Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/454 E. 2022/51 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA TÜRK MİLLETİ ADINA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
VEKİLLERİ :
OLUNANLAR :
VEKİLİ :
VEKİLİ :
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 04/09/2020 tarihli dilekçesiyle; davacı sigorta şirketi ile dava dışı … Tic. A.Ş. arasında 30/06/2018 – 30/09/2019 dönemini kapsayacak şekilde geniş kapsamlı ticari paket yangın sigorta poliçesi tanzim edildiğini, … A.Ş.’nin … ‘ndeki iş yerinde (marketinde) 20/06/2019 tarihinde yangın ve hasar meydana geldiğini, bina, dekorasyon, demirbaşlar ve emtiaların zarar gördüğünü, yangının davalılardan … A.Ş.’nin üreticisi ve sahibi olup, her iki davalı tarafından kullanmak üzere … A.Ş.’ye teslim edilen dikey buzdolabından çıktığının belirlendiğini, davacı sigorta şirketi tarafından meydana gelen zarar nedeniyle, poliçeye istinaden … A.Ş.’ye 01/08/2019 tarihinde 485.000 TL. tazminat ödendiğini, davacı sigorta şirketinin yapılan bu ödeme ile … A.Ş.’nin haklarına halef olduğunu, meydana gelen zarardan davalıların sorumlu olduğunu, davalılar hakkında alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalıların yaptığı itiraz üzerine takibin durduğunu ancak, davalıların itirazlarının haksız olduğunu beyan ederek, her iki davalının Konya İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibine yaptıkları itirazın iptali ile takibin devamına ve davalıların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.
Davalılardan … A.Ş. vekili, öncelikle zamanaşımı, yetki, husumet itirazında bulunmuş, ayıp ihbarının zamanında yapılmadığını beyan etmiş, ayrıca dava dışı … A.Ş. ile … A.Ş. arasındaki alt ariyet sözleşmesi hükümleri gereğince zarardan sorumlu olmadıklarını da beyan ederek davanın esastan da reddini istemiştir.
Davalılardan … A.Ş. vekili de, zarardan sorumlu olmadıklarını beyan ederek, davanın esastan reddini istemiştir.
Her iki davalı şirketin talebi üzerine … A.Ş.’ye ve davalılardan … A.Ş.’nin talebi üzerine de ayrıca … A.Ş.’ye dava ihbar edilmiştir. Her iki davalı şirketinin davanın … A.Ş.’ye de ihbarı talebi ise, davacı sigorta şirketinin … A.Ş.’ye halef olarak bu davayı açması nedeniyle kabul edilmemiştir.
Konya İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyası aslı getirtilmiş, davacı tarafından geniş kapsamlı ticari paket yangın sigorta poliçesi sureti, yangına ilişkin … Belediyesi’nin 21/06/2019 tarihli yangın raporu, iş güvenliği uzmanı …’nin 22/06/2019 tarihli raporu, iş yerindeki yangına ilişkin kamera görüntülerini içeren flashdisk ibraz edilmiş, Konya Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı tespit raporu dosyamıza getirtilmiş, davacı sigorta şirketinin davalılara gönderdiği ihtarname ve ödeme belgesi sureti sunulmuş, davalılar tarafından da ariyet ve alt ariyet sözleşmesi fotokopileri ibraz edilmiş, davacı tanıkları dinlenilmiş, mahkememizce bilirkişi heyetinden 25/10/2021 tarihli rapor alınmıştır.
İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde;
Dava, “İtirazın İptali” davasıdır.
Somut olayda ; Davalılardan …. tarafından zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de; 6098 s. TBK’nin 72. maddesinde öngörülen haksız fiile ilişkin 2 yıllık zamanaşımı süresinin, 20/06/2019 yangın tarihinden dava tarihine kadar geçmemesi nedeniyle zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalılardan …. yetki itirazında da bulunmuş ise de; 6100 s. HMK’nin 16. maddesi gereğince, haksız fiilden kaynaklanan davaların haksız fiilin meydana geldiği yerde de açılabilecek olması nedeniyle yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı taraf pasif husumet yokluğu itirazında bulunmuş ise de; davacı taraf, halef olduğu … A.Ş.’ye, davalılarca ve ariyet ve alt ariyet sözleşmesi ile teslim edilen buzdolabından yangının çıktığını iddia ederek, buzdolabının sahibi …. ile bu buzdolabını sözleşme ile … A.Ş.’ye teslim eden … … A.Ş.’ye karşı rücuen tazminat (itirazın iptali) davasını açtığından, her iki davalının da pasif husumet ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılmış, pasif husumet itirazları reddedilmiştir.
