Emsal Mahkeme Kararı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/498 E. 2022/383 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KONYA
. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO:

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ:

DAVA İHBAR OLUNAN:

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak;Müvekkilin şirketin davalı ortak girişimin yapmış olduğu Artar5 isimli işyeri kompleksinden 1 adet işyeri satın aldığını, işyerinin 17/04/2017 tarihinde müvekkile eksik teslim edildiğini, çatısının projeye ve sözleşmeye aykırı teslim edildiğini, ayrıca satış kataloğunda var olan … nolu parsele yapılması taahhüt edilen Spor Kompleksinin yapılmadığını ve davalıların bu arsayı satılığa çıkardığını ve bu hususların Konya . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, tüm bu açıklanan nedenlerle çatının projeye uygun şekilde yeniden yapılmasına ilişkin bedelin tespit edilmesini ve davalılardan tahsilini, çatı akması nedeniyle kullanılamayan gayri menkulde 01.02.2019 tarihinden dava neticeleninceye kadar oluşan kira kaybının tespiti ile davalılardan tahsilini, dava tarihinden itibaren ticari faiz uygulanması ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsil edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; Davanın belirsiz alacak davası olarak ikamesinin yasal olmadığını, davacının arabuluculuk görüşmelerindeki talebinin ve davada talebinin farklı olduğunu, müvekkilin ortak girişim olarak %25 hisseye sahip olduğunu, bu yüzden taraf olmadığı halde müvekkilinin davalı olarak gösterildiğini, dava konusu çatının belediyenin onaylı projesine göre teslim edildiğini, davacının talep ettiği miktarın altında işyerini satın aldığını, davanın … Ltd. Şti.’ye ihbar edilmesini ve davanın usulden ve esas yönünden reddine karar verilmesini ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava alacak isteminden ibarettir.
Davacı, satım sözleşmesine konu taşınmazın ayıplı olduğu, imalat hatası nedeniyle tavan kısmından su sızdığı, davalının spor kompleksi taahhüdünü yerine getirmediği iddiasında bulunmuş, davalı ise süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını ve davalının spor kompleksi yapımına ilişkin bir taahhüdünün bulunmadığını savunmuştur.
Taraflar arasındaki ihtilaf; davaya konu taşınmazın ayıplı olup olmadığı, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı, ayıp nedeniyle davacının zarara uğrayıp uğramadığı, varsa zararın ne kadar olduğu, davalının spor kompleksi taahhüdünde bulunup bulunmadığı, spor kompleksinin yapılmamasının taşınmazın değer kaybına etkili olup olmadığı ve varsa bundan doğan zararın ne kadar olduğu hususlarından ibarettir.
Somut olayda ispat yükü davacı üzerinde olup, davacı taşınmazın ayıplı olduğunu, ayıp ihbarının süresinde yapıldığını ve spor kompleksi yapımı konusunda davalının taahhüdünün bulunduğunu ispatlamalıdır.
27/11/2013 tarihli sözleşmenin davacı ile … A.Ş, . … A.Ş. arasında imzalandığı anlaşılmaktadır. Adi ortaklığın kendisine ait bir tüzel kişiliği mevcut olmadığından davada taraf olma ehliyeti yoktur. Bir başka ifade ile adi ortaklığın dava ve takip ehliyeti olmadığı gibi, ona karşı da dava açılamaz. Bu bağlamda adi ortaklığa karşı açılacak davalar adi ortaklığın kendisine karşı değil dava konusunun paradan başka bir şey olması halinde ortaklığı oluşturan ortakların tamamına, dava konusunun para olması halinde ise ortaklar arasında müteselsil sorumluluk esası geçerli olduğundan ortaklardan biri ya da birkaçı aleyhine yöneltilmelidir. Nitekim bu husus Yargıtay . Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamında da vurgulanmıştır. Her ne kadar sözleşme adi ortaklıkla imzalanmış ise de davanın para alacağına ilişkin olması nedeniyle husumetin adi ortaklığı oluşturan şirketlerden birine yöneltilmesinde herhangi bir sakınca olmadığı sonucuna varılmıştır.
27/11/2013 tarihli sözleşme adi yazılı şekilde düzenlenmiştir. Bu sözleşme taşınmaz satış vaadi niteliğinde olduğundan resmi şekilde yapılması zorunludur. Bu koşul geçerlilik koşulu olup, Mahkemelerce resen nazara alınması gerekir. Her ne kadar 27/11/2013 tarihli sözleşme resmi şekilde yapılmadığından geçersiz ise de, alıcının ve satıcının bu sözleşmenin geçerli olduğuna güvenerek edimlerini yerine getirmeleri karşısında hakkaniyet ilkeleri gereğince sözleşme hükümlerine itibar edilmesi gerekir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … E … K sayılı ilamı da bu yöndedir.
