Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/489 E. 2022/446 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … E. – … K.
T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ:
DAVALILAR : 1-
TEMSİLCİLERİ : a)
b)
c)
2-
3-
VEKİLLERİ:
4-
5-
MİRASÇILARI :
a)
b)
c)
6-
VEKİLLERİ :
7-
8-
MİRASÇILARI:
a)
b)
c)
d)
e)
f)
g)
h)
9-
10-
11-
12-
13-
14-
MİRASÇILARI :
a)
b)
c)
d)
e)
DAVA : MADDİ ve MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı … 02/10/2013 tarihli dilekçesiyle; davacı şirket yöneticilerinin izinsiz halka arz faaliyetinde bulunduklarını, kişilerin dini duygularını kullandıklarını, davalı şirket temsilcilerinin aldatıcı faaliyette bulunmaları sonucu davalı şirkete 117.000 DM verdiğini, söz konusu bedelin iadesini istemesine rağmen de davalı şirket yöneticilerinin iade etmediğini, maddi ve manevi olarak büyük zararlara uğradığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 12.000 TL. maddi ve manevi tazminatın her yıl için 10 yıl boyunca %20 faizli ve 10 yıldan sonraki dönem için de her yıl için %25 kâr payının TL karşılığının yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili 25/12/2020 tarihli tavzih dilekçesiyle, istenilen 12.000 TL.’lik tazminatın 1.000 TL.’sinin maddi, 11.000 TL.’sinin manevi tazminat olduğunu, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istediklerini beyan etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Bir kısım davalılar vekilleri hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazında bulunmuşlar ve davanın esastan da reddini istemişlerdir.
Açılan bu dava Mahkememizin … E. sırasına kaydedilmiş, Mahkememizin 10/11/2015 gün ve … E. … K. sayılı ilamı ile davacının davasının gider avansının tamamlanmaması nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, karara karşı temyiz yoluna gidilmesi üzerine, Yargıtay . HD’nin 13/11/2018 gün ve … E. … K. sayılı ilamı ile davacının adli yardımdan yararlandırılmasına karar verilmiş, tebligat eksikliklerinin giderilmesi için dosya Mahkememize geri çevrilmiş, Yargıtay . HD’nin 05/02/2020 gün ve … E. … K. sayılı ilamı ile de dava konusu ihtilafın 3332 s. Yasa’nın Geçici 4. maddesine göre çözülmesinin gerekip gerekmediğinin incelenmesi için bozulmuş, dava Mahkememizin … E. sırasına kaydedilmiş ve bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
… Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden davalı şirkete ilişkin ilgili belgeler getirtilmiş, kimlikleri belli olmayan davalıların kimlik adresleri araştırılmış, gerekli ilanen tebligatlar yapılmış, bilirkişi heyetinden 05/04/2021 havale tarihli rapor alınmış, SPK’nın 3332 s. Yasa’nın Geçici 4. maddesine ilişkin 14/01/2020 tarihli emsal yazısından bir suret bu dosyamıza konulmuş, vefat eden davalıların veraset ilamları ibraz edilmiş, mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde;
Dava, “Maddi ve Manevi Tazminat” davasıdır.
Somut olayda ; davacı …, davalı … A.Ş.’ye 11/04/1999 tarihinde 25.000 DM, 18/04/1999 tarihinde 27.000 DM, 23/08/2000 tarihinde 20.000 DM, 01/01/2001 tarihinde 20.000 DM, 27/02/2000 tarihinde 9.000 DM, 21/01/2001 tarihinde 2.000 DM, 02/02/2000 tarihinde 2.000 DM ve 02/02/2000 tarihinde 10.000 DM olmak üzere toplam 115.000 DM yatırmış ve karşılığında tahsilat makbuzları almıştır.
Davacı, davalı şirketin dini duyguları kullanmak ve aldatıcı vaatte bulunmak suretiyle bu paraların kendisinden alındığını, iadesinin talep edilmesine rağmen iade edilmediğini, maddi ve manevi büyük zarara uğradığını beyan ederek 1.000 TL. maddi, 11.000 TL. manevi tazminatı davalılardan istemiştir.
Usul ve yasaya uygun görülerek uyulmasına karar verilen bozma ilamı gereğince yapılan inceleme ve SPK’nın başka bir dosyamıza gönderdiği 14/01/2020 gün ve 562 s. cevabi yazısı gereğince, 3332 s. Yasa’nın Geçici 4. maddesi kapsamında kalan şirketleri sadece … A.Ş., … A.Ş. ve … A.Ş. olduğu belirlenmiş, davalı … A.Ş.’nin 3332 s. Yasa’nın Geçici 4. maddesi kapsamındaki şirketlerden olmadığı ve dava konusu ihtilafa 3332 s. Yasa’nın Geçici 4. maddenin uygulanamayacağı tespit edilmiştir.
