Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/438 E. 2022/823 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI : 2-
VEKİLLERİ :
DAVALI : 3-
VEKİLLERİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :
KARARIN MAHİYETİ : KABUL

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; 29/10/2018 tarihinde …ait ve … sevk ve idaresi altında bulunan … plakalı araç ile müvekkilİ … in sevk ve idaresinde bulunan plakasız motor yaralamalı trafik kazasına karıştıklarını, kazaya ilişkin olarak Konya Cumhuriyet Başsavcılığı … sayılı dosya üzerinden soruşturmanın yürütüldüğünü, müvekkili seyrine devam ederken park halinde bulunan … sevk ve idaresi altında bulunan … plakalı araç aniden yola çıkarak kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, kazada sürücü …’nın 2918 Sayılı KTKnin 67.maddesini ve eylemine uygun diğer trafik kurallarını ihlal ettiğini, müvekkilinin herhangi bir kural ihlali bulunmadığını, kazaya karışan … plakalı aracın … adına kayıtlı olup, davalı sigorta şirketine ZMM sigorta poliçesi sigortalı olduğunu, kaza sebebi ile müvekkilinin motosikleti artık kullanılamaz hale geldiğini, müvekkilinin kaza neticesinde yaralanması nedeniyle tedavi gördüğünü, ameliyat olduğunu, maddi ve manevi olarak zarara uğradığını, tedavisi için sürekli seyahat yapmak zorunda kaldığını, mesleğini icra edemez hale geldiğini belirterek; davalı adına kayıtlı ve kazaya karışan … plakalı aracın ihtiyaten haczine, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla olay tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile işleyecek faizi ile birlikte 500,00 TL geçici iş göremezlik, 500,00 TL sürekli iş göremezlik, 500,00 TL Bakıcı Gideri, 500,00 TL Belgeli/Belgesiz Tedavi ve İyileştirme Gideri olmak üzere toplamda 2.000,00 TL Maddi Tazminatın davalılardan (Davalı … AŞ yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine; 25.000,00 TL manevi tazminatın, davalılar … ve … tarafından olay tarihinde itibaren mevduata işleyecek en yüksek faiz oranı ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine; maddi tazminat yönünden; yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; manevi tazminat yönünden; yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılar … ve … müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davaya konu … plaka sayılı araç müvekkili şirket nezdinde 06.03.2018 tanzim ve 14.03.2018-2019 vade tarihli … Poliçe Nolu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile teminat altına alındığını, davacı tarafça müvekkili şirkete usulüne uygun olarak başvuruda bulunulmadığını, davayı kabul manasında olmamak üzere, kaza ile sakatlık arasındaki illiyet bağının ve davacının maluliyet oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp 3. İhtisas Kurumu’na sevk edilmesinin gerektiğini, davacının talebine konu geçici işgöremezlik, geçici bakıcı ve tedavi masrafları tazminatı tedavi teminatı kapsamında olduğundan, ilgili mevzuat kapsamında SGK tarafından karşılanması gerekli işbu giderlerden ve tedavi taleplerinden davalı müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, kabul manasında olmamak üzere kusur oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesinin gerektiğini, müvekkili şirketin yalnızca sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, gelirin asgari ücret üzerinden hesap edilmesinin gerektiğini, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, davacının motorsiklet kullanmak üzere gerekli koruyucu tedbirleri almamış olması halinde, zararı artırıcı etkisi nedeniyle ve kabul manasında olmamak üzere davacının zararın artmasında müterafik kusuru bulunduğunu, ayrıca zarara önceden razı olduğu gözetilerek hesaplanan tazminattan indirim yapılmasının gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere davacı tarafın başvuru tarihinden itibaren faiz talebi yasa ve içtihatlara aykırı olduğunu, dava tarihi öncesinde müvekkili şirkete yapılan başvuru usulsuz olup geçersiz olduğundan faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerekmekle, işbu hususun kabul edilmemesi halinde ise başvuru tarihinden 8 iş günü sonrasından itibaren başlamasının gerektiğini, ayrıca talebin haksız fiilden kaynaklandığından hükmedilecek faiz yasal faiz olmasının gerektiğini belirterek; haksız ve mesnetsiz davanın esastan ve usulden reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özet olarak; müvekkili …’nın kazaya karışan … plakalı aracını kazadan 2 ay önce …’ya satığını ve bu tarihte aracın zilyetliğini …’ya devrettiğini, ancak müvekkilinin ve alıcı …’nın işlerinin yoğun olmasından dolayı resmi satış 14.02.2019 tarihinde gerçekleştiğini, …’nın, aracı zilyetliğini aldığı tarihten bu yana (kazanın yaşandığı tarihten 2 ay öncesinden beri) tehlikesi kendi hesabına olmak üzere, kendi nam ve menfaatine kullandığını, buna göre; olayda illiyet bağı kesilmiş olup, müvekkili … ‘nın aracı işleten konumunda olmadığını, bu hususta … ve … ‘ in görgü ve bilgi sahibi olduklarını, aracın resmi kayıtlarda görünen sahibi aynı zamanda fiili işleten değilse, sadece aracın resmi kayıtlarda görünen sahibi olmasından dolayı sorumlu tutulmasının hakkaniyete ve hayatın olağan akışına uygun olmayacağını, bu nedenle davanın müvekkili yönüyle husumetten reddinin gerektiğini, müvekkilinin olayda kusur ve sorumluluğunun olduğunu kabul etmediklerini, davacının iddiaları değerlendirildiğinde fahiş ve abartılı hususlar olduğunu, davacı tarafın bakıcıya muhtaç olmadığı gibi ortada bir bakıcı giderinin de bulunmadığını, tedavi masraflarının fahiş olarak bildirmiş olup, bu yöndeki talepleri abartılı ve yersiz olduğunu belirterek; davanın reddine, ücret ve masrafın davacıya tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özet olarak; 29/10/2018 tarihinde fiili olarak sürücüsü durumunda olan müvekkili …’nın … plakalı araç ile plakasız motor olan davacı … idaresinde olan motor ile trafik kazasına karıştıklarını, ancak müvekkilinin aracın işleteni olmadığını, kaza tarihinde aracın sürücüsü konumunda olduğunu, kaza günü arkadaşından aracı emanet aldığını, daha sonra söz konusu kazanın gerçekleşmesinden sonra arkadaşını ve babası olan diğer davalı …’nı uğraştırmamak için aracı satın aldığını, kazadan sonra arkadaşı ve babasıyla arasının bozulmasını istemediği için aracı aldığını, ancak müvekkilinin kaza tarihinde aracın işleteni ve sahibi olmadığını, davaya konu trafik kazasında kusur ve sorumluluğunun olduğunu kabul etmediklerini, bu kazanın meydana gelmesinde davacı plakasız motor sürücüsü asli ve tam kusur sahibi olduğunu, müterafik kusur indirimi yapılmasının gerektiğini, davayı kabul anlamında olmamakla birlikte davacının gelirinin asgari ücret üzerinden hesap edilmesi gerektiğini, tazminat hesaplamasının genel şartlarda belirlenen usul ve esaslara uygun olarak yapılmasının gerektiğini belirterek; davanın usulden ve esastan reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davacı vekili 29/10/2022 tarihli dilekçesi ile , geçici iş göremezlik 23.757,37 TL, sürekli iş göremezlik 318.158,60 TL ve bakıcı gideri 9.175,80 TL, belgeli/belgesiz tedavi ve iyileştirme gideri olmak üzere toplamda 11.280,51 TL olarak ıslah ettiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tazminat isteminden ibarettir.
2918 sayılı KTK’nın 85/1. Maddesine göre; Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.
2918 sayılı KTK’nın 85/5. Maddesine göre; İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.
Kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan 2918 sayılı KTK’nın 90. Maddesine göre; Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/7/2020 tarihli ve … E, … K sayılı Kararı ile, 2918 sayılı KTK’nın 90/1. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin ve ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesine göre; İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.
2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesine göre; Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.
