Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/580 E. 2022/585 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACILAR : 1-
: 2-
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :
KARARIN MAHİYETİ : RET

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; 10/11/2012 tarihli trafik kazasının, dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracıyla … Garaj … Caddesi Kavşağı yönünden … Caddesine seyri sırasında kavşağa giriş yaptığı sırada … Caddesi yönünden … Caddesini takiben aynı kavşağa giriş yapan dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonla çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan davacıların oğulları … ‘nin yaralandığını, kaza nedeniyle Konya . Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı dava dosyasında açılan kamu davasında sürücüler … ile …’nın mahkumiyetine karar verildiğini, kazaya karışan … plaka sayılı kamyon 25/01/2012-25/01/2013 vadeli ve … nolu Kasko Sigorta Poliçesi içerisinde manevi tazminat talebini de teminat altına alan kişi başı 50.000,00 TL limitli İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalanmış olduğundan, müvekkillerinin uğradığı manevi zararlarının tazmini için, … Sigorta A.Ş.’ni devralan … Sigorta A.Ş. Nin sigortacısı sıfatı ile sorumluluğuna didildiğini, müvekkillerinin oğullarının yaralanması nedeniyle büyük üzüntü duyduklarını, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını belirterek; kişi başı poliçe limiti gözetilerek baba … için 25.000 TL, anne … için 25.000 TL manevi tazminatlarının manevi tazminatların, İhtiyari Mali Mesuliyet sigorta poliçesi teminat limiti ile sınırlı olarak dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkillere ayrı ayrı verilmesine, dava şartı arabuluculuk faaliyeti için yapılan giderler ile sarfına mecbur kalınacak yargılama giderleri ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı olan her bir müvekkilinin davası yönünden ayrı ayrı hükmedilecek vekâlet ücretlerinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; … plaka sayılı araç müvekkili şirket nezdinde … … nolu, 25/01/2012-25/01/2013 vadeli … Başka Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin poliçede yer alan İhtiyari Mali Mesuliyet teminatı sebebiyle sorumluluğunun, sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ile sınırlı olduğunu, kaza tarihi itibariyle kişi nbaşı teminatı manevi , maddi ve bedeni zarar ayrımı yapılmaksızın tefriksiz ve poliçe limiti 50.000TL ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, Adli Tıp Trafik İhtisas Kurumu tarafından kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi hususunun Adli Tıp Kurumu tarafından yerine getirilmesinin gerektiğini, davacının talep ettiği manevi tazminat miktarının sebepsiz zenginleşme teşkil edecek nitelikte olduğunu, tazminattan indirim gerektiren hususların araştırma yapılması gerektiğini, avans faizinin talep edilemeyeceğini belirterek; haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı … Sigorta A.Ş.’nin davaya konu 10/11/2012 tarihli trafik kazasına karışan … plakalı aracın KASKO sigortacısı olduğu, 25/01/2012 tarihli KASKO poliçesi ile İMMS teminatı kapsamında manevi zarar rizikolarının teminat altına alındığı ve davacıların İMMS teminatı kapsamında davalı … Sigorta A.Ş.’ne husumet yönelterek manevi tazminat istemli eldeki davayı açtıkları anlaşılmıştır.
2918 sayılı KTK’nın 100. maddesine göre; Bu Kanunun sorumluluğun kaldırılması veya tazminatın azaltılmasına ilişkin 95 inci maddesi, doğrudan doğruya talep ve dava hakkına ilişkin 97 nci maddesi ve zamanaşımına ilişkin 109 uncu maddesi ihtiyari mali sorumluluk sigortasında da uygulanır.
2918 sayılı KTK’nın 97. maddesine göre; Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.
Davacı tarafa 10/02/2022 tarihli celse 2 nolu ara karar ile davalı sigorta şirketine davaya konu tazminat istemlerine ilişkin olarak davadan önce yazılı başvuru yapılıp yapılmadığı konusunda beyanda bulunması ve başvuru dilekçesinden bir sureti sunması için 2 hafta kesin süre verilmiştir.
Ara karara istinaden davacılar vekili 01/03/2022 havale tarihli dilekçesi ile davadan önce başvuru yapıldığını ve bu başvuru kapsamında … numaralı hasar dosyasının açıldığını iddia etmiş ancak başvuru dilekçesini ibraz edememiştir.
Davalı sigorta şirketi 05/02/2021 tarihli ve 10/06/2022 tarihli yazı cevapları ile davacıların davadan önce başvuru yapmadıklarını, hasar dosyasının dava dilekçesinin tebliği ile açıldığını belirtmiştir.