Davalılardan …, …, … ve …’ın kim olduğu ve kimlikleri bütün araştırmalara rağmen tespit edilemediğinden ve davacı tarafça da bu davalıların kimlikleri bildirilemediğinden, bu davalılar yönünden 6100 s. HMK’nin 119/1-a ve 119/2. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
Diğer davalılar yönünden yapılan incelemede;
a) 19/09/1998 tarihli ve 27/08/1999 tarihli genel kurul kararlarıyla, davalılardan … …, …, …’nun yönetim kurulu başkan ve üyesi olarak seçildikleri,
b) 25/08/2000 tarihli genel kurul kararıyla, … …, …, … …’ın yönetim kurulu başkan ve üyesi olarak seçildikleri, 03/04/2001 tarihinden itibaren de … … yerine … yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığı,
c) 12/04/2001 ve 10/11/2001 tarihli genel kurul kararlarıyla, …, …, …, … ve …’nun yönetim kurulu başkan ve üyesi olarak seçildikleri,
d) 15/03/2003 tarihli genel kurul kararıyla, …, …, … ve …’nun yönetim kurulu başkan ve üyesi olarak seçildikleri,
e) 28/04/2004 tarihli genel kurul kararıyla, …, … ve …’un yönetim kurulu başkan ve üyesi olarak seçildikleri,
f) 27/09/2007 tarihli genel kurul kararıyla, …, … ve …’ın yönetim kurulu başkan ve üyesi olarak seçildikleri,
g) 23/02/2011 tarihli genel kurul kararıyla da, …, … ve … ‘ın yönetim kurulu başkan ve üyesi olarak seçildikleri belirlenmiştir.
Paranın yatırıldığı tarihler itibariyle yürürlükte bulunan 6762 s. TTK’nin 336/5 ve 337. maddeleri gereğince yönetim kurulu üyesi olan davalıların davalı şirket ile birlikte davacının zararından sorumlu oldukları sonucuna varılmıştır.
Davalılardan …, hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazında bulunmuş ve bu itirazları yapmak kural olarak hakkın kötüye kullanılması teşkil etmeyecek ise de; dava konusu ihtilafa uygulanması gereken bir yasal hak düşürücü süre söz konusu olmadığı gibi, davalı şirkete ilişkin SPK denetim raporlarında ortaya çıkan usulsüz uygulamalar karşısında zamanaşımı itirazında bulunmanın hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği sonucuna varılarak, bu davalının hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazı reddedilmiştir.
Dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınan bilirkişi heyetinin raporuna göre, davalı şirketin SPK denetim raporlarına göre ikincil muhasebe kayıtları kullandığı, muhasebe işlemlerini süresi içerisinde yasal defterlerine aktarmadığı, muhasebe kayıtlarının gerçeği yansıtmaktan uzak olduğu, davalı şirketin paylarını izinsiz olarak halka arz ettiği, her ne kadar para toplayan kişilere … Ltd. ibarelerini taşıyan belgeler verilmiş olsa da, davalı şirketin hisse senetlerinin satıldığı, davacıdan tahsil edilen 115.000 DM’nin euro karşılığının 58.798,57 Euro olup, dava tarihi itibariyle TL. karşılığının ise 161.078,68 TL. olduğu belirlenmiştir.
Rapordaki açıklamalar ve toplanan delillerden davacı ile davacı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığı ve davacının davalı şirkete yatırdığı bedelin davalı şirket ve yöneticileri olan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin gerektiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacının dava tarihi itibariyle maddi tazminata ilişkin alacağı 161.078,68 TL. ise de; dava dilekçesi ve tavzih dilekçesiyle istenilen 12.000 TL.lik tazminatın 1.000 TL.’lik kısmının maddi tazminata ilişkin olduğunun bildirilmesi ve talepten fazla karar verilemeyecek olması nedeniyle, maddi tazminat yönünden 1.000 TL. tazminata hükmetmek gerekmiştir.
Davanın belirsiz alacak davası değil, kısmı dava olması karşısında da 6100 s. HMK’nin 107/2. maddesinin uygulanamayacağı sonucuna varılmış, davacı tarafa talep artırım için hatırlatma yapılmamış, süre verilmemiş, kendileri tarafından da bu yönde herhangi talepte bulunulmadığı görülmüş, maddi tazminat olarak 1.000 TL.’ye hükmedilmiştir.
Davacı taraf 11.000 TL.’lik manevi tazminat talebinde de bulunmuş ise de, manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişilik haklarına saldırı veya cismani zararın söz konusu olması gerekmektedir. Sözleşmeye aykırılık halinde manevi tazminata hükmedilemeyeceğinden davacı tarafın manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın feri nitelikte kâr payı talebi yönünden de, kâr payına ilişkin usulüne uygun davanın bulunmaması, kâr payının asıl değil fer’i bir talep olarak ileri sürülmesi, tazminat ve alacak taleplerinde temerrüt halinde kâr payına değil, faize hükmedilebilecek olması nedeniyle feri nitelikteki kâr payı talebi de reddedilmiştir.