Davacı sigorta şirketi tarafından, halefi olduğu … A.Ş. ile davalılardan … A.Ş. arasındaki, davaya ilişkin buzdolabının teslimi nedeniyle düzenlen alt ariyet sözleşmesinin, buzdolabından doğan bütün zararlardan … A.Ş.’nin sorumlu olacağına ilişkin hükmünün, genel işlem koşulu sayılması istenilmiş ise de;
Yargıtay HD’nin 27/06/2018 gün ve … E. … K. sayılı emsal içtihadına göre, “Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulları nedeniyle yazılmamış sayılabilmesi için öncelikle, o hükmün genel işlem koşulu niteliğinde olup olmadığı tespit edilmelidir. Bu anlamda sözleşmenin tipi, türü ve niteliği önem taşımaz. Sözleşme eşya hukukuna, usul hukukuna veya ticari bir alım satıma, sigorta hukukuna, bankacılık hukukuna vs. ilişkin olabilir. Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olabilmesi için ise, anılan hükmün genel işlem koşulunu kullanan tarafça, sözleşmenin kurulmasından önce, tek taraflı olarak, sadece o sözleşme için değil, çok sayıdaki benzer sözleşmelerde kullanmak amacıyla hazırlanmış ve karşı tarafın getirilen bu hükmü müzakere etmesine imkan tanımadan sözleşmenin imzalanmış olması gereklidir. Bir sözleşmedeki genel işlem koşulunun niteliğinin, objektif unsurlara göre belirlenmesi gerekmekte olup, bu hususta tarafların icra ettikleri meslekleri ve sıfatları, tacir veya tüketici olup olmadıkları önem taşımaz… Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde, genel işlem koşullarının üç aşamalı denetime tabi tutulması gerekir. Söz konusu denetim aşamaları; yürürlük (kapsam) denetimi, yorum denetimi ve içerik denetimidir.
Yürürlük denetiminde, genel işlem koşulunun karşı tarafın bilgisi dahilinde sözleşmeye konulup konulmadığına bakılmalı, müşterinin sözleşmeye genel işlem koşulu konulduğunu açıkça biliyor olması halinde diğer denetim aşamalarına geçilmelidir. Aksi halde diğer aşamalara geçilmeksizin genel işlem koşulu niteliğindeki hükmün sözleşmeden çıkarılması gerekmektedir. TBK m. 21 uyarınca, bir müşterinin önceden sözleşmedeki genel işlem koşulundan açıkça haberdar edilmesi, tek başına o hükmün geçerli hale geldiğini göstermez. Önceden müşteriye bildirilmemiş olan hükümler, genel işlem koşulu denetimine gerek kalmaksızın, sözleşmenin bir hükmü dahi sayılmamalıdır.
Şayet sözleşme, o sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı bir genel işlem koşulu taşıyorsa, yani şaşırtıcı hüküm içeriyorsa, bu nitelikteki hükümler yönünden, müşterinin önceden ve açıkça bilgilendirilmiş olup olmadığı, bu hükmün müzakere edilip edilmediği önem taşımaksızın, o sözleşme hükmü TBK m. 21/2 uyarınca sözleşmeye yazılmamış sayılmalıdır.
Yürürlük denetimi kapsamında, genel işlem koşulu niteliğindeki hükümlerden müşterinin önceden ve açıkça bilgilendirilmemiş ve onun tarafından kabul edilmemiş olması halinde veya şaşırtıcı hüküm içermesi halinde o hükümler sözleşmeye yazılmamış sayılır. Böyle bir durumda, sözleşmeyi düzenleyen taraf, sözleşmede yer alan genel işlem koşulu niteliğindeki hükümler olmasaydı, o sözleşmeyi yapmayacak olduğunu söyleyerek, sözleşmenin geçersiz olduğu ileri süremez.
Yürürlük denetiminin aşılması halinde yapılması gerekli denetim aşaması “yorum” denetimidir. Belirsizlik ilkesi de denilen bu denetim modelinde, sözleşmede yer alan genel işlem koşulu niteliğindeki hüküm içeriğinin ne olduğu konusunda bir anlaşmazlık bulunuyorsa, bu hükmün düzenleyen taraf aleyhine yorumlanması gerekir.