Somut olayda, davacı tarafça davalı sigorta şirketine davadan önce usulüne uygun bir başvuru yapıldığı iddiasının ispatlanamaması ve davalı sigorta şirketinin hasar dosyasının dava tarihinden sonra açıldığını belirtmesi karşısında davacıların davadan önde davalı sigorta şirketine yazılı başvuru yapmadıkları kabul edilmiştir.
Bu kapsamda yazılı başvuru dava şartının sonradan giderilebilir dava şartı niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6100 sayılı HMK’nın 115. Maddesine göre; (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. (3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.
Konya BAM . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamı; ”KTK’nın 97.maddesine değişiklik sonucu getirilen, dava açılmadan önce sigortaya başvuru şartı noksanlığının, dava açıldıktan sonra giderilebilecek bir dava şartı noksanlığı olup olmadığı hususunun değerlendirilmesinde ise, dava açılmadan önce davadaki talebe ilişkin olarak ilgili birime başvuru yapılmasına ilişkin olarak getirilen düzenlemeler, mahiyeti gereği mutlaka davadan önce yerine getirilmesi gereken bir dava şartıdır. Çünkü bununla amaçlanan dava yoluna başvurmadan uyuşmazlığın çözümünü sağlamak, yargı yolu ile taleplerin karşılanmasının maliyetini azaltmak ve yargıdaki iş yükünü azaltmaya yöneliktir. Bu yol ile çözüm sağlanamadığı taktirde ancak dava yoluna gidilmelidir. Bu sebepledir ki dava açıldıktan sonra, bu dava şartının tamamlanabileceğinin düşünülmesi halinde kanun maddesinin mahiyetine ve kanunun getiriliş amacına aykırı bir durum söz konusu olacak ve yasanın amaçladığı hususu genişleterek yorumlamak söz konusu yasa maddesinin getirilmesi ile amaçlanan ilkeleri ihlal edeci nitelikte olacaktır. Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Keza söz konusu değişikliğin madde gerekçesinde; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda değişiklik yapılması suretiyle, trafik kazalarında zarar görenlerin daha hızlı ve eksiksiz tazminat alabilmesi ve yargı üzerinde oluşan yükün hafifletilebilmesini teminen zarar görenlerin sigorta şirketine başvurmasının ardından, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun tahkime ilişkin başvuru şekli ve süresinin dikkate alınmasını öngören bir düzenleme Tasarıya yeni çerçeve 6 ncı madde olarak eklenmiştir.” şeklinde belirtildiği, KTK nın 97’nci maddenin değiştirilmeyen hâlindeki düzenlemede; “Zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunulabileceği gibi dava da açabilir.” hükmünün düzenlendiği yapılan değişiklikle sigortası kapsamında dava yoluna gitmeden önce ilgililerin sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiğinin emredici bir şekilde düzenlendiği, yani başvuru yapmadan önce dava yoluna gidilemeyeceğinin, daha önce ihtiyari olan hususun bu sefer zorunlu bir başvuru haline dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 97. maddesinde yapılan değişiklik ile dava açılmadan önce sigorta şirketine başvurunun zorunlu olduğunun belirtilmesi, zarar görene seçimlik bir hak tanınmamış olması nedeniyle bu hususun HMK’nin 114/2.maddesinde belirtilen diğer kanunlarda düzenlenen dava şartları kapsamında değerlendirilmesi ve yargılama esnasında tamamlanması mümkün olmayan dava şartı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Dava şartına aykırılık, HMK 115/2 madde uyarınca davanın usulden reddini gerektirir. Aksi durumun kabulü 6704 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin ruhuna ve amacına aykırı düşecek niteliktedir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince davadan önce davalının sigorta şirketine başvurusunun bulunmadığı ve bu itibarla açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermesi usul ve yasaya uygundur.” şeklindedir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacıların davaya konu tazminat istemleri yönünden davalı sigorta şirketine dava tarihinden önce yazılı başvuru yapmadıkları, dava tarihi dikkate alındığında yazılı başvurunun dava şartı niteliğinde olduğu, bu eksikliğin sonradan giderilmesinin de mümkün olmadığı kabul edildiğinden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Peşin olarak alınan 170,78 TL harcın, alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından mahsubu ile bakiye 90,08 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara İADESİNE,
3-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320 TL. yargılama giderinin, davacılardan eşit oranda alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T’nin 7/2 maddesi uyarınca tayin ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan (eşit oranda) alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair ; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/10/2022

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.