RÜCU HAKKI” başlıklı B.4. Maddesine göre ”…Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir: … ç) Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,…”
Anılan düzenlemeye istinaden davacı sigorta şirketi, davaya konu trafik kazasının salt istiap haddinin aşılmasından kaynaklandığını ispatlamak suretiyle dava dışı zarar görene yaptığı ödemeyi rücuen davacı sigortalısından talep edebilecektir.
Davaya konu trafik kazasının oluşmasında 09/04/2021 tarihli ATK raporu ile sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu yönünde mütalaada bulunulmuş, 04/08/2021 tarihli İTÜ raporu ile ise sigortalı araç sürücüsünün % 75 oranında, dava dışı zarar görenin ise % 25 oranında kusurlu olduğu yönünde tespitler yapılmıştır.
Her iki rapor arasındaki çelişkiyi giderdiğinden ve dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 13/01/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile davaya konu trafik kazasının oluşmasında sigortalı araç sürücüsünün % 75 oranında, dava dışı zarar görenin ise % 25 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazasının oluşmasında dava dışı zarar görenin % 25 oranında kusurlu olması karşısında kazanın oluşmasında istiap haddinin aşılması dışındaki etkenlerin de etkili olduğu, bu bakımdan somut olayda rücu şartlarının oluşmadığı, ( Nitekim Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamı ile aynı Daire’nin … E … K sayılı ilamları da bu yöndedir.) davacının istiap haddinin aşılması nedeniyle rücu şartlarının oluştuğu yönündeki iddiasını ispatlayamadığı sonucuna varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin olarak alınan 6.712,32 TL harçtan, alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.631,62 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
3-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320,00 TL. yargılama giderinin, davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
4-Davacı tarafından yapılan harç ve yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan A.A.Ü.T.’nin 13/4. maddesine göre tayin ve taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/03/2022

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.