Sözleşmede, yürürlük denetiminin aşılması ve yorumu gerektirecek bir belirsizliğin bulunmaması veya bulunsa bile düzenleyen aleyhine yorum yapılmış olmasından sonra, sözleşmenin bir de “içerik” denetimine tabi tutulması gerekmektedir. İçerik denetimi yapılırken, genel işlem koşulu olduğu ileri sürülen hükmün “dürüstlük kuralı”na aykırı olup olmadığı, karşı tarafın aleyhine ve onun şartlarını ağırlaştırıcı nitelikte olup olmadığına bakılacaktır. Hangi tür sözleşme hükümlerinin dürüstlük kuralına aykırı ve diğer tarafın şartlarını ağırlaştırıcı nitelikte olduğu hususu kanunda düzenlenmemiş olup, mahkemece her somut olayda bu durumun tartışılması ve değerlendirilmesi gerekir.
İçerik denetimi aşamasında, sözleşme hükmünün dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve karşı tarafın şartlarını ağırlaştırdığının tespiti halinde, genel işlem koşulu niteliğindeki bu hükmün, yürürlük denetiminden farklı olarak, kanunun emredici hükmüne açık aykırılık sebebiyle kesin hükümsüz sayılması gerekir.
Genel işlem koşulu nedeniyle yazılmamış veya kesin hükümsüz sayılan sözleşme hükmünün, sözleşmenin uygulanmasında boşluk doğurması halinde, ortaya çıkan sözleşme içi boşluğun, hakim tarafından öncelikle yedek hukuk, bu yoksa MK m. 1. uyarınca örf ve adet hukukuyla, bu da yoksa hakimin hukuk yaratması yöntemiyle doldurulması gerekir.”
Davalı …. ile diğer davalı … A.Ş. arasında düzenlenen tarihsiz Ariyet Sözleşmesi’ne göre, “ariyet veren ….’ye ait olan soğutucuları, … A.Ş.’nin Alt Ariyet Sözleşmesi ile satış noktalarına teslim etmesinin ve (iç ilişkide) soğutucuların iyi kullanılmaması, temizlik yükümlülüğünün yerine getirilmemesi sonucu meydana gelen hasar ve zarardan ve ayrıca soğutucuların muhafazası ve kullanımı esnasında gerek satış noktalarının, gerekse üçüncü şahısların uğrayacağı her türlü zarar ve kayıplardan ariyet alan (…) … A.Ş.’nin sorumlu olacağının” kararlaştırıldığı görülmüştür. Davacı sigorta şirketinin halefi olduğu (alt ariyet alan/satış noktası) … A.Ş. ile davalılardan (alt ariyet veren/…) … A.Ş. arasında düzenlenen tarihsiz Alt Ariyet Sözleşmesi’nin 4.7. maddesine göre de, “satış noktası, soğutucuların muhafazası veya kullanımı esnasında gerek kendisinin, gerekse üçüncü şahısların uğrayacağı her türlü zarar ve kayıplardan münhasıran kendisinin sorumlu olduğunu ve üçüncü kişi ya da kuruluşlar tarafından …’ye karşı bu sebeple ileri sürülebilecek her türlü talep iddia ve alacaklardan ötürü …’nin maruz kalabileceği kayıp ve zararların tamamını ilk talepte derhal, nakden ve defaten tazmin etmeyi ve … tarafından …’ye herhangi bir bedel ödenmesi halinde bu bedel için …’ün kendisine rücu hakkı bulunduğunu ve …’ün ilk talebinde bu bedeli derhal kendisine ödeyeceğini ve …’ün nezdindeki İşbu Sözleşmenin 3. maddesinde belirtilen teminatından da tahsil etme hakkının bulunduğunu, aşan kısım için ödeme yükümlülüğünün devam ettiğini, kabul ve taahhüt eder” düzenlemesinin bulunduğu görülmüştür.
Davacı taraf, özellikle Alt Ariyet Sözleşmesi’nin 4.7. maddesinin genel işlem şartı teşkil ettiğini iddia etmiş, uygulanmamasını istemiştir.
Yukarıda yazılı Yargıtay emsal içtihadında da açıklandığı üzere, öncelikle tarihsiz Alt Ariyet Sözleşmesi’nin, çok sayıda satış noktasına (alt ariyet alana) karşı sunulmak üzere hazırlanmış, tek seferlik olmayan, matbu, tip, örnek bir sözleşme niteliğinde olduğu, bu nedenle genel işlem şartı yönünden incelenebilecek bir sözleşme niteliğinde olduğu mahkememizce de kabul edilmiştir.
Alt Ariyet Sözleşmesi’nin 4.7. maddesinin, bu sözleşmeyi imzalayan alt ariyet alan (satış noktası) … A.Ş.’nin bilgisi ve rızası dışında düzenlenmiş, örneğin değişik atıflar yoluyla tespit edilebilecek süpriz ya da şaşırtıcı bir madde olduğundan da söz edilmesi veya 3 sayfadan ibaret bir sözleşmeyi … A.Ş.’nin imzalamadan önce okumasının ve incelemesinin engellendiğinden de söz edilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla bu maddeden, sözleşme imzalanmadan önce … A.Ş.’nın bilgisinin olmadığı kabul edilemeyecektir.
Alt Ariyet Sözleşmesi’nin 4.7. maddesinin yorumu gerektirmeyecek kadar açık olduğu da görülmüştür.
Alt Ariyet Sözleşmesi’nin 4.7. maddesinin, içerik yönünden yapılan denetiminde de, bu hükmün “dürüstlük kuralı”na aykırı olup olmadığı, karşı tarafın aleyhine ve onun şartlarını ağırlaştırıcı nitelikte olup olmadığının değerlendirilmesi gerekecektir. Yargıtay’ın yukarıda yazılı emsal içtihadında da açıklandığı üzere, hangi tür sözleşme hükümlerinin dürüstlük kuralına aykırı ve diğer tarafın şartlarını ağırlaştırıcı nitelikte olduğu hususu kanunda düzenlenmemiş olup, mahkemece her somut olayda bu durumun tartışılması ve değerlendirilmesi gerekir.
Alt Ariyet Sözleşmesi’nin her iki tarafının tacir olması, davacının halef olduğu … A.Ş.’nin marketler zincirine sahip olması, Alt Ariyet Sözleşmesi’ne konu olan dolabın niteliği, kullanım amacı, … A.Ş.’nin ticari faaliyetleri içerisindeki önem derecesi ile bu dolabın başka şekilde ikamesinin kolaylığı gözönünde bulundurularak, bu düzenlemenin … A.Ş.’nin aleyhine olmakla birlikte, dürüstlük kuralına aykırı bir düzenleme olmadığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca, … A.Ş.’den basiretli bir tacir gibi hareket etmesinin bekleneceği, örnek olarak hazırlanan alt ariyet sözleşmesinin bu hükmüne itiraz etmesinin mümkün olduğu çünkü, soğutucunun kullanılmasında … A.Ş. ile davalı tarafın müşterek ekonomik menfaatinin bulunduğu, sözleşmeye konu olan soğutucu dolap ile aynı işlevi görecek başka bir soğutucu dolabın ilgili herkes tarafından bilinebilecek ortalama fiyatları ve … A.Ş.’nin ticari hacmi ve ticari büyüklüğü içinde bu dolabın yer aldığı değer ve önem gözönünde bulundurularak, … A.Ş. tarafından satın alma dahil, değişik usüllerle başka şirketlerden de çok kolaylıkla temin edilmesinin de mümkün olduğu, … A.Ş.’nin bu şartlar atında bu dolabı kullanmayı tercih etmesi karşısında, davalıların kötüniyetle hareket ettiğinden söz edilemeyeceği dolayısıyla, Alt Ariyet Sözleşmesi’nin 4.7. maddesi ve bağlantılı diğer maddelerinin, genel işlem koşulu teşkil etmeyeceği sonucuna varılarak, davacı tarafın bu hükmün genel işlem koşulu kabul edilmesi yönündeki talebi kabul edilmemiş, 4.7. maddenin … A.Ş. ile davalılar yönünden bağlayıcı olduğu sonucuna varılmıştır.
Alt Ariyet Sözleşmesi’nin 4.7. maddesinin genel işlem koşulu sayılamayacak olması karşısında, dava dışı … A.Ş.’nin davalılardan tazminat isteme hakkının bulunmadığı kabul edilmiştir.
Kaldı ki, 14/10/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunda da açıklandığı üzere, bu dolapların kullanma kılavuzunda, “kesinlikle uzatma kablosu ve çoklu priz kullanılmamasının ve dolabı yerleştirirken duvar ile dolap arasında 15 cm boşluk bırakılmasının istenilmesine ve her türlü yerleştirmede dikkat edilmesi gereken en önemli noktanın kompresör grubu havalandırmasının engellenmemesi olduğunun” bildirilmesine rağmen, işyerinde bu dolapla ilgili çoklu piriz kullanıldığı, dolap ile duvar arasında 15 cm. mesafe bırakılıp bırakılmadığının ise belirlenemediği, yangının çıkış sebebinin ne olduğunu net olarak tespit etmenin mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Yangının davalılardan ….’ye ait soğutucu dolaptan başladığı sabit olmasına rağmen, yangının üretim hatasından mı?, çoklu priz ve dolap yerleştirme konumu gibi kullanıcı hatasında mı? kaynaklandığı kesin olarak belirlenemediği görülmüştür. Yine, … A.Ş.’nin talebiyle Konya Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş. sayılı tespit dosyasında düzenlenen, inşaat ve elektrik bilirkişisinin 12/07/2019 tarihli müşterek tespit raporunda da, yangının muhtemel sebebi meşrubat dolaplarının bulunduğu kısımdaki sağ köşede bulunan dolabın elektrik tesisatında meydana gelen ısınmadan kaynaklandığı tahmin edilmiş, yangının dolabın üretimindeki hatadan mı?, kullanım kılavuzunu aykırı kullanımdan doğan hatadan mı kaynaklandığı net olarak ortaya konulamamıştır. Mahkememizce davalıların kusurunun sabit görülmemesi nedeniyle de … A.Ş’nin davalılardan tazminat talep edemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Yargıtay HD’nin 05/11/2018 gün ve … E. … K. sayılı emsal içtihadına göre de, “Halefiyet ilkesi gereği davalıdan alacak talebinde bulunan davacı sigortacı, halefi olduğu sigortalısının haklarından fazlasına sahip olamaz.”
Bu nedenlerle, dava dışı … A.Ş.’nin davalılardan tazminat isteyemeyecek olması karşısında, bu şirkete halef olarak dava açan davacı Dubai Sigorta A.Ş.’nin de davalılardan (rücuen) tazminat (itirazın iptalini) isteme hakkının bulunmadığı sonucuna varılmış ve davacının her iki davalıya karşı açtığı itirazın iptali davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Her iki davalı feri nitelikte tazminat talebinde bulunmuş ise de;
2004 s. İİK’nin 67/2. maddesine göre, davanın reddi nedeniyle davacı sigorta şirketi takibinde haksız görülmekle birlikte, davacının aynı zamanda kötü niyetli olarak hareket ettiği de belirlenemediğinden ve 4721 s. MK.’nın 3/1. maddesine göre iyi niyet karine olarak mevcut olduğundan, her iki davalının şartları oluşmayan feri nitelikteki tazminat taleplerinin de reddine karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulumuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Davacının her iki davalıya karşı açtığı davanın REDDİNE,
2-Her iki davalının fer’i nitelikteki tazminat taleplerinin REDDİNE,
3-Peşin alınan 9.102,97 TL. nispi karar ve ilam harcından, karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70 TL. maktu ret karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 9.022,27 TL. harcın istek halinde davacıya iadesine,
4-İlamsız icra takibinden dolayı icra dosyasına davacı sigorta şirketi tarafından yatırılan harcın, 492 s. Harçlar Kanunu’nun 29/3 maddesi gereğince davacıya iadesinin ilgili icra müdürlüğünce takdir edilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Gerekçeli kararın tebliği için davacı avansından yapılacak yargılama giderlerinin de davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılardan … A.Ş. tarafından yapılan 17 TL. yargılama giderinin davacı Dubai Sigorta A.Ş.’den alınarak, davalılardan … A.Ş.’ye verilmesine,
8-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca (ve dava değerinin 533.038,25 TL. olduğunun tespiti ile) davalılar vekilleri için 43.701,91 TL. nispi vekalet ücretinin davacı … A.Ş.’den alınarak davalılar … A.Ş. ile … A.Ş.’ye (eşit oranda) verilmesine,
9-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.360 TL. yargılama giderinin, davacı … A.Ş.’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın, 6100 s. HMK.nun 333. maddesine göre karar kesinleştiğinde ve re’sen ilgili taraflara iadesine,
11-Karar kesinleştiğinde, Konya İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının ilgili icra müdürlüğüne iadesine,

Dair ; davacı vekili ile davalılardan … A.Ş. vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, Konya BAM ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere ve oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.19/01/2022

Başkan Üye Üye Katip