2918 sayılı KTK’nın 99. Maddesine göre; Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.
6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesine göre; Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesine göre; Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.
6098 sayılı TBK’nın 54. Maddesine göre; Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
6098 sayılı TBK’nın 55. Maddesine göre; Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.
6098 sayılı TBK’nın 56. Maddesine göre; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Anılan yasal düzenlemelere istinaden bir motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen trafik kazasında, zarar görenlerin zararından, 6098 sayılı TBK’nın 49. Maddesi uyarınca araç sürücüsü, 2918 sayılı KTK’nın 85. Maddesi uyarınca araç işleteni ve şartları varsa teşebbüs sahibi ve 2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesi uyarınca sigortacı müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Trafik kazası nedeniyle zarara uğradığını iddia eden hak sahipleri tarafından açılan tazminat davalarında ispat yükü 6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesi uyarınca zarar gören üzerinde olup, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmek zorundadır.
Yine bu tür davalarda 2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesi uyarınca, zarar görenin dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapması gerekmekte olup bu husus sonradan giderilmesi de mümkün olmayan dava şartlarındandır. Ayrıca yazılı başvurudan hemen sonra dava açılması mümkün olmayıp 15 günlük sürenin dolmasından sonra dava açılabilecektir. Sigortacı kendisine yapılan yazılı başvuruya karşı 15 gün içinde cevap vermek ve 2918 sayılı KTK’nın 99. Maddesine göre 8 iş günü içinde de tazminatı ödemek zorundadır. Sekiz iş günü içinde sorumlu olduğu tazminatı ödemeyen sigortacı 9. Gün itibariyle temerrüde düşecektir.
Hak sahipleri tarafından talep edilebilecek tazminatlar ise 2918 sayılı KTK’nın 90. Maddesi uyarınca 2918 sayılı KTK ile 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Somut olayda; davacı davaya konu trafik kazası nedeniyle cismani zarara uğradığını iddia ederek süreli iş göremezlik zararı, geçici iş göremezlik zararı, bakıcı gideri zararı ile SGK tarafından karşılanmayan ve faturalandırılamayan tedavi gideri zararının tahsilini istemiştir.
Bu kapsamda öncelikle davacının davaya konu trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremez hale gelip gelmediğinin tespiti için hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiği belirlenmelidir. Maluliyetin tespiti yönünden hangi yönetmeliğin uygulanacağına ilişkin KTK’da ve TBK’da açık hüküm bulunmadığından bu boşluğun içtihatlarla doldurulması gerekmektedir.
Yargıtay . Hukuk Dairesinin yerleşik hale gelen uygulamasına göre Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Emsal ilam:Yargıtay . Hukuk Dairesi … E … K)
Belirlenmesi gereken bir diğer husus ise tazminat hesabının ne şekilde yapılacağıdır. 2918 sayılı KTK ile 6098 sayılı TBK’da bu hususta bir düzenleme bulunmadığından bu boşluğun da içtihatlarla doldurulması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … E … K sayılı kararı ve Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatları gereği, muhtemel yaşam süresinin tespitinde TRH 2010 yaşam tablosu dikkate alınmalı ve işleyecek (bilinmeyen) devre hesaplamasında her yıl için gelirin % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi esasına dayanan progresif rant yönteminin kullanılarak hesaplamanın yapılması gerekmektedir.
Davacıların davalı sigorta şirketine davadan önce tazminat ödemesi için yazılı olarak başvurduğu, başvurunun sigorta şirketine 30/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı sigorta şirketinin 2918 s. KTK’nin 99/1. maddesi gereğince 8 iş günü sonra 12/02/2020 tarihinde temerrüte düştüğü, 2918 s. KTK.nin 97. maddesi gereğince dava şartının da yerine getirilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davaya konu trafik kazası 29/10/2018 tarihinde meydana gelmiş olup, kaza sonrasında herhangi bir kaza tespit tutanağı düzenlenmemiştir. Kazaya ilişkin olarak başlatılan soruşturmada da 14/11/2018 tarihinde Konya Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyasında şikayet yokluğu nedeniyle takipsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır.