27/11/2013 tarihli sözleşme içeriği dikkate alındığında davalının spor kompleksine ilişkin herhangi bir taahhütte bulunmadığı açıktır. Zaten, bu husus davacı tarafın da kabulündedir. (davacı vekilinin 22/06/2021 tarihli dilekçesi) Ancak, davacı sözleşme esnasında davalının spor kompleksi yapılmasını vaad ettiğini ileri sürmüştür. Davacı tacir olup, basiretli davranma yükümlülüğü altındadır. Her ne kadar davalının bu yönde bir taahhüt altında olduğu iddia edilmiş ise de bu iddianın ispatına elverişli bir delil ibraz edilmemiştir. Davalının, spor kompleksi yapımını taahhüt ettiğinin kabulü halinde ise; davalının bu edimini yerine getirmemesi eksik ifa niteliğindedir. 6098 sayılı TBK’nın 246. Maddesinde taşınır satışına ilişkin kuralların kıyas yoluyla taşınmaz satışlarında da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Eksik ifa konusunda 6098 sayılı TBK’nın satıcının temerrüdü başlıklı 212. Maddesinde yapılan atıf nedeniyle borçlunun temerrüdüne ilişkin 6098 sayılı TBK’nın 117 ve devam eden maddeleri uygulanacaktır. Borçlunun temerrüdü halinde alacaklının seçimlik hakları 125. Maddede düzenlenmiştir. Alacaklının bu seçimlik haklardan yararlanabilmesi için ise borçluyu temerrüde düşürmesi gerekir. 27/11/2013 tarihli sözleşmede, spor kompleksinin ne zaman tamamlanacağı konusunda herhangi bir düzenleme yoktur. Bu bakımdan kesin vadeden bahsetmek mümkün değildir. Bu nedenle, davacının seçimlik haklarını kullanabilmesi için davalıyı temerrüde düşürmesi gerekir. Ancak davalının temerrüde düşürüldüğü usulünce ispatlanamamıştır. Anılan nedenlerle davacının spor kompleksinin yapılmamasından kaynaklı değer kaybı tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı, teslim edilen taşınmazın ayıplı olduğunu iddia etmiştir. Mahallinde yapılan keşif neticesinde düzenlenen 24/01/2022 tarihli bilirkişi raporu ile taşınmazın çatı kısmının ayıplı olduğu ve ayıbın gizli nitelikte olduğu tespit edilmiştir. Gizli ayıp yönünden 6098 sayılı TBK’da herhangi bir ihbar süresi belirlenmemiş, ihbarın derhal yapılması gerektiği hüküm altına alınmıştır. (6098 sayılı TBK’nın 223/2. maddesi) Bilirkişi raporu ile çatı akması şeklinde ortaya çıkan gizli ayıbın %90-%95 ihtimalle 2 yıl içinde ortaya çıkacağı mütalaa edilmiştir. Davaya konu taşınmaz 30/04/2015 tarihinde davacıya teslim edilmiştir. Davalı tarafından ise 12/06/2018 tarihli ihtarname ile ayıp ihbarında bulunulmuştur. Teslim tarihi ile ayıp ihbarının yapıldığı tarih arasında 3 yıldan fazla bir süre zarfı olup, çatı akmasının 4. yılın içinde gerçekleşmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Nitekim bilirkişi raporu ile de bu durumun % 95’lik bir ihtimalle 2 yıllık süre zarfı içinde ortaya çıkacağı belirlenmiştir. Ayrıca davacı tarafından ayıp ihbarı haziran ayı içinde yapılmış olup, çatı akmasının kış aylarında gerçekleşmeyip, haziran ayında gerçekleşmesi de hayatın olağan akışına aykırıdır. Davacı, öncelikle çatı akması şeklinde ortaya çıkan gizli ayıbın teslimden sonraki 4. yılın içinde ortaya çıktığını ve ayıp ihbarının derhal yapıldığını ispatlamalıdır. Ancak davacı ayıp ihbarının derhal yapıldığını ispatlayamamıştır. Bu nedenle davacının ayıp ihbarını süresinde yapmadığı sonucuna varılmıştır. Davacı ihbar yükümlülüğünü süresinde yerine getirmediğinden taşınmazı ayıplı haliyle kabul etmiş sayılır ve ayıp nedeniyle herhangi bir alacak isteminde bulunamaz. Bu nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin ve tamamlama olarak alınan 1.477,92 TL harçtan, alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.397,22 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320 TL. yargılama giderinin, davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
4-Davacı tarafından yapılan harç ve yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 111,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, A.A.Ü.T’ne tayin ve taktir olunan 11.785,26 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair ; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı

Katip … Hakim …

5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmzalıdır.