Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/276 E. 2023/261 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLLERİ:
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; 11/08/2017 havale tarihli dava dilekçesiyle özetle; davalı ile arasında hiçbir ticari bağ ticari bir ilişkinin söz konusu olmadığını, davalı tarafın kendisiyle ilgisi olmayan, kendi imzasını taşımayan ve kendisine ait olmayan bir bono ile daha önceki tarihte icra takibi başlattığını, araçlarını polis marifetiyle işyeri önünde bağlatarak trafikten men ettirdiğini, hesaplarına haciz koydurduğunu, gerek mesleki gerek şahsi olarak küçük düşürdüğünü, davalının uhdesinde 250.000,00 TL bono olduğu iddiası ile kendisine baskı yapmalarından ötürü olası bir mağduriyetinin önlenmesi için borçlu olmadığının tespitine, davalı tarafın açık kötüniyeti sebebi ile gerçekte var olmayan fakat talep ettikleri alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak ; davacı tarafın müvekkili şirketin Konya . İcra Müdürlüğü’nün … icra sayılı dosyası haricinde 250.000,00 TL’lik bono daha bulunduğunu iddia ederek iş bu davayı açtığını, davacı tarafın müvekkili şirkete borcunun toplamda 210.000 TL olduğunu, davacı tarafın bu miktarın 40.000 TL’si için Niğde . Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açtığını, davacı tarafın ancak 170.000 TL’lik menfi tespit davası açabileceğini, ayrıca davacı tarafın müvekkil şirketin yetkilisi Ahmet Boztaş’ın şahsına da 80.000 TL’lik borcunun bulunduğunu, davacı tarafın beraber çalıştığı Av. … üzerini doldurduğu kendisinin imzaladığı bu bonoları bilmeme ihtimalinin bulunmadığını belirterek davanın reddine, müvekkili lehine %20’den aşağı olmamak üzere tazminatına hükmedilmesine, ücreti vekaletin ve dava giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit isteminden ibarettir.
Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin31/10/2019 gün ve … E … K sayılı kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacı tarafça karara karşı istinaf başvurusunda bulunulduğu, Konya BAM . Hukuk Dairesi’nin 30/01/2020 gün ve … E … K sayılı ilamı ile ”Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. Hukuk Muhakemeleri kanunu’nun 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” Menfi tespit davasında da anılan Yasa hükümlerindeki ispat yüküne ilişkin kuralın uygulanması gerekir. Buna göre, menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak alacaklı olduğunu iddia eden tarafa yani davalıya düşer. Ancak bazı durumlarda ispat yükünün yer değiştirdiği ve borçluya geçtiği de görülmektedir. Menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak alacaklı taraftadır. Zira hukuki ilişkinin varlığını iddia eden ve bundan dolayı alacaklı olduğunu ileri süren taraf davalı olduğu için TMK’nın 6. maddesi (HMK. md. 190) uyarınca ispat külfeti davalı alacaklıdadır. Kuşkusuz bu kuralın uygulanabilmesi için davacı borçlunun dava konusu hukuki ilişkiyi inkar etmesi ve borcun hiç doğmadığını ileri sürmesi gerekmektedir. Menfi tespit davasını açan borçlu, kendisinden talep edilen alacağın ve bunun dayandığı hukuki ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip başka bir nedenle aradaki hukuki ilişkinin geçersiz olduğunu ya da sona erdiğini ileri sürmüş ise bu takdirde ispat yükü davacı borçluya düşer. Buna göre; davalı taraf davacıdan 170.000,00 TL alacaklı olduğunu iddia ettiğine göre bu iddiasını HMK 200 vd. Maddeleri gereğince ispatlaması gerekir. ” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kaldırma kararı sonrasında dava Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sırasına kaydedilmiş ve yargılamaya bu sıra üzerinden devam edilmiştir.
Davalının 170.000,00 TL tutarında alacaklı olduğunu iddia etmesi ve davacının imza inkarında bulunması nedeniyle davalıdan alacağın dayanağının hangi senetler olduğunu açıklaması istenilmiş, davalı vekili 22/09/2020 tarihli beyan dilekçesi ile davalının alacaklı olduğu bonoların;
a)01/04/2017 keşide tarihli, 01/05/2017 vade tarihli, 40.000,00 TL bedelli, keşidecisi …, lehtarı … Ltd. Şti.
b)01/04/2017 keşide tarihli, 01/06/2017 vade tarihli, 40.000,00 TL bedelli, keşidecisi …, lehtarı … Ltd. Şti.
c)01/02/2017 keşide tarihli, 01/04/2017 vade tarihli, 40.000,00 TL bedelli, keşidecisi …, lehtarı … Ltd. Şti.
d)01/04/2017 keşide tarihli, 01/09/2017 vade tarihli, 45.000,00 TL bedelli, keşidecisi …, lehtarı … Ltd. Şti.
e)01/04/2017 keşide tarihli, 01/10/2017 vade tarihli, 45.000,00 TL bedelli, keşidecisi …, lehtarı … Ltd. Şti. olan bonolar olduğunu belirtmiştir.
Her ne kadar davalı vekili tarafından 01/02/2017 keşide tarihli, 01/04/2017 vade tarihli, 40.000,00 TL bedelli, keşidecisi …, lehtarı … Ltd. Şti. olan bono da bildirilmiş ise de bu bonoya ilişkin yargılamanın Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E … K sayılı dosyasında yürütüldüğü anlaşıldığından bu bono yönünden eldeki davada değerlendirme yapılması mümkün görülmemiştir.
Davacı 250.000,00 TL tutarında borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, davalı ise bahsi geçen bonolar nedeniyle davacıdan 170.000,00 TL tutarında alacaklı olduğunu savunmuştur. Bu kapsamda davanın 250.000 – 170.000 = 80.000 TL’lik kısmı yönünden davalının alacak isteminin bulunmadığı, dolayısıyla davacının menfi tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı kabul edilmiştir.
