Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/522 E. 2022/129 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :
KARARIN MAHİYETİ : KISMEN KABUL

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; Davalı tacir … ile müvekkili firma arasında zeytin alım satım ticareti gerçekleştiğini, müvekkilince, davalı tarafa zeytin alım-satımı için avans ücret ödemeleri yapıldığını, müvekkili firma tarafından davalıya yapılan bu ödemelerin “firmanın parasal kaynaklarını kullanarak, davalının müvekkili firmaya uygun zeytinleri piyasa araştırması yaparak bulması için” ödenmiş olduğunu, bu şekilde kısım kısım ödemeler yapıldığını ve davalının müvekkili firmanın sermayesi ile müvekkili firmaya zeytin tedariki sağlandığını, yapılan ödemeler Yapı Kredi Bankası aracılığı gerçekleştiğini, söz konusu ödemelere ilişkin bankadan alınan kaşeli ve imzalı dekontların dava dilekçesinde ek olarak sunulacağını, yapılan ödemelerin 08/10/2015 tarihli 100.000,00 TL, 13/10/2015 tarihli 200.000,00 TL, 16/10/2015 tarihli 50.000,00 TL, 21/10/2015 tarihli 200.000,00 TL, 30/10/2015 tarihli 100.000,00 TL, 03/11/2015 tarihli 150.000,00 TL, 10/11/2015 tarihli 300.000,00 TL, 17/11/2015 tarihli 200.000,00 TL, 20/11/2015 tarihli 50.000,00 TL, 24/11/2015 tarihli 150.000,00 TL, 27/11/2015 tarihli 200.000,00 TL, 03/12/2015 tarihli 150.000,00 TL olarak ödemelerin tamamının … adına ve hesabına yatırıldığını, kısım kısım ödemeler yapılarak, davalı borçlunun müvekkili firmaya zeytin girişi yaptığını, davalı borçludan fatura talep edildiğinde ise fatura kesmekten imtina etmiş olduğunu, yapılmış olan ödemelere karşı, davalı borçludan fatura temini sağlanamadığı için, bankalar nezdinde müvekkili firmanın hesap hareketlerinde karşılığı olmayan para çıkışının gözüktüğünü, bu durumdan dolayı müvekkili firmanın bankalar ile sıkıntı yaşadığını için karşılığı gözükmeyen meblağa ya karşı kendi hesabına nakit girişi yaparak kendi hesabını reel bakiye alacağına düşürdüğünü, reel bakiye alacağının ise 249.652,02 TL olduğunu, bu tutarlar üzerinden davalı borçlu hakkında Konya . İcra Müd. … E. sayılı dosyası ile takip yapılmış ve davalının borca itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını belirterek; davanın kabulü ile davalı itirazının iptaline, asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; müvekkilinin davacıya her hangi bir borcunun bulunmadığını, ancak olduğunu varsayılsa dahi, takip konusu alacağın miktarının ancak mahkemece yapılacak inceleme ile belirlenebileceğini, davacının icra takibinin haksız ve kötü niyetli olarak açtığını, davacının kendi adına kurulu olan şahıs firması üzerinden işlemler yapsa da gerçekte tüm iş ve işlemleri yapan kişi babası … olduğunu, … ve … davacı şirket ile aralarındaki ticaret 2014 yılında başladığını, davacı ile aralarında ticaret nedeniyle davacı şirketten yaklaşık 360.000,00 TL alacaklı olduğunu, davacı şirket yapmış olduğu havalelerin avans olduğunu iddia ettiğini, ancak bunun için bir delil sunmadığını, bu iddiasını ispatlamasının gerekli olduğunu, müvekkilinin davacı şirketin ticaret yapması için bulduğu müstahsillere 2015 yılının ekim, kasım ve aralık aylarında, yapmış olduğu ödemeler mevcut olduğunu, bu durumun davacı şirketin müvekkili ile bağlantısı olmaksızın ticaret yaptığının göstergesi olduğunu, davacı şirketin zeytin müstahsilleri ile doğrudan ticari işlem yapmış olduğunu, bu nedenle de müstahsillerden fatura almadan ödeme yapma sorumluluğunun kendi tercih ve sorumluluğunda bulunduğunu, davacının basiretli bir tacir gibi davranıp ödeme yapmadan önce faturalarını temin etmeli ya da faturasız yapmış olduğu ödemelerin de belli başlı sonuçları olacağını öngörmesi gerektiğini, bu nedenle davacının müvekkilinden hak talep etmesi hukuka aykırı olduğunu, banka havalelerinde açıklamanın yer almadığını , bu ödemelerin bir çoğunun müvekkilinin süregelen eski ticaretlerinden dolayı davacı şirketin müvekkiline olan borçları nedeniyle müvekkiline ödemiş olan paralar olduğunu, bir kısmı ise müvekkilinin doğrudan kendi nam ve hesabına davacı şirkete satmış olduğu zeytinler için yapılan ödemeler olduğunu, davacı iddialarının asılsız olup, davacı kendi kusur ve sorumluluğunu müvekkili üzerinde bırakmaya ve bu doğrultuda haksız kazanç elde etmeye çalıştığını belirterek; davanın reddine, kötü niyetli davacı aleyhine tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali isteminden ibarettir.
Davaya konu Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibinin 249.652,02 TL asıl alacak ve 33.179,78 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 282.831,802 TL üzerinden başlatıldığı, davacının takip alacaklısı, davalının ise takip borçlusu olduğu, takibe itiraz üzerinde icra takibinin durdurulmasına karar verildiği ve itirazın hükümden düşürülmesi için eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesindeki anlatımlar yeterli görülmediğinden davacı vekiline, alacağın dayanağının ne olduğu konusunda açıklama yapılması için süre verilmiş, davacı vekili 03/11/2020 tarihli tavzih dilekçesi ile davalıya mal alım satımı için avans ödemeleri yapıldığını, ancak davalının 249.652,02 TL tutarındaki avans ödemesine karşılık mal teslim etmediğini ve davacının bu tutarda alacaklı olduğunu belirtmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf; davacı tarafça yapılan ödemelerin avans niteliğinde olup olmadığı, avans niteliğinde ise karşılığında mal teslimi yapılıp yapılmadığı, ispat yükünün hangi taraf üzerinde olduğu, takip tarihi itibariyle davacının alacaklı olup olmadığı ile varsa alacak tutarının ne kadar olduğu hususlarından ibarettir.