Taraflarca tanık deliline dayanıldığından ve kaza sonrasında kaza tespit tutanağı düzenlenmediğinden davacı tanığı … ile davalı … tanığı … dinlenilmesine karar verilmiştir. Tanık … kaza tarihinde davacının sevk ve idaresinde bulunan motosiklet ile seyir halinde olduklarını, davalı … idaresindeki aracın yolun sağ tarafında park halinde olduğunu, park yerinden çıkması ile birlikte kazanın meydana geldiğini ifade etmiş, davalı … tanığı ise … idaresindeki aracın park yerinden yavaş bir şekilde çıkarken kazanın meydana geldiğini ve kaza esnasında motosiklet sürücüsü ile yolcunun kaskının bulunmadığını ifade etmiştir.
Her ne kadar davacı, … , … ve … davalı … ise … ve … tanık olarak dinlenilmesini talep etmiş iseler de bu tanıkların kazanın oluş şekline ilişkin görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığı sonucuna varıldığından bu tanıkların dinlenilmesine yönelik taleplerin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 21/05/2021 tarihli ATK raporu ile trafik kazasının oluşmasında davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davalı …’nın ise tam kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Davaya konu trafik kazası 29/10/2018 tarihinde gerçekleşmiş olup, davacı hakkında düzenlenecek maluliyet raporunun özürlülük ölçütü…. Yönetmeliği hükümlerine göre tanzim edilmesinin gerekir. Bu yönetmelik hükümlerine göre tanzim edildiğinden ve dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 21/04/2022 tarihli maluliyet raporu ile davacının kalıcı sakatlık oranının %8, geçici iş göremezlik süresinin 9 ay, başkasının yardımına muhtaç olduğu sürenin 4 ay ve tedavi gideri zararının 11.280,51 TL olduğu tespit edilmiştir.
Her ne kadar davacının şahsen yaptığı başvuru neticesinde düzenlenen 12/12/2019 tarihli maluliyet raporu, mahkememizce tanzim ettirilen 10/03/2021 tarihli maluliyet raporu ile, 21/04/2022 tarihli maluliyet raporu kalıcı sakatlık oranı yönünden birbiri ile çelişki sonuçlar içermekte ise de bu çelişkinin raporunun düzenlenmesine esas teşkil eder yönetmeliklerin farlı yönetmelik olmasından kaynaklığı esas itibariyle raporlar arasında herhangi bir çelişkinin bulunmadığı kabul edilmiştir.
Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 21/07/2022 tarihli bilirkişi raporu ile davacının sürekli iş göremezlik zararının 318.158,60 TL, geçici iş göremezlik zararının 23.757,37 TL, bakıcı gideri zararının ise 9.175,80 TL olduğu tespit edilmiştir.
Her ne kadar davacı vekili tarafından 21/07/2022 tarihli hesap raporundan bilinen dönem hesabının gerçek kazanca göre hesaplanmadığına yönelik itirazda bulunulmuş ise de davacı tarafça daha önce tanzim edilen ve aynı hesap yöntemi kullanılan 13/01/2022 tarihli hesap raporuna herhangi bir itirazda bulunulmaması nedeniyle bu husus davalı lehine usulü kazanılmış hak teşkil ettiğinden davacı vekilinin itirazlarına itibar edilmemiştir.
Davacı vekili 29/10/2022 tarihli talep artırım dilekçesi ile sürekli iş göremezlik tazminat istemlerini 318.158,60 TL’ye, geçici iş göremezlik tazminatı istemlerini 23.757,37 TL’ye, bakıcı gideri tazminat istemlerini 9.175,80 TL’ye ve tedavi gideri tazminatı istemlerini 11.280,51 TL’ye çıkarmıştır.
6098 sayılı TBK’nın 52. Maddesine göre; Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. Anılan yasal düzenlemede de belirtildiği üzere zarar görenin zararın oluşmasında ya da zararın artmasında bir ihmali varsa bu hususun tazminatın belirlenmesinde dikkate alınması gerekir. Bir başka deyişle zararın oluşumunda zarar görenin de müterafik kusurunun bulunması halinde tazminattan indirim yapılması gerekmektedir. Müterafik kusurun dikkate alınması için bu yönde yapılan bir savunmaya gerek olmayıp Mahkemece müterafik kusurun resen dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim bu husus Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamında da vurgulanmıştır. Ayrıca müterafik kusur indirimi nedeniyle kısmen reddedilen tutar üzerinden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmeyeceği noktasında da duraksama bulunmamaktadır.
Somut olayda; davalı … tanığı … davacının kaza esnasında kaskının takılı olmadığını ifade etmiştir. Kaskın takılı olmaması tek başına müterafik kusur indirimi yapılması için yeterli olmayıp, yaralanma ile kask takılmamasının arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Her ne kadar davacının kaza esnasında kaskının takılı olmadığı ifade edilmiş ise de davacının yaralanmasının baş bölgesinden olmaması nedeniyle oluşan zarardan müterafik kusur indirimi yapılması mümkün değildir.
Davalılardan … kazaya karışan aracı kaza tarihinden 2 ay önce diğer davalı …’ya haricen sattığını belirterek işleten sıfatının bulunmadığını ileri sürmüş ve kendisine yönelik dava yönünden davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Her ne kadar davalı … aracın işletenin kendisi olmadığını ifade etmiş ise de aracın kaza tarihi itibariyle … adına kayıtlı olduğu, davalı tarafça kendisinin işleten sıfatının bulunmadığına yönelik savunma ispatına elverişli herhangi bir delil ibraz edilmediği sonucuna varıldığından bu savunmaya itibar edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde davaya konu trafik kazasının oluşmasında sigortalı araç sürücüsü davalı …’nın tam kusurlu olduğu, kaza neticesinde yaralanan davacının kalıcı sakatlıktan doğan zararının 318.158,60 TL, geçici iş göremezlikten doğan zararın 23.757,37 TL, bakıcı giderinden doğan zararın 9.175,80 TL ve tedavi giderinden doğan zararın 11.280,51 TL olduğu, davacıya atfedilebilecek herhangi bir müterafik kusurun bulunmadığı, davalılar oluşan zarardan müteselsilen sorumlu oldukları sonucuna varıldığından davacı maddi tazminatı davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
TBK’nın 56. Maddesine göre; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerekir( HGK 23/06/2004, … -… )
Somut olayda; tarafların sosyal ekonomik durumları, kusur oranları, davacının yaralanmasının derecesi, paranın alım gücü, manevi tazminatın tatmin ve caydırıcılık fonksiyonu dikkate alınarak davacının manevi tazminat davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ ile;
a)318.158,60 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 23.757,37 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 9.175,80 TL bakıcı gideri tazminatı ve 11.280,51 TL tedavi gideri tazminatı olmak üzere toplam 362.372,28 TL tazminatın, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden kaza tarihi itibariyle geçerli ZMMS poliçesi sakatlanma ve sağlık gideri teminat klozları limitleriyle sınırlı olmak üzere 12/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … ile davalı … yönünden ise kaza tarihi olan 29/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
b)25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 29/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ile davalı …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 26.461,40 TL harçtan, peşin ve ıslahla birlikte alınan 1.323,08 TL harcın mahsubu ile bakiye 25.138,32 TL eksik harcın ( davalı … Sigorta A.Ş. ‘nin sorumluluğunun 23.515,96 TL ile sınırlı olması kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.360 TL. yargılama giderinin davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
4-Davacı tarafından yapılan 1.377,48 TL harç gideri ve 3.980,78 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 5.358,26 TL yargılama giderinin ( davalı … Sigorta A.Ş. ‘nin sorumluluğunun 5.012,45 TL ile sınırlı olması kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
6-Maddi tazminat davası yönünden kendisini vekille temsil eden davacı için, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 53.732,12 TL vekalet ücretinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Manevi tazminat davası yönünden kendisini vekille temsil eden davacı için, A.A.Ü.T. uyarınca, tayin ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı … ile davalı …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair ; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/12/2022

Katip Hakim

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.