Davacı taraf her ne kadar alacağına ödeme tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesini istemiş ve davalı şirketin (ve temsilcilerinin) sorumluluğu haksız fiil sorumluluğu ise de; davacının istendiği an geri alınabileceği inancıyla para yatırması ve bu paranın iadesini davalıdan ne zaman istediğini, geri ödenmeyeceğini ne zaman anladığını ispat edememesi karşısında, haksız fiil (ödeme) tarihinden değil, dava öncesi temerrütün ispat edilememesi nedeniyle faize dava tarihinden itibaren hükmetmek gerekmiştir.
Maddi tazminata dava tarihi itibariyle yürütülecek faizin de talep gereğince yasal faiz olması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar davalı şirketin önceki unvanının … olduğu kısa kararda yazılmış ise de; davalı şirketin önceki unvanının … olmadığı, kuruluşundan itibaren … A.Ş. olarak kayıtlı bulunduğu, maddi hata sonucu kısa kararda parantez içerisinde davalı şirketin önceki unvanının … A.Ş. olarak yazıldığı görülmüş, gerekçeli karar tebliğe çıkartılmadan tespit edilen bu yazım hatası gerekçeli kararın altına tashih şerhi yazılmak suretiyle düzeltilmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Davacının davasının davalılardan …, …, … ve … yönünden, bu davalıların kim oldukları (kimlikleri) tespit edilemediğinden, 6100 s. HMK’nin 119/1-a ve 119/2. maddeleri gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Davacının davasının davalılardan … A.Ş. (önceki unvanı … A.Ş.), …, …, … …, … (mirasçıları olan …, … ve …) ile …, …, … (mirasçıları olan …, …, …, …, …, …, … ve …) ile … ve … (mirasçıları olan …, …, …, … ve …) yönünden KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile;
a) 11.000 TL.’lik manevi tazminat talebinin REDDİNE,
b) 1.000 TL.’lik maddi tazminat talebinin kabulü ile 1.000 TL. maddi tazminatın, dava tarihi olan 02/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte yukarda yazılı 2 nolu ara kararında belirtilen davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
c) Davacının feri nitelikteki kar payı talebinin reddine,
3-Karar tarihi itibariyle;
a) Davacının davalılardan …, …, … ve …’a karşı açtığı dava yönünden alınması gereken, 80,70 TL. maktu ret karar ve ilam harcının davacı …’dan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
b) Davacının diğer davalılara karşı açtığı dava yönünden (ve dava değerinin 1.000 TL. olduğunun kabulü ile) alınması gereken 80,70 TL. nispi karar ve ilam harcının davalılardan … A.Ş., …, …, … …, … (mirasçıları olan …, … ve …) ile …, …, … (mirasçıları olan …, …, …, …, …, …, … ve …) ile … ve … (mirasçıları olan …, …, …, … ve …)’dan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Adli yardım kararı verilmiş olup, davacı ve davalıların yaptığı herhangi bir masraf tespit edilemediğinden bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın tebliği ve ilanı için yapılacak masrafların adli yardım kararı gereğince suçüstü giderlerinden karşılanmasına,
6-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca;
a) Davanın kabul edilen kısmı (1.000 TL.) üzerinden, davacı vekilleri için 1.000 TL. nispi vekalet ücretinin davalılardan … A.Ş., …, …, … …, … (mirasçıları olan …, … ve …) ile …, …, … (mirasçıları olan …, …, …, …, …, …, … ve …) ile … ve … (mirasçıları olan …, …, …, … ve …)’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
b) Davanın reddedilen kısmı (11.000 TL.) üzerinden, vekille temsil edilen davalılar vekilleri için 5.100 TL. nispi vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalılardan … ve …’ya eşit oranda verilmesine,
7-Suçüstü giderlerinden yapılan 10.887,97 TL. yargılama gideri ile gerekçeli kararın tebliği ve ilanı için yapılacak (ve miktarı yapıldıktan sonra tespit edilebilecek) yargılama giderlerinin, 1/12’sinin davalılardan … A.Ş., …, …, … …, … (mirasçıları olan …, … ve …) ile …, …, … (mirasçıları olan …, …, …, …, …, …, … ve …) ile … ve … (mirasçıları olan …, …, …, … ve …)’dan müştereken ve müteselsilen ve kalan 11/12’sinin davacı …’dan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, kararın kesinleşmesi ile birlikte bu konuda harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair ; davacı vekili ile davalılardan … vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren ( 15 ) gün içerisinde, Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile temyizi kabil olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/06/2022

Başkan Üye Üye Katip

TASHİH ŞERHİ

Her ne kadar gerekçeli kararın 2/a nolu hüküm fıkrasında davalı … A.Ş.’nin önceki unvanının … A.Ş. olduğu (parantez içerisinde) yazılmış ise de, bunun bir yazım hatası olduğu, … A.Ş.’nin önceki unvanının … A.Ş. olmadığı, davalı şirketin unvanının kuruluşundan itibaren … A.Ş. olduğu belirlenmiş, gerekçeli kararın 2/a nolu hüküm fıkrasındaki yazım hatası bu şekilde tashih edilmiştir.20/07/2022

Başkan Üye Üye Katip