Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/562 E. 2021/435 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
“TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO:
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH:

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; Sözleşme ile müvekkilin davalıya 19/07/2021 tarihli … nolu 20.705,00 bedelli fatura ile 500 adet 50 kg 550 tipinde un satışını gerçekleştirdiğini, müvekkilin bu fatura alacağından kalan kısmı için icra yoluyla takip başlattığını, Çorum İcra Müdürlüğünün …Esas dosyasından başlatılan takibe ilişkin borçlunun, borca ve yetkiye itirazı nedeniyle dosyanın yetkili icra dairesine gönderildiğini ve Çorum İcra Müdürlüğünce başlatılan takibin durdurulduğunun ve Konya . İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına gönderildiğini, ancak yapılan itiraz neticesinde söz konusu takibin durdurulduğunun belirtildiği ve bu açıklanan nedenlerle borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptalini ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin ise karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesiyle özetle; Müvekkilin komisyon karşılığında ürünlerini pazarladığını ve yapılan satışlardan namına %3 oranında komisyon verildiğini, davacı şirketten kendi namına herhangi bir ürün almadığını ve faturada belirtilen adresin kendisine ait olmadığını ve hiçbir şekilde faturada belirtilen adreste herhangi bir ticaret yapmadığını, ayrıca davaya konu faturanın 19/07/2010 tarihli olduğunu bu tarih üzerinden 5 yıldan fazla süre geçtiğini bu sebeple borcun zamanaşımına uğradığını, Çorum İcra Müdürlüğünce başlatılan takibin yetkisine ilişkin itirazı neticesinde Konya . İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasınca aleyhine icra takibi başlatıldığını ve bu dosyaya yapılan itiraz neticesinde takibin durdurulduğunu ve açıklanan tüm bu sebeplerle haksız olarak itiraz belgelerinin ve kanıta dayanmayan icra takibinin kötü niyet sonucu olduğunu, İİK 67 vd. maddeleri gereğince %20 tazminatın lehine hüküm altına alınmasını, ayrıca mahkeme masraflarının ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali isteminden ibarettir.
Taraflar arasındaki ihtilaf; takibe ve davaya konu faturadaki malların davalıya teslim edilip edilmediği, davacının bu fatura nedeniyle alacaklı olup olmadığı ve varsa alacak tutarının ne kadar olduğu hususundan ibarettir.
Davaya konu Konya . İcra Müdürlüğü’nün …E sayılı takibi ile davacı 19/07/2010 tarihli 20.705,00 TL bedelli faturaya istinaden 7.243,00 TL asıl alacak ve 6.141,88 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.384,88 TL’nin tahsilini istemiş, davalının itirazın üzerine takibin durdurulmasına karar verilmiştir.
Somut olayda ispat yükü davacı üzerinde olup, davacı takibe ve davaya konu faturadaki malların davalıya teslim edildiğini ispatlanmalıdır.
6100 sayılı HMK’nın 222. Maddesine göre; (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
Davacı ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 21/04/2021 tarihli bilirkişi raporu ile davacıya ait 2010 yılı ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, davaya konu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, 2016 yılı itibariyle davacının 7.243,75 TL tutarında alacaklı olduğu ve davacı defterlerinin sahibi lehine delil olma vasfı taşımadığı tespit edilmiştir.
Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin …E …K sayılı ilamı ”Dava satım sözleşmesine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacı tarafından dosyaya sunulan 15.01.2008 tanzim, 15.07.2008 vade tarihli bono da keşideciler dava dışı …ve .., lehdar ise davacı …’dır. Davalı …’ın söz konusu bono da herhangi bir sıfatı bulunmamaktadır. Bu nedenle söz konusu bono alacak istemine ilişkin ispat yönünden yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilemez.Davacının davalıya mal teslim ettiğini ve alacaklı olduğunu usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir.Davacının ticari defterlerinin Vergi Usul Kanunu’na göre kapanış tasdikinin olmaması nedeniyle usulüne uygun tutulmamış olup ticari defter kayıtları davacı lehine delil teşkil etmez,aleyhine delil teşkil eder.Kaldı ki salt davacı ticari defter kayıtları esas alınarak mal tesliminin kabulü mümkün olmayıp,kayıtların dayanak belgelerle desteklenmesi gerekir. Mahkemece tüm bu hususlar değerlendirilmeksizin eksik inceleme,yanılgılı değerlendirme ve gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklindedir.
Samsun BAM . HD’nin …E …K sayılı kararı da ”Dosyadaki bilgi ve belgelerin ve bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacının ticari defterlerinin kapanış tasdikinin yapılmaması nedeniyle davacı lehine delil vasfı bulunmadığı, dolayısıyla davacı defterlerinde yer alan davalı taraftan alacaklı olduğu yönündeki kayıtlara itibar edilemeyeceği, davalı taraf defterlerinin ise açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun yapıldığı ve davacı adına borç ve alacak kaydının bulunmadığı, delil listesinde yemin deliline dayanılmış olması nedeniyle davacı tarafa , yemin deliline başvurup başvurmayacakları hususunun sorulduğu, davacı vekilinin duruşmadaki beyanında yemin deliline başvurmayacaklarını beyan ettiği, davacının dava konusu alacağını ispatlama noktasında başkaca bir delili de bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya her hangi bir aykırılık görülmediğinden…” şeklindedir.
Davacıya ait 2010 yılı ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunmaması nedeniyle bu defterdeki kayıtların davacı lehine delil vasfında olmadığı, 6100 sayılı HMK.’nın 222/4. Maddesi uyarınca ancak davacı aleyhine delil niteliğinde olduğu, her ne kadar davaya konu fatura davacı defterlerinde kayıtlı ise de davacı defterlerinin ancak sahibi aleyhine delil vasfında olması karşısında davacı defterlerindeki bu kayda itibar edilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Çorum Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 05/03/2021 tarihli yazı cevabı ekinde yer alan kayıtların tetkikinde; davaya konu fatura nedeniyle davacının BS formu düzenlediği, ancak davalının BA formu düzenlemediği anlaşılmıştır. Davalının BA formu düzenlememesi karşısında davacı tarafça düzenlenen BS formu teslim iddiasının ispatı için yeterli görülmemiştir.
Davacı açıkça yemin deliline dayandığından kendisine yemin delili hatırlatılmış, davacının yemin teklifi üzerine 30/09/2021 tarihli celsede davalı, davaya konu faturadaki malların kendisine teslim edilmediğine ve bu fatura nedeniyle davacıya herhangi bir borcunun olmadığına dair yemin etmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacı tarafça davaya ve takibe konu faturadaki malların davalıya teslim edildiği iddiası ispatlanamadığından, davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
2004 sayılı İİK’nın 67/2. Maddesine göre; Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. Somut olayda, davacının alacaklı olduğunu ispatlayamaması tek başına takibin kötüniyetli olduğunun kabulü için yeterli olmadığından davalının tazminat istemi reddedilmiştir. Davanın reddine karar verilmesi karşısında davacının feri nitelikteki tazminat isteminin de reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Davacının ve davalının tazminat istemlerinin ayrı ayrı REDDİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan 228,59 TL harçtan alınması gereken 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 169,29 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Arabuluculuk görüşmeleri nedeniyle mevcut suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL’nin 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11. Maddesi uyarınca davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan A.A.Ü.T.’ye göre takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının HMK 333.maddesine göre karar kesinleştiğinde iadesine,

Dair ; davacı vekili ile davalı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/09/2021

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.