Somut olayda ispat yükü davacı üzerinde olup, davacı yapılan ödemelerin avans niteliğinde olduğunu ispatlamak zorundadır. Ödemelerin avans niteliğinde olduğunun ispatı halinde ise ispat yükü yer değiştirecek olup, bu halde davalının mal teslimini ispatlaması gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nın 222. Maddesine göre; (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1)(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
Davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 31/03/2021 tarihli bilirkişi raporu ile davacıya ait defterlerin usule uygun olarak tutulduğu, ancak davacının gerçekte iade almadığı avans ödemesini geri almış gibi defterlerine işlemesi nedeniyle 2018 yılı defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığının kabul edilmesi gerektiği, davacının 2018 yılı sonu itibariyle 249.652,02 TL tutarında davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davacının defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 19/02/2021 tarihli bilirkişi raporu ile davalının 2014 ve 2015 yıllarında işletme defteri tuttuğu, 2015 yılı işletme defterinde 384.306,21 TL tutarında 8 adet alım faturası ile 565.859,30 TL tutarında satış faturasının kayıtlı olduğu, 2016 yılı defterlerinde ise herhangi bir kaydın bulunmadığı, tespit edilmiştir.
Tarafların defter kayıtları birbiriyle uyumlu olmadığından davacının kendi defterlerindeki 249.652,02 TL tutarındaki alacak kaydına itibar edilmesi mümkün değildir. Her ne kadar davalı defterlerinde ödeme kaydı bulunmamakta ise de davacı tarafça ödemelere ilişkin dekontlar ibraz edildiğinden davacının davalıya muhtelif tarihlerde ödeme yaptığının kabulü gerekmektedir. Zaten taraflar arasında da bu ödemelerin yapıldığı noktasında da bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf; ödemelerin avans ödemesi niteliğinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Her ne kadar davacı ödemelerin avansı niteliğinde olduğunu iddia etmiş ise de ödeme dekontlarında bu yönde bir açıklama bulunmadığından ödemelerin mevcut borcun tasfiyesi için yapıldığının kabulü zorunludur. Bu bakımdan davacı ödemelerin avans niteliğinde olduğunu ispatlayamamıştır.
Her ne kadar davacı ödemelerin avans niteliğinde olduğunu ispatlayamamış ise de, davalı tarafça 19/01/2016 tarihli mutabakat mektubunun sunulması karşısında davacının 19/01/2016 tarihi itibariyle davalıdan 88.612,88 TL tutarında alacaklı olduğu kabul edilmelidir. Davaya konu icra takibinin açık hesaba dayalı olması karşısında bu mutabakat mektubu yönünden inceleme yapılmasına herhangi bir engel bulunmamaktadır. Davalının mutabakat mektubunda yazılı 88.612,88 TL’nin davacıya ödendiğini savunması karşısında, ispat yükü davalı üzerinde olup davalı 19/01/2016 tarihinden sonra 88.612,88 TL tutarında davacıya ödeme yaptığını ispatlamalıdır. Davalının bu borcun tasfiyesine ilişkin olarak davacıya toplam bedeli 88.000,00 TL olan 3 adet çek verdiği ve çeklerin davacı tarafça bankaya ibraz edilerek tahsil edildiği, bu bakımdan davalının 88.000,00 TL tutarında ödeme yaptığı iddiasını usulünce ispatladığı sonucuna varılmıştır. Her ne kadar davalı 88.000,00 TL tutarındaki ödeme yönünden iddiasını ispatlamış ise de bakiye 612,88 TL yönünden herhangi bir ödeme belgesi ibraz edememiş ve bu tutardaki ödemeyi ispat edememiştir. Bu kapsamda davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 612,88 TL tutarında alacaklı olduğu sonucuna varılmış ve davanın bu tutar üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
2004 sayılı İİK’nın 67/2. Maddesine göre; Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. Somut olayda davalının takibe itirazının yerinde olmaması ve alacağın likit olması nedeniyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir. Davacının takip başlatmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından ise davalının tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibine davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 612,88 TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
2-612,88 TL’nin % 20’si oranında hesaplanan 122,58 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalının tazminat isteminin reddine,
4-Peşin olarak alınan 4.263,44 TL harçtan, alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4.182,74 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320 TL. yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen reddedilen miktarına oranla (1.316,76 TL si davacıdan, 3,24 TL si ise davalıdan) alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 1.456,70 TL yargılama giderinden kabul/red oranına göre hesaplanan 3,58 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte olan A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 612,88 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte olan A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 25.882,74 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/02/2022

Katip … Hakim …

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.