Davacının imza inkarında bulunması nedeniyle, davaya konu bonolar üzerinde imza incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda tanzim edilen;
a)29/06/2021 tarihli ATK raporu ile bonolardaki imzaların davacıya ait olup olmadığının tespit edilemediği,
b)2610/2021 tarihli bilirkişi raporu ile senetlerdeki imzaların davacıya ait olmadığının tespit edildiği ve
c)…11/2022 tarihli UKB raporu ile de senetlerdeki imzaların davacıya ait olmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce tanzim ettirilen 3 ayrı raporda senetlerdeki imzaların davacıya ait olduğuna dair bir tespitte bulunulmadığından Mahkememizce senetlerde davacıya atfen yer alan imzaların davacı eli ürünü olmadığı kabul edilmiştir.
Somut olayda ispat yükü davalı üzerinde olup, davalının senetlerdeki imzaların davacıya ait olduğunu ispat etmesi gerekir. Yapılan bilirkişi incelemelerinde imzaların davacıya ait olduğu yönünde herhangi bir sonuca ulaşılamamıştır. Davalı açıkça yemin deliline dayandığından kendisine yemin delili hatırlatılmış, davalının yemin teklifini kabul eden davacı senetlerdeki imzaların kendisine ait olmadığını ve senetler nedeniyle herhangi bir borcunun bulunmadığını ifade etmiştir.
Taraflar arasında birden fazla uyuşmazlık olduğu ve bazı uyuşmazlıklar hakkında soruşturma dosyalarının açıldığı anlaşılmıştır. İlgili soruşturma dosyaları yine Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sayılı dosyası arasında UYAP suretleri bulunan dosyalar ayrı ayrı incelenmiş ancak davaya konu senetlerdeki imzaların davacıya ait olduğuna yönelik herhangi bir delile rastlanılmadığı gibi eldeki uyuşmazlığa konu senetlerle de herhangi bir ilgilerinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili, 27/02/2023 tarihli ıslah dilekçesiyle whatsapp görüşme kayıtlarına delil olarak dayanmış ve bir takım konuşma kayıtları ibraz etmiştir. Whatsapp görüşme kayıtlarının incelenmesinde, taraflar arasında 07/12/2016 tarihinde yapılan görüşmede davalının ” şirketin sana borcu 110 + 155 + 25 olarak toplam 290 olarak kayıtlarda gözüküyor” şeklinde beyanda bulunduğu, diğer görüşme kayıtlarının ise bu alacak borç ilişkisi kapsamındaki görüşmelere ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Görüşmelerin bonoların tanzim tarihinden önceki zamana olması, görüşme kayıtlarında davaya konu bonolara ilişkin herhangi bir açıklamanın bulunmaması, davacının ”şirketin sana olan borcu … ” şeklinde beyanda bulunması karşısında bu beyanın davacı yönünden değil, varsa davacının temsilcisi olduğu şirket yönünden bağlayıcı olması karşısında bu görüşme içeriklerinin davanın esasına etkili olmadığı kabul edilmiştir.
Anılan nedenlerle davacının davaya konu bonolar nedeniyle davalıya borçlu olmadığı soncuna varıldığından davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davaya konu bonolardan iki tanesi icra takibine konu edilmiş diğerleri ise takibe konulmamıştır. Davalının senetlerdeki imzaların davacıya ait olmadığını bilebilecek durumda olduğu kabul edildiğinden takibe konu edilen bonolar yönünden davacı lehine tazminata hükmetmek gerekmiştir. Diğer iki bono ise takibe konu edilmediğinden bu bonolar nedeniyle davacı lehine tazminata hükmedilmemiş, davalının tazminat isteminin ise takibe konulan bonolar yönünden dava davacı borçlu lehine neticelendiğinden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile
a)01/04/2017 keşide tarihli, 01/05/2017 vade tarihli, 40.000,00 TL bedelli, keşidecisi …, lehtarı … Ltd. Şti. olan bono,
b)01/04/2017 keşide tarihli, 01/06/2017 vade tarihli, 40.000,00 TL bedelli, keşidecisi …, lehtarı … Ltd. Şti. olan bono,
c)01/04/2017 keşide tarihli, 01/09/2017 vade tarihli, 45.000,00 TL bedelli, keşidecisi …, lehtarı … Ltd. Şti. olan bono,
d)01/04/2017 keşide tarihli, 01/10/2017 vade tarihli, 45.000,00 TL bedelli, keşidecisi …, lehtarı … Ltd. Şti. olan (dört adet) bono nedeniyle DAVACININ DAVALIYA BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, bonoların davacı yönünden İPTALİNE, fazlaya ilişkin talebin hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-80.000,00 TL’nin % 20’si oranında hesaplanan 16.000,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalının tazminat isteminin reddine,
4-Konya . İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibinin 2004 sayılı İİK’nın 72/5. maddesi uyarınca derhal durdurulmasına,
5-Alınması gereken 11.612,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 4.269,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.343,32 TL eksik harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
6-Davacı tarafından yapılan 4.269,38 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE
7-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL harç gideri ve 5.383,89 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 5.415,29 TL yargılama giderinden kabul ret oranına göre hesaplanan 3.682,40 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı tarafından yapılan toplam 1.260,00 TL yargılama giderinden kabul ret oranına göre hesaplanan 403,02 TL ‘nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
9-Davacı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T.’ne göre tayin ve taktir olunan 26.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
10-Davalı taraf, kendini vekille temsil ettiğinden, A.A.Ü.T.’ne göre tayin ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
11-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/04/2023

Katip … Hakim …

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.